Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183930
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yes. We'll see how you do without me. | Evet. Bensiz ne yapacağını görelim! | Zuo you-1 | 2007 | |
Come on! I'm not joking. | Haydi! Şaka yapmıyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Can we? I know but... | Ne yapacağız? Biliyorum ama... | Zuo you-1 | 2007 | |
why are you fighting with me for all day? I'm not joking! | Niye bütün gün benimle tartışıyorsun? Bu kadarı da fazla! | Zuo you-1 | 2007 | |
Really? Stop the construction! | Öyleyse durdurun inşaatı! | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm not joking! | Şaka yapmıyoruz! Şaka yapmıyorum! | Zuo you-1 | 2007 | |
Lao Xie. | Lao Xie. | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh, Hello. | Hoş geldin. Oh, merhaba. | Zuo you-1 | 2007 | |
Come in, hello hello. Hello. | Gelsene, merhaba, merhaba. Merhaba. | Zuo you-1 | 2007 | |
I want to see the child first. | Önce kızımı görmek istiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm out of cigarettes. | Sigara almalıyım. Dışarı sigara almaya gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Be right back, I'm going downstairs to buy some more. | Aşağıdan alıp hemen dönerim. Aşağıdan alıp, hemen dönerim. | Zuo you-1 | 2007 | |
I have some, take these. | Ben de var, vereyim. Ben de var, sana vereyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
Let him go. | Gitmesine izin ver. Gitmesi için izin ver. | Zuo you-1 | 2007 | |
You two sit here, I'm going downstairs. | Siz ikiniz oturun, birazdan gelirim. Siz ikiniz oturun, ben markete gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Where's the girl? | Kızım nerede? | Zuo you-1 | 2007 | |
She's sleeping in her room. | Odasında uyuyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe's condition... | Hehe'nin durumu... | Zuo you-1 | 2007 | |
Is it serious? | ...çok mu kötü? ...çok mu ciddi? | Zuo you-1 | 2007 | |
It's bad. | Durumu çok ciddi. Evet, ciddi. | Zuo you-1 | 2007 | |
She needs a bone marrow transplant. | Kemik iliği nakli yapılması gerekiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
We found it late on. | Fazla zaman yok. Hastalığını geç farkettik. | Zuo you-1 | 2007 | |
We have to see how well the Chemotherapy is working. | Tedavi için kemoterapiye başlayacaklar. Kemoterapinin ne kadar işe yaracağını görmek zorundayız. | Zuo you-1 | 2007 | |
If it doesn't work... | Tedavi başarılı olmazsa... Eğer tedavi başarılı olmazsa... | Zuo you-1 | 2007 | |
Then she only has 2 or 3 more years to live. | ...en fazla 3 yıl yaşar, dediler. ...yaşaması için sadece 2 veya 3 yılı daha var. | Zuo you-1 | 2007 | |
She needs a matching donor soon. | En kısa sürede uygun bir donör bulmamız gerek. En kısa sürede uygun bir donöre ihtiyacı var. | Zuo you-1 | 2007 | |
I've already sent a sample to the lab for testing. | Test için doku örneği verdim. Ben zaten test için laboratuvara kan örneği verdim. | Zuo you-1 | 2007 | |
You should go send in a sample too. | Sen de vermelisin. Sen de gidip numune vermelisin. | Zuo you-1 | 2007 | |
The parents are supposed to provide the best match. | En iyi eşleşmeyi ebeveynlerin sağladığını söylediler. Ebeveynlerin en iyi eşleşmeyi sağladığını söylediler. | Zuo you-1 | 2007 | |
It's pretty hard to find a perfect match. | Uygun donörü bulmak çok zormuş. Mükemmel bir eşleşmeyi bulmak hayli zor. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok. I'm going now. | Tamam. Veririm. Tamam. Bugün giderim. | Zuo you-1 | 2007 | |
Why did you get that? | Onu niye alıyorsun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe likes this book. | Hehe bu kitabı seviyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
I want to decorate her hospital room. | Hastanedeki odasına bunlardan yapıştırmak istiyorum. Hastanedeki odasını dekore etmek istiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Should we let the school know that Hehe needs tomorrow off? | Hehe'nin durumunu okula bildirmeliyiz, okulu bırakması gerek. | Zuo you-1 | 2007 | |
Right now, I don't want anyone to know yet. | Şimdilik, hiç kimsenin bilmesini istemiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Just tell them she still has a fever. | Onlara ateşinin düşmediğini söylerim. | Zuo you-1 | 2007 | |
We can't hide it forever. | Bunu sonsuza kadar saklayamayız. Ama bunu sonsuza kadar saklayamayız. | Zuo you-1 | 2007 | |
You called my phone? | Beni sen arıyorsun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Hm? No. | Ben mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh, I called you by accident. | Yanlışlıkla aramışım. | Zuo you-1 | 2007 | |
You've done that so many times. | Bunu hep yapıyorsun. | Zuo you-1 | 2007 | |
You should put a lock on it. | Numarama bir şifre koymalısın. | Zuo you-1 | 2007 | |
Sorry, I don't know how to. | Üzgünüm, nasıl yapıldığını bilmiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
From today on, | Bugünden itibaren,... | Zuo you-1 | 2007 | |
you are not allowed to cry anymore. | ...artık ağlamana izin vermeceğim. ...artık ağlamana izin vermiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Especially in front of Hehe. Okay? | Özellikle Hehe'nin yanındayken, tamam mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
Let's go. | Geldik. | Zuo you-1 | 2007 | |
Come down quickly. | Hemen aşağıya in. | Zuo you-1 | 2007 | |
This old and you still like riding on Daddy's back? For shame. | Artık babanın sırtından inmelisin. | Zuo you-1 | 2007 | |
Come down. No, Daddy don't put me down. | Aşağı in. Hayır, babacık beni bırakmaz. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, if you are embarrassed... Be careful. | Dikkatli ol. | Zuo you-1 | 2007 | |
...when people look at you, it's not my fault. | Hey, suçu bana atma. | Zuo you-1 | 2007 | |
Daddy, I want to ride the airplane. | Baba, uçak olmak istiyorum... Baba, uçmak istiyorum... | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, go ahead. Be careful. | Tamam, in bakalım. Dikkat et! | Zuo you-1 | 2007 | |
Okay. Ready for flight. | Tamam. Uçmaya hazırlan. | Zuo you-1 | 2007 | |
Okay. Ready for landing. | Tamam. Yere iniyorsun. | Zuo you-1 | 2007 | |
Daddy, I still want to play. | Baba, yine uçmak istiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, one more time. | Tamam, bir kez daha. | Zuo you-1 | 2007 | |
Department of Pediatric Hematology | Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı Çocuk Hematoloji Bölümü | Zuo you-1 | 2007 | |
These are Hehe's records, you can arrange them how you see fit. | Bu Hehe'nin dosyası, kaydı yapılacak. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok. Well. I'm going. | Tamam. İyi çalışmalar. Tamam. Ben gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok. I'm going. | Tamam. Geçmiş olsun. Tamam. Ben gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Are you the parents? Yes. | Ailesi misiniz? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
Here are some forms you need to fill out. | Bu formda doldurmanız gereken yerler var. | Zuo you-1 | 2007 | |
Here are two surgical masks to wear when you enter the room. | Bu da odaya girerken takmanız gereken, cerrahi maskeniz. | Zuo you-1 | 2007 | |
It's this bed. | Yatağı bu. | Zuo you-1 | 2007 | |
She's scheduled for a checkup this afternoon. | Öğleden sonra muayene olacak. | Zuo you-1 | 2007 | |
If you have any questions, just call me. | Sorununuz olursa, beni çağırın. Eğer sorununuz olursa, hemen beni çağırın. | Zuo you-1 | 2007 | |
Yes. Yes. | Peki. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe see what daddy brought you. | Bak, baban sana ne getirdi? Hehe bak, baban sana ne getirdi? | Zuo you-1 | 2007 | |
You think it's pretty? | Çok güzel, değil mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
Yes, it's pretty. | Evet, güzel. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe. | Hehe. | Zuo you-1 | 2007 | |
Do you want daddy to put a sticker on the wall? | Bunlardan birini duvara yapıştırmamı ister misin? | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok. I will. | Evet. Tamam. | Zuo you-1 | 2007 | |
This sticker? Ok. | Bunu beğendin mi? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, Daddy's putting it on the wall. Is here okay? | Buraya yapıştırayım mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
Put it here. | Hayır, şuraya. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, right here. | Peki, tam buraya. | Zuo you-1 | 2007 | |
No, over there. | Hayır, biraz yana. | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh, then stick it there. | Oldu, buraya yapıştıralım. Tamam, buraya yapıştıralım. | Zuo you-1 | 2007 | |
You like it? Yes. | Hoşuna gitti mi? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
Daddy's gonna put it there. | İşte oldu. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm so hungry, where do you want to eat? | Çok acıktım, birlikte yemek yiyelim. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hey, Xiao Tian, you should come with us to eat. | Xiao Tian, sen de bizimle gelsene. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm fine. | Ben böyle iyiyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
I don't think I can go with you guys. | Yemek için vaktim yok. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'll just drop you guys off first | Önce sizi bırakırım... | Zuo you-1 | 2007 | |
and then I have to hurry to work. | ...acele işe dönmeliyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
There's some things I have to do. All messed up. | Yapmam gereken işler var. | Zuo you-1 | 2007 | |
How come it's like this every time? | Neden, hep böyle yapıyorsun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Can't help it, I'm sorry. | Özür dilerim. | Zuo you-1 | 2007 | |
How about you go eat with Xiao Tian? | Xiao Tian'la yemeğe gidin. Xiao Tian'la beraber yemeğe gidin. | Zuo you-1 | 2007 | |
I can meet up with you afterwards. | Daha sonra görüşürüz. | Zuo you-1 | 2007 | |
I've already explained it to them several times. | Onlarla kaç kez konuştum. | Zuo you-1 | 2007 | |
It's no use, they still complain. | Hiç faydası olmadı. | Zuo you-1 | 2007 | |
As you said, I already gave them part of their money. | Dediğin gibi, ücretlerinin bir bölümünü verdim. | Zuo you-1 | 2007 | |
This way, they would have to work. | Böylece çalışmak zorunda kalacaklar. | Zuo you-1 | 2007 | |
But the problem is still there. | Sorunu halledemedik. | Zuo you-1 | 2007 |