Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2229
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
you plan to have me tow your car. So now I know who you are, and it's over. | ...arabanızı çekmemi planladınız. Kim olduğunuzu biliyorum ve bu iş bitti. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You don't know who I am. | Kim olduğumu bilmiyorsun. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I don't understand this pretending stuff. I don't like this pretending stuff. | Bu rol yapma olaylarını anlayamam. Bu rol yapma olaylarını sevmem de. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You're playing games with people. | İnsanlarla oyun oynuyorsunuz. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
That's not what I'm doing. | Yaptığım şey bu değil. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
That's exactly what you're doing. | Yaptığınız şey, tam olarak bu. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Simon's parents were killed in a car accident. | Simon'ın ailesi bir araba kazasında öldü. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
He wasn't supposed to drive at night. | Gece araba sürmemesi gerekiyordu. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
The good news is that it's authentic. | İyi haber şu ki, bu orijinal bir parça. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
The same make? No, it's part of the same workshop. | Aynı yapım mı? Hayır, aynı atölyenin bir parçası. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I'm a guest. I expect to be treated like one. | Ben misafirim. Bir misafir gibi davranılmasını isterim. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Tom, I'm asking you a question. Is that what I told your brother in law? | Tom, sana soruyorum. Eniştene öyle mi söyledim? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I don't know. I don't know, Dad. | Bilmiyorum. Bilmiyorum, baba. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You're sitting across the table from me and you don't know. | Masanın karşısında oturuyorsun ve bilmiyorsun. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I'll tell you why I wouldn't have said anything like that. | Neden böyle bir şey söylemeyeceğimi sana anlatayım. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I'm a civilized man. | ...ben medeni bir insanım. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
And civilized people don't believe in doing things like that. | Ve medeni insanlar, böyle şeyler yapmaya inanmazlar. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Your husband wants to know what's wrong with raising my grandson with his culture, | Kocan, torunumu kendi kültürü ile yetiştirmenin neresinin yanlış olduğunu soruyor... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
and I was explaining that what's wrong is | ...ben de açıklıyorum ve yanlış olan şeyin... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
After you sent children to fight? What's he talking about? | Çocuklarınızı savaşa gönderdikten sonra mı? Ne diyor bu adam? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You're an educated man, aren't you, Sami? | Sen okumuş bir adamsın, değil mi, Sami? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You don't use his name. | Onun adını kullanmıyorsun. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I didn't get to know him that well. | Onu o kadar çok tanıma fırsatım olmadı. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I wasn't around very much back then. | O zamanlar çok yanlarında değildim. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
My son doesn't answer because he agrees with me. | Oğlum bana cevap vermiyor çünkü benimle aynı fikirde. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
He doesn't want to seem impolite because that's not the way he was raised. | Kabalık yapmak istemiyor çünkü bu şekilde yetiştirilmedi. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
and its place isn't to tell me what I said or didn't say. | ...benim ne söyleyip, söylemediğimi bildirmek onun haddine değildir. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Their place isn't to sit at my table and ask me to explain myself. | Masama oturup, kendimi açıklamamı istemek de haddi değildir. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Maybe it's normal for you to act this way, | Senin için bu şekilde hareket etmek doğru olabilir... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
When Rachel's mother was alive... Hey, Simon. | Rachel'ın annesi hayattayken... Hey, Simon. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Okay. ... she would nod. | Olur. ...kafa sallardı. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You don't talk... Tom. | Konuşmayın... Tom. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
...what you're talking about. You make her do this. | ...hiç bir fikrin yok. Bunu ona sen yaptın. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
...who's civilized! Tom, can you hear me? | ...medeniymiş. Tom, beni duyuyor musun? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
...you don't talk! | ...konuşmayın. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
And I didn't pick up. | Ben telefonu açmadım. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
No one had ever stood up to him like that, confronted him like that. | Daha önce hiç kimse, onunla böyle yüzleşip, karşısında böyle dikilmemişti. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
That's what I wanted Sami to do. | Sami'nin yapmasını istediğim şey buydu. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
How long did it last? I don't know. | Ne kadar sürdü? Bilmiyorum. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I know... I know it's not my fault. | Biliyorum... Benim hatam olmadığını biliyorum. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You didn't answer her call for help. | Onun yardım çağrısına cevap vermedin. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Sami wouldn't have had to drive. | Sami araba sürmek zorunda kalmazdı. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Why? 'Cause he was a monster. | Neden? Çünkü o bir canavardı. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
That's what my dad always thought, and now there's no one to disprove him. | Babamın her zaman düşündüğü şey buydu, şimdi de bunun aksini ispatlayacak hiçbir şey yok. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I always saw him as Sami's child. | Onu her zaman Sami'nin oğlu olarak gördüm. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I'm sorry. I should have never done that, | Üzgünüm. Bunu asla yapmamalıydım... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I don't. | Gerçekten. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Remember when I asked you about cutting the scroll off? | Kıvrımı kesip atmakla ilgili söylediğim şeyi hatırlıyor musun? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Well, it's something that I had to do. | Bu, yapmam gereken bir şeydi. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
It's kind of hard to describe why. 1 | Nedenini açıklamak oldukça zor. 1 | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I don't think it'll affect the value very much | Sesinde bir değişiklik yaratmayacağı için... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
since it doesn't change the sound. | ...değerini çok etkileyeceğini düşünmüyorum. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I hope it'll pay for all the things that we'll need. | Umarım ihtiyacımız olan her şeyi satın almamıza yeter. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
It's all the Holy Land. | İyi tatiller. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
He called and said... He could have called to apologize | Aradı ve dedi ki... Özür dilemek için ya da benim geri dönüp dönmediğimi... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
It's part of the reason my dad was so suspicious of him. | Babamın ondan şüphelenmesinin bir nedeni de bu. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
If he could do that to me... That sort of idea, yeah. | Böyle bir şeyi bana yapmış olsaydı... Bu da bir fikir, evet. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You were testing me to see if I'd explode. | Patlayıp, patlamayacağımı görmek istiyordun. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
And if Simon wasn't there, would you have beaten me? | Peki Simon orada olmasaydı, bana vurur muydun? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Vomit on my own rug to prove a point? I'm not sure. | Bir şeyi kanıtlamak için kendi halıma kusmamı? Emin değilim. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You must think I'm capable of anything. | Her şeyi yapabileceğimi düşünüyor olmalısın. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I don't know what you expect from us. | Bizden ne beklediğini bilmiyorum. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I would like to be a part of Simon's life. | Simon'ın hayatının bir parçası olmak istiyorum. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
He's all I have. | O, sahip olduğum her şey. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I can't explain why. | Nedenini açıklayamam. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
You're going to have to pay for the ticket. The tow was free. | Trafik cezasını ödemek zorunda kalacaksın. Çekici ücretsizdi. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
He called and said... He could have called to apologize | Aradı ve dedi ki... Özür dilemek için ya da benim gelip gelmediğimi öğrenmek için... | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
or to find out if I was back. It could have been my mother calling. | ...aramış olabilir. Arayan annem de olabilirdi. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
Why didn't you tell me about this before? | Neden bunu bana daha önce söylemedin? | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I didn't think it was appropriate. | Bunun uygun olacağını düşünmedim. | Adoration-2 | 2008 | ![]() |
I'm gonna win! No o... | Kazanacağım! Haayır... | Adore-1 | 2013 | ![]() |
This one's on me, well.. | Bu da benden.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Look at the dolphins. | Yunuslara bak. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Mr Weston lived a life.. | Bay Weston'ın hayatı.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Was of great benefit to his community and to his family. | ailesine ve topluma yaptığı büyük katkılarla doluydu. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
And our hearts go out to Lil and Ian at this time. | Ve şu an kalplerimiz Lil ve Ian ile birlikte. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
It turn out? | Çıktı mı? | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, well you know.. | Evet, bilirsin.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
You give the people what they want.. 1 | İnsanlara istediklerini verirsin.. 1 | Adore-1 | 2013 | ![]() |
I'm sorry but you know what? I just never really got the point of that. | Üzgünüm ama biliyor musun? Bunun nedenini hiç bir zaman anlayamadım. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Well, I can't said that it was a huge surprise.. | Pekala, büyük bir sürpriz olduğunu söyleyemem.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Or I wouldn't take a drive with him anywhere if I could avoid it. | Veya engelleyebilecek olsaydım onunla hiçbiryere gitmezdim. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
He thought speed limits are for cowards. | Hız sınırlarının korkaklar için olduğunu düşünürdü. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
The boys are taking it very hard. | Çocuklar kötü karşılıyor. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Darling.. | Tatlım.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
With Lil. | Lil ile birlikte. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
I think you should take Ian down the beach. | Bence Ian'la sahile gitmelisin. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Come on Ian, do you want to go down to the beach? | Hadi Ian, Sahile gitmek ister misin? | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Let's get our stuff. | Eşyalarımızı alalım. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Hey, you want to catch some blue crabs? | Hey, mavi yengeç yakalamak ister misin? | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, sure. | Evet, olur. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
God, Lil look at that.. | Tanrım, Lil şuna bak.. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Did we do that? | Bunu biz mi başardık? | Adore-1 | 2013 | ![]() |
We must have been. | Öyle olmalı. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
We certainly did. | Kesinlikle biz başardık. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
They're beautiful. | Çok güzeller. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
They're like young gods. | Genç tanrılara benziyorlar. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
Amazing. | İnanılmaz. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
We did alright. | İyi başardık. | Adore-1 | 2013 | ![]() |
You had a good day? | Gününüz nasıl geçti? | Adore-1 | 2013 | ![]() |