Search

English Turkish Sentence Translations Page 9549

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
You've got children?	Çocukların var mı?	Broadchurch-1	2013
If you've got kids, I don't understand how you could stand over Danny's body,	Eğer çocukların varsa, nasıl Danny'nin cesedinin başında durup...	Broadchurch-1	2013
smoke and then carry on walking your dog.	...sigara içip, sonra da köpeğini dolaştırmaya devam ettin, anlamıyorum.	Broadchurch-1	2013
I knew he'd be found.	Bulunacağını biliyordum.	Broadchurch-1	2013
I didn't want to get involved.	Olaya dahil olmak istemedim.	Broadchurch-1	2013
You people destroyed my family.	Benim ailemi sizler parçaladınız.	Broadchurch-1	2013
It don't matter.	Önemi yok.	Broadchurch-1	2013
It does, because it affected how you were when you saw Danny's body.	Var, çünkü Danny'nin cesedini gördüğün zaman nasıl olduğunu etkiliyor.	Broadchurch-1	2013
We had two girls.	İki kızımız vardı.	Broadchurch-1	2013
My husband was an electrician.	Kocam elektrikçiydi.	Broadchurch-1	2013
He used to have sex with the oldest, but I didn't know.	Büyüğüyle seks yapardı ama benim haberim yoktu.	Broadchurch-1	2013
Then he tried it on with the young one.	Sonra küçüğüyle de denedi.	Broadchurch-1	2013
Her sister was having none of it.	Ablası buna izin vermedi.	Broadchurch-1	2013
She wanted to protect her little baby sister.	Küçük kız kardeşini korumak istedi.	Broadchurch-1	2013
So she got herself killed.	Sonra da kendisini öldürttü.	Broadchurch-1	2013
He told me she'd gone travelling.	Kocam bana onun seyahate çıktığını söyledi.	Broadchurch-1	2013
She'd never said nothing to me.	Kızım bana hiçbir şey söylemedi.	Broadchurch-1	2013
After a while, people started asking questions.	Bir süre sonra insanlar soru sormaya başladılar.	Broadchurch-1	2013
Then you lot came, took the young one into care.	Sonra sizinkiler geldi, küçük olanı gözetim altına aldılar.	Broadchurch-1	2013
Arrested him.	Kocamı tutukladılar.	Broadchurch-1	2013
He told them that I knew...	Onlara benim bildiğimi söylemiş...	Broadchurch-1	2013
.. that I was part of it, but...	...benim de işin içinde olduğumu söylemiş ama...	Broadchurch-1	2013
.. I didn't know. I never knew.	...ben bilmiyordum. Hiç haberim yoktu.	Broadchurch-1	2013
Social Services came.	Sosyal Hizmetler geldi.	Broadchurch-1	2013
They said I wasn't a fit mother.	Uygun bir anne olmadığımı söylediler.	Broadchurch-1	2013
Everything I told the police got twisted,	Polise söylediğim her şey çarpıtıldı...	Broadchurch-1	2013
thrown back at me.	...bana döndürüldü.	Broadchurch-1	2013
He was convicted.	Mahkûm edildi.	Broadchurch-1	2013
Got life.	Ömür boyu.	Broadchurch-1	2013
Hung himself in his cell ten months later.	On ay sonra hücresinde kendini astı.	Broadchurch-1	2013
Death.	Öldü.	Broadchurch-1	2013
Once it's got its claws into you...	Sana bir kere kancayı taktı mı...	Broadchurch-1	2013
.. it never lets go.	...asla peşini bırakmıyor.	Broadchurch-1	2013
When I was standing on that beach,	Plajda dikilip, çocuğun bedenine bakarken...	Broadchurch-1	2013
looking at that boy's body, I just kept wondering if...	...o adamın kızımı öldürdükten sonra...	Broadchurch-1	2013
.. if my girl looked that peaceful after he killed her.	...kızımın da böyle huzurlu görünüp görünmediğini düşündüm.	Broadchurch-1	2013
I don't think she did.	Göründüğünü sanmıyorum.	Broadchurch-1	2013
OK, petal.	Peki canım.	Broadchurch-1	2013
You are a gem, a precious gem.	Sen bir cevhersin, değerli bir cevhersin.	Broadchurch-1	2013
No, Mum's the word.	Hayır, kimseye söylemek yok.	Broadchurch-1	2013
Olly, Olly. Here.	Olly. Olly. Gel.	Broadchurch-1	2013
You're looking a bit giddy there.	Heyecanlı görünüyorsun.	Broadchurch-1	2013
Yvonne, in the hospital, doing her welcome carer thing.	Yvonne, hastanede karşılama işini yapıyor.	Broadchurch-1	2013
Who does she see?	Kimi görmüş dersin?	Broadchurch-1	2013
DI Hardy.	Dedektif Hardy'yi.	Broadchurch-1	2013
Well, you know Yvonne.	Yvonne'ı tanırsın.	Broadchurch-1	2013
She went straight into military eavesdropping mode.	Hemen gizlice dinleme moduna geçmiş.	Broadchurch-1	2013
He was rushed in last night.	Dün gece acilen hastaneye kaldırılmış.	Broadchurch-1	2013
Heart problems, serious. Now he's discharged himself.	Kalbinde sorun varmış, ciddiymiş. Şimdi kendi kendine taburcu olmuş.	Broadchurch-1	2013
He's gone back to work? Exactly!	İşe geri mi dönmüş? Aynen!	Broadchurch-1	2013
Have we got a story brewing here, sweetheart.	Kaynayan bir hikâyemiz var tatlım.	Broadchurch-1	2013
How would you like to put it to him?	Bu olayı ona nasıl açmak istersin?	Broadchurch-1	2013
You were the last person I expected to call.	Aramasını beklediğim en son kişisin.	Broadchurch-1	2013
Really? Surely nothing's a surprise to you?	Gerçekten mi? Seni hiçbir şeyin şaşırtmaması gerekmez mi?	Broadchurch-1	2013
Very funny. I've never heard that one before.	Çok komik. Daha önce bunu hiç duymamıştım.	Broadchurch-1	2013
The Latimer case. I'll take anything now, cos I'm running out of time.	Konu Latimer dosyası. Ne olsa kabulümdür artık, çünkü zamanım tükeniyor.	Broadchurch-1	2013
So if you have anything for me,	Bu yüzden işime yarar bir şeyin varsa...	Broadchurch-1	2013
give it to me now.	...bana şimdi ver.	Broadchurch-1	2013
Thank you. It's about time.	Teşekkür ederim. Zamanı gelmişti.	Broadchurch-1	2013
Look, I've been trying to tell you, I got a message from Danny.	Sana anlatmaya çalışıyorum, Danny'den bir mesaj aldım.	Broadchurch-1	2013
It was someone he knew.	Bunu yapan onun tanıdığı biriydi.	Broadchurch-1	2013
It was someone close to home.	Eve yakın olan biriydi.	Broadchurch-1	2013
What does that mean?	Ne demek ki bu?	Broadchurch-1	2013
Close geographically?	Konum olarak mı yakın?	Broadchurch-1	2013
Family, friends, what? I don't know.	Ailesi, arkadaşları falan mı? Bilmiyorum.	Broadchurch-1	2013
Just don't ignore it.	Göz ardı etme sadece.	Broadchurch-1	2013
Prove to me that you're not a bullshitter.	Bana yalancı olmadığını kanıtla.	Broadchurch-1	2013
I gave you something, I told you. You just pretended to ignore it.	Sana bir şey gösterdim, sana söyledim. Duymamış gibi davrandın.	Broadchurch-1	2013
I said, "She forgives you for the pendant. "	Sana "Kız seni kolye için affediyor." dedim.	Broadchurch-1	2013
You already know, I can see it.	Biliyorsun zaten, bunu anlayabiliyorum.	Broadchurch-1	2013
I haven't got a clue what it means.	Ne olduğu hakkında bir bilgim yok.	Broadchurch-1	2013
All I get are fragments and that's what I got from you.	Bana verilen tek şey kısım kısım parçalar, senden de aldığım buydu.	Broadchurch-1	2013
That and that you've been here before.	O ve senin daha önce burada olduğun.	Broadchurch-1	2013
Just that.	Sadece bu kadar.	Broadchurch-1	2013
You have.	Buradaydın.	Broadchurch-1	2013
You have, you've been here before!	Daha önce buradaydın!	Broadchurch-1	2013
I'm right, aren't I?	Haklıyım, değil mi?	Broadchurch-1	2013
I am.	Haklıyım.	Broadchurch-1	2013
How's it feel...	Tükürdüğünü yalamak...	Broadchurch-1	2013
having to eat humble pie like this?	...sana nasıl hissettiriyor?	Broadchurch-1	2013
DI Hardy? No.	Dedektif Hardy? Olmaz.	Broadchurch-1	2013
But you don't know what I want. I know the answer's no.	Ne istediğimi bilmiyorsunuz ki. Cevabın hayır olduğunu biliyorum.	Broadchurch-1	2013
How are you feeling? What did you say?	Nasıl hissediyorsunuz? Ne dedin sen?	Broadchurch-1	2013
You were at the hospital.	Hastanedeymişsiniz.	Broadchurch-1	2013
I don't know what the hell you're playing at.	Ne iş çevirdiğini bilmiyorum.	Broadchurch-1	2013
You were rushed to hospital, heart problems. You discharged yourself.	Kalp sorunları nedeniyle acilen hastaneye kaldırıldınız. Kendinizi taburcu ettiniz.	Broadchurch-1	2013
I don't want to stitch you up, genuinely.	Sizi oyuna getirmek istemiyorum, gerçekten.	Broadchurch-1	2013
So what do you want?	Peki ne istiyorsun?	Broadchurch-1	2013
An exclusive.	Özel bir haber.	Broadchurch-1	2013
Everybody wants us to see counsellors,	Herkes bir danışmanla görüşmemizi istiyor...	Broadchurch-1	2013
but I don't want to share what I feel with a stranger.	...ama ben hissettiklerimi yabancı biriyle paylaşmak istemiyorum.	Broadchurch-1	2013
Don't rule it out. There are some really great people locally.	Sağ ol, dostum. Göz ardı etme yine de. Bölgede epey iyi kişiler var.	Broadchurch-1	2013
I know it doesn't seem like it but...	Öyle görünmediğini biliyorum ama...	Broadchurch-1	2013
talking will help.	...konuşmak yardımcı olur.	Broadchurch-1	2013
We thought that...	Düşündük ki...	Broadchurch-1	2013
Well, Beth suggested and I agreed, that er...	Yani Beth önerdi ben de bu fikre katıldım...	Broadchurch-1	2013
.. maybe you could counsel us.	...belki sen bize danışmanlık yapabilirsin.	Broadchurch-1	2013
That's why we came.	Bu yüzden buraya geldik.	Broadchurch-1	2013
You know us, you know what it's been like.	Bizi tanıyorsun, nasıl bir şey olduğunu biliyorsun.	Broadchurch-1	2013
And you're kind.	Ve de naziksin.	Broadchurch-1	2013