Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1017
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just... stop. | Sadece... Kes. | 90210-1 | 2008 | |
| Annie: okay. | Pekala. bir dakka bir dakka, Ne? | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, so, dad, you are not gonna | Baba, yemekte saçma şakalar... | 90210-1 | 2008 | |
| Tell any stupid jokes during dinner. | ... yapmayacaksın değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| When you say "stupid," you mean "hilarious," right? | Çocuklar? "Saçma" derken aslında "şahane" demek istedin değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, no telling jasper | Jester'a onun transkriptini, | 90210-1 | 2008 | |
| You're gonna check his transcript or whatever. | Kontrol edeceğini söylemek gibi şeyler. | 90210-1 | 2008 | |
| Ah, don't worry. | Aa endişelenme, | 90210-1 | 2008 | |
| I already checked it. | Çoktan kontrol ettim. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, crudités and my famous dip. | ...çok ciddi bir suçlama olduğunu biliyoruz. Tamamdır, Crudite ve benim meşhur sosum. | 90210-1 | 2008 | |
| So, you guys know that, you know, | Bakın, biliyor musunuz, | 90210-1 | 2008 | |
| Jasper's the one wanting to set all this up. | Bu akşamı ayarlayan aslında Jasper'dı. | 90210-1 | 2008 | |
| He's been wanting to meet you guys real bad. | Biliyorum. Sizlerle tanışmayı gerçekten iple çekiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Hmm, you may have mentioned that once or twice. | Bunu daha önce bir iki kere daha söylemiş olabilirsin. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, and you're gonna love him. | Evet, ve ona bayılacaksınız. | 90210-1 | 2008 | |
| He's so sweet and sensitive, you know, not like all those | Öyle tatlı ve hassas ki. Bilirsiniz, | 90210-1 | 2008 | |
| Typical high school boys. | Lisedeki diğer tipik gençler gibi değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, we look forward to meeting him. | Onunla tanışmak için sabırsızlanıyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, is that what you're wearing to dinner? | Akşam yemeği için bunları mı giyeceksin? | 90210-1 | 2008 | |
| No, this is what i'm wearing | Hayır, Navid'e birşeyleri Blaze'e taşımada, | 90210-1 | 2008 | |
| to help navid move some stuff into the blaze. | Yardım için bunları giyeceğim. | 90210-1 | 2008 | |
| Can that wait until later? | Bunu daha sonra yapamaz mısın? Sana bilinen bir gerçeği söyliyim; | 90210-1 | 2008 | |
| I was hoping you could join us. | Bize katılacağını umuyordum. | 90210-1 | 2008 | |
| This dinner's important to your sister. | Bu yemek kız kardeşin için önemli. | 90210-1 | 2008 | |
| Nothing. i just don't want to have dinner | Hiç birşey, sadece tuhaf erkek arkadaşınla, | 90210-1 | 2008 | |
| With your weirdo boyfriend. | Akşam yemeği yemek istemiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, well, at least he's not some 40 year old psycho. | En azından o 40 yaşında bir psikopat değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, at least sasha wasn't a drug dealer. | Sasha en azından uyuşturucu satıcısı değildi. | 90210-1 | 2008 | |
| Jasper is not a drug dealer! | Jasper uyuşturucu satıcısı değil! | 90210-1 | 2008 | |
| Well, that's what navid told me. | Ben Navidin yalancısıyım. | 90210-1 | 2008 | |
| Annie: no, look, navid doesn't know | Hayır bak, Navid, | 90210-1 | 2008 | |
| What he's talking about, okay? | Ne konuştuğunu bilmiyor, tamam mı? | 90210-1 | 2008 | |
| Enjoy your dinner. | Yemeğin tadını çıkar. | 90210-1 | 2008 | |
| Hey, dixon. | Selam Dixon. | 90210-1 | 2008 | |
| Um, mom, dad, this is jasper. | Anne, baba, bu Jasper. | 90210-1 | 2008 | |
| Isn't it nice to get out of beverly hills for a change? | Biraz değişiklik için Beverly Hills'den uzaklaşmak güzel değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| Mm, i'm just glad your idea of roughing it | Yabanileşme planında | 90210-1 | 2008 | |
| Includes a bottle of pinot grigio. | Bir şişe Pinot Gririo'nun yer almasından çok memnunum. | 90210-1 | 2008 | |
| What'd you expect, a jar of moonshine? | Ne bekliyordun? Bir kavanoz ay ışığı mı? | 90210-1 | 2008 | |
| We're campers, not savages. | Biz kampçıyız, vahşi değiliz. | 90210-1 | 2008 | |
| what are you doing with my new york times? | Benim New York Times gazetemle ne yapıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Starting a fire. | Ateş yakacağım. | 90210-1 | 2008 | |
| Don't worry, i didn't touch the style section. | Ama merak etme stil ekine ellemedim. | 90210-1 | 2008 | |
| Ryan. | Ryan. | 90210-1 | 2008 | |
| Did you check the weather? | Hava durumunu kontrol ettin mi? | 90210-1 | 2008 | |
| Not exactly. | Pek sayılmaz. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, it never rains in l.a. | L.A'da hiç yağmur yağmaz. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, apparently it does. | Ama görünen o ki yağıyor. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm so happy i wore my suede boots. | Süet botlarımı giydiğim için çok mutluyum! | 90210-1 | 2008 | |
| What do you want me to do? | Anlamak zorunda değilsin. Ne yapmamı bekliyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Well, obviously there's nothing you can do! | Belli ki yapabileceğin hiç birşey yok. | 90210-1 | 2008 | |
| Just, uh, pull the... give it a... yeah, that's... | Sadece, şeyi çeki... Biraz güç... Hah evet o... | 90210-1 | 2008 | |
| This is going well. | İyi gidiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, what about this? all you have to do | Peki, şuna ne dersin? Tek yapacağın, | 90210-1 | 2008 | |
| Is get naomi's sister alone in her bedroom. | Naomi'nin kardesini yatak odasında yakalayacaksın, | 90210-1 | 2008 | |
| You know, seduce her. | Bilirsin, baştan çıkaracaksın. | 90210-1 | 2008 | |
| Get her to admit that she slept with you on prom night. | Mezuniyet balosunda senle yattığını itiraf ettireceksin. | 90210-1 | 2008 | |
| Meanwhile... navid. | Bu sırada... Navid. | 90210-1 | 2008 | |
| No, you hide naomi behind a curtain | Hayır sen Naomi'yi herşeyi duyana kadar, | 90210-1 | 2008 | |
| Until she hears everything, | Perdenin arkasına saklayacaksın. | 90210-1 | 2008 | |
| just like polonius in hamlet, my friend. | Tıpkı hamlet'teki Polonius gibi dostum. | 90210-1 | 2008 | |
| Doesn't polonius get stabbed? | Güvensiz olmanı istemedim. Polonius bıçaklanmıyor muydu? | 90210-1 | 2008 | |
| Whoa! spoiler. | Aaa! Spoiler. | 90210-1 | 2008 | |
| I haven't even started my english homework. | Daha ingilizce ödevime başlamadım bile. | 90210-1 | 2008 | |
| Guys, i'm not seducing jen. | yüzündeki ifadeyi görmek istedim. Çocuklar, Jen'i baştan çıkarmayacağım. | 90210-1 | 2008 | |
| That is the worst idea we've had yet. | Bu şimdiye kadar bulduğumuz en kötü fikir. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, it's a brilliant idea. maybe we should | Dostum, bu şahane bir fikir. Belki sadece... | 90210-1 | 2008 | |
| Just forget about the whole thing. whoa, whoa! | ...herşeyi unutmalıyız. Dur! Dur! | 90210-1 | 2008 | |
| You're not giving up, are you? | pes etmiyorsun değil mi? | 90210-1 | 2008 | |
| I don't know, maybe. | Kimbilir bir bakmışsın belki ruhani anlamda Bilmiyorum, belki. | 90210-1 | 2008 | |
| Come on, hamlet. | Hadi ama Hamlet. | 90210-1 | 2008 | |
| We'll figure something out. | Birşeyler düşüneceğiz. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, dude, we'll figure something out. | Evet dostum, birşeyler düşüneceğiz. | 90210-1 | 2008 | |
| The dip, it was excellent, mrs. wilson. | Sos, şahaneydi Bayan Wilson. | 90210-1 | 2008 | |
| (sighs): thanks. | Teşekkür ederim. | 90210-1 | 2008 | |
| So... (laughs) | Eee... | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, um, i haven't | Aa şey, sanırım, | 90210-1 | 2008 | |
| Told you guys, i don't think, | Size söylemedim ama, | 90210-1 | 2008 | |
| But jasper and i are working on a film together. | Jasper ve ben bir filmin üzerinde çalışıyoruz. | 90210-1 | 2008 | |
| Wow, that's great. | Wow, bu harika. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, sweetie, could you hand me a napkin? | Hayatım bana peçeteyi uzatabilir misin? | 90210-1 | 2008 | |
| Debbie: yeah, there you go. | Tabii, al bakalım. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, i i i've seen some of the footage, | Filmden kısa parçalar gördüm, | 90210-1 | 2008 | |
| And it's gorgeous. | Harikuladeydi. | 90210-1 | 2008 | |
| He's a genius. | O bir dahi. | 90210-1 | 2008 | |
| Annie's my inspiration. | Gözlerim açıldı. Annie benim ilham kaynağım. | 90210-1 | 2008 | |
| Jasper, what else do you do besides filmmaking? | Jasper film yapımcılığının dışında neler yapıyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Not a whole lot. | Pek birşey yapmıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| And who are your friends at west bev? | Peki, West Beverly Lisesinde kimlerle arkadaşsın? | 90210-1 | 2008 | |
| Well, it's... pretty much just annie. | Aslında sadece Annie var. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, 'cause the kids at west bev suck. | Evet çünkü West Bev Lisesindeki Çocuklar berbat. | 90210-1 | 2008 | |
| All right, they're all | Hepsi boş kafalı, | 90210-1 | 2008 | |
| Lemmings and and spoiled brats. | Şımarık yaramaz çocuklar. | 90210-1 | 2008 | |
| All right? we don't want to be friends with them. annie. | Biz onlarla arkadaşlık etmek istemiyoruz. Annie. | 90210-1 | 2008 | |
| Come on, they're not all bad. | Hadi ama hepsi de kötü değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Just because you had a falling out | Sırf arkadaşlarınla bozuştun diye, | 90210-1 | 2008 | |
| With your friends doesn't... | Bu şekilde... | 90210-1 | 2008 | |
| Okay. those people were never | O insanlar, benim asla, | 90210-1 | 2008 | |
| My friends. annie, look at me. | Üzgünüm görmedim. Arkadaşım değildi. Annie bana bir bak. | 90210-1 | 2008 | |
| We talked about this, right, and we just got to forget about it, babe. | tıpkı sizin gibi. Bunu konuşmuştuk değil mi? Unutmalıyız artık tamam mı bebeğim? | 90210-1 | 2008 |