Search
English Turkish Sentence Translations Page 8420
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I just shredded all the 69 J's. | An önce 69 J'leri parçaladım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, well, good riddance. I hate those fucking things. | Evet, iyi kurtuluş. O lanet şeylerden nefret ediyorum zaten. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Don't you see how huge this is? | Bunun ne kadar önemli olduğunu görmüyor musun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Ms. Thorne compiled these for Mom for tomorrow, and I just shredded them. | Bayan Thorne yarın anneme göstermek için hazırlamıştı... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
How can you just stand there, huh? | Nasıl öylece dikilebiliyorsun ha? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
If you know how huge this is, why are you just standing there? | Ne kadar önemli olduğunu biliyorsun da neden orada öylece dikiliyorsun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Because I'm the idiot who didn't shred the forms. | Çünkü formları parçalayan aptal ben değilim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Mom is gonna completely kill me, okay? | Annem beni kesin öldürecek tamam mı? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Don't be so afraid of her, Ron. | Ondan o kadar korkma Ron. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm past 30, Bob. | 30 yaşımı geçtim Bob. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's too late for me to stop being afraid of Mom. | Annemden korkmayı bırakmam için artık çok geç. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna die afraid of Mom. Aren't you afraid of Mom? | Annemin korkusundan öleceğim Sen annemden korkmuyor musun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I guess I'm not. | Sanırım hayır. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Well, that's just stupid. | Pekâlâ, bu çok aptalca. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Go home to your wife. | Evine, karına git. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
[Bob] I'll tell you what it is. | Sana ne olduğunu söyleyeyim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm a carpenter, and I wanna build something out of wood. | Ben bir marangozum ve ağaçtan bir şey yapmak istiyorum... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Which makes sense, my being a carpenter and all. | ...ki zaten marangoz olarak, mantıklı olan da bu. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Anyway, I'm making this thing out of wood. | Neyse, ağaçtan bu şeyi yapıyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I have some pretty good wood to work with, | Elimde işe yarayacak iyi ağaçlar var. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
and I know how I want the thing to look when it's done. | Ve bittiğinde o şeyin nasıl görünmesini istediğimi biliyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I have basic tools: the hammer, the nails, | Temel araçlarım var: çekiç, çivi... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
the yadda yadda yadda and the blah blah blah. | Falan filan v.s v.s v.s... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
And I want to miter the corners of my new wooden thing, | Ve bu tahtadan şeyin köşelerini düzlemek istiyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
but I don't have a "miter er". | Ama araçlarım içinde düzleyici yok. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
That was a lousy analogy. | Bayağı kabaca bir şey işte. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
You're on the brink of something. | Bir şeylerin eşiğindesin. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Something. I just But I don't know what. | Bir şey sadece... Ama ne bilmiyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I feel... | Daha şey hissediyorum... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
good? | İyi? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Did you ever ask that woman out? | O kadına hiç çıkma teklif ettin mi? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, well, I didn't say I wasn't still a coward. | Şey, artık bir korkak olmadığımı söylemedim henüz. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's not cowardice. | Bunun korkaklıkla alakası yok ki. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
In fact, it's kind of endearing. | Aslına bakarsan, kendini sevdirmekle alakalı. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I might think you're starting to like me. | Yoksa beni sevmeye başladığını düşünebilirim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Uh, you know what? | Şey, ne biliyor musun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry, but I'm actually gonna have to cut out of here a little early. | Üzgünüm ama bugün biraz erken kesmek zorundayım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm meeting my sponsor for a drink. | Bir şeyler içmek için sponsorumla buluşacağım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Right. Okay, well... | Pekâlâ, tamam... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Will you marry me? I mean I'll see you next week. | Benimle evlenir misin? Yani haftaya görüşürüz. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
That's all it took? | Bütün karşılığı bu mu? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I've said much funnier things. | Daha komik şeyler de söyledim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Much funnier things. | Daha komik şeyler. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
As far as I'm concerned, it never happened, okay? | Ben yeteri kadar endişeliyim zaten, bu hiç olmadı tamam mı? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Tell him not to worry about it. | Ona endişelenmemesini söyle. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's embarrassing because the truth is... | Bu utanç verici, çünkü doğru olan şu ki... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm the one who knocked everything off balance here. | ...buradaki her şeyin dengesini alt üst eden kişi benim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
The truth is the only thing that you never have to be ashamed of. | Gerçek olan tek şey şu ki senin utanman gereken bir şey yok. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Ugly or not. | Kötü ya da değil. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Everything that I stain, break or ruin, | Lekelediğim, kırdığım ya da döktüğüm her şey... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
that's embarrassing to me. | ...beni utandırıyor. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
But that's who I am. | Ama ben buyum işte. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's part of your charm. | Bu da yönün de çekiciliğinin bir parçası. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
But what I'm trying to say is | Ama söylemeye çalıştığım şey... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
don't be afraid to be yourself. | ...kendin olmaktan korkma. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's all you've got. | Bu sahip olduğun her şeydir. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I sound like one of those crappy self help books I read in my twenties. | Aynı 20 yaşlarımdayken okuduğum o gelişim kitaplarındaki gibi konuşuyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
What? Are you past 30? | Ne? 30 yaşını geçtin mi? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Not as far as you know. | Sandığın kadar değil. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
So why don't you just tell him to leave? | Öyleyse neden ondan gitmesini istemiyorsun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
So maybe you should tell him again. Hold one one second. | Belki de tekrar söylemelisin. Bir saniye bekle. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Bob, I don't think he wants anyone disturbing him. | Bob, kimsenin rahatsız etmesini istediğini sanmıyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's okay. I'm his brother. | Sorun yok, kardeşiyim sonuçta. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Hey, open up, nimrod! [phone rings] | Hey, aç kapıyı Nimrod! | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Yes, Ron? Hey, tell nimrod to open the door. | Evet Ron? Hey, Nimrod'a kapıyı söyle kapıyı açsın. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Yes, Ron. | Peki, Ron. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Um, he said, um... go away. | Şey, dedi ki... "git başımdan." | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
You're quoting him? Verbatim. | Söylediklerini mi aktarıyorsun? Harfi harfine. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
That means "word for word." | Yani "kelimesi kelimesine." | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Fancy. Okay, I'll leave, but not till after I tell you | Pekâlâ, gideceğim ama sana önce... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
about the time that Ron and I went to our friend Andy's house | ...Ron ve benim arkadaşımız Andy'nin evine gidip... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
and we were looking at Playboys, | ...birlikte Playboy izlediğimiz... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
and Ron got so worked up that | ...ve Ron'un kendinden geçtiği günleri anlatayım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It's a charming story. | Güzel bir hikâyeydi ama. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I don't think my secretary needs to know about me wetting my pants. | Sekreterimin, pantolonumu ıslatışımı bilmesi gerektiğini hiç sanmıyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
You were nine years old. I told Janet, okay? | Dokuz yaşındaydın. Janet'e söyledim, tamam mı? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I told her the whole thing, okay? You happy? | Ona her şeyi söyledim tamam mı? Mutlu musun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
About the Playboys? About Ms. Thorne. | Playboy konusunda mı? Bayan Thorne konusunda. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
And you're mad at me? | Ve bana mı kızıyorsun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry I caught you. Should I say that? | "affedersin seni suçüstü yakaladım." Böyle mi demeliyim? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
No. But we're gonna start looking for somebody to... | Ama şey, birilerini aramaya başlamamız gerek... | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
you know, see. | Anlarsın ya. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Like a marriage counselor? Bob, could you keep it down? | Evlilik danışmanı gibi mi? Bob, sessiz olur musun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Jesus, God, Christ! Yes! | Tanrım, İsa aşkına! Evet! | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Now I gotta go tell Mom that I screwed the pooch. | Şimdi de gidip anneme her şeyi mahvettiğimi söylemeliyim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
You did what? Quit kidding around. | Ne yaptın ki? Dalga geçmeyi bırak. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
It isn't just a job to me. I happen to like it here. I'm sorry. | Benim için sadece iş meselesi değil. Burada olması seviyorum, üzgünüm. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I was the closest thing you had to a male role model. | Etkileneceğin en yakındaki erkek modeli bendim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
You think I'm ashamed of you? | Senden utandığımı mı düşünüyorsun? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I've never felt that way, not once. | Bir kez bile öyle bir şey düşünmedim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I didn't mean what I said last night. | Geçen gece öyle demek istemedim. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I was out of my mind. | Aklım başımda değildi. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
What do you think Mom's gonna do? | Sence annem ne yapar? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
She's probably gonna transfer me to one of the outer stores. | Muhtemelen beni dış mağazalardan birine yollayacak. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Worse case, the warehouse in Panorama City. | Daha kötü ihtimalle, Panorama City'deki depoya. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Hey, you wouldn't have told that story really about being at Andy's, would you? | Hey, Andy'de olanlarla ilgili hikâyeyi aslında anlatmayacaktın değil mi? | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Yes. No way. | Anlatacaktım. Hadi canım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Life is hard, my friend. | Hayat zordur arkadaşım. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
Good morning. I'll be with you in just a minute. | Günaydın, bir dakika içinde geliyorum. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |
I don't have a lot of time, boys. | Fazla vaktim yok çocuklar. | Bob Funk-1 | 2009 | ![]() |