Search

English Turkish Sentence Translations Page 9533

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
No, we're fine.	Hayır, biz hallediyoruz.	Broadchurch-1	2013
Shall I restock the racks, Janet?	Rafları tekrar doldurayım mı, Janet?	Broadchurch-1	2013
They're fine. Yeah.	Böyle iyi. Gerek yok.	Broadchurch-1	2013
Hi, Maggie. Sweetheart, what are you doing?	Merhaba, Maggie. Hayatım, ne yapıyorsun?	Broadchurch-1	2013
I'm just coming to work.	İşe geliyorum.	Broadchurch-1	2013
Beth, you shouldn't be here. You've had a terrible thing happen.	Beth, burada olmamalısın. Korkunç şeyler yaşadın.	Broadchurch-1	2013
I just want to be useful. Let me get you home.	İşe yarar olmak istiyorum. Hadi seni eve götüreyim.	Broadchurch-1	2013
I've just come from home. I can't stay in that house.	Evden yeni geldim zaten. Evde kalamam.	Broadchurch-1	2013
This isn't the place. I'll talk to your mum.	Burası senin için uygun değil. Annenle konuşayım.	Broadchurch-1	2013
I'm not 12, Maggie. I don't wanna go home.	12 yaşında değilim, Maggie. Eve gitmek istemiyorum.	Broadchurch-1	2013
My heart is breaking...	Böyle yaparsan kalbim kırılır...	Broadchurch-1	2013
I don't need bloody broken hearts!	Kahrolası kırık kalplere ihtiyacım yok benim.	Broadchurch-1	2013
All right, Nige?	Nasılsın Nige?	Broadchurch-1	2013
Olly! All right, mate.	Olly! İyidir, dostum.	Broadchurch-1	2013
Never had so many visitors in a day.	Bir gün içinde bu kadar ziyaretçim olmamıştı hiç.	Broadchurch-1	2013
Why, who else has been here?	Niye, başka kim geldi ki buraya?	Broadchurch-1	2013
No one. OK.	Kimse. Peki.	Broadchurch-1	2013
This is Karen from the Daily Herald. Hi.	Bu, Karen, Daily Herald'dan. Merhaba.	Broadchurch-1	2013
Don't think I should be talking to papers.	Gazetelere konuşmayı düşünmüyorum.	Broadchurch-1	2013
She's all right and I'm chaperoning.	Ondan zarar gelmez, ben ona eşlik ediyorum.	Broadchurch-1	2013
Two minutes? All right, quick, though.	İki dakika sadece? Tamam ama çabuk.	Broadchurch-1	2013
How long have you worked with Mark?	Mark'la ne kadar bir süre çalıştın?	Broadchurch-1	2013
Three years now.	Üç yıl oluyor.	Broadchurch-1	2013
Did my NVQ, Mark took me on and trained me up.	Meslek belgemi aldım. Mark beni yanına alıp, beni eğitti.	Broadchurch-1	2013
Everyone says you're the go to men in the town.	Kasabadaki herkes başvurulacak kişinin sen olduğunu söylüyor.	Broadchurch-1	2013
That's down to Mark. He says, 'Keep it simple. Life's complicated enough'.	Mark'ın sayesinde. O şöyle der: "İşini basit tut. Hayat zaten yeterince karmaşık."	Broadchurch-1	2013
And the family are close?	Ailesi birbirine yakın mıdır peki?	Broadchurch-1	2013
Ah, yeah. Always doing something together.	Evet. Beraber bir şeyler yaparlar her zaman.	Broadchurch-1	2013
That's Beth outdoors girl.	O Beth yok mu, açık havaya bayılıyor.	Broadchurch-1	2013
Dragging them up hills, whether Mark likes it or not.	Mark'ın hoşuna gitsin ya da gitmesin onları tepelere sürükler.	Broadchurch-1	2013
Compromise is what being married's all about, I guess.	Evlilik, karşılıklı anlaşmaktır sanırım.	Broadchurch-1	2013
Nothing's perfect.	Hiçbir şey mükemmel değildir.	Broadchurch-1	2013
And you knew Danny well, obviously.	Danny'yi iyi tanıdığın apaçık.	Broadchurch-1	2013
He used to come out with us sometimes in the holidays.	Bazen tatillerde bizimle gelirdi.	Broadchurch-1	2013
He liked to...	Şeyi severdi...	Broadchurch-1	2013
Listen, I got a job, I got to go.	Bakın, işim var, gitmem gerek.	Broadchurch-1	2013
Hey, how's your mum now?	Annen nasıl oldu şimdi?	Broadchurch-1	2013
Erm... yeah, she's all right. Yeah?	Evet, iyi şimdi. Öyle mi?	Broadchurch-1	2013
All sorted now? Pretty much.	Her şey çözümlendi mi? Hemen hemen.	Broadchurch-1	2013
You'll be fine once you get stuck in.	Bir başladın mı açılırsın.	Broadchurch-1	2013
I don't want to, Dad.	İstemiyorum baba.	Broadchurch-1	2013
Go and bust some moves before we have to talk to the police.	Polisle konuşmadan önce git birkaç hareket göster.	Broadchurch-1	2013
Bust some moves?	Birkaç hareket mi göstereyim?	Broadchurch-1	2013
Down with the kids.	Çocuklarla beraber.	Broadchurch-1	2013
Hey, Tom. All right?	Merhaba Tom. Nasılsın?	Broadchurch-1	2013
What's this about Danny, then?	Nedir bu Danny işi?	Broadchurch-1	2013
Do you know what happened? Were you with him?	Ne olduğunu biliyor musun? Onunla birlikte miydin?	Broadchurch-1	2013
How'd he die? Was it his dad?	Nasıl ölmüş? Yapan babası mıymış?	Broadchurch-1	2013
Do you mind if I erm... No.	Oturmamda sakınca var mı? Yok.	Broadchurch-1	2013
Sorry if this is rude, but I know who you are.	Kabalığımı affedin ama sizi tanıyorum.	Broadchurch-1	2013
I can't even imagine what it's like for you.	Yaşadıklarınızı hayal bile edemiyorum.	Broadchurch-1	2013
You'll get through it. And you know, do you?	Atlatacaksınız. Sen mi diyorsun?	Broadchurch-1	2013
Look, erm...	Bakın...	Broadchurch-1	2013
don't take this the wrong way.	...bunu yanlış anlamayın.	Broadchurch-1	2013
I have a message for you.	Size bir mesajım var.	Broadchurch-1	2013
It's from Danny.	Danny'den.	Broadchurch-1	2013
No, no, no, don't you dare.	Hayır, hayır buna cüret etme.	Broadchurch-1	2013
I promise you, he just Stop speaking to me!	Size söz veriyorum, o sadece... Benimle konuşma.	Broadchurch-1	2013
Get away from me!	Uzaklaş benden!	Broadchurch-1	2013
I'm not trying to upset you, I have to tell you...	Sizi üzmeye çalışmıyorum, size söylemeliyim ki...	Broadchurch-1	2013
So you last saw Danny when?	Danny'yi en son ne zaman gördün?	Broadchurch-1	2013
Before we went on holiday.	Biz tatile çıkmadan önce.	Broadchurch-1	2013
When was that?	O ne zamandı?	Broadchurch-1	2013
Three and a half weeks ago. Let Tom speak.	Üç buçuk hafta önce. Bırakın Tom konuşsun.	Broadchurch-1	2013
Sorry. Three and a half weeks ago.	Özür dilerim. Üç buçuk hafta önce.	Broadchurch-1	2013
We went on the Thursday morning.	Perşembe sabahı çıktık.	Broadchurch-1	2013
I saw him the afternoon before.	Onu önceki gün öğleden sonra görmüştüm.	Broadchurch-1	2013
What time?	Saat kaçta?	Broadchurch-1	2013
Straight after school.	Okuldan hemen sonra.	Broadchurch-1	2013
He came round, we went to the lido.	Yüzme havuzuna gittiğimizde yanımıza geldi.	Broadchurch-1	2013
Did he have his phone on him?	Telefonu üstünde miydi?	Broadchurch-1	2013
But Danny had a phone?	Ama Danny'nin telefonu vardı?	Broadchurch-1	2013
Did he say he was worried about anything?	Endişelendiği bir şey hakkında konuştu mu?	Broadchurch-1	2013
Did you argue?	Tartıştınız mı?	Broadchurch-1	2013
Can you think of anyone who would want to hurt Danny?	Danny'ye zarar vermek isteyecek biri var mıdır sence?	Broadchurch-1	2013
How did he get on with his dad?	Babasıyla nasıl geçinirdi?	Broadchurch-1	2013
Anything that you say here is completely confidential.	Burada söylediğin şeyler tamamen gizli kalacak.	Broadchurch-1	2013
He said his dad hit him.	Babasının ona vurduğunu söyledi.	Broadchurch-1	2013
Once?	Bir kere mi?	Broadchurch-1	2013
Maybe twice.	Belki iki kere.	Broadchurch-1	2013
Recently?	Son zamanlarda mı?	Broadchurch-1	2013
He said his dad got into bad moods sometimes.	Babasının bazen huysuzlandığını söyledi.	Broadchurch-1	2013
OK. All right, thanks.	Tamam. Peki, teşekkürler.	Broadchurch-1	2013
They want me to tell you... Mark's been arrested.	Söylememi istiyorlar ki... Mark tutuklanmış.	Broadchurch-1	2013
And he's refused a solicitor. What for?	Ve avukat istememiş. Ne için?	Broadchurch-1	2013
He won't account for his movements the night before Danny was found.	Danny'nin bulunmasından önceki gece yaptıklarını açıklamayacakmış.	Broadchurch-1	2013
So he's a suspect?	Yani şüpheli mi?	Broadchurch-1	2013
Let's see where we are once they finish talking.	Konuşmaları bitince ne olduğunu öğreniriz.	Broadchurch-1	2013
You can't just do that tell us he's under arrest then nothing else.	Bunu yapamazsınız. Onun boş yere tutuklandığını söyleyin.	Broadchurch-1	2013
I'm sure it'll get sorted. Arrested isn't charged.	Eminim icabına bakılır. Tutuklanmak suçlu bulunmak demek değildir.	Broadchurch-1	2013
Sorted? My brother's dead Chloe, come with me.	İcabına mı? Kardeşim öldü... Chloe, gel benimle!	Broadchurch-1	2013
Get off me! It's him you should be having a go at. What are you doing?	Bırak beni! Ona saldırmalısın. Ne yapıyorsun?	Broadchurch-1	2013
Get in the bathroom. When I say, 'Enough', I mean it.	Banyoya gir. "Yeter" diyorsam yeter.	Broadchurch-1	2013
From now on, you say nothing in front of Pete.	Bundan sonra Pete'in önünde hiçbir şey söylemeyeceksin.	Broadchurch-1	2013
He is looking at us all the time.	Daima bizi gözlüyor.	Broadchurch-1	2013
He is not our friend, he is their spy.	O bizim arkadaşımız değil, onların casusu.	Broadchurch-1	2013
God knows what they're thinking,	Neler düşünüyorlar Allah bilir...	Broadchurch-1	2013
but I am not having them going through our stuff, thinking the worst.	... en kötüyü düşünerek, işlerimize burunlarını sokturmayacağım.	Broadchurch-1	2013
We have to stay tight, even just you and me if necessary.	Güçlü durmalıyız, gerekirse sadece sen ve ben.	Broadchurch-1	2013
And Dad. It's not him, you don't think it's him.	Ve babam. O yapmadı, onun yapmadığını biliyorsun.	Broadchurch-1	2013