Search
English Turkish Sentence Translations Page 8893
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I could pull the file if you furnish me with a court order. | Mahkeme emri getirirseniz dosyasını verebilirim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Cut the crap, Olivas. | Kes şu zırvaları, Olivas. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I know what you do here. Stokes is a sweeper. | Burada ne yaptığını biliyorum. Stokes iş bitirici. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He puts people out on the streets | Patronların mahalleyi zengin mekânı yapabilsin diye elalemi kapı dışarı ediyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Tell me what building he's working, and this ends here. | Çalıştığı binayı söyle, bu iş burada bitsin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Otherwise, I'm gonna make some calls, | Yoksa bir iki yeri arar... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
have city officials swarming every property you manage. | ...yönettiğin bütün mülklerin, belediye yetkilileriyle kaynamasını sağlarım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, okay. Look. | Tamam, bak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I had a building already emptied, | Boşalttığım bir bina vardı ama beleşçiler yerleşmeye başladı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Stokes came in here looking for work, | Stokes iş aramaya gelince ben de onu oraya gönderdim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She's not happy. I know. | Annen hiç hoşnut olmadı bu durumdan. Biliyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I had to do some pretty fast talking. | Bayağı bir dil dökmem gerekti. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She was able to change her ticket to tonight, | Biletini bu geceki uçakla değiştirebildi, yani bugün bize kaldı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She's gonna be so mad when she gets here. | Buraya geldiğinde çok kızgın olacak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Not that you gave her cause. Okay. | Kızması için sebep vermedin zaten. Tamamdır. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Two short stacks and an extra plate. | İkişer krep, bir de fazladan bir tabak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What are you gonna tell your mother? | Annene ne diyeceksin? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That I wanted to see my father. Seriously, Maddie. | Babamı görmek istediğimi. Cidden ama Maddie. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She was getting on my last nerve, Harry. | İyice sabrımı taşırmaya başlamıştı, Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Madeline Bosch, you cannot get on a bus | Madeline Bosch, her kavga ettiğinizde otobüse atlayıp buraya gelemezsin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Mom's driving me nuts. In Hong Kong, | Annem beni deli ediyor. Hong Kong'dayken... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
she used to leave me alone most of the time. | ...beni çoğu zaman rahat bırakırdı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
But now she and Reggie watch me like hawks. | Şimdi Reggie'yle birlikte şahin gibi gözleri hep üstümde. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I can't go anywhere or do anything. | Hiçbir yere gidemiyorum, hiçbir şey yapamıyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That accident completely unhinged them. | Kaza olunca akıllarını oynatacaklardı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You can't blame them for wanting you to be safe. | Güvende olmanı istedikleri için onlara kızamazsın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry, please don't be like them. | Harry, onlar gibi olma lütfen. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay, look. | Tamam bak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
All I know is you only get one mother. | Tek bildiğim, bir tane annen olduğu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She is just trying to make sure you are safe | Güvende olduğundan ve doğru yoldan gittiğinden... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
and moving in the right direction. | ...emin olmak istiyor sadece, hepsi bu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And you don't want to blow it with her, | Annenle aranı bozmak istemezsin... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
because when the time comes and she's not around anymore, | ...çünkü artık yanında olmadığı zaman... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
the world becomes a cold, hard place. | ...dünya soğuk ve zor bir yere dönüşüyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's all I'm gonna say, | Başka bir şey demeyeceğim çünkü artık krep yeme zamanı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Aren't you worried about earthquakes? | Deprem olur diye korkmuyor musun? Manzarasına değer. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, what about mudslides? | Peki ya toprak kayması? İster inan, ister inanma ama güvenli. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Been living here 12 years, | On iki yıldır burada yaşıyorum, bir kez olsun tepeden aşağı yuvarlanmadık. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Ha ha. Very funny. | Çok komikmiş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
OMG. | Aman yarabbi. Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Are you on the take or something? | Rüşvet falan mı alıyorsun yoksa? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Seriously? My own daughter? | Cidden mi? Öz kızım bile böyle mi diyor? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
This must be like looking out of a spaceship at night. | Geceleri uzay gemisinden dışarı bakmak gibi oluyordur kesin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It is. Doesn't mean I'm on the take. | Öyle ama rüşvet yediğim anlamına gelmiyor bu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Movie money bought this place. | Film parasıyla aldım burayı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, I streamed that movie in Hong Kong. | Evet, Hong Kong'dayken izledim o filmi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm glad they didn't use your real name. | İyi ki gerçek ismini kullanmamışlar. Al benden de o kadar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Look, I had to race out of here this morning | Bu sabah koştura koştura çıktım... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
without a shower or shave, so I'm gonna get cleaned up, | ...ne duş almaya, ne de tıraş olmaya vaktim oldu... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
and then we'll decide what to do today. | ...bir temizleneyim, sonra bugün ne yapacağımıza bakarız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hey, what is this, anyway? | Bu ne ki? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Late, great art pepper. Song's called "Patricia." | Merhum, harika Art Pepper. Şarkının adı "Patricia." | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He wrote it for his daughter | Küçükken pek göremediği için kızına yazmış bu şarkıyı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
How'd you like the tune? | Müziği sevdin mi? Güzelmiş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't really know anything about jazz, but I liked it. | Cazdan anlamam ama hoşuma gitti. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll get you some CDs. | Sana birkaç CD alırım. CD çalarım yok. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I download all my music. Right. | Dinleyeceğim bütün şarkılar indiriyorum. Öyledir tabii. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll get you some discs and a cd player. | Sana birkaç CD ile bir de CD çalar alayım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Better yet, I'll get you some vinyl and a turntable. | Hatta plakla pikap alayım daha iyi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Best way to listen. | Müzik dinlemenin en iyi yolu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That'd be really cool. Thanks. | Süper olur, sağ ol. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, what do you want to do today? I was born here, | Eee, bugün ne yapalım? Burada doğsam da... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
but I don't really know much about it. | ...pek bir yerini bildiğim söyleneme. O zaman en baştan başlayalım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What are the pink lines for? | Şu pembe ipler ne için? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We divide the pit up into a grid | Hangi kemik, nereden geliyor bilelim diye çukuru bölgelere ayırıyoruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Move the tar up in buckets. | Katranı kovalarla çıkarıyoruz. Bayağı çok katran var yalnız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The bones come up in the bucket. | Kemikler kovayla birlikte çıkıyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We take the asphalt off, and then the close in work... | Üstündeki zifti çıkarıyoruz, sonra da ayrıntılı işlem için... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We use these. | ...bunları kullanıyoruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Looks like something my dentist uses. | Diş doktorumun kullandığı şeylere benziyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's just what it is... a dental pick. | Öyle zaten, diş piki. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And this bone comes from this excavation pit. | Bu kemik de, bu kazı alanından çıkarıldı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's human. | İnsan kemiği. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And our job here is to find as much of her as we can, | Görevimiz de kemiklerin sahibi olan kadınla ilgili olabildiğince şey bulup... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
document it, and try to understand what happened to her. | ...belgelemek ve ona ne olduğunu anlamaya çalışmak. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, you're sort of like my dad, | Babam gibisiniz yani, sadece sizin davalar daha soğuk. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The coldest. | En soğuğu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Do you know what happened to her? | Ona ne olduğunu biliyor musun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We found her skull three weeks ago, and by examining it, | Kafatasını üç hafta önce bulduk, incelememizin ardından... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
we can tell that somebody clubbed her to death. | ...birinin onu sopayla dövdüğünü söyleyebiliriz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Wow. That's incredible. | Vay be, inanılmaz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Want to give it a go? Totally. | Denemek ister misin? Tabii ki. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Got to be very careful. Just brush away the dirt. | Dikkatli olman lazım ama. Sadece pisliği temizle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Try not to hurt the bone. | Kemiğe zarar vermemeye çalış. İşte böyle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She could have a future in this. | Bu işte geleceği olabilir. Geçmişe bakan gelecek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's one way of viewing it. | Öyle de denebilir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Any progress on your case? | Davanızda bir gelişme var mı? Arthur'un bir arkadaşını arıyoruz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
They were street kids together. | İkisi de sokaklarda gezen çocuklarmış. Bütün ayrıntıları kontrol ediyorum, doktor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Coroner's ruling this as a homicide, right? | Adli tıp cinayet olduğunda karar kıldı, değil mi? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No chance it was an accident? | Kaza olma ihtimali yok yani. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No. The fatal injury was a deliberate blow | Yok, ölüme sebep veren yara oğlanın kafatasının arkasına... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
to the back of the boy's skull. | ...bilerek vurularak açılmış. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry, we've got eyes on Stokes. | Harry, Stokes'u bulduk. Olivas'ın binalarından birinde. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I got a team from patrol, and they're about to go in. | Devriyeden bir ekip topladım, şimdi girmek üzereler. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Text me the address. Wait till I get there. | Adresi mesaj at, ben gelene kadar bekleyin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You guys okay for a bit? | Sizi biraz yalnız bıraksam sakıncası olur mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Got a little emergency I have to handle. | İlgilenmem gereken acil bir durum var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Can't I come with you? Afraid not. Official business. | Ben gelemez miyim? Ne yazık ki, hayır. Resmi iş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We'd both get in trouble. | İkimizin başı belaya girer. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry. I'm sorry, sweetheart. | Harry. Kusura bakma, tatlım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |