• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 154648

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Why not close your eyes? Neden gözlerini kapamıyorsun? Stardust-2 2007 info-icon
You'll drift off better that way. Öyle daha rahat olursun. böylece daha iyi uykuya dalarsın. Stardust-2 2007 info-icon
Service! Buraya bakın! Hancı! Stardust-2 2007 info-icon
Maybe we should carry on and try the next inn, Belki de yola devam edip bir sonraki handa durmalıyız. Belki de bir sonra ki Hanı denemeliyiz, Stardust-2 2007 info-icon
especially if this stone is as close as your runes say. Bilhassa şu taş, taşlarınızın söylediği gibi yakındaysa. Hem işaretler de, taşın yakında olduğunu söylüyorlar. Stardust-2 2007 info-icon
I'll give it one more try. Bir kere daha deneyeceğim. tekrar deneyeceğim. Stardust-2 2007 info-icon
Relax here, my love. Keyfine bak, tatlım. Sen keyfine bak canım. Stardust-2 2007 info-icon
I'll be back just as soon as I've taken care of this customer. Bu müşteri ile ilgilenir ilgilenmez, geri geleceğim. Ben şu müşteriyle ilgilenip hemen geliyorum. Stardust-2 2007 info-icon
At last. We require accommodation. Nihayet. Kalacak yer istiyoruz. Sonunda. Oda istiyoruz. Stardust-2 2007 info-icon
Please help my friend take the horses to the stables. Atları ahıra götürmesi için arkadaşıma yardımcı olun. lütfen arkadaşıma atları ahıra götürmesi için yardım edin. Stardust-2 2007 info-icon
I'm accustomed to better service, Daha iyi bir hizmete alışığım,... Daha iyi hizmetlere alışığım, Stardust-2 2007 info-icon
but you're awake now and that's what counts. ...ama şu anda ayakta olan sizsiniz ve bu da yeterli. ama, uyanmışsın bu da birşey sayılır. Stardust-2 2007 info-icon
Prepare your best room. En iyi odanızı hazırlayın. Stardust-2 2007 info-icon
She got the stone. Stone, stone. Taş onda. Taş, taş. Taş onda. Taş,taş . Stardust-2 2007 info-icon
I'll thank you not to bother my guest, sir. I am the lady of this inn. Misafirimi rahatsız etmezseniz, memnun olurum, efendim. Ben, bu hanın hanımıyım. konuğumu rahatsız etmediğiniz için teşekkürler, efendim. buranın hanımı benim. Stardust-2 2007 info-icon
Glass of wine? Şarap alır mısınız? Bir bardak şarap? Stardust-2 2007 info-icon
No, no, no, no, no. Hayır, hayır, hayır, hayır. Hayır, Hayır, Hayır, Hayır, Hayır. Stardust-2 2007 info-icon
Until my brother is dead, I have vowed to drink only my own wine. Kardeşim ölene dek, sadece kendi şarabımdan içeceğime dair yemin ettim. Kardeşim ölene kadar, Sadece kendi şarabımı içeceğime yemin ettim. Stardust-2 2007 info-icon
Your best room, perhaps? En iyi odanız boş mu? En iyi odanız, lütfen? Stardust-2 2007 info-icon
Of course. Tabii ki. Tabi ki. Stardust-2 2007 info-icon
I'm sorry. I presumed that... Özür dilerim. Sanmıştım ki... Üzgünüm. sizi burda çalışıyor... Stardust-2 2007 info-icon
Traveling alone, are you? Yalnız seyahat ediyorsunuz, değil mi? Yalnız mı yolculuk ediyorsunuz? Stardust-2 2007 info-icon
I've just stabled my four black stallions and my carriage. Biraz önce dört atımı ve arabamı ahıra gönderdim. 4 atımla arabamı şimdi ahıra yerleştirdim. Stardust-2 2007 info-icon
Well, I say mine. It belonged to my late father. Benim diyorum ama rahmetli babama aittiler. Benim diyorum ama. Rahmetli babama aittiler. Stardust-2 2007 info-icon
That's so kind, thank you very much. My name's Tristan. What's yours? Çok naziksiniz, teşekkür ederim. Adım Tristan. Sizinki ne? Çok naziksin, teşekkürler. Benim adım Tristan. Seninki ne? Stardust-2 2007 info-icon
There was not a horse or beast he could not master. Hükmedemediği bir at ya da yaratık yoktu. Evcilleştiremeyeceği herhangi bir at veya yaratık yoktu. Stardust-2 2007 info-icon
So much so that in his youth, he took to riding a camel, Öyle ki, gençken sürmek için bir deveye bile binmiş, hali çok komikmiş. Gençliğinin büyük bir kısmını, bir deveye binerek geçirmiş, Stardust-2 2007 info-icon
which was comical. bu çok gülünç. Stardust-2 2007 info-icon
When he passed, the carriage came to me. Öldüğünde, araba bana kaldı. Öldüğü zaman, Atlı araba da benim oldu. Stardust-2 2007 info-icon
She's got the stone! Taş kızda! Taş onda! Stardust-2 2007 info-icon
She's got it! She's got it! Taş onda! Taş onda! Onda! onda! Stardust-2 2007 info-icon
And it's the largest in all of Stormhold, so they say. Stormhold'daki en büyük at arabası olduğunu söylerler. Dediklerine göre Stormhold'un en büyüğüymüş. Stardust-2 2007 info-icon
How nice for you. If you'll excuse me. Sizin adınıza sevindim. Şimdi, müsaade ederseniz... Ne kadar güzel. Eğer izin verirseniz. Stardust-2 2007 info-icon
That stone you're wearing. It can't be. Taktığınız o taş. Bu olamaz. Taktığın taş. Bu olamaz. Stardust-2 2007 info-icon
Oh, finally. Yeah, good, well done, yes, sir. Sonunda. Evet, aferin, güzel işti, bayım. Of sonunda. evet, güzel, bravo, evet, efendim. Stardust-2 2007 info-icon
Well done. Sweet. Aferin sana. Ne harika. Bravo. harika. Stardust-2 2007 info-icon
Come here. Let me see it. Buraya gel. Bırak da bakayım. Buraya gel. göreyim şunu. Stardust-2 2007 info-icon
You have no idea what you're meddling with. Nasıl bir işe bulaştığına dair bir fikrin bile yok. İnan bana neyle ugraştığını bilmiyorsun. Stardust-2 2007 info-icon
I am Primus, the first born of Stormhold and I demand that you bring it to me! Ben Primus'um, Stormhold kralının ilk oğlu ve senden onu bana getirmeni istiyorum! Ben Primus'um. Stormhold hanedanının ilk doğanı ve onu bana getirmeni emrediyorum. Stardust-2 2007 info-icon
Bring me the stone! Now! Taşı bana getir! Hemen! Taşı bana getir! Şimdi! Stardust-2 2007 info-icon
Prince Primus! Don't touch anything they give you! They tried to... Prens Primus! Size verdikleri hiçbir şeye dokunmayın! Beni zehirlemeye çalış... Prens Primus! Size getirdikleri hiçbir Şeye dokunmayın! Sizi zehir... Stardust-2 2007 info-icon
Are you all right? Billy! Sen iyi misin? Billy! Iyi misin? Billy! Stardust-2 2007 info-icon
Get him! Yakala onu! getir onu! Stardust-2 2007 info-icon
The burning golden heart of a star at peace Bir yıldızın, parıldayan altın kalbi... Huzurlu bir yıldızın ışıldayan altın kalbi Stardust-2 2007 info-icon
is so much better than your frightened little heart. ...senin korkudan titreyen küçücük kalbinden kat ve kat iyidir. korkmuş küçük bir kalpten çok daha iyidir. Stardust-2 2007 info-icon
Even so, better than no heart at all. Yine de, hiç olmamasından iyidir. Ve tabi ki, hiç kalp olmamasından da iyidir. Stardust-2 2007 info-icon
Yvaine? Hold me tight and think of home. Yvaine? Bana sıkıca tutun ve evini düşün. Yvaine? bana sıkıca tutun ve evi düşün. Stardust-2 2007 info-icon
What the hell did you do? What did I do? What did you do? Sen ne yaptın? Ne mi yaptım? Asıl sen ne yaptın? Ne yaptın sen? Ne mi yaptım? Asıl sen ne yaptın? Stardust-2 2007 info-icon
"Think of home!" That was a great plan! "Evini düşün!" Harika bir plandı! "Evi düşün!" süper bir fikirdi! Stardust-2 2007 info-icon
You thought of your home and I thought of mine Sen kendi evini düşündün, ben de kendi evimi... Sen kendi evini düşündün ben de benimkini Stardust-2 2007 info-icon
and now we're halfway between the two! ...ve şimdi ikisinin ortasında kalakaldık! ve şimdi ikisinin arasında bir yerde kaldık! Stardust-2 2007 info-icon
Oh, you stupid cow! What did you think of your home for? Seni aptal! Ne diye kendi evini düşündün ki? Of, seni aptal inek! Ne diye evini düşündün ki? Stardust-2 2007 info-icon
You just said "home"! Sadece "evini" dedin! Sen "ev" dedin! Stardust-2 2007 info-icon
If you wanted me to think of your home, you should have said! Senin evini düşünmemi istediysen, bunu bana söylemeliydin! Eğer senin evini düşünmemi istiyorduysan, öyle söylemen gerekiyordu! Stardust-2 2007 info-icon
Some crazy lady was going to cut your heart out Deli kadının teki kalbini söküp almak üzereydi... Deli bir kadın kalbini kesip çıkarıcaktı Stardust-2 2007 info-icon
and you wanted more specific instructions? ...ve sen benden ayrıntılı bir açıklama mı bekliyordun? ve sen daha kesin açıklamalar mı bekliyodun? Stardust-2 2007 info-icon
Perhaps you'd like it in writing! Or a diagram, maybe! Belki de yazılı olarak istersin! Ya da çizerek anlatmamı! Belki yazılı olarak isterdin ha! ya da çizilmiş halde! Stardust-2 2007 info-icon
Look, Captain Shakespeare! Caught ourselves a little bonus! Bakın, Kaptan Shakespeare! Kendimize ufak bir ikramiye yakaladık! Bakın, Kaptan Shakespeare! kendimize küçük bir ödül yakaladık! Stardust-2 2007 info-icon
A couple of Lightning Marshals! Bir çift "Yıldırım Polisi"! Bir çift şimşek Mareşali! Stardust-2 2007 info-icon
They don't look like Lightning Marshals to me. Bana pek de Yıldırım Polisi'ymiş gibi görünmediler. Bana pek de şimşek mareşali gibi gelmediler. Stardust-2 2007 info-icon
Why else would anyone be up here in the middle of a storm? Peki başka kim burada, bir fırtınanın ortasında durur ki? başka biri bir fırtınanın ortasında niye havada olsun ki? Stardust-2 2007 info-icon
"Why else would anyone be up here in the middle of a storm?" "Peki başka kim burada, bir fırtınanın ortasında durur ki?" "başka biri bir fırtınanın ortasında niye havada olsun ki?" Stardust-2 2007 info-icon
Well, let's think. Şey, bir düşünelim. Hmmm, bir düşünelim. Stardust-2 2007 info-icon
Now, who are you? Şimdi, siz kimsiniz? Şimdi, kimsiniz siz? Stardust-2 2007 info-icon
Let's see if a night on our lovely brig will loosen their lips! Geminin hapishanesinde, bir gece geçirdikten sonra... Gemi hapisanesinde geçirecekleri bir gece dillerini çözer mi görelim! Stardust-2 2007 info-icon
Get them in the brig! You heard the man! Let's go! Onları hapishaneye götürün! Kaptanı duydunuz! Gidelim! ikisini de hapisaneye getirin! Adamı duydun! gidelim! Stardust-2 2007 info-icon
Get them into the brig and the rest of you dirty dogs, back to work! Onları aşağı indirin ve siz geri kalan sersemler, işinizin başına dönün! İkisini de hapishaneye getirin ve siz de işinize dönün pis köpekler! Stardust-2 2007 info-icon
We've got lightning to catch! Come on! Yakalamamız gereken bir yıldırım var! Haydi! Yakalamamız gereken şimşekler var! Hadiii! Stardust-2 2007 info-icon
They're going to kill us, aren't they? I don't know. Bizi öldürecekler, öyle değil mi? Bilmiyorum. bizi öldürücekler değil mi? Bilmiyorum. Stardust-2 2007 info-icon
You know, it's funny. I used to watch... Biliyor musun, bu çok komik. Eskiden insanları izlerdim. Biliyo musun, bu çok komik. Eskiden... Stardust-2 2007 info-icon
I used to watch people having adventures. İnsanları atıldıkları maceraları izlerdim. Eskiden macera yaşayan insanları izler. Stardust-2 2007 info-icon
I envied them. Onları kıskanırdım. Onlara özenirdim. Stardust-2 2007 info-icon
What? So ending up with my heart cut out, that'll serve me right, will it? Ne yani? Kalbim sökülerek mi ölmeliyim, bu kendimi iyi mi hissetmemi sağlayacak? Ne? Yani kalbimi çıkardıklarında, Bu benim için iyi olacak, öyle mi? Stardust-2 2007 info-icon
No. No, I didn't... I didn't mean it like that. Hayır. Hayır, ben öyle. Ben öyle demek istemedim. Hayır, Hayır. Öyle demek istemedim. Stardust-2 2007 info-icon
Look, I admire you dreaming. Bak, hayaline hayranım. Bak. Hayal kurmana özeniyorum. Stardust-2 2007 info-icon
Shop boy like me, Benim gibi bir tezgâhtarın,... Benim gibi bir çırak, Stardust-2 2007 info-icon
I could never have imagined an adventure this big ...dilediği şey için, böylesine büyük bir maceraya atılacağını... Bu kadar büyük bir macerayı Stardust-2 2007 info-icon
in order to have wished for it. ...tahmin bile edemezdim. Bırak dilemeyi hayal bile edemezdi. Stardust-2 2007 info-icon
I just thought I'd find some lump of celestial rock Sadece gökten düşen bir taş parçası bulacağımı... Ufak bir göktaşı parçası bulup Stardust-2 2007 info-icon
and take it home, and that would be it. ...ve eve götüreceğimi düşünmüştüm, hepsi bu. eve götürürüm diye düşünmüştüm. Hepsi bu. Stardust-2 2007 info-icon
And you got me. Ama beni buldun. ve beni buldun. Stardust-2 2007 info-icon
If there's one thing I've learned in all my years watching Earth, Dünyayı seyrettiğim onca yıl boyunca, öğrendiğim tek bir şey varsa,... Bu kadar yıldır dünyayı izlerken ögrendiğim birşey varsa o da, Stardust-2 2007 info-icon
it's that people aren't what they may seem. ...o da insanların göründüğü gibi olmadığıdır. insanların göründüğü gibi olmamalarıdır. Stardust-2 2007 info-icon
There are shop boys Tezgâhtarlık yapanlar... Çıraklar vardır Stardust-2 2007 info-icon
and there are boys who just happen to work in shops for the time being. ...ve geçici bir süreliğine bir dükkânda çalışanlar vardır. ve bir dönem için dükkanda çalışan çocuklar vardır. Stardust-2 2007 info-icon
And trust me, Tristan, you're no shop boy. İnan bana, Tristan, sen bir tezgâhtar değilsin. Inan bana, Tristan, sen bir çırak değilsin. Stardust-2 2007 info-icon
You saved my life. Thank you. Hayatımı kurtardın. Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın.Teşekkür ederim Stardust-2 2007 info-icon
Well, well, well. Vay, vay, vay. eveeeeet. Stardust-2 2007 info-icon
The last brother dead. Son kardeşim de öldü. son kardeş de ölmüş. Stardust-2 2007 info-icon
Which means that I'm king. Bu da kral olduğum anlamına gelir. bu da ben Kralım demektir. Stardust-2 2007 info-icon
I'm king! Ben Kralım! Stardust-2 2007 info-icon
Not yet, brother. Henüz değil, kardeşim. Henüz değilsin kardeşim Stardust-2 2007 info-icon
Damn. I still need the stone. Lanet olsun. Hâlâ o taşa ihtiyacım var. Kahretsin! Hala taşa ihtiyacım var. Stardust-2 2007 info-icon
Your brother doesn't have it? Well, why don't you find out? Taş kardeşinizde değil mi? Neden kendin öğrenmiyorsun? Kardeşiniz de yok mu? Niye, ögrenip bana söylemiyorsun? Stardust-2 2007 info-icon
Where is my stone? Taşım nerede? Bilmiyor... Taşım nerde? Stardust-2 2007 info-icon
I don't... Bende değil... Stardust-2 2007 info-icon
The man, see, your brother... I heard him speak of a stone. Şu adam, yani kardeşiniz... Onu bir taştan söz ederken duydum. O adam, bakın, kardeşiniz... Bir taştan bahsediyordu. Stardust-2 2007 info-icon
Yeah. The girl had it. The girl had it. Evet. Taş kızdaydı. Taş, o kızdaydı. evet. taş kızda. taş kızda. Stardust-2 2007 info-icon
What girl? I don't know. ne kızı? bilmiyorum. Stardust-2 2007 info-icon
A girl. She got away. Because this was a trap set up for her, Bir kız işte. Kaçıp gitti. Çünkü ona bir tuzak kurulmuştu... Bir kız. Kaçtı. Çünkü bu ona kurulmuş bir tuzaktı, Stardust-2 2007 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 154643
  • 154644
  • 154645
  • 154646
  • 154647
  • 154648
  • 154649
  • 154650
  • 154651
  • 154652
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim