English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7675
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| No help there. We found her. She's in a nursing home. | Olmaz. Kardeşine ulaştık. Huzurevinde kalıyor. | Black Box-1 | 2014 |  |
| Also has dementia, but more advanced. | Ayrıca üst düzey bunaması var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Lucy's all alone in the world. | Lucy tamamen yapayalnız. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, call social services. | Sosyal servise haber ver. | Black Box-1 | 2014 | |
| Talk to me, honey. | Konuş benimle canım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can help. | Yardımcı olabilirim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're shaking. | Titriyorsun. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're lonely, aren't you? | Yalnızsın, değil mi? | Black Box-1 | 2014 | |
| You miss your friend. | Arkadaşını özlemişsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Where is Yojo? Why can't I see him? | Yojo nerede? Neden görüşemiyoruz? | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't want to live without him. | Onsuz yaşamak istemiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna find him. | Onu bulacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Stop the Rivastigmine immediately. | İlaç vermeyi kesin. | Black Box-1 | 2014 | |
| How did taking away her hallucinations help her? | Halüsinasyonlar görmemesinin ona hiçbir katkısı yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| She normalized. | Normal olmasını sağladı. | Black Box-1 | 2014 | |
| And why does everyone assume that's a good thing? | Neden herkes bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyor? | Black Box-1 | 2014 | |
| Her brain created exactly what she needed... | Beyni ona en çok ihtiyacı olan şeyi sağladı... | Black Box-1 | 2014 | |
| A companion. | ...bir yol arkadaşı. | Black Box-1 | 2014 | |
| And I, like an idiot, fixed her | Ben de bir ahmak gibi onu düzelttiğimi zannettim. | Black Box-1 | 2014 | |
| by taking away her only friend. | Asıl yaptığım ise sahip olduğu tek arkadaşını elinden almak. | Black Box-1 | 2014 | |
| Just... can you stop it now? | Artık durdurabilir misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| Patient is draped and prepped. | Hasta örtüldü ve hazırlandı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Where's Dr. Bickman? Has he scrubbed in? | Dr. Bickman nerede? Ameliyatta mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| You're supposed to be scrubbing in. | Ameliyatta olman lazımdı. | Black Box-1 | 2014 | |
| If you're high, you're not operating on my patient. | Kafan güzelken hastamı ameliyat edemezsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Seems to me that you're the one who's flying. | Bana senin kafan güzel gibi geliyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're turned on. | Tahrik mi oldun? | Black Box-1 | 2014 | |
| God, you're a pathological creep. | Tanrım, çok acınası bir tipsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| You dominating bitch. | Seni kendini beğenmiş cadaloz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Wait. I'm engaged. | Dur. Ben nişanlıyım. | Black Box-1 | 2014 | |
| What's that got to do with anything? | Bunun ne ilgisi var? | Black Box-1 | 2014 | |
| What are the pills? Modafinil. | Bunlar hangi ilaçlar? Modafinil. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, cool. They make you focus like a laser beam. | İyiymiş. Lazer gibi odaklanmanı sağlarlar. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, some surgeons take them. | Evet, bazı cerrahlar bunları kullanıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| Fighter pilots, too. | Savaş pilotları da... | Black Box-1 | 2014 | |
| Hey, baby. Catherine. What happened? | Selam canım. Catherine. Ne oldu? | Black Box-1 | 2014 | |
| Party time! | Parti zamanı! | Black Box-1 | 2014 | |
| God, you're gorgeous! | Tanrım, göz kamaştırıyorsun! | Black Box-1 | 2014 | |
| Aah! Stop. | Ah hadi ordan. | Black Box-1 | 2014 | |
| Come on. You're not yourself. | Hadi ama. Bu sen değilsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, yes, I am. | Tamamıyla benim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Whoo! | Vay! | Black Box-1 | 2014 | |
| You see me, baby? | Beni görüyor musun bebeğim? | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't want to hurt you! | Seni incitmek istemiyorum! | Black Box-1 | 2014 | |
| You don't want to hurt me? Yes. | Beni incitmek istemiyorsun. Evet | Black Box-1 | 2014 | |
| What's wrong with you? Hurt me! | Senin neyin var? İncit beni! | Black Box-1 | 2014 | |
| Da... | Lanet... | Black Box-1 | 2014 | |
| I can hear music. | Müzik sesi duyuyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can hear music. | Müziği duyabiliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| None of you can hear it because I am incredibly special to God, | Siz duyamazsınız; çünkü tanrı beni seçti. | Black Box-1 | 2014 | |
| and you are nothing! | Hepiniz birer hiçsiniz! | Black Box-1 | 2014 | |
| It's your cell, douchebag. | Telefonun çalıyor dangalak herif. | Black Box-1 | 2014 | |
| Starship Enterprise! | Starship müessesesi! | Black Box-1 | 2014 | |
| Auntie Kate, it's me. | Kate teyze, benim. | Black Box-1 | 2014 | |
| I want to play you something. | Sana bir şey çalmak istiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's awesome, baby! | Muhteşemdi bebeğim! | Black Box-1 | 2014 | |
| But I got to see you. I got this great idea. | Seni görmem lazım. Harika bir fikrim var. | Black Box-1 | 2014 | |
| I want to buy you a parrot. | Sana bir papağan almak istiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Huh? Or a puppy. You want a puppy? | Belki de köpek yavrusu. İster misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| Or does your uptight mom say no to pets | Yoksa temkinli annen evcil hayvanlara izin vermiyor mu? | Black Box-1 | 2014 | |
| like she says no to everything else? | Hani her şeye hayır diyor ya. | Black Box-1 | 2014 | |
| She really is a witch. | Tam bir cadı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Auntie Kate? I got a kid. | Kate teyze? Bir çocuk var. | Black Box-1 | 2014 | |
| He's staring at me like he's got problems. | Bir sorunum varmış gibi bana bakıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| What are you looking at, huh? | Sen neye bakıyorsun öyle? | Black Box-1 | 2014 | |
| You never seen a world famous doctor before? | Daha önce dünyaca tanınmış bir doktor görmemiş miydin? | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna ram your face into the gutter. | Suratını oluğa sokacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Esme!! | Esme!! | Black Box-1 | 2014 | |
| Waah! Just relax. | Ah! Rahatla. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's all gonna be okay. | Her şey düzelecek. | Black Box-1 | 2014 | |
| Whoo hoo! You don't understand. | Hayır! Anlamıyorsun. | Black Box-1 | 2014 | |
| Get them off! | Çıkar şunları! | Black Box-1 | 2014 | |
| She's bipolar. Come on! | O manik depresif. Hadi! | Black Box-1 | 2014 | |
| She needs Haloperidol or Lorazepam. | Ona Haloperidol veya Lorazepam vermemiz lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Whoo! Make it a double! | Åunu çifte yapalım! | Black Box-1 | 2014 | |
| Get off me!! | Bırakın beni!! | Black Box-1 | 2014 | |
| How are you feeling here? | Burada kendini nasıl hissediyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| Much better. Thank you. | Daha iyi. Teşekkürler. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, I'm so sorry. | Ah, cidden üzgünüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| Is Esme... | Esme nasıl? | Black Box-1 | 2014 | |
| She's okay. She understands. | İyi. Olan biteni anlıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I called work, told them you had food poisoning. | İş yerini aradım. Yemekten zehirlendiğini söyledim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Reagan's on the warpath, as you can imagine. | Tahmin edebileceğin gibi Reagan çok sinirli. | Black Box-1 | 2014 | |
| Can you tell her this will never happen again? | Ona bunun bir daha asla yaşanmayacağı söyleyebilir misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| Kate, dear, that's a promise you can't make. | Kate, canım benim. Bu tutamayacağın bir söz olur. | Black Box-1 | 2014 | |
| It could have been me, you know? | Benim başıma da gelebilirdi. | Black Box-1 | 2014 | |
| You were unlucky. | Åanssızdın. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, going off the meds was a willful act? | Yani ilaçları isteyerek bıraktın? | Black Box-1 | 2014 | |
| Why do you think you did it? | Bunu yapmanın sebebi nedir sence? | Black Box-1 | 2014 | |
| 'Cause I wanted to end things with Will... | Will'le olan ilişkimin bitmesini istedim. | Black Box-1 | 2014 | |
| 'Cause I didn't want to get married. | Çünkü evlenmek istemiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Because I'm afraid of turning into my mother. | Çünkü sonunda anneme dönüşmekten korkuyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's not how I read it. | Bence bu yüzden değil. | Black Box-1 | 2014 | |
| I think you wanted Will to love you for who you are, | Bana göre, Will'in seni olduğun gibi sevmesini istedin. | Black Box-1 | 2014 | |
| so you showed him the worst you have to offer. | Bu yüzden de ona en kötü tarafını gösterdin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, if that's true... | Eğer bu teorin doğruysa... | Black Box-1 | 2014 | |
| ...it backfired. | ...yaptığım geri tepti. | Black Box-1 | 2014 | |
| He left... just like the others. | Tıpkı diğerleri gibi beni terk etti. | Black Box-1 | 2014 | |
| Talk to him. Call him. | Konuş onunla. Ara. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine... I'm worried. | Catherine... Endişeleniyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
