Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3634
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He was a terrorist. | O bir teröristti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Department of Defense said... He lied. | Savunma Bakanlığının dediği... Yalan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They called him a terrorist in order to kill him. | Onu öldürebilmek için terörist olduğunu söylediler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| SOC controls the Department of Defense? | Savunma Bakanlığı SOC'un denetiminde mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Politicians do. | Politikacılar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What was buried beneath the ground in Black Sands | Black Sands'de toprak altında gömülü olan | American Odyssey-1 | 2015 | |
| was worth billions. | milyarlar değerinde. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My husband knew it. So did Alex Baker. | Kocam bunu biliyordu. Yani Alex Baker yaptı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My husband got there first. | Eşim oraya ilk gidendi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Baker needed an advantage. | Baker 'in bir avantajı vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So he paid Abbas. Yes. | O Abbas'a ödeme yaptı. Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He paid him to kill my husband. | Kocamı öldürmesi için para ödedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was business. | İş halloldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why didn't you tell me that before? | Neden bana daha önce söylemedin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Would you have believed me? | Bana inanır mıydın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What about Yusuf Qasim? | Yusuf Qasim hakkında ne biliyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yusuf was a good man. He helped us. | Yusuf iyi bir adamdı. Bize yardım etti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So we gave him what he needed to survive. | Hayatta kalabilmek için neye ihtiyacı varsa ona verdik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But he was killed. | Ama o öldürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The U.S. military tried to kill him, | Amerikan ordusu onu öldürmeye çalıştı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but they failed. | ama başaramadılar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He was gravely injured in a raid, | Ağır bir saldırıda yaralandı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but he survived. | ama o kurtuldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He isn't dead? | Ölmedi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where is he? I wish I knew. | O nerede? Keşke bilseydim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He could tell the world what Societele has done. | Societele'nin yaptıklarını dünyaya anlatabilirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And once you prove it, you'll cancel billions | Ve bunu kanıtladıktan sonra SOC'a ait milyarlarca yatırımı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in SOC owned debt. | iptal edeceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Makes you a very popular Prime Minister. | Bu seni çok popüler bir Başbakan yapar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't believe me? | Bana inanmıyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You've seen what Alex Baker has done. | Alex Baker'in ne yaptığını gördün. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The man should be in jail, | Adam hapiste olmalı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and when I am Prime Minister, I will put him there. | Başbakan olduğumda, Onu oraya koyacağız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm going back to Athens tonight, | Bu gece Atina'ya geri dönüyorum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but we should continue to talk. | ama konuşmaya devam etmeliyiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Are you following me? | Beni mi takip ediyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Of course not. | Elbette değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm here with a friend. | Bir arkadaşımla beraberim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Stay away from me | Benden ve | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and my family. | ailemden uzak dur. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All due respect, but I think you're losing it, sir. | Saygısızlık etmek istemem, ama aklınızı kaçırdınız sanırım, efendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was nice seeing you again, Mr. Decker. | Seni tekrar görmek güzeldi, Mr. Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| GBR Industries. How may I direct your call? | GBR Endüstri. Nasıl yardımcı olabilirim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| May I help you? | Size yardım edebilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're here to see David Tenant. | Buraya David Tenant'ı görmeye geldik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Of course. Do you have an appointment? | Elbette. Randevunuz var mıydı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell him Harrison Walters is here to see him. | Harrison Walters'in onu görmeye geldiğini söyleyin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okeydoke. | Tamamdır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison Walters for Mr. Tenant. | Mr. Tenant'ı görmek için Harrison Walters. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mr. Tenant requests that you make an appointment. | Mr. Tenant randevu almanızı istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He has an opening in six weeks. | Altı hafta sonra bir boşluğu var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell Mr. Tenant it's regarding Black Sands and Yusuf Qasim. | Mr. Tenant'a Black Sands ve Yusuf Qasim ile ilgiliymiş deyin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's regarding Blacks Sands and Joseph Qasim... | Blacks Sands ve Joseph Qasim ile ilgili... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sorry. Still six weeks. | Özür dilerim. Altı hafta sonra. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's not gonna talk to you. Tenant was there. | O seninle konuşmak istemiyor. Tenant oradaydı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He knows why my father was talking to a terrorist. | Babamın bir teröristle konuşmasının nedenini o çok iyi biliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm not giving up. | Ben pes etmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thanks, Michelle. | Teşekkürler, Michelle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you two need anything else? | İkinize başka bir şey lazım mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're good, hon. | Böyle iyiyiz, tatlım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's a good woman. | O iyi bir kadın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Doesn't deserve any of this. | Bunların hiçbirini hak etmiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No. Should I? | Yo. Ben mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's Tsaldari with her husband | Tsaldari, kocasıyla | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and a known terrorist, Yusuf Qasim. | ve bilinen bir terörist, Yusuf Qasim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Jack of Spades. | Maça kızı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, so? | Evet, yani? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need to get something on Baker. | Baker hakkında bir şeyler bulmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Something that'll keep him from using this | Tsaldari'ye karşı bunu kullanarak | American Odyssey-1 | 2015 | |
| against Tsaldari. | onu yakalayacak bir şeyler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe he should. | Belki de vermeli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a set up. | Bir ayarlama. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The guy's not a terrorist. | Adam bir terörist değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So now the Jack of Spades is innocent? | Yani Maça kızı masum mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm not sure. | Ben emin değilim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But he was set up. I do know that. | Ama ona tuzak kuruldu. Biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And I also know Baker's desperate | Bence Baker çaresiz, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to make a deal with Tsaldari. | Tsaldari'yle anlaşma yapmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He even offered to make the charges against you | O işbirliğini sağlarsam, karşı suçlamalardan | American Odyssey-1 | 2015 | |
| go away if I get her to cooperate. | vazgeçeceğini söyledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is just a game to you people, isn't it? | Bu sizler için sadece bir oyun, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Guess what. This is my life. | Tahmin et ne oldu. Bu benim hayatım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If Tsaldari doesn't play ball, | Eğer Tsaldari oyuna katılmazsa, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Baker is gonna release this photo | Baker bu fotoğrafı oyuna sürecek | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and take down her campaign. | ve onun seçim kampanyasını dibe vurduracak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If that happens, you go to jail, | Eğer böyle bir şey olursa, sen de hapse girersin | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and he gets away with everything. | ve herşey yanına kar kalır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can't let that happen. | Bunun olmasına izin veremem. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, what do you want from me? | Tamam, benden ne istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A phone number. | Bir telefon numarası. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I want to meet your friend, the trash man. | Arkadaşın Çöp Adamla tanışmak istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's a criminal. | O bir suçlu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's been in and out of jail a dozen times. | Bir düzineden fazla hapse girip çıktı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're the one who said, "Nothing illegal." | Söyleyen sendin, "Yasadışı bir şey yok." | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is a nuclear bomb. | Bu bir nükleer bomba. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have to do this. | Bunu yapmak zorundayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| give me the number. | bana numarayı ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What? Odelle Ballard. | Ne? Odelle Ballard. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She made another call. | Başka bir arama daha yaptı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sir, you probably shouldn't... | Efendim, muhtemelen... | American Odyssey-1 | 2015 |