Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 904
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Name's Flamingo. | Adım Flamingo. | 88-1 | 2015 | |
| Give me Room 88. | Bana Oda 88'i verin. | 88-1 | 2015 | |
| Flamingo. Flamingo. | Flamingo. Flamingo. Flamingo. Flamingo. | 88-1 | 2015 | |
| Who are you, Mr. Cyrus Brenwin? | Bay Cyrus Brenwin, sen de kimsin? Kimsin sen, Bay Cyrus Brenwin? | 88-1 | 2015 | |
| She owes me everything! | O her şeyini bana borçlu! | 88-1 | 2015 | |
| What the fuck | Benden... | 88-1 | 2015 | |
| do you want with me? | ...istiyorsun benden? ...ne istiyorsun? | 88-1 | 2015 | |
| "88 Wilmont Lane. " | "88 Wilmont Yolu." | 88-1 | 2015 | |
| I guess we'll just have to find out. | Sanırım burayı bulmamız gerekecek. Sanırım öğrenmemiz gerekecek. | 88-1 | 2015 | |
| We need some guns and intel. | Silaha ve istihbara ihtiyacımız var. Bize bilgi ve istihbarat lazım... | 88-1 | 2015 | |
| As newly appointed leader, I will totally take care of it. | Yeni atanmış lider olarak bunu tamamen ben halledeceğim. ...ki, yeni atanan lider olarak, bunun çaresine bakacağım. | 88-1 | 2015 | |
| Who did you say this was? Lemmy. | Bu kim demiştin? Lemmy. Ona bayılacaksın. Adı ne demiştin? Lemmy. | 88-1 | 2015 | |
| You are going to love her. | Onu çok seveceksin. | 88-1 | 2015 | |
| Conrad, Richard. | Conrad, Richard. Nasılsınız dostlar? Conrad, Richard. | 88-1 | 2015 | |
| How are you doing, fellas? | Nasılsınız, dostlar? | 88-1 | 2015 | |
| Heya, Lemmy! Hey, Ty. | N'aber Lemmy! Selam Ty. Selam, Lemmy! Selam, Ty. | 88-1 | 2015 | |
| Get your sweet ass in here. | O güzel kıçını içeri sok. Ne kadar da güzelmiş. Getir o güzel kıçını buraya. | 88-1 | 2015 | |
| Ain't she pretty? | Güzel kız, değil mi? | 88-1 | 2015 | |
| She likes you. | Beğendi seni. | 88-1 | 2015 | |
| I have got something I'm just dying to show you. | Elimde size göstermek için ölüp bittiğim bir şey var. İşte bu kaplumbağa. Size göstermek için can attığım bir şey var. | 88-1 | 2015 | |
| This here tortoise. | Bu bir tosbağa. | 88-1 | 2015 | |
| It took me 34 tries to get him just right. | Kafasını çıkarmak için 34 kere denemek zorunda kaldım ama... Onu almak için 34 kez denemem gerekti. | 88-1 | 2015 | |
| But look at his smile. I mean, look at his grin. | ...şu gülüşüne bir bakın. Nasıl da sırıtıyor baksanıza. Ama nasıl gülüyor bir baksanıza. Yani, sırıtışına bakın. | 88-1 | 2015 | |
| Tortoises are just so cute. They're stupid, but they live forever. | Kaplumbağalar çok tatlıdırlar. Aptaldırlar ama sonsuza dek yaşarlar. Tosbağalar çok tatlı. Aptallar ama sonsuza dek yaşıyorlar. | 88-1 | 2015 | |
| Well, I'm just about leisured out. | Neyse, boş vakitten çıkmak üzereyim. | 88-1 | 2015 | |
| Ty, what can I do for you, baby? | Ty, senin için ne yapabilirim bebeğim? Ty, senin için ne yapabilirim, bebeğim? | 88-1 | 2015 | |
| Gotta restock. | Yeniden stoklanmak lazım. | 88-1 | 2015 | |
| Conrad, Richard? | Conrad, Richard? | 88-1 | 2015 | |
| Totally untraceable, as per usual. | Her zamanki gibi kesinlikle takip edilemez. Güzel. Her zamanki gibi tamamen izi sürülemez. | 88-1 | 2015 | |
| Lemmy, while I'm here, | Lemmy, hazır ben buradayken... Lemmy, hazır gelmişken... | 88-1 | 2015 | |
| have you, by chance, been keeping up your business relationships with Cyrus? | ...iş ilişkini kullanarak Cyrus'a ulaşma şansın var mı acaba? ...Cyrus ile iş ilişkini devam ettiriyor olma şansın var mı acaba? | 88-1 | 2015 | |
| You're kidding me, right, Ty? | Şaka yapıyorsun, değil mi, Ty? | 88-1 | 2015 | |
| I mean, he's completely lost it. | Yani, Cyrus kafayı yedi. | 88-1 | 2015 | |
| Little birdy told me | Küçük kuşlar bana... | 88-1 | 2015 | |
| that he severed ties with Vinny the other day, | ...Vinny ile geçen gün bağlarını kopardığını söyledi... | 88-1 | 2015 | |
| killing one of his boys in the process and sewing the other boy's lips shut. | ...adamlarından birini öldürüp diğerinin de konuşmasın diye dudağını diktiğini söyledi. ...bunu yaparken de adamlarından birini vurmuş ve öbürünün ağzına dikiş atmış. | 88-1 | 2015 | |
| You know where we can find Cyrus now? | Cyrus'u şu anda nerede bulabileceğimizi biliyor musun? En ufak fikrim yok tatlım. Cyrus'u şimdi nerede bulabileceğimizi biliyor musun? | 88-1 | 2015 | |
| I haven't the slightest clue, honey. | Hiçbir fikrim yok, tatlım. | 88-1 | 2015 | |
| I mean, he's been hanging real low | Bu aralar gerçekten gözden uzakta takılıyor, özellikle geçen gece delinin biri... Yani, geçen gün bovling pistinden olanlardan sonra... | 88-1 | 2015 | |
| the other night. | ...ortalıkta dolanmıyor. | 88-1 | 2015 | |
| You wouldn't happen to know anything about that now, would you, Ty? | Neler olduğu hakkında bir fikrin yoktur değil mi Ty? Bu konuyla ilgili şimdi hiçbir şey bilmiyorsundur, değil mi, Ty? | 88-1 | 2015 | |
| No, of course not. | Hayır, tabii ki yok. Hayır, tabii bilmiyorum. Öyle düşünmüyordum. | 88-1 | 2015 | |
| I didn't think so. | Ben de öyle düşünmüştüm. | 88-1 | 2015 | |
| Well, enough about that. | Neyse, yeter bu kadar. Bu konu sıkıcı. | 88-1 | 2015 | |
| Shall we? | Devam edelim mi? | 88-1 | 2015 | |
| I have got this new toy | SOHBET ZAMANI Elimde size göstermek için... Size göstermek için can attığım yeni bir oyuncağım var. | 88-1 | 2015 | |
| I'm just dying to show you. | ...ölüp bittiğim yeni bir oyuncak var. Şuna baksanıza. | 88-1 | 2015 | |
| Oh! It was blessed by a Tibetan monk that I sell grenades to. | Bu Tibetli bir rahip tarafından kutsanmış, el bombası karşılığında satın aldım. Bomba sattığım Tibetli bir keşiş tarafından kutsandı. | 88-1 | 2015 | |
| Ain't she sexy? | Seksi değil mi? Seksi, değil mi? | 88-1 | 2015 | |
| Police! Don't move! | Polis! Kıpırdamayın! Herkes yere yatsın. Polis! Kıpırdamayın! | 88-1 | 2015 | |
| Everybody down on the floor. | Herkes yere yatsın. | 88-1 | 2015 | |
| Oh, shit. | Siktir. Sen bir de bana sor! Amına koyayım. | 88-1 | 2015 | |
| Oh, me, oh my. | Vay, vay. | 88-1 | 2015 | |
| Drop your weapon. | Silahını bırak! Bunun bir eğlencesi yok ki! At silahını. | 88-1 | 2015 | |
| Well, that ain't fun. | Öyle eğlenceli olmaz ki. | 88-1 | 2015 | |
| Drop your weapon. | Silahını bırak! At silahını! | 88-1 | 2015 | |
| Shoot! Shoot! Shoot! | Vur! Vur! Ateş edin! Ateş edin! | 88-1 | 2015 | |
| God damn it. Don't move! | Allah kahretsin. Kıpırdamayın! Kahretsin. Kıpırdamayın! | 88-1 | 2015 | |
| Get her! | Kadını yakalayın! Vurun onu! | 88-1 | 2015 | |
| On my signal, we make a run for it. | Benim işaretimle deli gibi koşuyoruz. İşaretimle kaçacağız! | 88-1 | 2015 | |
| We've got an officer down. Need backup now. | Polis vuruldu. Desteğe ihtiyacımız var. Bir memur yaralandı, acil destek lazım. | 88-1 | 2015 | |
| Don't worry. | Endişelenmeyin. Bu kalkan Papa tarafından kutsandı. | 88-1 | 2015 | |
| Don't worry. | Endişelenmeyin. | 88-1 | 2015 | |
| It's just a flesh wound. | Sıyrık sadece. | 88-1 | 2015 | |
| I'll walk it off. | Atlatırım. | 88-1 | 2015 | |
| Get out of here, sexies. | Siz gidin buradan seksi şeyler. Gidin buradan, seksiler. | 88-1 | 2015 | |
| 12 10, we have two suspects. | 12 10, iki şüphelimiz var. Dinlemedeyiz. 12 10, iki şüphelimiz var. | 88-1 | 2015 | |
| Standing by. | Beklemede kalın. | 88-1 | 2015 | |
| All right. Look at me. Look at me. | Tamam. Bana bak, bana bak. Pekâlâ, bak bana, bak bana. | 88-1 | 2015 | |
| We gotta go, Flamingo, okay? | Gitmemiz gerek Flamingo, tamam mı? Gitmeliyiz, Flamingo, tamam mı? | 88-1 | 2015 | |
| Lemmy just got shot in the throat. | Lemmy boğazından vuruldu. Lemmy az önce boğazından vuruldu. | 88-1 | 2015 | |
| On the count of three. No! | Üçe kadar sayacağım. Hayır! Bir, iki, üç! Koş! | 88-1 | 2015 | |
| Go! Come on! | Yürü! Hadi! Şerif, size doğru geliyorlar. | 88-1 | 2015 | |
| Sheriff, they're coming your way. | Şerif, size doğru geliyorlar. | 88-1 | 2015 | |
| Ready your weapons. | Silahlarınızı hazırlayın. | 88-1 | 2015 | |
| Hang on tight, girly. | Biraz daha dayan kızım. Sıkı dur kızım. | 88-1 | 2015 | |
| Don't move! | Kıpırdamayın! | 88-1 | 2015 | |
| Go! Go! Go! Go! Go! | Yürü! Yürü! Yürü! Koş! Koş! Koş! | 88-1 | 2015 | |
| Stop right there! Flamingo! | Dur! Flamingo! Dur orada! Flamingo! | 88-1 | 2015 | |
| Get down! | Yat yere! Yat yere! | 88-1 | 2015 | |
| I said stop. | Dur dedim! Dur dedim. | 88-1 | 2015 | |
| You are under arrest. | Tutuklusun. | 88-1 | 2015 | |
| "88 Wilmont Lane. " | "88 Wilmont Lane." "88 Wilmont Yolu." | 88-1 | 2015 | |
| This goes, I go. | Bu giderse, ben de giderim. | 88-1 | 2015 | |
| We're gonna sail across the ocean one day. | Bir gün yelkenliyle okyanusu geçeceğiz. Ben yelkenli kullanmasını bilmiyorum ki. Bir gün okyanusa yelken açacağız. | 88-1 | 2015 | |
| I don't even know how to sail. | Ben yelken açmayı bile bilmiyorum. | 88-1 | 2015 | |
| We'll figure it out. | Bir çaresine bakarız. Sanırım önce tekneye ihtiyacımız olacak. Buluruz bir yolunu. | 88-1 | 2015 | |
| We probably need a boat first. | Muhtemelen bize önce bir tekne lazım. | 88-1 | 2015 | |
| Now get this right, Winks, don't fuck it up. | Şunu iyice kafana sok Winks, bu işi berbat etme. Güzel çek Winks, batırma! | 88-1 | 2015 | |
| You ready? | Hazır mısınız? Hazır mısın? | 88-1 | 2015 | |
| Hold it up, hold it up! Pretend you're tough. | Tut silahı, tut! Sert bir poz ver. | 88-1 | 2015 | |
| Aster has affected her mind. | Aster onun aklını çeliyor. O Aster piçi kızın aklını çeldi. | 88-1 | 2015 | |
| I'm going to marry you one day, Gwen. | Bir gün seninle evleneceğim Gwen. Bir gün seninle evleneceğim, Gwen. | 88-1 | 2015 | |
| Aster, we have to go! | Aster, gitmeliyiz! | 88-1 | 2015 | |
| They're gonna kill us! | Bizi öldürecekler! | 88-1 | 2015 | |
| Oh, this is my favorite song. | Bu benim en sevdiğim şarkı. Bu şarkıdan resmen bıktım. Ah, bu benim en sevdiğim şarkı. | 88-1 | 2015 | |
| Oh, I'm so sick of that song. | Ben sıkıldım bu şarkıdan. | 88-1 | 2015 | |
| This goes, I go. | Bu giderse ben de giderim. Kusura bakma da bu bir tehdit mi? Bu giderse, ben de giderim. | 88-1 | 2015 | |
| Oh, I'm sorry, is that a threat? | Pardon da, bu bir tehdit mi? | 88-1 | 2015 | |
| Give me that. | Ver şunu bana. | 88-1 | 2015 |