English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7674
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Emotions get in the way of everything. | Duygular seni engeller. | Black Box-1 | 2014 |  |
| Emotions? You... | Duygu mu? Sen... | Black Box-1 | 2014 | |
| I told you I'd fix it. And I will. | Bunu düzeltebileceğimi söylemiştim. Yapacağım da. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm sorry. I shouldn't have left you. | Özür dilerim. Seni terk etmemeliydim. | Black Box-1 | 2014 | |
| I promise... no more secrets. | Söz veriyorum bundan böyle gizlimiz saklımız olmayacak. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'll stay on the meds. | İlaçlarımı da alacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's a family heirloom. | Aile yadigarı. | Black Box-1 | 2014 | |
| It belonged to Will's grandmother. | Will'in büyükannesine aitmiş. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's very, very special. | Çok ama çok özel. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, that's great. | Harika. | Black Box-1 | 2014 | |
| What did your friends say? | Arkadaşların ne dedi? | Black Box-1 | 2014 | |
| I haven't told anyone yet. I don't even wear it to work. | Kimseye söylemedim ki. İş yerinde takmıyorum bile. | Black Box-1 | 2014 | |
| I've got to get used to this marriage thing. | Bu evlilik meselesine önce kendim alışmalıyım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, I think it's the best. | Bence de en iyisi bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| Will is totally a 10, officially Esme endorsed. | Will 10 numara biri. Esme onaylı. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know what mom said when she heard? | Annemin ilk tepkisi ne oldu biliyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| "They aren't going to have children, are they?" | "Çocuk yapmayacaklar, değil mi?" | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, as usual, your mom is correct. | Her zaman olduğu gibi annen haklı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Bipolar is hereditary. Kids would be problematic. | Bipolar kalıtsal bir hastalık. Çocuklar problemli olur. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, but it's not 100%. | Evet ama bu %100 değil sonuçta. | Black Box-1 | 2014 | |
| Dad's fine. | Babaları hasta değil. | Black Box-1 | 2014 | |
| Anyway, you're great. | Her neyse, sen harikasın. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm lucky. The meds, they work for me. | Ben çok şanslıyım. İlaçlar işime yarıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| Your grandmother... she suffered terribly. | Büyükannen çok çekmişti. | Black Box-1 | 2014 | |
| Dad never talks about her. | Babam onun hakkında hiç konuşmaz. | Black Box-1 | 2014 | |
| I know she committed suicide. | İntihar ettiğini biliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| 7. | 7. | Black Box-1 | 2014 | |
| Your dad was 12. | Baban 12 yaşındaydı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Don't you care? | Önemsemiyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| Doesn't anybody care? | Hiç kimse mi önemsemiyor? | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, you can move your piece like that. | Parçayı bu şekilde hareket ettirebilirsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna do it this time! | Bu sefer başaracağım! | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna do it! | Yapacağım! | Black Box-1 | 2014 | |
| I want to die! | Ölmek istiyorum! | Black Box-1 | 2014 | |
| It must have been awful. | Çok kötüymüş. | Black Box-1 | 2014 | |
| She could be wonderful, | Mükemmel biri olabilirdi. | Black Box-1 | 2014 | |
| charming and magnetic and brilliant. | Alımlı, çekici ve zeki. | Black Box-1 | 2014 | |
| I adored her. | Ona tapardım. | Black Box-1 | 2014 | |
| "...he found that the princesses had all been dancing, | "...prenseslerin sürekli dans ettiğini ögrendi. | Black Box-1 | 2014 | |
| For the soles of their shoes | Bu yüzden ayakkabılarının... | Black Box-1 | 2014 | |
| were full of holes." | ...tabanları deliklerle doluydu." | Black Box-1 | 2014 | |
| I was terrified also. | Ben de korkmuştum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Even in those good days, we knew they wouldn't last. | Güzel günler geçiriyor olsak da, sonsuza kadar sürmez. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't know what I would have done without your dad. | Baban olmasaydı ne yapardım hiç bilmiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| He was a great older brother. | Gerçekten iyi bir abiydi. | Black Box-1 | 2014 | |
| He says you took care of each other. | Birbirinizin arkasını kolladığınızı söylerdi. | Black Box-1 | 2014 | |
| He's the best. | En iyisidir. | Black Box-1 | 2014 | |
| She drowned, right? | Boğulmuş muydu? | Black Box-1 | 2014 | |
| It was mother's day. | Anneler gününde. | Black Box-1 | 2014 | |
| She left, headed straight to the beach, | Doğruca sahile gidiyordu. | Black Box-1 | 2014 | |
| lined the pockets of her coat with rocks, | elleri ceketininin cebindeydi. | Black Box-1 | 2014 | |
| and... walked into the ocean. | sonra okyanusa doğru gitti. | Black Box-1 | 2014 | |
| She said that having children ruined her life. | Çocuk sahibi olmanın hayatını mahvettiğini söylerdi. | Black Box-1 | 2014 | |
| She warned us that she didn't want to live anymore, | Yaşamak istemediğini söyleyerek bizi uyarmıştı. | Black Box-1 | 2014 | |
| but she said that a thousand times. | Binlerce defa söylemişti. | Black Box-1 | 2014 | |
| All my life, I fought to be nothing like her. | Hayatım boyunca onun gibi olmamaya çalıştım. | Black Box-1 | 2014 | |
| She was a housewife. I work full time. | Ev kadınıydı. Ben sürekli işteyim. | Black Box-1 | 2014 | |
| She married. I never have. | O evlendi, ben ise evlenmedim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You can get married and not be like her. | Evlenmen onun gibi olacağın anlamına gelmez. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, I wanted to ask you... | Sana sormak istediğim bir şey var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Hell yeah! | Tabii ki! | Black Box-1 | 2014 | |
| Strange as it sounds, the brain tumor is great news. | İnsana çılgınca geliyor ama beyin tümörü iyi bir haber. | Black Box-1 | 2014 | |
| Our surgeon, Dr. Bickman, is sure it's operable. | Cerrahımız Dr. Bickman'a göre ameliyat mümkün. | Black Box-1 | 2014 | |
| We could have a total cure. | Tamamen iyileştirebiliriz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Anthony, did you hear that, darling? | Anthony, duydun mu tatlım? | Black Box-1 | 2014 | |
| Will I s still be able t to draw? | P peki hala resim çiz çizebilecek miyim? | Black Box-1 | 2014 | |
| Of course you will. | Tabii ki evet. | Black Box-1 | 2014 | |
| You may not want to anymore. | Ama artık çizmek istemeyebilirsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| And if I don't have the surgery? | Ameliyat olmazsam ne olur? | Black Box-1 | 2014 | |
| The tumor will grow. | Tümör büyüyecek. | Black Box-1 | 2014 | |
| So will the pain. | Ağrı da çekeceksin. | Black Box-1 | 2014 | |
| And you'll die in agony. | Can çekişerek öleceksin. | Black Box-1 | 2014 | |
| There is no choice here. | Seçim şansın yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| Anthony's ready to meet Dr. Bickman. | Anthony artık Dr. Bickman ile tanışabilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| Where's the picket fence? | Bahçe çiti nerede? | Black Box-1 | 2014 | |
| Keep breathing. This is a nice family neighborhood. | Rahatla. Burası güvenli bir mahalle. | Black Box-1 | 2014 | |
| I told you... I don't want kids. | Söylemiştim. Çocuk sahibi olmak istemiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Someday, you may change your mind. | İleride fikrini değiştirebilirsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Don't you care? | Umursamıyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| Doesn't anybody care?! | Kimsenin umrunda değil mi?! | Black Box-1 | 2014 | |
| This is a nice family neighborhood. | Burası ailelere uygun bir mahalle. | Black Box-1 | 2014 | |
| Sometimes, I do very bad things. | Bazen gerçekten kötü şeyler yapıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Bad things? | Ne kadar kötü? | Black Box-1 | 2014 | |
| What kind of bad things? | Ne gibi kötü şeyler? | Black Box-1 | 2014 | |
| You okay? Yeah, I'm fine. | İyi misin? Evet, bir şeyim yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| Go back to sleep. | Uyumaya devam et. | Black Box-1 | 2014 | |
| Now, should they have been medicated into mediocrity? | Sizce bu insanlar normal olabilmek için ilaç almalı mıydı? | Black Box-1 | 2014 | |
| Lucy? What are you doing here? | Lucy, burada ne arıyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| You should be in your room. | Odanda olmalıydın. | Black Box-1 | 2014 | |
| Just walking around... exercise. | Yürüyüş yapıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Are you looking for someone? | Birini mi arıyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| My sister. | Evet, kız kardeşimi. | Black Box-1 | 2014 | |
| She'll take me home. | Beni eve götürecek. | Black Box-1 | 2014 | |
| What am I doing here? | Burada ne işim var? | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm trying to make that happen, okay? | Ben de bunun olması sağlamak istiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| The Rivastigmine is working perfectly. | İlaç işe yarıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| She hasn't mentioned her little, imaginary buddy once today. | Minik hayali arkadaşından bahsetmeyi bıraktı. | Black Box-1 | 2014 | |
| She's not hallucinating anymore. | Artık halüsinasyonlar görmüyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| We have to find a place for her to go. | Gidecebileceği bir yer olmalı. | Black Box-1 | 2014 | |
| What about the sister? | Kardeşinin yanına gidemez mi? | Black Box-1 | 2014 | |
