Search
English Turkish Sentence Translations Page 746
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Meet me at Dogtown, noonish. | Benimle öğlen gibi Dogtown'da buluş. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Welcome to Kruger Motors. | Kruger Motors'a hoşgeldiniz. Çok güzel, değil mi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| 4.6 liter V8 engine, 320 horses. | 4,6 litre V8 motor, 320 beygir. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Interested in a test drive? | Test sürüşü ister misin? Hayır, sağol. BK ile randevum var. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| He's very busy today. | Bugün çok yoğun. Biraz uzun sürebilir. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I'm early. | Erken gelmişim. Burada oturup çay içebilecek bir yer var mı? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Nat. | Nat. Bert. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Sit down. | Otur. Sağol. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Long time, no see. | Uzun zaman oldu. O kadar uzun değil. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| A lot of spilt milk under the bridge for the both of us, I'm sure. | Eminim görüşmeyeli köprünün altından çok sular geçmiştir. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| How's your family? | Ailen nasıl? Karın, çocukların? Çok iyiler. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Bert junior must be in college by now. | Küçük Bert üniversite çağına gelmiştir. Michigan. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Yeah, your alma mater. | Senin mezun olduğun okul. Helal olsun. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Let's get down to it, Nat. | Artık sadede gelelim, Nat. Elbette. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Nice looking boy. | Yakışıklı biri. İdare eder. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| No chick magnet, not like us. | Hatunları çekemiyor, bizim gibi değil. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| First time they handed him to met at the hospitaI, | Hastanede onu ilk elime verdiklerinde korkmuştum. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| What am I going to do with a screaming, red faced kid? | Bu devamlı ağlayan kırmızı yüzlü çocukla ne yapacaktım? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| But three seconds later, I was in love with him. | Ama üç saniye sonra, artık ona aşıktım. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I wish I hadn't felt that way. | Keşke böyle hissetmeseydim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It should've been you, Bert. | O sen olmalıydın, Bert. Bak, Nat... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I understand you've got a beautifuI thing here, | Burada güzel bir yaşamın olduğunu biliyorum... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| terrific family, new career. | ...harika bir aile, yeni bir kariyer. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I'm not here to upset any of that. | Bunları bozmak için gelmedim. Tek derdim onun iyiliği. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I want him to have something, | Ben öldüğümde sığınacak bir yerinin olmasını istiyorum. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I haven't been able to do that for him, but you could. | Bunu ben yapamadım, ama sen yapabilirsin. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Or we have to do this in court. | Ya da bunu mahkemede halledebiliriz. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| And then it's a public thing. | O zaman halk da duyacaktır. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| How do I know that in six months, | Bundan altı ay sonra tekrar ön kapımda bitmeyeceğini nereden bileceğim, Nat? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I'm not going to be here six months from now, Bert. | Bundan altı ay sonra burada olmayacağım, Bert. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Look, check with my oncologist. | Bak, onkoloji doktoruma sor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| His number's on the back, | Eğer istersen arkasında numarası var. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| What about the kid? | Ya çocuk? O bilmiyor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| At this time of my life, | Bu ahir zamanımda ona babası olmadığımı söyleyecek değilim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| He may be a disaster, but he's all I've got. | Belki avare biri olabilir, ama tek varlığım o. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It pains me to say this, | Bunu söylemek acı veriyor ama onda bazı sorunlar var, Bert. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I believe it. | Biliyorum. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It's my fault. | Bu benim hatam. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You don't look sick, Nat. | Hasta görünmüyorsun, Nat. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You haven't changed at all. | Hiç değişmemişsin bile. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Sam impeccable sense of timing. | Yine kusursuz zamanlama. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You know today's the day I announce my candidacy for mayor. | Bugün belediye başkanlığına adaylığımı açıklayacağım. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Of course, you knew that already. | Ama sen bunu zaten biliyordun. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Got us a suite. | Bir süit kiraladım. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You going to tell me what happened, or what? | Bana ne olduğunu söyleyecek misin? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I've thought about this day so long, worked it out in my head, | Bugünü uzun zamandır düşünüyordum, her şeyi planlamıştım... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| and it was nothing. | ...ama hepsi boştu. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| No big deaI. | Hiçbir işe yaramadı. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I talked. He listened. | Ben konuştum. O dinledi. Sonra da parayı verdi. O kadar. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Well, that's good, right? | Bu iyi değil mi? Sevinmelisin. 2,000 dolarını geri aldın. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| My money plus 30 years compounded interest | Paramı ve 30 yıllık getirisini birlikte. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| $150,000. | 150,000 dolar. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You got $150,000 in a plastic | Poşette 150,000 dolar, çaldın mı yoksa? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| He gave it to me, | O verdi, ayrıca seni temin ederim ki peşinden de gelmeyecek. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Why would he give you $150,000? | Sana niye 150,000 dolar versin ki? Seni babası sanıyor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Why does he think he's my father? | Neden babam sanıyor? Eline test verdim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I sent him his own DNA, | Ona kendi DNA'sını gönderdim, seninki zannediyor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Well, how'd you get his DNA? | Onun DNA'sını nasıl buldun? Kısa, kıvırcık kasık kılı. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I don't know. Ask Dolores. | Bilmiyorum. Dolores'e sor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Oh, that's | Bu iğrenç bir şey. Arkadaşım o. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Top of the menu, right? | Menüdeki en lezzetli yemek. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| What do you say we throw the map away | Ne dersin haritayı boş verip Vegas'a gidelim mi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| What stays there stays there. | Orada olan orada kalır. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Yeah, all right. | Tamam, olur. Sorun ne? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| mopey face, hangdog mopey face? | Hüzünlü yüz, ürkek hüzünlü yüz. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Why would he just roll over? | Neden öylece kabul etsin ki? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Well, what else was he going to do? | Ne yapacaktı? Onu gafil avladım. Belediye başkanlığına aday olacak. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You think his wife and spin doctors | Sence karısıyla kalemşorları seni afişlerde görmek ister mi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| No, it's just, he was with Mom. | Hayır, ondan değil, annemle birlikte olmuştu ya. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| So when exactly did that start? | Tam olarak ne zaman başladı? Bilmiyorum. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Was it before I was born? | Ben doğmadan önce miydi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I try not to worry about things I can't do anything about. | Bir şey yapamayacağım konuları kurcalamak istemedim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| The thing is, we hit the jackpot, you and me. | Önemli olan piyangoyu vurduk, senle ben. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You play your cards right, you never have to punch a clock. | Eğer kartlarını doğru oynarsan her gün işe gitmek zorunda kalmazsın. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You can start up something permanent with this. | Bununla kalıcı bir işe başlayabilirsin. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It's a nest egg. | Bir nevi sermaye olarak. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Are you shitting me? | Benimle dalga mı geçiyorsun? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I know how you feeI, | Nasıl hissettiğini biliyorum, ama son günler uzun zamandır geçirdiğim en güzel günlerdi. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Oh. Oh, jeez. | Tanrım. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I wanted us to get to know each other again, and we did. | Birbirimizi tanımamızı istedim ve tanıdık da. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| No, you're right. You're right, you're right. | Haklısın. Haklısın, haklısın. Kabul ediyorum. 1 | 5 A Day-1 | 2008 | |
| For some reason, I was starting to enjoy | Nedense seninle o aptal arabada oturmaktan keyif alıyordum. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| But that's worth nothing now, because you're a liar. | Ama artık hiçbir önemi yok, çünkü sen yalancının tekisin. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| How could you think that it wouldn't matter to me | Babamın kim olduğunu bilmenin benim için önemsiz olduğunu nasıl düşünürsün? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Give me a straight answer. | Bana doğruyu söyle. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You're not even dying, are you? | Gerçekte ölmek üzere bile değilsin, değil mi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| The X ray is from a friend of mine at the zoo. | O X Ray'i hayvanat bahçesindeki bir arkadaşımdan aldım. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It's the skull bone of a gorilla. | Bir gorillanın kafatası kemiği. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| All right, well, maybe you're not my father, | Tamam, babam olmayabilirsin, ama her sabah uyanıp aynaya baktığımda... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| and I feeI sick to my stomach | ...ve sana benzeyeceğimi düşündüğümde karnıma ağrılar giriyordu. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Stick a knife in my heart. | Kalbime bıçak sapladın. Ne oldu? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Where you going with the money? | O parayla nereye gidiyorsun? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| So glve me a number. | Pekala, rakamı söyle. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| How much more is this going to cost me? | Bu bana daha ne kadar paraya patlayacak? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I don't want your money. | Senin paranı istemiyorum. Niye geldin? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I wanted to get a look at you. | Seni görmek istedim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I wanted to get a look at you too. | Ben de seni görmek istedim. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You're not what I expected. | Beklediğim gibi değilsin. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| But then again, I bet Nat painted me as the bad guy too, didn't he? | Bahse girerim Nat kötü adam olarak beni göstermiştir. Öyle değil mi? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Something like that. | Onun gibi bir şey. | 5 A Day-1 | 2008 |