Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2862
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Emergency air and power supply. | Acil hava ve güç stoku. | Air-1 | 2015 | |
| Is it working? | Çalışıyor mu? | Air-1 | 2015 | |
| Shh. Shut up, man. | Sus, dostum. | Air-1 | 2015 | |
| Save your air. | Havanı boşa harcama. | Air-1 | 2015 | |
| Still nothing. | Hala bir şey yok. | Air-1 | 2015 | |
| I had a wife. What? | Bir karım vardı. Ne? | Air-1 | 2015 | |
| Three little girls. | Üç küçük kızım. | Air-1 | 2015 | |
| I thought "unmarried" was one of the job requirements. | İş gereklerinden birinin bekar olmak gerektiğini sanıyordum. | Air-1 | 2015 | |
| To get the job, you know. | İşi almak için yani. | Air-1 | 2015 | |
| Who knew all this end of the world shit was real? | Dünyanın sonu saçmalığının gerçek olduğunu kim bilirdi ki? | Air-1 | 2015 | |
| Before they locked the doors. | Kapıları kilitlemeden önce. | Air-1 | 2015 | |
| Can you imagine what it was like for them up there? | Yukarıda olmak nasıl bir şey hayal edebiliyor musun? | Air-1 | 2015 | |
| I had about a minute. | Bir dakikam falan vardı. | Air-1 | 2015 | |
| I could've gone up, been with them. | Yukarı çıkıp onlarla birlikte olabilirdim. | Air-1 | 2015 | |
| And they sealed us in. | Ama bizi içeri kilitlediler. | Air-1 | 2015 | |
| There's nothing you could have done. | Yapabileceğin bir şey yoktu. | Air-1 | 2015 | |
| You don't understand. You don't have a family. | Sen anlamazsın. Senin bir ailen yok. | Air-1 | 2015 | |
| I can imagine. | Hayal edebilirim. | Air-1 | 2015 | |
| No, you can't. | Hayır, edemezsin. | Air-1 | 2015 | |
| It's just you and me now. | Artık sen ve ben varız. | Air-1 | 2015 | |
| We're a family. | Bir aileyiz. | Air-1 | 2015 | |
| Reserved air just kicked in. | Yedek hava az önce devreye girdi. | Air-1 | 2015 | |
| Time to make our next move. | Bir sonraki hamlemizi yapma zamanı. | Air-1 | 2015 | |
| Let's go, clock's ticking. | Hadi gidelim, zaman işliyor. | Air-1 | 2015 | |
| Where the hell are they? | Neredeler lan? | Air-1 | 2015 | |
| Maybe you're looking in the wrong section or something. | Belki de yanlış bölüme falan bakıyorsundur. | Air-1 | 2015 | |
| "Deep Sleep Vessel, | "Derin Uyku Aracı, Hizmet ve Değiştirme Talimatları" Burada işte. | Air-1 | 2015 | |
| Man, I told you this is a half ass operation. | Dostum, sana bunun boktan bir operasyon olduğunu söylemiştim. | Air-1 | 2015 | |
| They don't even have spare parts for us. | Bizim için yedek parçaları bile yok. | Air-1 | 2015 | |
| No, the parts are down here somewhere. They have to be. | Hayır, parçalar aşağıda bir yerde. Olmalı. | Air-1 | 2015 | |
| You see, this is what happens when | İşleri son dakika alelacele yaparsan böyle olur işte! | Air-1 | 2015 | |
| This is not the only storage room. | Tek depo burası değil. | Air-1 | 2015 | |
| Man, I know every inch of this place. | Dostum, buranın her santimini biliyorum. O kâğıt sana yardımcı olmayacak. | Air-1 | 2015 | |
| Long term storage. | Uzun vadeli depo. Uykucuların uyandığı zaman için bir sürü boktan şey var içinde. | Air-1 | 2015 | |
| We're not maintaining that area. | Bu bölgeyi korumuyoruz. Bu numaralar ne böyle? | Air-1 | 2015 | |
| It should be safe, right? | Güvenli olmalı, değil mi? Olmalı, ana mührün içinde. | Air-1 | 2015 | |
| The only reason it's blocked off is to save oxygen. | Kapatılmasının tek sebebi oksijen kurtarmak. | Air-1 | 2015 | |
| I bet the spare parts are in there. | Yedek parçaların orada olduğuna bahse girerim. | Air-1 | 2015 | |
| All right. | Pekâlâ. Pekâlâ. Pekâlâ. | Air-1 | 2015 | |
| No second chances. | İkinci şansımız yok. | Air-1 | 2015 | |
| This place is creepy. | Burası çok ürkünç. Mağara gibi. | Air-1 | 2015 | |
| Scared, buddy? | Korktun mu, dostum? Biraz klostrofobik hissediyorum sadece. | Air-1 | 2015 | |
| Cut it out. Cut it out! | Kes şunu. Kes şunu! | Air-1 | 2015 | |
| Maybe it's an animal or something. | Hayvan falandır belki. Nasıl? Oksijen falan yoktu burada. | Air-1 | 2015 | |
| Oh, yeah, you're right. | Evet, haklısın. | Air-1 | 2015 | |
| Come on, let's try this door right here. | Hadi, şu kapıya bakalım. | Air-1 | 2015 | |
| Hey, Bauer, what's this? | Bauer, bu ne? | Air-1 | 2015 | |
| That's a Jacuzzi. What's it look like? | Jakuzi. Neye benziyor? Bu kameraların ne işi var? | Air-1 | 2015 | |
| They don't show up on our monitors. | Bizim ekranda gözükmüyorlardı. | Air-1 | 2015 | |
| That's the old security system. Watch out for Commies. | Bunlar eski güvenlik sistemi. Komünistlere dikkat et. | Air-1 | 2015 | |
| Do you think any of these still work? | Sence aralarında çalışan var mıdır? | Air-1 | 2015 | |
| No. There's nothing here. Let's motor. | Yok. Burada bir şey yok. Hadi yol alalım. | Air-1 | 2015 | |
| I'll start over here. All right. | Ben buradan başlayacağım. Tamam. | Air-1 | 2015 | |
| All right, bingo. Someone's record collection. | Pekâlâ, bingo. Birinin kayıt koleksiyonu. | Air-1 | 2015 | |
| Abby, Abby, Abby. | Abby, Abby, Abby. | Air-1 | 2015 | |
| Bauer! I found it! | Bauer! Buldum! | Air-1 | 2015 | |
| I found it. | Buldum. Evet. | Air-1 | 2015 | |
| All right, I think it's ready. | Pekâlâ, sanırım hazır. | Air-1 | 2015 | |
| What do you mean, think? I'm ready for bed. | Ne demek sanırım? Yatacağım ben. | Air-1 | 2015 | |
| I should go in first, just in case something happens. | İlk ben gireyim ne olur ne olmaz. | Air-1 | 2015 | |
| Nothing's gonna happen. We did it. | Bir şey olmaz. Yaptık işte. | Air-1 | 2015 | |
| Did we? Yeah. | Yaptık mı? Evet. | Air-1 | 2015 | |
| Jump in. Gotta get back on the horse. | Atla. Riski almak lazım. | Air-1 | 2015 | |
| Let me just check something. Just a minute. | Bir şeyi kontrol edeyim. Bir dakika bekle. | Air-1 | 2015 | |
| I'll pinch hit. You run the diagnostics. | Ben girerim. Sen tanılara bak. | Air-1 | 2015 | |
| No, I should do it. It's my tank. I should go in first. | Hayır, ben girerim. Bu benim tankım, ilk ben girmeliyim. | Air-1 | 2015 | |
| The sooner we do this, the sooner we get some sleep. | Ne kadar erken yaparsak, o kadar erken uyuruz. | Air-1 | 2015 | |
| Sure about this? Yep. | Emin misin? Evet. | Air-1 | 2015 | |
| If anything seems off, just give a sign. | Ters giden bir şey olursa, işaret ver yeter. | Air-1 | 2015 | |
| Zip me up. Okay. | Fermuarımı çek. Tamam. | Air-1 | 2015 | |
| Ready? Yeah. | Hazır mısın? Evet. | Air-1 | 2015 | |
| Yeah, what? You hear that? | Ne oldu? Duydun mu? | Air-1 | 2015 | |
| I don't hear anything. Sounds like a leak. | Bir şey duymuyorum ben. Bir sızıntı var gibi. | Air-1 | 2015 | |
| And the air is definitely getting thinner in here. | Ve hava burada kesinlikle inceliyor. | Air-1 | 2015 | |
| Check the air pump. Okay, let me check. | Hava pompasını kontrol et. Tamam, dur. | Air-1 | 2015 | |
| Cartwright? | Cartwright? | Air-1 | 2015 | |
| Hey, let me out of here. I'll check it. | Çıkart beni buradan, ben kontrol edeyim. Kendim bakayım. | Air-1 | 2015 | |
| Cartwright! | Cartwright! | Air-1 | 2015 | |
| Bauer! | Bauer! | Air-1 | 2015 | |
| My God, I'm so sorry. Are you okay? You okay? | Tanrım, çok üzgünüm. İyi misin? İyi misin? | Air-1 | 2015 | |
| Where were you? I was calling your name! | Neredeydin? Seni çağırıyordum! Tam buradaydım! | Air-1 | 2015 | |
| What happened? I couldn't get the tank open! | Ne oldu? Tankı açamadım. Kesecek bir şey arıyordum. | Air-1 | 2015 | |
| What took you so long? | Neden bu kadar uzun sürdü gelmen? Söyledim ya, maket bıçağını bulamadım! | Air-1 | 2015 | |
| What happened to the tank? I don't know. | Tanka ne oldu? Bilmiyorum. Belki atladığım bir şey vardır. | Air-1 | 2015 | |
| You missed something. It was an accident. | Atladığın bir şey mi vardı? Bir kazaydı. | Air-1 | 2015 | |
| It would've been so convenient for you, huh? | Senin için çok uygun olurdu, değil mi? | Air-1 | 2015 | |
| One tank between the two of us. | İkimizin arasında bir tank. | Air-1 | 2015 | |
| All your problems solved. That's crazy! It's my tank! | Tüm problemlerin çözüldü. Çılgınca bu! Benim tankım bu! | Air-1 | 2015 | |
| I was supposed to be in there! But you insisted. | Benim girmem lazımdı ama sen ısrar ettin. | Air-1 | 2015 | |
| Did I? Yes, you did, remember? | Öyle mi? Evet, ettin. Hatırlamıyor musun? | Air-1 | 2015 | |
| Remember? | Hatırlamıyor musun? | Air-1 | 2015 | |
| I did. You're right. | Ettim, haklısın. | Air-1 | 2015 | |
| I'm sorry. I'm fine. | Üzgünüm. İyiyim ben. | Air-1 | 2015 | |
| This might be a stupid question, do we have parts for that? | Bu aptalca bir soru olabilir, bunun için parçamız var mı? | Air-1 | 2015 | |
| And that's all the reserve air we got. | Ve kalan tüm havamız da bu. | Air-1 | 2015 | |
| All right, change of plans. | Pekâlâ, planlar değişti. | Air-1 | 2015 | |
| Which one looks good? | Hangisi daha iyi görünüyor? | Air-1 | 2015 | |
| Good for what? | Ne için iyi? | Air-1 | 2015 | |
| All right, maybe not that one. | Pekâlâ, belki bu değil. | Air-1 | 2015 | |
| What about this guy right here? "Ichthyology." | Ya bu adam? "İhtiyoloji." | Air-1 | 2015 |