Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1015
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You don't speak portuguese, do you? | portekizce bilmiyorsun değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, no. | Tamam, pekala. Hayır. | 90210-1 | 2008 | |
| "nao." | Nao. | 90210-1 | 2008 | |
| And tomorrow night is the benefit concert... | Yarın da yardım konseri var. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, who does that benefit, again? | Bu yardım ne için yapılıyordu? | 90210-1 | 2008 | |
| I forget. | Unuttum. | 90210-1 | 2008 | |
| Either a village in africa | Ya Afrikada bir kasaba için, | 90210-1 | 2008 | |
| Or a degenerative spine disease. | Ya da dejeneratif bir omurga hastalığı içindir. | 90210-1 | 2008 | |
| Is something wrong? | Birşey mi oldu? | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, no, everything is, uh, fine. | Yok hayır, herşey... yolunda. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm looking forward to... all of it. | Her birini... iple çekiyorum | 90210-1 | 2008 | |
| It's just that, uh, | Sadece... | 90210-1 | 2008 | |
| We've been spending a lot of time in your world | Senin dünyanda çok fazla zaman geçiriyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| And it's been fun, you know, but i just someday would like | Ve bu çok eğlenceli, ama ben sadece, | 90210-1 | 2008 | |
| To show you my world. | Bir gün sana kendi dünyamı göstermek isterim. | 90210-1 | 2008 | |
| Right. i'm a west beverly alumni. | Tabii ki, ben West Beverly Lisesi mezunuyum. | 90210-1 | 2008 | |
| I know everything about your world. | Senin dünyanla ilgili herşeyi biliyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| I was thinking more along the lines of planning a weekend. | Ben daha ziyade bir haftasonu için birlikte bir tatil planlamaktan... | 90210-1 | 2008 | |
| Maybe even this one. | ...söz ediyordum. Hatta belki bu haftasonu. | 90210-1 | 2008 | |
| What exactly do you have in mind? | Tam olarak aklındaki nedir? | 90210-1 | 2008 | |
| What about camping? | Kamp yapmaya ne dersin? | 90210-1 | 2008 | |
| You know, we could go up to los padres | Los Padres'e gidebiliriz. | 90210-1 | 2008 | |
| And we could do a little hiking | Orda yürüyüş yapabiliriz. | 90210-1 | 2008 | |
| And we could sleep out under the stars. | Ve yıldızların altında uyuruz. | 90210-1 | 2008 | |
| You know, enjoy the peace and the quiet and each other. | Bilirsin, huzurun, sessizliğin ve birbirimizin tadını çıkarırız. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, it does sound romantic. | Kulağa romantik geliyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Really? really. | Gerçekten mi? Gerçekten. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, it sounds, um, great. | Çok kulağa çok... hoş geliyor. | 90210-1 | 2008 | |
| What's the matter, babe? | Sorun nedir bebeğim? | 90210-1 | 2008 | |
| Forget it. just go back to your carbo loading. | Unut gitsin. Sen karbonhidrat yüklemeye devam et. | 90210-1 | 2008 | |
| Naomi, what's wrong? | Naomi neyin var? | 90210-1 | 2008 | |
| You said richard wouldn't be here. | Bu brandanın altında ne var? Richard'ın burada olmayacağını söylemiştin. | 90210-1 | 2008 | |
| Are you still caught up on that? | Hala orda mı takılısın? | 90210-1 | 2008 | |
| He knows that we're dating. | Çıktığımızı biliyor. | 90210-1 | 2008 | |
| We we can't avoid him forever. | Biz, biz ondan sonsuza dek kaçamayız. | 90210-1 | 2008 | |
| It's not richard i care about. | Umursadığım Richard değil. | 90210-1 | 2008 | |
| (chuckles): then who? his mom? | Kim o zaman, annesi mi? | 90210-1 | 2008 | |
| I just can't believe you didn't tell me they were coming. | Sadece geleceklerini bana söylememiş olmana inanamıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| I didn't know they were coming. | Geleceklerini bilmiyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| And why why do you care what she thinks, anyway? | Zaten annesinin ne düşündüğünü neden umursuyorsun ki? | 90210-1 | 2008 | |
| I don't. | Umursamıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| What do you think she thinks? | Nasıl gidiyor? Sence ne düşünüyordur? | 90210-1 | 2008 | |
| (laughs): mm, i don't know. | Bilmem. | 90210-1 | 2008 | |
| She probably hates you. | Muhtemelen senden nefret ediyordur. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, great. that's awesome. | Süper, bu harika. | 90210-1 | 2008 | |
| Why is this such a big deal? | Neden bu meseleyi bu kadar büyütüyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| You didn't even like richard anyway. | Richard'dan hoşlanmıyordun bile. | 90210-1 | 2008 | |
| She's the freaking dean of admissions, jamie. | O Üniversite dekanı Jamie. | 90210-1 | 2008 | |
| Is that... is that why you were dating richard? | Senin... Senin Richard ile çıkma sebebin bu muydu? | 90210-1 | 2008 | |
| To get to his his mom? | Onun... Onun annesine ulaşmak için mi? | 90210-1 | 2008 | |
| Of course not. | Elbette ki hayır. | 90210-1 | 2008 | |
| Then why were you dating him? | Öyleyse neden onunla çıktın? | 90210-1 | 2008 | |
| Wait, so you were just using him? | Bir dakika, yoksa onu sadece kullanıyor muydun? | 90210-1 | 2008 | |
| Naomi, how could you treat someone like that? | Naomi, birine nasıl böyle davranabilirsin? | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, like you're so noble. | Sanki sen cok asilsin. | 90210-1 | 2008 | |
| You stole me away from your own roommate. | Beni oda arkadaşının elinden aldın. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, at least that was based on something honest. | En azından bunun altında dürüst bir sebep yatıyordu. | 90210-1 | 2008 | |
| Look, jamie, i'm sorry. | Bak Jamie, Özür dilerim. | 90210-1 | 2008 | |
| I just wanted to give myself | Ben sadece kendime bu okula girmenin, | 90210-1 | 2008 | |
| The best possible shot of getting into this school. | Olası en iyi yolunu bulmak istedim. | 90210-1 | 2008 | |
| Because my dream was | Çünkü benim hayalim hep... | 90210-1 | 2008 | |
| To always meet someone like you. | ...senin gibi biriyle tanışmaktı. | 90210-1 | 2008 | |
| And now i have. | Ve şimdi tanıştım. | 90210-1 | 2008 | |
| I realize i made a mistake. | Hata yaptığımı farkettim. | 90210-1 | 2008 | |
| Can we just move on? | Bunu ardımızda biraksak olmaz mı? | 90210-1 | 2008 | |
| Please? | Ama? Lütfen? | 90210-1 | 2008 | |
| I don't... i don't think you even get it, do you? | Ben... Ben anladığını bile sanmıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Richard has been | Richard haftalardır, | 90210-1 | 2008 | |
| Beating himself up for weeks, | Herşeyi mahvedecek ne yaptığını merak ederek, | 90210-1 | 2008 | |
| Wondering what he did to screw things up | Kendini yiyip bitiriyor. | 90210-1 | 2008 | |
| You're a user. | Sen adam kullanan birisin. | 90210-1 | 2008 | |
| And i don't want to see you anymore. | Seni artık görmek istemiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| this week on the blaze, | Blaze'de bu hafta, | 90210-1 | 2008 | |
| We'll have an exclusive interview with mr. lichtenstein | Hayat boyu savaş verdiği hipoglisemisiyle ilgili | 90210-1 | 2008 | |
| About his lifelong battle with hypoglycemia. | Bay Lichtenstein ile eşsiz bir röportajımız var | 90210-1 | 2008 | |
| God, even i'm bored | Tanrım, bu reklam, | 90210-1 | 2008 | |
| By that promo. (chuckles) | Beni bile sıktı. | 90210-1 | 2008 | |
| Maybe i should let naomi do the sex show. | Belki de Naomi'nin seks programini yapmasına izin vermeliyim. | 90210-1 | 2008 | |
| No, i mean... | Hayır, demek istediğim... | 90210-1 | 2008 | |
| Why did you tell naomi i was using? | Aslında bu kadar kötü tenis oynamam. Neden Naomi'ye uyuşturucu kullandığımı söyledin? | 90210-1 | 2008 | |
| Um, i'm gonna go away from here. | Ben buradan uzaklaşacağım. | 90210-1 | 2008 | |
| I saw you, ade. | Seni gördüm Ade. | 90210-1 | 2008 | |
| I saw you buying drugs from jasper. | Seni Jasper'dan uyuşturucu satın alırken gördüm. | 90210-1 | 2008 | |
| I wasn't buying drugs. | Hayır değilsin Ben uyuşturucu satın almıyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| Then what was he doing walking out of | Peki senin arabandan, | 90210-1 | 2008 | |
| Your car with a wad of cash? | Elinde bir tomar parayla çıkarken ne yapıyordu? | 90210-1 | 2008 | |
| Navid, why are you doing this? | Navid, neden bunu yapıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Because i care about you. | Çünkü seni önemsiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, well, i'm not using. | Peki, tamam, kullanmıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| No, you clearly are. | Hayır, apaçık kullanıyorsun. | 90210-1 | 2008 | |
| When we broke up, you were totally devastated. | Ayrıldığımızda perişan olmuştun. | 90210-1 | 2008 | |
| You were sleeping in all day, crying, | Sürekli uyuyordun, tüm gün ağlıyordun. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, singing me love songs. | Bana aşk şarkıları söylüyordun. | 90210-1 | 2008 | |
| And then i see you walking around school | Ve şimdi birden seni okulda kızlarla... | 90210-1 | 2008 | |
| With the girls and you're perfectly fine? | ...gezerken görüyorum ve gayet iyisin? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, i am. | Evet iyiyim. | 90210-1 | 2008 | |
| You know why? | Neden biliyor musun? | 90210-1 | 2008 | |
| Because you really weren't that hard to get over. | Çünkü benim için o kadar da atlatılması güç değildin. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm sorry, but it's true. | Üzgünüm ama bu doğru. | 90210-1 | 2008 | |
| The more i thought about things, | Olanların üzerinde düşündükçe, | 90210-1 | 2008 |