Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 154649
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
but your brother, he come just straight into it. | ...ama kardeşiniz, bu tuzağın tam ortasına düştü. ama kardeşiniz direk tuzağa dalıverdi. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
A trap? Set by who? | Tuzak mı? Kim kurdu ki? Bir tuzak? Kim kurmuş? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
A woman you should pray you'll never meet. | Karşılaşmamak için dua edeceğiniz bir kadın. Karşılaşmadığınız için şükretmeniz gereken bir kadın. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
She's gone. She took your brother's carriage. | O gitti. Kardeşinizin arabasını aldı. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This woman wanted my stone? | Şu kadın, benim taşımı mı istedi? Hayır. Kızın kalbini istedi. Bu kadın benim taşımı mı istiyor? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
No. She wanted the girl's heart. | Hayır. O, kızın kalbini istiyor. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
She said the girl was a star and she wanted to cut out her heart and... | Kızın bir yıldız olduğunu, onun kalbini sökeceğini ve sonra da... Dedi ki: Kız bir yıldızmış ve Kızın kalbini çıkarıp... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Eat it? | Yiyeceğini mi söyledi? Yemek mi istiyormuş? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Do you have any idea what this means? | Bunun ne demek olduğunun farkında mısın? bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Everlasting life. | Sonsuz yaşam. Sonsuz hayat. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
King forever. | Sonsuza dek kral olacağım. Sonsuza kadar Kral olmak. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's not here, sire. | Burada değil, efendim. Burda yok, efendimiz. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This idiot's coming with us. | Bu salak da bizimle geliyor. bu salak bizimle geliyor. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Ask again. We have asked again | Bir daha sorun. Tekrar sorduk... Tekrar sorun. Tekrar sorduk | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
and the answer is still the same. She is airborne! | ...ve cevap hâlâ aynı. Gökyüzünde! ve cevap hala aynı. Kız havada! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Well, she can't remain so forever. | Orada sonsuza dek kalamaz. Yere iner inmez, bana haber verin! Eh, sonsuza kadar orda kalamaz. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Inform me as soon as she touches ground! | Yere ayak bastığı an bana haber verin! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Immediately! Do you understand? | Anında! Anladınız mı? Derhal! Anlaşıldı mı? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Watch your tongue, sister! It is you and not we who've lost her. | Söylediklerine dikkat et, kardeşim! Onu elinden kaçıran sensin, biz değiliz. Laflarına dikkat et abla! Onu kaybeden sensin, biz değil. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Lost her and broken the knife! | İzini kaybettin ve bıçağı kırdın! Onu kaybeden ve bıçağı kıran! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Even if you apprehend her, how will you complete the deed? | Hem onu yakalasan bile işini nasıl bitireceksin? Hadi kızı yakaladın diyelim, görevi nasıl tamamlayacaksın? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Perhaps you should return now and one of us set out in your place. | Belki de hemen geri dönmelisin ve birimiz senin yerini almalıyız. Belki de geri dönmelisin ve senin yerine birimiz geçmeliyiz. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I'll bring her home and deal with her there. | Onu eve getireceğim ve işini orada bitireceğim. Onu eve getireceğim İcabına orda bakarım. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Be sure everything is ready for our arrival. | Oraya vardığımızda, her şeyin hazır olduğundan emin olun. Geldiğimizde herşeyin hazır olmasına dikkat edin. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Tell me about Victoria then. | Bana Victoria'dan söz etsene. Bana Victoria'dan bahset. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Well, she... | Şey, o, o... Hmmm,O... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
There's nothing more to tell you. | Sana anlatabileceğim başka bir şey yok. anlatacak pek birşey yok. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Because the little I know about love is that it's unconditional. | Aşk hakkında bildiğim tek şey, kayıtsız ve şartsız olduğudur. eğer aşk hakkında azıcık birşey biliyorsam o da,aşkın koşulsuz olduğudur. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's not something you can buy. | Satın alabileceğin bir şey değildir. Satın alabileceğin birşey değil. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Hang on. This wasn't about me buying her love. | Orada dur bakalım. Aşkını satın almaya çalışmıyordum. Dur bi dakika. Bu benim onun aşkını satın almamla alakalı değil. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This was a way for me to prove how I felt. | Bu, ona karşı neler hissettiğimin kanıtı olacaktı. Sadece nasıl hissettiğimi kanıtlamamla ilgili. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
And what's she doing to prove how she feels about you? | Peki o, sana karşı neler hissettiğini kanıtlamak için ne yapıyor? Peki o ne yapıyor sana olan aşkını kanıtlamak için? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Look, Yvaine, you'll understand when you meet her. All right? | Bak, Yvaine, onunla tanıştığında anlayacaksın. Tamam mı? Bak, Yvaine, Onunla tanıştığın zaman anlayacaksın, Tamam mı? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Provided we don't get murdered by pirates first. | Tabii ilk önce, korsanlar tarafından öldürülmezsek. Tabi önce korsanlar tarafından öldürülmezsek. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Murdered by pirates. Heart torn out and eaten. Meet Victoria. | Korsanlar tarafından öldürülmek. Kalbimin çıkarılıp yenmesi. Victoria ile tanışmak. Korsanlar tarafından öldürülmek. Kalbinin çıkarılıp yenmesi. Victoria'yla tanışmak. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I can't quite decide which sounds more fun. | Hangisi daha komik bir türlü karar veremiyorum. Hangisi daha eğlenceli karar veremedim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
We've located the sky vessel. | Bir hava aracında olduğunu tespit ettik. Uçan geminin yerini tespit ettik. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's headed north for the port town on Mount Drummond | Kuzeye, Drummond dağındaki liman kasabasına doğru gidiyor... Kuzeye yönelmiş Mount Drummond'daki liman kentine gidiyor | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
and you are no longer the only one seeking the star. | ...ve artık yıldızı arayan tek kişi de sen değilsin. ve artık yıldızı arayan tek kişi sen değilsin. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
There's someone following your tracks! | İzlerini takip eden biri var! Izlerini takip eden biri var! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
A witch? A warlock? | Bir cadı mı? Yoksa bir büyücü mü? Bir cadı? Bir büyücü? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
A prince and he's catching you up! Get a move on! | Bir prens ve sana yetişmek üzere! Biraz acele et! Bir prens ve sana yetişmek üzere! Hızlı hareket etmen lazım! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
So, this is the part where you tell me who you are and why you're up here. | Şu an, bana kim olduğunuzu ve burada ne aradığınızı söylemeniz gereken an. Evet, Bu, senin bana kim olduğunuzu ve burda ne yaptığınızı söyleceğin bölüm. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Or I'll snap her pretty little fingers one by one like dry twigs! | Yoksa bu kızın, küçük güzel parmaklarını kuru birer dalmış gibi kıracağım. Yoksa onun güzel,küçük parmaklarını kuru dallar gibi teker teker kırıveririm! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
My name is Tristan Thorn. | Adım Tristan Thorn. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
This is my wife, Yvaine. Your wife? | Bu da eşim, Yvaine. Eşin mi? Bu da karım, Yvaine. Karın? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Far too young and radiant to belong to just one man! | Tek bir adama ait olmak için fazlasıyla genç ve sevecen. Sadece bir erkeğe ait olabilmek için çok genç ve parlak! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's share and share alike aboard my vessel, sonny boy! | Bunu herkesle, özellikle de gemimdeki adamlarla paylaşmalısın, evlat! Benim gemime binen paylaşır,evlat! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
If you dare even touch her... | Ona dokunmaya cüret edersen,... Eğer ona dokunmaya cüret edersen... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
You may think you're showing a little spirit in front of your lady friend, | Bu genç bayanın önünde, bir cesaret gösterisi sergilediğini zannedebilirsin,... Bayan arkadaşının yanında,cesurluk tasladığını düşünüyor olabilirsin, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
but if you talk back to me again, I'll feed your tongue to the dogs, | ...ama benimle bir daha bu şekilde konuşursan, dilini köpeklere yediririm,... Ama bir daha bana cevap verirsen, Dilini köpeklere yediririm | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
you impertinent little pup! | ...seni saygısız köpek eniği! Seni küstah küçük enik ! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Sir? Better! But still interrupting. | Efendim? Daha iyi! Ama hâlâ sözümü kesiyorsun. Bayım? Daha iyi! ama hala rahatsız edici. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Let's see. A hanging's always good for morale! | Bakalım. Adam asma, moral açısından her zaman iyi olmuştur! Bakalım. İpe çekmek, her zaman moral verir! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Maybe we'll watch you dance a gallows jig! | Belki de seni, bir darağacında dans ederken izlemeliyiz. Belki sizi darağacı dansı yaparken izleriz ha?? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Or perhaps I'll just tip you over the side and have done with it! | Ya da kenardan aşağı atar ve bununla yetinirim! Veya da sizi aşağıya atıp işi bitiririm! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It's a very long way down. | Aşağı epey uzun bir yol var. aşağıya kadar oldukça uzun bir yol var. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Plenty of time to reminisce about your pitifully short lives. | Acınası hayatlarınızı hatırlamak için yeterince vaktiniz olur. Acınası kısa hayatlarınızı yadetmek için bol bol zamanınız olur. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Please, look, we're just trying to make our way home, | Lütfen, bakın, biz sadece eve dönmeye çalışıyorduk. Lütfen, bakın sadece eve dönüş yolunu bulmaya çalışıyorduk, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
back to a place called Wall, where I come from. | Büyüdüğüm yere, Duvar adındaki kasabaya. Benim geldiğim, Wall adında bir yer. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I said we were trying to get home to Wall. | Duvar'a yani evimize dönmeye çalıştığımızı söyledim. Wall'daki evimize dönmeye çalışıyoruz dedim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
That's one lie too many, my son. | Yalanlarını yeterince dinledim, evlat. Bu çok büyük bir yalan oğlum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Wall? Shut up. | Duvar mı? Kapa çeneni. Wall? Kapa çeneni. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Thought you could just wander onto my patch, did you? | Bana öylece yamanabileceğini ve sonra da hikayeni anlatacak kadar... Gemimde öylece dolanabileceğini sandın Değil mi? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
He is. Yeah, he's gonna... And live to tell the tale? | ...yaşayabileceğini mi sandın? Atacak. Evet, onu atacak. Yapacak. evet, yapacak... ve hikayeyi anlatacak kadar yaşayacagını? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
All right, go, on the deck, on the deck, on the deck! Now, go, go, go! | Tamam, koşun, güverteye, güverteye, güverteye! Hemen, koşun, koşun, koşun! Hadi, güverteye, güverteye Şimdi, gidelim, gidelim | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Big mistake, Mr. Thorn! And the last one you'll ever make! | Büyük hata, Bay Thorn! Yaptığınız son hata buydu! Büyük hata, Bay Thorn! Yapacağınız son hata! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
No! No! You brute! Come... Come on! | Hayır! Hayır! Hayvan! Gel... Haydi! Hayı!Hayır!! Seni hayvan! Hadi... Hadi! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
You murderer! You pig! Come on! Get up! Get up! | Katil! Domuz! Haydi! Kalk ayağa! Ayağa kalk! Katil! domuz! Yürü! ayağa kalk! Kalk! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I'm taking the girl to my cabin, and mark my words, | Kızı kamarama götürüyorum. Şunu aklınızdan çıkarmayın,... Kızı kamarama götürüyorum, ve beni iyi dinleyin, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
anyone who disturbs me for the next few hours | ...önümüzdeki birkaç saat içinde, beni her kim rahatsız ederse,... önümüzdeki birkaç saat içinde beni rahatsız eden olursa | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
will get the same treatment! What? You'II... | ...ona da aynı şekilde davranırım! Ne? Sen... aynı muammeleyi görecek! Ne? Siz... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
No, you idiot! I'll sling you over the side as well! | Hayır, seni salak! Sizi de tuttuğum gibi aşağı atarım! Hayır, seni salak! Seni de aşağıya atacağım! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Captain's busy. So should you be. | Kaptan meşgul. sizde işinize bakın. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Get in there, wench! | İçeri gir, sürtük! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
So, that went well, I thought. | Eh, iyi gitti değil mi. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Now, tell me news of my beloved England. | Evet, şimdi bana sevgili Ingiltere'mi anlatın. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I want to hear absolutely everything. | Herşeyi duymak istiyorum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Hang on. I can't believe your crew fell for that. | Dur bi dakika. Mürettebatının bunu yuttuğunu sanmıyorum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
And where in God's name did you get that mannequin from? | Ve tanrı aşkına o cansız mankeni nerden buldun? | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Oh, it works every time. | Oh, Herzaman işe yarar. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
An ounce of bargaining, a pinch of trickery, | Bir kilo pazarlık, Bir tutam hilebazlık, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
a soup�on of intimidation, et voil?! | azıcık gözdağı, ve işte! | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
The perfect recipe for a towering reputation | Bir damla bile kan dökmeden dehşetli bir | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
without ever having to spill one drop of blood. | üne sahip olmanın mükemmel tarifi. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Ever try to get blood stains out of a silk shirt? Nightmare. | Hiç ipek bir gömlekten kan lekesi çıkarmayı denediniz mi? Tam bir kabus. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Right. I still don't understand how they won't recognize me. | Doğru. Ama hala beni nasıl tanımayacaklarını anlamıyorum. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Tristan, dear boy, when I'm done, | Tristan, sevgili oğlum, seninle işim bittiğinde, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
your own mother won't recognize you. | öz annen bile seni tanıyamayacak. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Now, we've no time to waste. | Şimdi, kaybedecek vaktimiz yok. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
We have only two hours before we make port. | limana varmadan önce sadece 2 saatimiz var. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
First and foremost... | İlk önce ve en önemlisi... | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
It'll be so good to see you out of those dreary clothes. | Seni şu yavan kıyafetleri çıkarmış olarak görmek güzel olacak. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
So very small town errand boy. Howlingly parochial. | Küçük kasaba, çırak çocuk. kasvetli, dar görüşlü. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Here. Tr?s you. | İşte. tam sana uygun. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I wore it as a younger man. I hate to throw anything away. | Bunu gençken giyerdim. Birşeyleri atmaktan nefret ederim. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
You know the day you do, it'll come back in fashion, | Mutlaka tekrar modası gelecektir, | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
be oh, so de la mode. | Oh, çok moda. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
Now, you, darling. | Şimdi, sana gelelim tatlım. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |
I have some lovely dresses. Take your pick. | Bir çok güzel elbisem var. birini seç. | Stardust-2 | 2007 | ![]() |