Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4930
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Yeah, that's what you came back for. | İşte, sen buraya, bunun için döndün. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| I'm gonna fix you. | Seni tedavi edeceğim. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| My brother, they say he went crazy. | Onlar erkek kardeşimin delirdiğini söylüyorlar. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| But he went to Jackson, too. | Ama o da Jackson’a gitti. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Jackson is further away than crazy. | Jackson çok ama çok uzakta. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| He had to get on a train to go to Jackson. | O Jackson’a gidebilmek için trene binmek zorunda kalmış. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| I've not been on a train. | Ben hiç trene binmedim. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| But Darl has been on a train. | Ama Darl trene bindi. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Darl. | Darl. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Darl is my brother. | Darl benim kardeşim. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Why do I laugh? | Neden gülüyorum? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Why do you laugh, Darl? | Neden gülüyorsun Darl? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Is it because you hate the sound of laughter? | Gülme sesinden nefret ettiğin için mi? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Is that why you laughing, Darl? | Bu yüzden mi gülüyorsun Darl? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Is it because your mother is a fish? | Annen bir balık olduğu için mi? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| A horse? | At olduğu için mi? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Is it because you no longer have a mother? | Bundan sonra bir annen olmadığı için mi? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Because you hear the dark lands speaking of God and His beauty and His sin? | Tanrı’dan, Onun güzelliğinden, günahından bahseden, kara toprağın sesini duyduğun için mi? | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Because we use each other with words... | Birbirimizi sözcüklerle tükettiğimiz için mi?... | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| like spiders hanging by their mouths from the rafters... | kendi ağızlarından kirişlere asılan örümcekler gibi... | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| swinging and twisting and never touching. | asla dokunmadan sallanan ve yuvarlanan. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| He got them teeth. 1 | Onun dişlerini yaptırdılar. 1 | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| That there is Cash. | Şuradaki Cash. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| That there is Jewel. | Diğeri Jewel. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| That Vardaman, and that's Dewey Dell. | Şu Vardaman ve şu da Dewey Dell. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Meet Mrs. Bundren. | Bayan Bundren’le tanışın. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| Pepper. | Biber. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| It's gonna be a little. | Çok uzun sürmez. | As i Lay Dying-1 | 2013 | |
| A THE TOWER PICTURES PRODUCTION | KULE YAPIM | As One-1 | 2012 | |
| 1990, Beijing Asian Games | 1990, Pekin Asya Oyunları | As One-1 | 2012 | |
| It hits the net North Korea's Li closing in! | Fileye çarptı. Kuzey Koreli Li, zafere yakın! | As One-1 | 2012 | |
| She beats world3 seed and moves up to the finals! | Rakibini üçüncülüğe iterek finale yükseldi! | As One-1 | 2012 | |
| Congrats... for your bronze | Sana da tebrikler. Bronz madalyan için. | As One-1 | 2012 | |
| She truly is unrivaled | Gerçekten de rakipsiz biri. | As One-1 | 2012 | |
| Only gold medal! Hyun'll bring home the gold! | Sadece altın madalya! Hyun, altın madalyayı evine getirecek! | As One-1 | 2012 | |
| My dear famous sister! How's allowance for your baby? | Bir tanecik ünlü ablam! Bebeğine harçIık verecek misin? | As One-1 | 2012 | |
| Keep them in the fridge and drink twice a day | Buzdolabına koy ve günde iki kere iç. | As One-1 | 2012 | |
| As of last night, My 10 year coaching career ended | Dün gece, 10 yıllık antrenörlük kariyerim bitti. | As One-1 | 2012 | |
| Until that day when Mt. Baekdu's worn away What's with him again? | Baekdu dağının aşındığı o güne kadar... Bu sefer sorunu ne? | As One-1 | 2012 | |
| Did you see their faces? So morbid! | Yüzlerini gördün mü? Çok ürkütücü! | As One-1 | 2012 | |
| Are you being humble? | Alçakgönüllüsün, öyle mi? | As One-1 | 2012 | |
| I won't forget it | Bunu unutmayacağım. | As One-1 | 2012 | |
| Pleased to meet you | Tanıştığımıza memnun oldum. | As One-1 | 2012 | |
| I am South Korean captain Hyun Jung hwa | Güney Kore takım kaptanı, Hyun Jung hwa. | As One-1 | 2012 | |
| I've done it before | Ben gördüm. | As One-1 | 2012 | |
| Isn't that a given? No need to be stern | Tanışıyoruz zaten, kasmanın gereği yok. | As One-1 | 2012 | |
| Nothing like booze for male bonding Let's drink | Kaynaşmak için kafayı çekmek gibisi yoktur, içelim! | As One-1 | 2012 | |
| Real vets in the South drink like this, take it! | Güney içkilerinin en kıdemlisi budur. İşte... | As One-1 | 2012 | |
| For the betterment... of our nations, | Daha iyisi için... | As One-1 | 2012 | |
| Il sung! | Il sung! | As One-1 | 2012 | |
| We didn't come together for a walk in the park | Parkta yürüyüş yapmak için bir araya gelmedik. | As One-1 | 2012 | |
| Get up, get up | Kalkın, kalkın. | As One-1 | 2012 | |
| Get in there! | Girin denize! | As One-1 | 2012 | |
| Flowers are blooming, even in the DMZ | Çiçekler açıyor, en imkânsız yerlerde bile. | As One-1 | 2012 | |
| My heart used to be filled with table tennis but a beautiful flower started to bloom | Yalnız masa tenisi vardı kalbimde, şimdi ise sen varsın. | As One-1 | 2012 | |
| Please come to the roof tonight, by yourself! | Lütfen, bu akşam çatıya gel, kendin olarak! | As One-1 | 2012 | |
| I'm asking you nicely | Güzelce rica ediyorum. | As One-1 | 2012 | |
| Let go of me! What's with you! | Bırakın beni! Sizin sorununuz ne? | As One-1 | 2012 | |
| I remember this saying, | Bir söz hatırlıyorum. | As One-1 | 2012 | |
| Do you know how I feel? You have no idea! | Ne hissettiğimi biliyor musun? Bilmiyorsun işte! | As One-1 | 2012 | |
| Jung hwa! You're the worst! | Jung hwa! Çok kötüsün! | As One-1 | 2012 | |
| Don't be disappointed even if Soon bok and I get selected | Soon ok ve ben seçilirsek, hayal kırıklığına uğrama. | As One-1 | 2012 | |
| Now! Now! Attention! | Şimdi, şimdi! Dikkat edin! | As One-1 | 2012 | |
| It didn't | Çarpmadı. | As One-1 | 2012 | |
| It didn't hit the edge! Let's go! | Kenara çarpmadı! Gidelim! | As One-1 | 2012 | |
| Preliminaries Korea VS Japan We're at Chiba | Elemelerde, Kore Japonya yarışacak. | As One-1 | 2012 | |
| Japan is not a powerful team No, they're not | Japonya güçIü bir takım değil. Öyle. | As One-1 | 2012 | |
| And Korea gives up the third game | Böylece, Kore üçüncü maçında pes eder. | As One-1 | 2012 | |
| Japan takes the lead again | Japonya, yeniden lider. | As One-1 | 2012 | |
| Relax | Sakin ol. | As One-1 | 2012 | |
| Just focus on that ball | Sadece topa odaklan. | As One-1 | 2012 | |
| I was like that at my first world tournament | İIk dünya turnuvamda ben de böyleydim. | As One-1 | 2012 | |
| I can do it! | Bunu yapabilirim! | As One-1 | 2012 | |
| It's not for her sake alone | Sadece onun için değil... | As One-1 | 2012 | |
| I have many younger siblings, and they always came first | Bir sürü kardeşim vardı ve her zaman önce onlar gelirdi. | As One-1 | 2012 | |
| See you in the morning, I'll wait for you at the doubles practice | Çiftler maçı için pratik yapalım, sabah seni bekleyeceğim. | As One-1 | 2012 | |
| Yeah? Do I look pretty? | Öyle mi? Güzel görünüyor muyum peki? | As One-1 | 2012 | |
| But how come you sound so weak? | Ama sesin niye cansız çıkıyor? | As One-1 | 2012 | |
| You just focus your energy on the game, got it? | Sen sadece oyunlara ve enerjine odaklan, olur mu? | As One-1 | 2012 | |
| I knew she'd come for me! | Benim için geleceğini biliyordum! | As One-1 | 2012 | |
| Point! | Sayı! | As One-1 | 2012 | |
| Soon bok, happy birthday! Is it her birthday?! | Soon bok, mutlu yıllar! Doğum günü mü? | As One-1 | 2012 | |
| Don't mess with our team | Takımımızla uğraşmayın. | As One-1 | 2012 | |
| It's 500 yen | 500 yen. | As One-1 | 2012 | |
| At least they get along now | En azından iyi geçiniyorlar artık. | As One-1 | 2012 | |
| Are you absolutely sure you saw it? | Gördüğünden emin misin? | As One-1 | 2012 | |
| I don't see Bun hui today | Bugün, Bun hui'yi görmedim. | As One-1 | 2012 | |
| Oh, hey! Didn't you go out? | Selam! Dışarı çıkmadın mı? | As One-1 | 2012 | |
| It's... | Şey... | As One-1 | 2012 | |
| Comrade Bun hui doesn't feel well | ...yoldaş Bun hui, kendini iyi hissetmiyor. | As One-1 | 2012 | |
| She told me to go but I'm worried | Bana gitmemi söyledi ama çok endişeliyim. | As One-1 | 2012 | |
| It's not that... | Öyle değil... | As One-1 | 2012 | |
| By the way, did you miss the outing because of me? | Bu arada, geziye benim yüzümden mi gitmedin? | As One-1 | 2012 | |
| Do I look like someone with excessive compassion? | Haddinden fazla sevecen biri gibi mi görünüyorum? | As One-1 | 2012 | |
| I'm sorry, something came up and I took her with me | Bağışlayın, bir şeyler oldu ve onu da yanımda götürdüm. | As One-1 | 2012 | |
| All North Korean players must pack and standby in your room | Tüm Kuzey Koreli oyuncular eşyalarını toplasın ve odalarında beklesinler. | As One-1 | 2012 | |
| We forced these on them, so that we can be friends! | Onları biz zorladık, arkadaş olabilmek için! | As One-1 | 2012 | |
| It's not a simple matter that you can claim responsibility | Tüm sorumluluğu üstleneceğiniz kadar basit bir şey değil bu. | As One-1 | 2012 | |
| It's... nothing like that | Sandığınız... gibi bir şey değil. | As One-1 | 2012 | |
| Comrade Choi, I sympathize with you | Yoldaş Choi, size yakınlık duyuyorum. | As One-1 | 2012 |