Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183384

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
It's not personal. It's business. "	Kişisel değil. Yalnızca iş."	You've Got Mail-1	1998
Recite that to yourself every time you're losing your nerve.	Ne zaman sinirlerin bozulsa, bunu söyle.	You've Got Mail-1	1998
I know you worry about being brave.	Cesurluktan korkuyorsun.	You've Got Mail-1	1998
Don't.	Korkma.	You've Got Mail-1	1998
This is your chance.	Bu senin fırsatın.	You've Got Mail-1	1998
Fight to the death!	Öldüresiye dövüş!	You've Got Mail-1	1998
It's not personal. It's business. Just fight!	Kişisel değil. İş bu. Mücadele et!	You've Got Mail-1	1998
I'm going to the mattresses.	Ona saldırmaya karar verdim.	You've Got Mail-1	1998
Would it be a conflict of interest if you wrote about the store?	Kitapevi hakkında yazsan, çıkar çatışması olur mu?	You've Got Mail-1	1998
So you'll do it?	Yapacak mısın?	You've Got Mail-1	1998
Do you know what it is to go to the mattresses?	Saldırmanın ne demek olduğunu biliyor musun?	You've Got Mail-1	1998
From The Godfather.	Baba 'dan.	You've Got Mail-1	1998
Good morning, Shop Around The Corner.	Günaydın, Köşedeki Dükkan.	You've Got Mail-1	1998
May I help you?	Bana yardım eder misiniz?	You've Got Mail-1	1998
The Channel 2 truck just pulled up.	2. Kanalın arabası geldi.	You've Got Mail-1	1998
Everyone's read the article.	Herkes makaleyi okudu.	You've Got Mail-1	1998
"So you do not have to look to the usual places...	"Bu yüzden uzakta aramaya gerek yok...	You've Got Mail-1	1998
...where good and evil face off...	...iyi ile kötünün karşılaştığı yeri...	You've Got Mail-1	1998
...the places Herodotus called 'the happy land of absolutes.'	...dedikleri gibi: 'Mutlakların mutlu ülkesi.'	You've Got Mail-1	1998
We have the perfect example on the West Side...	West Side'da, gerçek bir örneği yaşıyoruz...	You've Got Mail-1	1998
...where the cold cash cow, Fox Books...	...Fox Kitabevinin altın madeni...	You've Got Mail-1	1998
...threatens survival of a temple...	...bir tapınağı tehdit etmekte...	You've Got Mail-1	1998
...to one of the twentieth century's most profound truths:	...20.yüzyıIda şu temel soruyu soran tapınağı:	You've Got Mail-1	1998
You are what you read."	Ne okuyorsanız, osunuz."	You've Got Mail-1	1998
"Save The Shop Around The Corner...	"Köşedeki Dükkanı kurtarın...	You've Got Mail-1	1998
...and you will save your soul."	...böylece ruhunuz kurtulsun."	You've Got Mail-1	1998
Frank, that's charming.	Frank, bu çok hoş.	You've Got Mail-1	1998
Is it a little over the top?	Sence aşırı değil mi?	You've Got Mail-1	1998
That was The Village Voice. I told them to come over whenever.	Bu köylünün sesi. Onlara gelmelerini söyledim.	You've Got Mail-1	1998
"Float like a butterfly. Sting like a bee."	"Kelebek gibi uç. Arı gibi sok."	You've Got Mail-1	1998
One, two, three, four!	Bir, iki, üç, dört! İnternet adı ne?	You've Got Mail-1	1998
We don't want your superstore!	Superstore'u istemiyoruz!	You've Got Mail-1	1998
Go away and close the gate!	Git buradan ve kepengini indir!	You've Got Mail-1	1998
"We don't want this superstore."	"Superstore'u istemiyoruz."	You've Got Mail-1	1998
Is that it? Catchy.	Bunu mu diyorlar? Evet.	You've Got Mail-1	1998
Who wrote that?	Kim yazdı?	You've Got Mail-1	1998
Annoying.	Çok aşağılayıcı.	You've Got Mail-1	1998
Pissing me off.	Kızdım.	You've Got Mail-1	1998
Do you want the West Side...	West Side'ın büyük...	You've Got Mail-1	1998
...to become one big, gigantic strip mall?	...alış veriş merkezi olmasını mı istiyorsunuz?	You've Got Mail-1	1998
Do you want to get off the subway at 72nd and Broadway...	72. Cadde ve Broadway'e indiğinizde...	You've Got Mail-1	1998
...and not even know you're in New York City?	...New York'ta olmadığınızı hissetmeyi mi?	You've Got Mail-1	1998
Can we save The Shop Around The Corner?	Köşedeki Dükkanı koruyabilecek miyiz?	You've Got Mail-1	1998
We're here...	Burada...	You've Got Mail-1	1998
... at The Shop Around The Corner, the West Side children 's bookstore...	...Köşedeki Dükkan çocuk kitapçısının önündeyiz...	You've Got Mail-1	1998
... on the verge of having to close its doors...	...yakında kapısına kilit vurmak zorunda kalabilir...	You've Got Mail-1	1998
... because the big bad wolf, Fox Books, has opened nearby...	...çünkü Fox kitabevi, hemen yanında açıldı...	You've Got Mail-1	1998
... wooing customers with its sharp discounts and designer coffee.	...büyük indirimler ve hizmetiyle rekabet imkansız.	You've Got Mail-1	1998
They have to have discounts and lattes...	İndirim ve hizmet gerek...	You've Got Mail-1	1998
... because their workers have never read a book.	...çünkü orada çalışanlar kitap okumaz.	You've Got Mail-1	1998
She's not as nice as she seems on TV.	Televizyonda göründüğü kadar hoş değil.	You've Got Mail-1	1998
Boy, she's a pill!	Kadın hasta!	You've Got Mail-1	1998
Probably ain't as fine as she look on TV.	Televizyonda göründüğü kadar hoş değil.	You've Got Mail-1	1998
No, no. She's beautiful.	Hayır. Çok güzel.	You've Got Mail-1	1998
...she's a pill.	...hasta.	You've Got Mail-1	1998
You don't feel bad...	Suçlu değil misin...	You've Got Mail-1	1998
...about sending her ass back to the projects with food stamps?	...onu yoksul kılacağından dolayı?	You've Got Mail-1	1998
Broke, single, white lady.	Meteliksiz, bekar kadın.	You've Got Mail-1	1998
It's business.	İş bu.	You've Got Mail-1	1998
Here's a good Iooking guy.	İşte yakışıklı biri.	You've Got Mail-1	1998
I sell cheap books. So sue me.	Ucuz kitap satıyorum. Bana dava açın.	You've Got Mail-1	1998
That, in a nutshell, is the Fox Books philosophy.	Fox Kitabevinin felsefesi budur.	You've Got Mail-1	1998
That's what you said?	Bunu mu dedin?	You've Got Mail-1	1998
Discount them and sell them.	İndirim yap ve sat.	You've Got Mail-1	1998
That's not all I said!	Yalnızca onu demedim!	You've Got Mail-1	1998
I can't believe those bastards. I said we were great!	Bu piçlere inanmıyorum. Harikayız dedim!	You've Got Mail-1	1998
I said you could read for hours and no one will bother you.	Rahatsız edilmeden okursunuz dedim.	You've Got Mail-1	1998
I said we had 150,000 titles.	150 bin kitabımızın olduğunu.	You've Got Mail-1	1998
I said we were a goddamn piazza.	Büyük bir plazza olduğumuzu.	You've Got Mail-1	1998
A place where people could mingle.	İnsanların kaynaştığı bir yer.	You've Got Mail-1	1998
Piazza?	Plazza?	You've Got Mail-1	1998
I was eloquent!	Kulağa hoş geliyordu!	You've Got Mail-2	1998
It's inevitable. People want to turn her into Joan of Arc.	KaçınıImaz. Onu Jan Dark'a dönüştürmek istiyorlar.	You've Got Mail-2	1998
And you into Attila the Hun.	Seni de Attila'ya.	You've Got Mail-2	1998
Not me personally, but the company, yeah.	Beni değil, ama şirketi.	You've Got Mail-2	1998
I have met Joe Fox.	Joe Fox'la karşılaştım.	You've Got Mail-2	1998
I've heard him compare his store to a Price Club...	Kitabevini bir markete benzetti...	You've Got Mail-2	1998
... and the books in it to cans of olive oil.	...kitapları da zeytinyağı tenekesine.	You've Got Mail-2	1998
The bookstore, tell us about it.	Bize kitabevinden söz edin.	You've Got Mail-2	1998
The Shop Around The Corner has a kind of Jeffersonian purity to it...	Köşedeki Dükkan'ın Jeffersonvari bir saflığı var...	You've Got Mail-2	1998
... that the city needs in order to maintain historical integrity.	...tarihi bütünlüğü korumak için kentin buna ihtiyacı var.	You've Got Mail-2	1998
Jeffersonian purity.	Jeffersonvari saflığı.	You've Got Mail-2	1998
That was nice. Thank you.	Çok iyiydi. Teşekkür ederim.	You've Got Mail-2	1998
Are you taping this? I'm taping this.	Kayıt ettin mi? Kaydediyorum.	You've Got Mail-2	1998
Technologically speaking, the world's out of hand.	Teknolojik olarak dünya çığırından çıkmış.	You've Got Mail-2	1998
Take the VCR.	Videoları ele alın.	You've Got Mail-2	1998
The whole idea behind the VCR is that it makes it possible...	En büyük yararı, kayıt yapabilme imkanıdır...	You've Got Mail-2	1998
... for you to tape what's on TV when you leave the house.	...evde olmadığınızda kaçırdığınız bir TV programı için.	You've Got Mail-2	1998
The whole idea behind leaving the house...	Evden çıkmanızın nedeniyse...	You've Got Mail-2	1998
... is so you can miss what's on television.	...televizyondaki şeyleri kaçırmaktır.	You've Got Mail-2	1998
I've heard you say that before. She hasn't.	Bunu daha önce söyledin. Söylemedi.	You've Got Mail-2	1998
She gets it.	Anladı.	You've Got Mail-2	1998
Radio. There's a medium I can get behind.	Radyo. Kabul edebileceğim bir medya.	You've Got Mail-2	1998
Will you start collecting radios?	Radyo mu toplayacaksın?	You've Got Mail-2	1998
You're good at it.	Çok iyisin.	You've Got Mail-2	1998
She's coming on to you.	Sana pas veriyor.	You've Got Mail-2	1998
They do this on television.	Televizyonda böyle yapıyorlar.	You've Got Mail-2	1998
The Shop Around The Corner...	Köşedeki Dükkan...	You've Got Mail-2	1998
... it's a true New York treasure.	...New York için bir hazinedir.	You've Got Mail-2	1998
Honestly, I'd love to have you back.	Sizinle yeniden görüşmek isterim.	You've Got Mail-2	1998