English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7595
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He's wanted to kill me for 30 years. | 30 yıldır beni öldürmek istiyordu. | Bitten-1 | 2014 |  |
| Roman Navikev is at Stonehaven. | Roman Navikev, Stonehaven'da. Hem de şu an. | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena, he can't know we're here. | Elena, burada olduğumu öğrenmemeli. | Bitten-1 | 2014 | |
| If he knows, he will kill us all. | Öğrenirse şayet, hepimizi öldürür. | Bitten-1 | 2014 | |
| Previously on "Bitten". | Bitten'ın önceki bölümlerinde... | Bitten-1 | 2014 | |
| Who is out there? The Wolf. | Orada olan kim? Kurt. | Bitten-1 | 2014 | |
| The one who betrayed you. | Sana ihanet eden kurt. | Bitten-1 | 2014 | |
| Where is he? He's with her. | Nerede? Kızla birlikte. | Bitten-1 | 2014 | |
| The she wolf. | Dişi kurtla. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm tired of being attacked. | Saldırıya uğramaktan bıktım. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is the course I've chosen. | Seçtiğimiz yol bu. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're going to stick to it. 1 | Yolumuzdan dönmeyeceğiz. 1 | Bitten-1 | 2014 | |
| Now this Pack will be strong. | Şimdi, bu sürü güçlü olacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is how we will restore order. | Düzeni bu şekilde sağlayacağız. | Bitten-1 | 2014 | |
| I have been tracking | Yıllardır çok tehlikeli bir Rus itini takip ediyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I believe he is in North America. | Kuzey Amerika'da olduğuna inanıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Sasha Antonov. | Sasha Antonov. | Bitten-1 | 2014 | |
| I've never heard that name. | Bu ismi hiç duymadım. | Bitten-1 | 2014 | |
| The name Antonov comes with a heavy price. | Antonov soyadının ağır bir bedeli var. | Bitten-1 | 2014 | |
| It affects my children as well, | Bu, çocuklarımı da etkiliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| so we've been living in hiding | Katia ve Alexei ile birlikte gizlenerek yaşıyoruz, hepimiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Today, the name of Escobado comes to an end. | Bugün Escobado soyu sona eriyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let Roman take the prize. | Ödülü Roman'ın almasına müsaade et. Kellemle dostluğunu satın al. | Bitten-1 | 2014 | |
| Mr. Danvers. | Bay Danvers. | Bitten-1 | 2014 | |
| I haven't seen you in a long while. | Uzun zamandır görüşemiyoruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| I've been, uh, very busy with my work, Sheriff. | İşlerim oldukça yoğundu Şerif. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's... just Karen now. | Artık sadece Karen'ım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, Just Karen, why don't you just call me Just Jeremy? | Pekâlâ "sadece Karen" bana "sadece Jeremy" demeye ne dersin? | Bitten-1 | 2014 | |
| I hope it's happy news. | Umarım mutlusundur. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's good. Yeah, it was my decision. | Evet, kendi kararımdı. | Bitten-1 | 2014 | |
| I came to Bear Valley looking for a quieter life, | Bear Valley'e daha sakin bir hayat için gelmiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| and after last year, I realized | Geçen seneden sonra polis olarak buna sahip olamayacağımı anladım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I can understand the appeal of a quieter life. | Sakin bir hayatın cazibesini anlayabiliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| You look fantastic. | Harika görünüyorsun. Çok rahatlamışsın. | Bitten-1 | 2014 | |
| Sure don't miss the uniform. | Üniformayı özlemediğine emin misin? | Bitten-1 | 2014 | |
| No, this is much better. | Evet, böyle çok daha iyi. | Bitten-1 | 2014 | |
| You artists know how to embellish. | Siz sanatçılar abartmayı iyi beceriyorsunuz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Not necessary in this case. | Şu durumda hiç gerekli değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| This living really suits you. | Bu hayat sana yakışmış. | Bitten-1 | 2014 | |
| So, you doing some work up at Stonehaven? | Stonehaven'da tadilat mı yapacaksın? | Bitten-1 | 2014 | |
| Never seems to end. | Hiç bitmeyecek gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| You know, I volunteer at the youth centre. | Gençlik merkezinde gönüllüyüm. İş için bekleyen bir sürü genç var. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm sure they'd help you out. | Sana yardım edebileceklerine eminim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I think I can handle this on my own. | Sanırım kendim halledebilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| But thank you. I will keep that in mind. | Yine de teşekkürler. Aklımda tutacağım. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's good to see you in town. | Seni şehirde görmek güzel. | Bitten-1 | 2014 | |
| You too, Karen. | Seni de Karen. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll try not to be a stranger. | Arayı açmamaya çalışırım. | Bitten-1 | 2014 | |
| You know, we could've just burned them like the others. | Bunları da diğerleri gibi yakabilirdik. | Bitten-1 | 2014 | |
| I don't want to do anything that's going to draw attention | Dikkatleri Stonehaven'a çekebilecek herhangi bir şey yapmak istemiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who's he looking for? | O kimi arıyormuş? | Bitten-1 | 2014 | |
| He just had a name: Sasha Antonov. | Yalnızca bir isim söyledi: Sasha Antonov. | Bitten-1 | 2014 | |
| It would be... be hard for a Russian Mutt to move around | Rus bir it için göze batmadan seyahat etmek zor olmalı. | Bitten-1 | 2014 | |
| We should put Elena on it. | Bu işi Elena'ya vermeliyiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| What's going on with her? | Onun nesi var? | Bitten-1 | 2014 | |
| A lot's happened. | Çok şey yaşadı. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's why she's being so distant? | Bu yüzden mi bu kadar mesafeli? | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, things are changing, you know, the Pack's growing. | Bir şeyler değişiyor, bilirsin işte, sürü büyüyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| She'll adjust. She always does. | Uyum sağlayacaktır. Her zaman sağlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| She seemed particularly concerned | Geçen gün Roman için özellikle kaygılı gibiydi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, I don't think she likes him. | Ondan hoşlandığını pek sanmıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Seems a little bit more than that. | Bundan fazlası var gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| She not telling me something? | Bana anlatmadığı bir şey mi var? | Bitten-1 | 2014 | |
| Huh. She definitely doesn't trust him. | Buluşacaklar... Roman'a güvenmediğini biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I don't blame her. | Haklı da. | Bitten-1 | 2014 | |
| I don't trust him either, | Ona ben de güvenmiyorum ama Rus Alfası o... | Bitten-1 | 2014 | |
| and we're not going to start anything with him right now. | ...ve biz de şu an ona karşı bir şey yapmayacağız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Yeah. She's tense. | Evet. Biraz gergin. | Bitten-1 | 2014 | |
| We'll bury that today. | Şunları gömelim bugün. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll talk to her when the time is right. | Zamanı geldiğinde onunla konuşacağım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're here for her. | Onun yanındayız. | Bitten-1 | 2014 | |
| We always will be. | Her zaman da yanında olacağız. | Bitten-1 | 2014 | |
| sync and corrections by Caio www.addic7ed.com | Bitten 3x03 "Hemen Arkanda" | Bitten-1 | 2014 | |
| Home. | Evde. | Bitten-1 | 2014 | |
| Escrow can close by the end of the month. | Ay sonunda her şey hazır olur. | Bitten-1 | 2014 | |
| I just need to sign the papers | Belgeleri imzalayıp bir çek yazmam yeterli. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's... it's amazing. | Bu...Bu harika. | Bitten-1 | 2014 | |
| Look, we can fix it up in no time just the way you like. | Çarçabuk gönlüne göre yaptırabiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Best part is, it's surrounded by a nature preserve: | En iyi kısmı ise doğa parkıyla çevrelenmiş olması. | Bitten-1 | 2014 | |
| 1000 acres of pristine forest. | 4 dekar el değmemiş orman. | Bitten-1 | 2014 | |
| Does Jeremy know? | Jeremy'nin haberi var mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| He knows I've been looking at this place. | Buraya baktığımı biliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| I've never kept anything from him until this morning. | Bu sabaha kadar ondan hiçbir şey gizlememiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy knows Roman's here for Sasha. | Jeremy Roman'ın Sasha için burada olduğunu biliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| What did you tell him? I lied for you, Elena. | Ona ne söyledin? Senin için yalan söyledim Elena. | Bitten-1 | 2014 | |
| Telling him the truth is up to you. | Ona gerçeği söylemek sana kalmış. | Bitten-1 | 2014 | |
| You can't keep them a secret. 1 | Onları sır olarak tutamazsın. | Bitten-1 | 2014 | |
| It isn't fair to Jeremy and it isn't fair to me. | Ne Jeremy için ne de benim için adil değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| I know, but... You know | Biliyorum ama... | Bitten-1 | 2014 | |
| Just... I don't know how he's going to react anymore. | Nasıl tepki vereceğini bilemiyorum artık. | Bitten-1 | 2014 | |
| This whole other family that I knew nothing about? | Hakkında hiçbir şey bilmediğim yepyeni bir aile daha mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| It shouldn't change anything. | Hiçbir şeyi değiştirmemeli. | Bitten-1 | 2014 | |
| Doesn't change you. No, but... | Seni değiştirdi mi? Hayır ama... | Bitten-1 | 2014 | |
| Maybe it... it helps me understand. | Belki de...Anlamama yardım eder. | Bitten-1 | 2014 | |
| When you first saw me, | Beni ilk kez gördüğünde... | Bitten-1 | 2014 | |
| what did you feel? | ...ne hissettin? 1 | Bitten-1 | 2014 | |
| I was pulled towards you. | Sana doğru çekiliyordum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Like no one else. | Hiç kimse yokmuş gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I felt it too. | Ben de hissettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Inside. | İçimde. | Bitten-1 | 2014 | |
