Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2861
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Hey, don't you compare her to me. I work for a living. | Hey, o kızı benle karşılaştırma. Ben hayatta kalmaya çalışıyorum. | Air-1 | 2015 | |
| What do they do? | Onlar ne yapıyor? | Air-1 | 2015 | |
| Come on, you know they're important. | Hadi, önemli olduklarını biliyorsun. Önemli mi? | Air-1 | 2015 | |
| What, this guy right here? "Herpetology." | Ne, bu adam mı? "Herpetoloji." | Air-1 | 2015 | |
| What's that? Some herpes specialist? | Ne bu? Uçuk uzmanlığı mı? | Air-1 | 2015 | |
| Reptiles and amphibians. | Sürüngenler ve amfibiler. Dahi seni. 1 | Air-1 | 2015 | |
| These people are seeds, Bauer. | O insanlar tohum, Bauer. Dünyadaki son insanlar. | Air-1 | 2015 | |
| Knowledge and experience that's unique... | Bilgi ve deneyim eşsiz... | Air-1 | 2015 | |
| Unique and irreplaceable. Blah, blah, blah... | Eşsiz ve yeri dolmaz falan da filan da. | Air-1 | 2015 | |
| You sound like a broken record, man. | Bozuk teyp gibisin, dostum. Onlar gelecek. Saygı göster biraz. | Air-1 | 2015 | |
| Come on, buddy. Don't give me that crap. | Hadi ama, dostum. Yeme beni ya. | Air-1 | 2015 | |
| We waste our whole lives down here, in this hole. | Bu delikte hayatımızı harcıyoruz. | Air-1 | 2015 | |
| So they can survive? | Onlar hayatta kalsın diye mi? | Air-1 | 2015 | |
| I understand how you feel. Doesn't it mean anything to you? | Nasıl hissettiğini anlıyorum. Sana bir anlam ifade etmiyor mu? | Air-1 | 2015 | |
| Working down here? Saving... | Burada çalışmak, insanlığın... İnsanlığın geleceğini kurtarmak mı? | Air-1 | 2015 | |
| Come on. Wake up, push a button, | Hadi. Uyan, bir butona bas, bir ampul değiştir, uykuya geri dön. | Air-1 | 2015 | |
| Rinse and repeat, buddy. | Uyan ve tekrarla, dostum. | Air-1 | 2015 | |
| Doesn't it bug you just a little bit? | Bu seni hiç mi rahatsız etmiyor? Hayır. | Air-1 | 2015 | |
| You know we got the short end of the stick down here, right? | Buraya gelerek kısa sonu seçtiğimizi biliyorsun, değil mi? | Air-1 | 2015 | |
| What are you going to do about it? Complain to management? | Ne yapacaksın peki? Yönetime şikâyette mi bulunacaksın? | Air-1 | 2015 | |
| Yeah, I might. | Olabilir. Mektup yazarım belki. | Air-1 | 2015 | |
| You do that. | Yaz tabii. | Air-1 | 2015 | |
| A gorgeous afternoon for baseball. | Beysbol için harika bir öğle. | Air-1 | 2015 | |
| And we do wanna remind everybody | Ve oyunun tadını çıkaran herkese hatırlatmak isteriz ki... | Air-1 | 2015 | |
| that these teams are donating all the proceeds | ...bu akşam satılan biletlerin parasını iki takım da... | Air-1 | 2015 | |
| to the relief effort after last week's bombing in Europe. | ...geçen hafta Avrupa'da gerçekleşen bombalama dolayısıyla bağışlıyor. | Air-1 | 2015 | |
| So we thank everybody for their support | O yüzden, bu korkunç zamandaki desteği için herkese teşekkür ederiz. | Air-1 | 2015 | |
| "Probabilistic calculation of Air Pollutant Dispersion." | "Hava Kirliliği Dağılımının Olasılıksal Hesabı" | Air-1 | 2015 | |
| Bingo. | Bingo. Ne o? Tuvalet için ufaktan okuma parçası mı? | Air-1 | 2015 | |
| Hmm. "This equation can be used to calculate time remaining | "Bu denge, yaşanabilir yüzeyin yeniden oluşmasına kalan zamanı... | Air-1 | 2015 | |
| until viable surface re habitation." | ...hesaplamak için kullanılabilir." | Air-1 | 2015 | |
| Ball two. Listen to this. | İkinci top. Şunu dinle. | Air-1 | 2015 | |
| Pitcher's a little bit shaky. Listen, listen. | Pitcher'dan kötü bir atış. Dinle, dinle. | Air-1 | 2015 | |
| "Parameters are, cross wind dispersion | "Parametreler şunlar; yan yel dağılımı... | Air-1 | 2015 | |
| concentration of pollutant, horizontal deviation." Right? | ...kirlilik yoğunlaşması, yatay sapma." Değil mi? | Air-1 | 2015 | |
| Right? Listen to this. You can almost see the homerun | Bu adamın gözlerinde seksi görebilirsin. Dinle, dinle şunu. | Air-1 | 2015 | |
| "Optimal scenario for re habitation is 30 years. | "Yeniden yüzey oluşması için tahmini senaryo 30 yıl. | Air-1 | 2015 | |
| But this figure may deviate upwards of 150 years." | Ancak bu 150 yıla da çıkabilir." Duydun mu bunu? | Air-1 | 2015 | |
| You've watched the game 100 times. | Hadi ama, bu maçı 100 kez izledin. | Air-1 | 2015 | |
| Here it comes, here it comes. | İşte geliyor, işte geliyor! | Air-1 | 2015 | |
| And there it goes! | Ve oldu! | Air-1 | 2015 | |
| I'm saying we might not be stuck down here for much longer. | Burada daha fazla kalmamız gerekmeyebilir diyorum. | Air-1 | 2015 | |
| Yeah, just another hundred years, right? Blink of an eye. | Evet, bir 100 yıl daha, değil mi? Göz açıp kapayıncaya kadar geçer. | Air-1 | 2015 | |
| Says here it could be as little as 20 more shifts. | Burada, 20 vardiya kadar daha az olabileceği yazıyor. | Air-1 | 2015 | |
| Buddy, that's for a weather forecast. | Dostum, o hava durumu için. | Air-1 | 2015 | |
| Which is 50 percent right 10 percent of the time. | Ki o da zamanın %10'unda %50 doğru. | Air-1 | 2015 | |
| But you just keep on reading, all right? | Ama sen okumaya devam et, tamam mı? | Air-1 | 2015 | |
| We interrupt your regularly scheduled programming | Zamanlanmış programlamanızı size bu haberi sunmak için bölüyoruz... | Air-1 | 2015 | |
| Yeah, yeah, yeah. Heard it all before. | Evet, evet. Duyduk daha önce. | Air-1 | 2015 | |
| We've just receive confirmation | Az önce, dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen patlamalar olduğunu öğrendik. | Air-1 | 2015 | |
| Buddy, it's your move. | Dostum, sıra sende. | Air-1 | 2015 | |
| Major cities such as Munich, Tokyo, | Münih, Tokyo, Londra ve Brisbane gibi büyük şehirler hedef alındı. | Air-1 | 2015 | |
| What's it gonna be, Mr. Kasparov? | Ne olacak, Bay Kasparov? | Air-1 | 2015 | |
| Reports are coming from reliable sources | Haberler, hükümetin içindeki güvenilir kaynaklardan geliyor. | Air-1 | 2015 | |
| May not be official, but... | Resmi değil, ama... | Air-1 | 2015 | |
| Now this isn't official, | Resmi değil ama, bu saldırıların bu yılın başlarında Tel Aviv'i yıkan... | Air-1 | 2015 | |
| similar to the hybrid nuclear | ...hibit nükleer ve kimyasal silah saldırısına benzer olabileceği... | Air-1 | 2015 | |
| Tel Aviv earlier this year. | ...duyumlarını alıyoruz. | Air-1 | 2015 | |
| The President has now raised | Başkan, Amerikan Ordusu hazırlığını DEFCON 1'e çıkardı. | Air-1 | 2015 | |
| Which is the highest threat level | Ki bu, bu ülkenin içinde bulunduğu en yüksek tehdit seviyesi. | Air-1 | 2015 | |
| There you go. | İşte oldu. Bu hareketten pişman olmak için 6 ayın var. | Air-1 | 2015 | |
| Wait. I thought we had more time. | Bekle, daha fazla zamanımız var sanıyordum. | Air-1 | 2015 | |
| Nope. Like sand through the hourglass. | Hayır, kum saatten akıyor. | Air-1 | 2015 | |
| You check these diagnostics? Yeah, yeah. | Şu tanılara bakıyor musun? Evet, evet. | Air-1 | 2015 | |
| Just about to make our sleep cocktails. | Uyku kokteyllerimizi yapmak üzereydim. | Air-1 | 2015 | |
| Good. I got a date with Miss 1979. | Güzel. Benim Bayan 1979 ile randevum var. | Air-1 | 2015 | |
| Back to sleep? | Uyumaya mı gidiyorsun? Rutinimiz bu. | Air-1 | 2015 | |
| We'll be together soon. | Yakında yine birlikte olacağız. | Air-1 | 2015 | |
| There's nothing to be afraid of. | Korkacak bir şey yok. | Air-1 | 2015 | |
| I tell myself that every time. | Bunu kendime hep söylüyorum. | Air-1 | 2015 | |
| My brain knows it. | Beynim biliyor bunu. | Air-1 | 2015 | |
| But my body tells me | Ama bedenim, yüksek teknolojiyi bir tabuta girmek üzere olduğumu söylüyor. | Air-1 | 2015 | |
| Have you forgotten already? | Hemen unuttun mu? Lütfen, Abby, işim var. | Air-1 | 2015 | |
| Think of how good it would feel to touch me. | Bana dokunmanın ne kadar güzel hissettireceğini düşün. | Air-1 | 2015 | |
| Oh, no, no, no...! | Olamaz, olamaz! | Air-1 | 2015 | |
| Bauer! Bauer! Open the door! | Bauer! Bauer! Kapıyı aç! | Air-1 | 2015 | |
| What the fuck? | Ne oluyor lan? Yangın tüpü lazım, lütfen! | Air-1 | 2015 | |
| Not a good time, buddy! | İyi bir zaman değil, dostum! Aç kapıyı! Hadi! | Air-1 | 2015 | |
| I need the fire extinguisher! There's a fire! | Yangın tüpü lazım, yangın var! | Air-1 | 2015 | |
| You didn't have to rip it apart. | Parçalamana gerek yoktu. | Air-1 | 2015 | |
| Yeah, well, I thought it would help. | Evet, yardımı olacağını sandım. Bu doğru değil. | Air-1 | 2015 | |
| Hey, you were responsible for checking the diagnostics! | Tanıları kontrol etmek senin görevindi! | Air-1 | 2015 | |
| Hey, you hurt? | Yaralı mısın sen? | Air-1 | 2015 | |
| Let me see it. No. | Dur bakayım. Hayır. | Air-1 | 2015 | |
| Oh, come on. Stop being a baby. | Hadi lan, bebeklik etme. | Air-1 | 2015 | |
| How'd you get that? | Nasıl oldu bu? Senin aptal tankın yüzünden. | Air-1 | 2015 | |
| How am I supposed to take care of myself now? | Şimdi nasıl bakacağım kendime? | Air-1 | 2015 | |
| Use the other hand. What if I need two hands? | Öbür elini kullan. Ya iki elime ihtiyacım olursa? | Air-1 | 2015 | |
| Shit, we're out of air. | Lanet olsun, havamız bitti. | Air-1 | 2015 | |
| I don't know what we're breathing. | Ne soluyoruz bilmiyorum. Pek fazla da kalmadı. | Air-1 | 2015 | |
| Come on, what does that thing say? | Hadi, ne diyor bu şey? Bir saniye, bir saniye. | Air-1 | 2015 | |
| Bingo. "Emergency release via Safety Reserve Cylinders." | "Güvenli Yedek Silindirlerle Acil Bırakma." | Air-1 | 2015 | |
| Here, let me see. | Dur bakayım. | Air-1 | 2015 | |
| Aah. You're gonna love this. | Buna bayılacaksın. | Air-1 | 2015 | |
| Looks like we gotta go up the Airway Routing Chamber. | Havayolu Yöneltme Çemberine çıkmamız gerek sanırım. | Air-1 | 2015 | |
| Come on, it's not any harder than getting in your tank. | Hadi ama, tankına girmekten zor değil. Aynen. | Air-1 | 2015 | |
| Did the book say where it is? | Kitapta nerede olduğu yazıyor mu? Bu eğreti operasyonun bir yerinde. | Air-1 | 2015 | |
| Why don't you check over there? | Sen şuraya bak. | Air-1 | 2015 | |
| Wait, did you say red valve? | Kırmızı vana mı dedin sen? Hayır, dokunma ona. Kırmızı dışarıdaki hava. | Air-1 | 2015 | |
| Hey. | Hey. Buldum, burada. | Air-1 | 2015 |