Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3656
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
6:00 p.m. tomorrow, no later. King's Point. | Yarın akşam 6.00'da. Geç kalma. King's Point'te. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Finish it. Do you understand? | İşini bitir. Anlıyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Ruby. | Ruby. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Silah için ne istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Paran yetmez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Bu benim ama sana başka bir tanesini alabilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Beni izle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Didn't I see you at the Wazir Khan Mosque in Lahore? | Lahore'daki Vezir Han Camiinde seni görmemiş miydim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
A friend sent by a friend | Acıkmış olabileceğini söyleyen bir arkadaş tarafından gönderilen bir arkadaşım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Just because you know the right words | Biliyor musun sırf doğru kelimeleri bilmen seni bir arkadaş yapmaz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
If I wasn't, you'd be in handcuffs by now. | Ben olmasaydım, şimdiye kadar ellerin kelepçeli olurdu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My name is Peter Decker. | Kız mı? Benim adım Peter Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm a lawyer, a former U.S. attorney. | Ben bir avukatım, ABD'nin eski bir savcısı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The Imam thinks that you can help me. | İmam senin bana yardım edebileceğini düşünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm a friend of Sophia Tsaldari. | Sophia Tsaldari'nin bir arkadaşıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oh! You're that Peter Decker. | Oh! Sen şu Peter Decker'sın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know about Black Sands, Abdul Abbas. | Black Sands, Abdul Abbas konusunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sophia and I are working to expose SOC's crimes. | Sophia ve ben SOC'un suçlarını ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I wish you luck with that. | Size iyi şanslar diliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You were there. You could help us. | Sen de oradaydın. Bize yardım edebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We have plans to get you safely to Greece. | Güvenli bir şekilde Yunanistan'a gidebilimen için planlarımız var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sophia can protect you. You'll be free to testify. | Sophia seni koruyabilir. Özgürce ifadeni verebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And who will believe me? I'm a terrorist, like Abbas. | Bana kim inanır? Abbas gibi bir teröristim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know that's a lie. | Bunun bir yalan olduğunu biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We can show people the truth. | İnsanlara gerçeği gösterebiliriz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
A retainer. | Bir hizmet sözleşmesi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm your lawyer now. | Şu an senin avukatınım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Attorney client privilege, yes? | Avukat müvekkil ayrıcalığı, kabul mü? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I can tell you anything? | Bir şey söyleyebilir miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yes, within reason. | Evet, mantık çerçevesinde. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But I knew many of them, | Ama Abdul Abbas'dan bile fazlasını tanırım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You knew SOC was funding Al Qaeda. | Ya da işin peşini bırakabiliriz. Olmaz, ara sen. SOC'un El Kaideyi finanse ettiğini biliyordun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It is... how you say... A vicious cycle. | Bu bir... ne denir... kısır bir döngü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your companies pay terrorists to make war. | Şirketleriniz terörislere savaşması için ödeme yapar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your armies invade, create new business, | Ordularınız işgal eder, yeni iş alanı yaratırlar, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
make more war, and so on. | daha çok savaş olur ve benzeri. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I tried to speak out, | Konuşmaya çalıştım, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but the man who framed me is now a U.S. senator. | ama beni dolandıran adam şimdi bir Amerikan senatörü. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Darnell. | Darnell. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I promise you, if he's responsible, | Sana söz veriyorum, eğer sorumluysa, bunu ona ödeteceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
By the grace of Allah, | Allah'ın inayetiyle, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
the senator will pay, | senatör ödeyecek, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
in this life or the next. | bu dünyada ya da öbür dünyada. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tell me something, Mr. Decker. | Mr. Decker, bana söyler misin, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What is your biggest fear? | en büyük korkun nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Failure. | Başaramamak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Mine is to disappear. | Benimki yok olmaktır. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You mean to die? No. | Ölüm mü diyorsun? Hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, not to die. | Hayır, ölüm değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
To vanish forever, | Hiç burada değilmişim gibi sonsuza dek yok olmak. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And your country can make that happen to people like me. | Ülkeniz benim gibi insanlara böyle yapıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Black sites, Guantanamo Bay. | Kara yerlerde*, Guantanamo Kampında. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I will do everything in my power to protect you. | Seni korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Okay, my new lawyer, I trust you. | Tamam, yeni avukatım, sana güveniyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But I won't agree to anything | Ama Sophia ile şahsen konuştuktan sonra hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My cell number's on the back. | Numaram arkada yazıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sophia and I will meet you wherever you want. | Sophia ve ben istediğin yerde seninle buluşuruz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
There are some things that I have to take care of first. | Önce halletmem gereken bazı şeyler var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I will text you. | Sana mesaj yazarım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Good bye, Mr. Decker. | Hoşçakal, Mr. Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How do I know you're not trying to kill him? | Onu nasıl öldürmeye çalıştığını biliyorum? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You don't. | Bilmiyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What? It's your game. | Ne? Bu senin oyunun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You tell me how you want to play it. | Bunu oynamak için ne kadar istediğini söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Anlamıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Yo, Sen anlamıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Seni vurduğunda ne olduğunu bile anlamadan ölmüş olursun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Will you help this man or not? | Bu adama yardım edecek misin, etmeyecek misin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Not. | Etmeyeceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yapacak birini bulurum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Ruby killed her, Harrison. | Ruby öldürdü onu, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's the only thing that makes sense. | Mantıklı olan tek şey bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Your mom wasn't well, Bob. | Annen iyi değildi, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I know it's painful, but maybe... | Biliyorum acı, ama belki... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
maybe she just passed away. | belki o vefat etti. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I got too close. | Çok yaklaşmıştım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Found out who Ruby really is. | Ruby'nin gerçekte kim olduğunu öğrendim. Ona bunu duyurdum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So stupid! | Çok aptalca! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So stupid, so stupid! Bob, Bob, stop, stop. | Çok aptalca, Çok aptalca! Bob, Bob, yapma, yapma. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I gotta find out who she works for. | Kime çalıştığını öğrenmeliyim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I gotta get to the bottom of this. | Bunu göze almak zorundayım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Just one thing at a time, Bob. | Bu zamanda sadece tek bir şey, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Maybe, uh... | Belki, uh... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Maybe you should eat something. | Belki bir şeyler yemelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I can order some food, or... | Yemek sipariş edebilirim, ya da... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Do you have relatives that I should call? | Akraban varsa arayabilirim? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Aunts or uncles? Maybe... | Teyzeler ya da dayılar? Belki... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Maybe a cousin that could come stay with you for a while? | Belki seninle bir süre kalabilecek bir kuzenin var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What am I gonna do? | Ben ne yapacağım? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We'll figure it out, Bob. | Bunu çözeceğiz, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. We'll figure it out. | Evet. Bunu çözeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Bizden çalabileceğini mi sandın?! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Dört şansın kaldı! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Üç! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Şimdi sen say. Kaç şansın kaldı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Lütfen. Yapma... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Kaç tane? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
İki. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
İki kaldı! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
|
Kerdeşim! Hey, kardeşim | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |