English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7590
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Hell, I'm glad you dropped the ball. | Kahretsin be, çuvalladığına seviniyorum. | Bitten-1 | 2014 |  |
| You trying to pink mist Danvers from a thousand yards out, | Yaklaşık bin metreden Danvers'ı vurmaya çalışıyorsun, | Bitten-1 | 2014 | |
| that's the cheap way to take out an Alpha. | bir alfayı imha etmenin beleş yolunu bulmuşsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| It is guerrilla warfare, you ignorant Mutt. | Buna gerilla savaşı denir, seni cahil it. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who you calling Mutt, Mutt? | Sen kime "it" diyorsun, it herif? | Bitten-1 | 2014 | |
| Guerrilla warfare is just fancy talk | Gerilla savaşı, ağaçlarda oynayanlara mahsus... | Bitten-1 | 2014 | |
| for monkeying around in trees. | ...hoş bir muhabbettir sadece. | Bitten-1 | 2014 | |
| Now, you said were going to take this guy out | Bu herifi temizleyip, kardeşlerimizin intikamını... | Bitten-1 | 2014 | |
| and avenge our brothers. | ...alacağını söylemiştin. | Bitten-1 | 2014 | |
| I say we charge into Stonehaven, old school. | Stonehaven'a saldıracağımızı söylüyorum, eski kafalı. | Bitten-1 | 2014 | |
| It is Danvers | Beni bu duruma düşüren kişi Danvers. | Bitten-1 | 2014 | |
| He thinks he's turned me into a feral beast on the run. | Beni firari vahşi bir canavara dönüştürdüğünü sanıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I am that, yes. | Aslında evet, öyleyim. | Bitten-1 | 2014 | |
| A feral wolf, baring his teeth | Dişlerini düşmanının boğazına açan vahşi bir kurdum. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I'm running, standing my ground, | Koşuşturuyorum, davamda sebat ediyorum, | Bitten-1 | 2014 | |
| I will never stop until I achieve the exsanguination | Jeremy Danvers'ın kanını akıtana kadar da asla durmayacağım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We, | Bizler, bizler neslimizin son örnekleriyiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Escobado will live on forever. | Escobado ilelebet yaşayacak. Danvers ise ölecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| Clay, you circle around to the door we saw in the back, | Clay, sen arkada gördüğümüz kapıyı tut. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick, stay right here, you watch these exits. | Nick, sen burada kal, bu çıkışları izle. | Bitten-1 | 2014 | |
| If we're not out in five minutes, you follow us in. | Beş dakika içinde dışarı çıkmazsak, peşimizden gelirsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| If any of you find Eduardo, | Herhangi biriniz Eduardo'yu bulursa, sakın öldürmesin, o bana ait. | Bitten-1 | 2014 | |
| They left in a hurry. | Alelacele ayrılmışlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Not very long ago, check with Nick, | Çok olmamış, Nick'le kontrol edin, | Bitten-1 | 2014 | |
| make sure they didn't get past us. | önümüzü kesmediklerinden emin olun. | Bitten-1 | 2014 | |
| They've been arming themselves, heavily. | Geride bıraktıklarına bakılırsa, ağır silahlar kuşanmışlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Eduardo's not going to let this go, he's coming for you. | Eduardo, bunu böyle bırakmayacak, peşine düşecektir. | Bitten-1 | 2014 | |
| No. I'm coming after him. | Hayır. Asıl ben onun peşine düşeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Put a call out, all hands on deck. | Telefon aç, herkes görev başına. | Bitten-1 | 2014 | |
| Go time. It's Danvers. | Tam zamanı. Danvers arıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| What the hell is going on? | Neler oluyor be? | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena, please, calm down. How do you know who I am? | Elena, lütfen sakin ol. Kim olduğumu nereden biliyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| I promise, we mean you no harm. | Yemin ederim, seni incitmek istemiyoruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Then start talking. | Öyleyse konuşmaya başla. Adım, Sasha Antonov. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's my son Alexei, | Bu da oğlum Alexei, kızım Katia'yla tanışmıştın. | Bitten-1 | 2014 | |
| Your human daughter, | Senin ne olduğunu, benim ne olduğumu bilen kızın mı? Evet. | Bitten-1 | 2014 | |
| Okay, that doesn't happen, | Pekala, bu böyle gitmez, ciddi sorunlar çıkartmadan olmaz. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm sorry, Sasha Antonov? | Özür dilerim, Sasha Antonov... | Bitten-1 | 2014 | |
| We have spent months turning over every rock | Kuzey Amerika'da her taşın altını üstüne getirirken... | Bitten-1 | 2014 | |
| in North America. | ...aylarımızı harcadık. Bu bölgedeki her kurdu tanıyorum, | Bitten-1 | 2014 | |
| and I do not know you. We've been living up north, | ancak senden haberim yok. Kuzeyde yaşıyorduk, Yukon bölgesinde. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nobody knows about us. | Kimsenin bizden haberi yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| When it's time to Change, I hunt caribou. | Dönüşüm zamanı geldiğinde, ren geyiği avlıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| No one's ever heard, that's why you haven't heard of us. | Kimsenin haberi olmadı, bu yüzden sen de duymamışsındır. | Bitten-1 | 2014 | |
| We've kept an extremely low profile. | Azami gayretle göze batmamaya çalıştık. | Bitten-1 | 2014 | |
| So, right now, you're approaching me here, in public? | Pekala, şimdi de bana burada, halkın arasında yaklaşıyorsunuz demek? | Bitten-1 | 2014 | |
| And, you would have met with us in private? | Yerimizde olsan, sen de bizimle özel görüşmek isterdin. | Bitten-1 | 2014 | |
| But instead you involve a human who knows everything about us. | Sen hakkımızda her şeyi bilen bir insanı işe karıştırdın. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who blackmailed me into this conversation. | Konuştuklarımızla bana şantaj yapan birini. | Bitten-1 | 2014 | |
| My God! | Tanrım! Baksana şuna, gerçekten senmişsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's it. What are you doing? | Yeter. Ne yapıyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| Calling my family, they need to know about this, | Ailemi arıyorum, bundan yani ondan haberleri... | Bitten-1 | 2014 | |
| about her. Please... | ...olması lazım. Lütfen... | Bitten-1 | 2014 | |
| Not just yet, please, please. | Henüz değil, lütfen, lütfen. | Bitten-1 | 2014 | |
| You need to know who we are. | Kim olduğumuzu bilmen lazım. Biz senin aileniziz. | Bitten-1 | 2014 | |
| What? | Ne? Elena. Ben senin babanım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Previously on "Bitten"... | Önceki Bölümlerde... | Bitten-1 | 2014 | |
| So you're saying she's a... | Yani diyorsun ki, o bir... | Bitten-1 | 2014 | |
| A witch? Yes. | Cadı mı? Evet. | Bitten-1 | 2014 | |
| And they don't want to be discovered either. | Açığa çıkarılmak da istemiyorlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Way to go, Bucky. | Tebrikler, Bucky. | Bitten-1 | 2014 | |
| Freddie, no more counterfeiting. | Artık kalpazanlık yoktu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let's say... | Diyelim ki, buna katılmıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, we work for you, now. 1 | Aynen, artık sizin için çalışıyoruz. Sonuna kadar sürüdeyiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| I call, and you do exactly what I tell you to do. | Ben arayacağım, ne yapmanızı istiyorsam harfiyen yapacaksınız. 1 | Bitten-1 | 2014 | |
| Take him back to Stonehaven and we'll get him to confess. | Stonehaven'a götürelim. İtiraf etmesini sağlarız. | Bitten-1 | 2014 | |
| In the tannery? On the other side of Bear Valley? | Tabakhanede mi? Ayı Vadisi'nin öte yakasında mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| How many? | Kaç kişiler? Eduardo'yla üç adamı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Diego is following Elena | Diego, Elena'yı takip ediyor, ancak Pablo'dan hiçbir iz yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| Warn Elena that Eduardo was in play. | Elena'yı ikaz et, Eduardo oyunda. | Bitten-1 | 2014 | |
| Tell her to be on guard. | Tetikte olmasını söyle. | Bitten-1 | 2014 | |
| You will do something for me. | Benim için bir şey yapacaksın. | Bitten-1 | 2014 | |
| You will kill Roman Navikev. | Roman Navikev'i öldüreceksin. | Bitten-1 | 2014 | |
| He knows. I told him everything. | Biliyor. Her şeyi anlattım. | Bitten-1 | 2014 | |
| And now you've confirmed it. | Az önce sen de pekiştirdin. | Bitten-1 | 2014 | |
| You need to know who we are. | Kim olduğumuzu bilmen lazım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're your family. What? | Biz senin aileniziz. Ne? | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena, I am your father. | Elena, ben senin babanım. | Bitten-1 | 2014 | |
| You know why you're here? | Neden buradayız, biliyor musun? Hayır. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, not that. | Hayır, ondan değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| I need my men | Adamlarımın, seni zevk için çağırdığımı düşünmeleri lazım. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's not why you're here. | Buraya o yüzden gelmedin. | Bitten-1 | 2014 | |
| I apologize for the mascarade. | Gerçeği gizlediğim için özür dilerim. | Bitten-1 | 2014 | |
| So you're not going to hurt me? | Yani canımı yakmayacak mısın? Öyle bir şey demedim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You'd think it would be easy to find a witch in Russia. | Rusya'da bir cadı bulmanın kolay olduğunu sanırlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Everyone is superstitious, here. | Burada herkes batıl inançlı. | Bitten-1 | 2014 | |
| But a real one... | Ama gerçek bir cadının... Denk gelmesi zordur. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I want one. | Ben birini buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Do you know what I've seen a witch do? | Bir cadıyı ne yaparken gördüm biliyor musun? | Bitten-1 | 2014 | |
| Make a man bleed to death | Kılına bile dokunmadan, bir insanı... | Bitten-1 | 2014 | |
| without touching him. | ...kan kaybından öldürürken. | Bitten-1 | 2014 | |
| Can you do that? No! | Sen bunu yapabilir misin? Hayır! Yapamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| Of all your cheap jewellery... | Bütün o ucuz takıların arasında... | Bitten-1 | 2014 | |
| this one is different. | ...bu hayli farklı. | Bitten-1 | 2014 | |
| The talisman of a witch. | Bir cadının tılsımı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Please... it's just a trinket. | Lütfen... O sadece değersiz bir incik boncuk. | Bitten-1 | 2014 | |
| I bought it at the flea market. | Bit pazarından almıştım. | Bitten-1 | 2014 | |
| So you can't do anything? | Demek bir şey yapamazsın? Hayır. | Bitten-1 | 2014 | |
| You have the wrong person. | Yanlış kişiyle uğraşıyorsun. Ne yazık. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's out there. | O oralarda. | Bitten-1 | 2014 | |
