Search
English Turkish Sentence Translations Page 9544
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sorry. I don't want any small town gossip. | Affedersin. Küçük kasaba dedikodusu istemiyorum. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You know, it was nice. You mean the sex? | Güzeldi. Seksi mi diyorsun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Yes, the sex that we had for quite a while. | Evet, epey bir süre yaptığımız seks işte. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
It was all right, wasn't it? You really are quite needy, Olly. | İyiydi, değil mi? Bir hayli ilgi isteyen birisin, Olly. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Always wanting affirmation. Has anyone told you that? | Her zaman bir doğrulama istiyorsun. Bunu daha önce söyleyen oldu mu sana? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I just like good feedback. The sex was good. | İyi geri bildirimleri seviyorum. Seks iyiydi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Great. No, just good. | Harika. Hayır, sadece iyiydi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Happy to give it another go? Maybe. | Yine yapmak hoşuna gider mi? Olabilir. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Hey, I was just wondering. You know that boat that the police found? | Aklıma bir şey takıldı. Polisin bulduğu şu bot var ya? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
How would you get out that far? Would you row? Do you need a motor? | O kadar uzağa nasıl açılırsın? Kürek çekerek mi? Motor gerekir mi? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
When did you have time to wonder about that? Do you know or not? | Bunu ne ara düşündün? Biliyor musun, bilmiyor musun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
We could see if you er... if you call me later. | Bakarız. Eğer beni sonra ararsan. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
So is it back entrance? Out. | Arka girişten çıkıyorum o zaman. Çık. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
And shut the bloody door. | Kapıyı da kapat. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
This isn't what we wrote. | Bu bizim yazdığımız değil. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, tell everyone. They boycott his shop, nobody's to go near him. | Evet, herkese söyle. Dükkânını boykot edecekler, kimse onun yanına gitmeyecek. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Get off the phone now. Yep, OK. Bye. | Telefonu kapat. Hemen. Evet, tamam. Görüşürüz. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Where's Mum? Went out for a run first thing. | Annem nerede? İlk iş koşuya gitti. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Again. That's all she does now. Can't she bear to be with us? | Yine. Bütün yaptığı bu artık. Bizimle duramıyor mu yani? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
It's her way of coping. | Onun başa çıkma şekli öyle. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Now, listen to me. I know Jack Marshall and he's not what they're calling him in there. | Şimdi beni dinle. Jack Marshall'ı tanıyorum, orada yazdıkları kişi değil o. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
He's been in prison, Gran. He saw Danny every day. | Adam hapse girmiş, anneanne. Danny'yi her gün görüyordu. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Plenty of people saw him every day. Jack Marshall wouldn't hurt a fly. | Onu her gün gören birçok insan vardı. Jack Marshall karıncayı bile incitmez. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
He had sex with a kid. You don't know the full details. | Bir çocukla seks yaptı. Bütün detayları bilmiyorsun. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You believe everything you read. You told us to go with the Herald. | Okuduğun her şeye inanıyorsun. Herald'a gitmemizi söyleyen sendin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Now you're saying we can't believe them. | Şimdi, onlara inanamayız, diyorsun. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Not when they're accusing people I know. | Tanıdığım insanları suçladıkları zaman inanamayız. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
We wait and see what the police do. The police? | Bekleyelim bakalım polis ne yapacak. Polis mi? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
We learn more from the papers than from the police. | Polisten öğrendiğimizin daha fazlasını gazeteden öğreniyoruz. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I'm not sure that's fair. Pete, what is the point of you? | Bunu söylemenin adil olduğunu sanmıyorum. Yahu Pete, senin olayın ne harbiden? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You're just getting fat off all the toast that we make you! | Gördüğüm kadarıyla yaptığımız tostlarla şişmanlamaktan başka bir şey yapmıyorsun. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
That's enough. I'm right, though. They haven't got a clue. | Yeter ama ha! Haklıyım ama. İpuçları bile yok. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
They take Dad in for questioning while Jack is a paedophile. | Jack Marshall bir sübyancıyken, babamı sorgulamaya çektiler. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Stop talking like that. Just cos you have a soft spot for him, | Böyle konuşmayı bırak. Senin ona karşı zaafın var diye... | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
doesn't mean the rest of us are blind. | ...biz de kör olacak değiliz. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
How credible is Jack Marshall as a suspect? | Jack Marshall'ın şüpheli olması ne kadar inandırıcı? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Strong links to Danny, he doesn't have an alibi for the night. | Danny'yle güçlü bağları var, o gece için bir görgü tanığı yok. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
He had Danny's phone in his possession. Who else is a possible? | Danny'nin telefonu onun mülkündeydi. Başka kim şüpheli? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
The Dad Mark. Very quick to lie about where he was. | Baba, Mark. Nerede olduğu konusunda çok çabuk yalan söyledi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Had an alibi all set to go. Even now there's still two hours missing from his alibi. | Hali hazırda bir görgü tanığı vardı. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
He used to hit Danny, according to Miller's son. | Miller'ın oğlunun dediğine göre eskiden Danny'ye vururmuş. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Occasionally, not all the time. Think it's possible? | Ara sıra, sürekli değil. Sence mümkün mü? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Maybe. I don't know. You've changed your tune. | Belki. Bilmiyorum. Sesinin tonu değişti. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Then there's Paul Coates local vicar, no alibi. Taught Danny about computers. | Sonra Paul Coates var, yerel papaz, görgü tanığı yok. Danny'ye bilgisayar öğretmiş. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Er... church overlooks the back of the Latimer house. | Kilise, Latimerların evinin arka tarafını görüyor. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
We're running background. Tread carefully. | Geçmişini kontrol ediyoruz. Dikkatli olun. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
We can do without offending the Church. | Kiliseyi gücendirmeden bu işi yapabiliriz. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Better hope it's not him, then. | O olmasa iyi olur o zaman. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You are a year behind your projections with no sign of an upturn. | Hiçbir düzelme işareti olmaksızın, öngörülerinin bir yıl gerisindesin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
And your... income forecast compared with your real income... | Ve gelir tahminin, gerçek gelirinle karşılaştırıldığında... | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Stinks, right? | Çok kötü, değil mi? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You've seen what the weather's been like and now... | Bu zamana kadar nasıl gittiğini gördün işte. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
The bank are demanding a repayment of ten grand within 42 days or they repossess. | Banka 42 gün içinde, 10.000'lik bir ödeme talep ediyor yoksa işlemlere başlayacaklar. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Beth, I didn't expect to see you. Do you want a drink? | Beth, seni görmeyi beklemiyordum. İçecek ister misin? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
OK, that's enough. | Tamam, yeter. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
All right, that's enough. Enough. I'm doing your windows next. | Tamam, bu kadar yeter. Yeter. Sonra da camlarına geçeceğim. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Stop throwing crisps. Stop throwing... | Krakerleri atma. Atma... | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I've got five flavours to get through. | Daha beş çeşidim var atacak. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I'm sorry, it was a mistake. Too right it was. | Özür dilerim, o bir hataydı. Tabii ki öyleydi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
My husband! Cos I will nail you to the floor before I let you wreck 15 years of my life! | O benim kocam. Hayatımın 15 yılını mahvetmenden önce seni yere çivilerim. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I am sorry. If we'd known what was gonna... Don't you dare. | Özür dilerim. Ne olacağını bilseydik... Sakın cüret etme. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Don't you dare bring that into it. | Bu konuyu açmaya cüret etme. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Come near my family again and I'll break your fucking face. | Bir daha ailemin yanına yaklaşırsan yüzünü dağıtırım. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
OK. Understood. | Tamam. Anladım. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Let's get some air. Know what she did? | Biraz hava al, gel. Ne yaptığını biliyor musun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I'm getting the gist. | Konunun özünü anlıyorum. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
That's not my article. You rewrote the whole bloody thing, stoked it up. | Bu benim makalem değil. Her şeyi baştan yazıp işi kızıştırmışsın. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Made it all emotive. | Duygusal hâle getirmişsin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You loaded it against him. | Adama yüklenmişsin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
'I restructured it so it had enough bite for you to get a front page byline. | Sen ön sayfaya yazasın diye yeniden şekillendirdim. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
What are you complaining about?' | Neden şikâyet ediyorsun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
It's a misrepresentation. People here will think I wrote that. | Bu yanlış bir tanıtım. Buradaki insanlar bunu benim yazdığımı sanacaklar. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
'Take your head out of your backside and get more on Jack Marshall. | Kafanı kıçından çıkar ve Jack Marshall'a daha fazla yoğunlaş. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
What's his history? What do his neighbours think of him? | Geçmişi nedir? Komşuları onun hakkında ne düşünüyor? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You're ahead of the pack. Keep going.' | Rakiplerinin önündesin. Böyle devam et. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You could make a complaint to them. Would that stop them? | Onlar hakkında şikâyette bulunabilirsin. Bu onları durdurur mu? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Honestly? No. | Dürüst olmak gerekirse, hayır. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
But... if you co operate with us a bit more we can clear you of all suspicion. | Ama eğer bizimle biraz daha iş birliği yaparsan seni şüphelerden arındırırız. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You think I haven't heard that before? | Bunu daha önce duymadığımı mı sanıyorsun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
"Co operate and we'll make it all right." Next thing I'm being charged. | "İş birliği yap ki işler düzelsin." Sonraki adım da suçlu bulunmam. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
All I want is to get to the truth of Danny Latimer's death. | Tek istediğim, Danny Latimer'ın ölümü hakkında gerçeklere ulaşmak. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I used to be in the Sea Brigade. Jack Marshall threw me out. | Eskiden Deniz Tugayındaydım. Jack Marshall beni attı. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You're kidding? Why? | Dalga geçiyorsun? Niye? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
He was always wanting hugs from the boys. | Oğlanlardan hep sarılmalarını isterdi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
And he'd love us getting in our trunks when it was hot. | Hava sıcak olduğu zaman mayo giymemize bayılırdı. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
That's when he'd come round, put his arm on our shoulder. | O zaman yanımıza gelip, kollarını omzumuza dolardı. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I was like, "No, thanks, mate. No hugs from me." | Ben, "Yok kalsın, ben kucaklamam." falan derdim. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Hm... didn't like me after that. | Ondan sonra beni sevmedi. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Kept asking what was wrong with me. | Ne sorunum olduğunu sorup durdu. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Why are you looking at me like that? | Bana niye öyle bakıyorsun? | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
I need this corroborated. I can't just take your word for it. | Bunun kanıtlarla desteklenmesi lazım. Bir tek senin sözüne dayanarak yazamam. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Show her. I had him do a list. I knew you'd ask. | Göster ona. Ona liste yaptırdım. Soracağınızı biliyordum. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Three lads who were there the same time as I was. | Benim gibi orada olan üç çocuk. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Numbers all there. You came prepared. | Numaraları orada. Hazırlıklı gelmişsin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Are you sure about this? We all know what he's like. | Bundan emin misin? Onun nasıl biri olduğunu biliyoruz. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
And the police are doing nothing. | Polisler de hiçbir şey yapmıyor. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
When we've finished here you need to put this in a statement to the police. | Bunu bitirdiğimizde gidip polise ifade vererek bunu belirtmelisin. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
But you're gonna use it? Everyone's gonna know what Jack did. | Ama bunu kullanacak mısınız? Herkes Jack'in ne yaptığını öğrenecek. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
You said if I ever needed anything... | Bir şeye ihtiyacım olursa demiştin... | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, of course. People need to know. | Evet, tabii. İnsanların bunu bilmesi gerekiyor. | Broadchurch-1 | 2013 | ![]() |