Search
English Turkish Sentence Translations Page 650
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Train for Atlanta and points north now boarding. | Atlanta'ya ve kuzeye gidecek tren yola çıkıyor. | 42-1 | 2013 | |
| There he is. | İşte orada. | 42-1 | 2013 | |
| All aboard! | Kalkışa hazır! | 42-1 | 2013 | |
| Young man. | Delikanlı. | 42-1 | 2013 | |
| I can still hear him. | Hâlâ duyabiliyorum. | 42-1 | 2013 | |
| I can still hear him! | Hâlâ duyabiliyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Play ball! | Oyun başlasın! | 42-1 | 2013 | |
| MAN: (ON PA) And now the lineup of the visiting Montreal Royals. | İlk sıra konuk takım Montreal Royals'te. | 42-1 | 2013 | |
| Batting first, playing center field, Marv Rackley. | İlk vuruş orta saha oyuncusu Marv Rackley'de. | 42-1 | 2013 | |
| Batting second, playing second base, Jackie Robinson. | İkinci vuruş, ikinci kale oyuncusu Jackie Robinson'da. | 42-1 | 2013 | |
| Batting third, playing left field, George Shuba. | Üçüncü vuruş, sol kanat oyuncusu George Shuba'da. | 42-1 | 2013 | |
| Hey, you okay? | İyi misin? | 42-1 | 2013 | |
| I think I might be sick. | Sanırım hasta oluyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Excuse me, Wendell. | Affedersin, Wendell. | 42-1 | 2013 | |
| MAN: Popcorn! Get your popcorn! | Patlamış mısır! Patlamış mısır isteyen? | 42-1 | 2013 | |
| You all right, honey? | İyi misin, tatlım? | 42-1 | 2013 | |
| Don't know why. | Sebebini bilmiyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Mm, thank you. | Sağ ol. | 42-1 | 2013 | |
| When did you have your monthly last? | En son ne zaman aybaşı oldun? | 42-1 | 2013 | |
| It may be that you're pregnant. | Hamile olabilirsin. | 42-1 | 2013 | |
| MAN: (ON PA) Now batting for Montreal, number 9, Jackie Robinson. | Montreal adına 9 numara, Jackie Robinson vuruş yapacak. | 42-1 | 2013 | |
| MAN 1: Come on, Jack! | Hadi, Jack! | 42-1 | 2013 | |
| Come on, Jackie. | Hadi, Jackie. | 42-1 | 2013 | |
| Come on, batter. MAN 2: Put it here! | Hadi vurucu. Buraya koy! | 42-1 | 2013 | |
| He may be superhuman after all. | Belki de insanüstüdür. | 42-1 | 2013 | |
| MAN 3: Way to go. | İşte böyle. | 42-1 | 2013 | |
| Oh, Jack. | Jack. | 42-1 | 2013 | |
| My daddy left. Heh. | Babam beni bıraktı. | 42-1 | 2013 | |
| He left us flat... | Bizi bir dairede yalnız bıraktı... | 42-1 | 2013 | |
| ...in Cairo, Georgia. | ...Cairo Georgia'da. | 42-1 | 2013 | |
| I was only six months older than you are now. | Senden sadece 6 ay daha büyüktüm. | 42-1 | 2013 | |
| I don't remember him. | Onu hatırlamıyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Nothing good, nothing bad. | Ne iyi ne de kötü bir anı. | 42-1 | 2013 | |
| You will remember me. | Sen beni hatırlayacaksın. | 42-1 | 2013 | |
| I'm gonna be here with you till the day I die. | Ölünceye kadar yanında olacağım. | 42-1 | 2013 | |
| RICKEY: (OVER PHONE) Hello, Leo. | Merhaba, Leo. | 42-1 | 2013 | |
| I'm bowling. | Yuvarlanıyorum. | 42-1 | 2013 | |
| No, I'm snowshoeing in the Alps. | Hayır, Alp dağlarında kar yürüyüşündeyim. | 42-1 | 2013 | |
| I'm trying to sleep, Mr. Rickey. It's still dark out. | Uyumaya çalışıyorum, Bay Rickey. Burada hâlâ gece. | 42-1 | 2013 | |
| RICKEY: Another spring training is upon us, Leo. In Panama. | Yeni kamp sezonu yaklaştı, Leo. Panama'da. | 42-1 | 2013 | |
| I need to know your attitude towards Jackie Robinson. | Jackie Robinson ile ilgili tavrını öğrenmem gerek. | 42-1 | 2013 | |
| I don't got an attitude toward him. | Ona karşı bir tavrım falan yok. | 42-1 | 2013 | |
| RICKEY: Eight times in the Bible we're told to love our neighbor as ourself. | İncil'de tam 8 defa komşumuzu kendimiz gibi sevmemiz söylenir. | 42-1 | 2013 | |
| It's one of God's most repeated commands. | Tanrının en çok tekrarladığı emirlerden biri. | 42-1 | 2013 | |
| DUROCHER: (OVER PHONE) Well, I don't know much about the Bible. | İncil'i pek bilmem ben. | 42-1 | 2013 | |
| But I didn't go to school just to eat my lunch. | Okula da sadece öğle yemeği yemeye gitmedim tabii. | 42-1 | 2013 | |
| I'll play an elephant if he can help us win... | Kazanmamıza yardım edebilecekse bir fil ile bile oynarım. | 42-1 | 2013 | |
| ...and to make room for him, I'll send my own brother home. | Ona takımda yer açmak için öz kardeşimi bile eve gönderiririm. | 42-1 | 2013 | |
| Oh, what are you gonna do with me? | Benimle ne yapacaksın? | 42-1 | 2013 | |
| We're playing for money here. Winning is the only thing that matters. | Burada para için oynuyoruz. Tek mesele kazanmak. | 42-1 | 2013 | |
| (OVER PHONE) Is he a nice guy? | İyi bir adam mı? | 42-1 | 2013 | |
| Well, if by nice you mean soft, no. | İyilikten kastın yumuşaklıksa, hayır. Tam olarak değil. | 42-1 | 2013 | |
| Good, he can't afford to be. | Güzel, yoksa göze alamazdı. | 42-1 | 2013 | |
| Nice guys finish last. And what about nice girls? | Kibar adamlar sonuncu bitirir. Peki ya kibar kızlar? | 42-1 | 2013 | |
| RICKEY: So you have no objection to him? | Yani, ona itirazın yok? | 42-1 | 2013 | |
| None whatsoever. Can I go back to sleep now? | Hiç yok. Artık uyuyabilir miyim? | 42-1 | 2013 | |
| Yes. DUROCHER: All right. | Evet. Tamam. | 42-1 | 2013 | |
| RICKEY: Oh, and Leo. What? | Bir de Leo. Ne? | 42-1 | 2013 | |
| The Bible has a thing or two to say about adultery as well. | İncil zina hakkında da birkaç şey söyler. | 42-1 | 2013 | |
| I'm sure it's got a lot to say about a lot. Good night. | Eminim birçok konuda bir sürü şey söylüyordur. İyi geceler. | 42-1 | 2013 | |
| What am I gonna do with you? | Ben seninle ne yapacağım? | 42-1 | 2013 | |
| I thought you knew. | Bildiğini sanıyordum. | 42-1 | 2013 | |
| You gonna take care of your mama? | Annene bakacak mısın? | 42-1 | 2013 | |
| No? You better. | Hayır mı? Baksan iyi olur. | 42-1 | 2013 | |
| You gonna take care of my mama? | Benim anneme bakacak mısın? | 42-1 | 2013 | |
| Come here, baby. | Gel bebeğim. | 42-1 | 2013 | |
| There you go. Come here, baby, I got you. | Tut bakalım. Gel bebeğim, tuttum seni. | 42-1 | 2013 | |
| Promise me you'll write? | Bana yazacağına söz ver? | 42-1 | 2013 | |
| When have I ever not written? | Ne zaman yazmadım ki? | 42-1 | 2013 | |
| I want you to know I'm there for you, even if it's words on paper. | Kağıt üzerindeki sözcüklerle de olsa yanında olmak istiyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Rae... | Rae... | 42-1 | 2013 | |
| ...you're in my heart. | ...sen benim kalbimdesin. | 42-1 | 2013 | |
| You're getting close now, and the closer you get, the worse they'll be. | Git gide daha da yaklaşıyorsun. Daha da kötü olacaklar. | 42-1 | 2013 | |
| Don't let them get to you. | Seni kandırmalarına izin verme. | 42-1 | 2013 | |
| I won't. | Vermeyeceğim. | 42-1 | 2013 | |
| God built me to last. | Tanrı beni sabırlı yaratmış. | 42-1 | 2013 | |
| I'll see you in Brooklyn in eight weeks, oh. | 8 hafta sonra Brooklyn'de görüşürüz. | 42-1 | 2013 | |
| It might be Montreal. | Montreal de olabilir. | 42-1 | 2013 | |
| It's gonna be Brooklyn. | Brooklyn olacak. | 42-1 | 2013 | |
| I know it is. | Biliyorum. | 42-1 | 2013 | |
| Why do you think Rickey's got us playing spring games here in Panama, huh? | Sizce neden Rickey bahar maçları için bizi Panama'ya getirdi, ha? | 42-1 | 2013 | |
| He wants us to get used to Negro crowds. | Bizi zencilere alıştırmak istiyor. | 42-1 | 2013 | |
| He wants more of them than there are of us. | Onların bizden daha kalabalık olmasını istiyor. | 42-1 | 2013 | |
| And he's hoping it'll make us more comfortable being around Robinson. | Böylece Robinson'ı daha rahat ettireceğimizi umuyor. | 42-1 | 2013 | |
| HIGBE: Ahem. All right, ahem. | Pekâlâ. | 42-1 | 2013 | |
| Listen up. This is what I got. | Dinleyin. Şöyle yazdım: | 42-1 | 2013 | |
| "We, the undersigned Brooklyn Dodgers, will not play ball... | "Biz, aşağıda imzası olan Brooklyn Dodgers oyuncuları,... | 42-1 | 2013 | |
| ...on the same field as Jackie Robinson." | ...Jackie Robinson ile aynı sahada oynamayacağız" | 42-1 | 2013 | |
| That's right. | Tamamdır. | 42-1 | 2013 | |
| Kirby Higbe. | Kirby Higbe. | 42-1 | 2013 | |
| I'll sign that. All right. | İmzalayalım şunu. Tamam. | 42-1 | 2013 | |
| Brooklyn Dodger Declaration of Independence. | Brooklyn Dodger Bağımsızlık Bildirgesi. | 42-1 | 2013 | |
| That's right. | Aynen öyle. | 42-1 | 2013 | |
| Give me that. | Ver bana. | 42-1 | 2013 | |
| Y'all sure about this? You wanna play ball with a nigger? | Bundan emin misiniz? Zenciyle oynamak mı istiyorsun? | 42-1 | 2013 | |
| MAN 1: Skip's got you out in left? | Skip seni sol kanada mı aldı? | 42-1 | 2013 | |
| MAN 2: Yeah, for today. MAN 3: Hey, Robinson. | Evet, bugünlük. Hey Robinson! | 42-1 | 2013 | |
| What do you want me to do with this? Well, you play first base. | Bununla ne yapmamı istiyorsun? Birinci kalede oynuyorsun. | 42-1 | 2013 | |
| Coach, I never played first base in my life. | Koç, birinci kalede hiç oynamadım. | 42-1 | 2013 | |
| Well, it's like this: | Durum şu: | 42-1 | 2013 |