Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178707
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
And one that has given it's military arm too much control. | Hem de askeri kanadına çok fazla kontrol veren bir tane. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
In any military exercise you have to expect a certain measure of deviation. | Her askeri tatbikte, belirli bir sapma beklenmesi gerekir. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
A measure? What about total, complete, utter failure? | Belirli bir sapma mı? Peki ya tamamen, bütünüyle, mutlak bir başarısızlık ne olur? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Gentlemen, i think it's time we faced the fact | Beyler, sanırım artık Müttefiklerin... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The allies are coming come sooner or later. | ...er geç geleceği gerçeğini kabul etmemizin zamanı geldi. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I say we sit back and let them wipe out the Nazis. | Ben arkamıza yaslanıp Nazileri halletme işini onlara bırakalım derim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And ask every living soul in Europe to pay the price. Use your head. | Avrupa'daki her bir yaşayana bunun bedelini ödeterek, öyle mi? Kafanı çalıştır. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Carl, please. I'm sorry Ludwig, I've held my tongue too long. | Carl, lütfen. Kusuruma bakma Ludwig, ama yeterince sustum. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We must now confront Hitler now. Force him out. | Hitler'in karşısına şimdi çıkmalıyız. Onu indirmeliyiz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
When Hitler's gone, then what? | Hitler gittikten sonra, ne yapacaksınız? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I'm sorry, who is this man? | Özür dilerim. Bu adam kim? Affedersiniz, bu adam kim? Affedersiniz, bu adam kim? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Colonel Stauffenberg is Oster's replacement. | Albay Stauffenberg Oster'in yerine geldi. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
He's been transferred to my office, at the War Ministry. | Savaş Bakanlığında, benim ofisime atandı. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
How is your uncle? He is well sir, he sends his regards. | Amcanız nasıl? İyiler, efendim, selamlarını yolladı. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
He speaks very highly of you. And of you, General. | Sizi çok övdü. Sizi de, General. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
One of the things that made Oster such a great organizer, Was that he kept his opinions to himself. | Oster'ı harika bir idareci yapan şeylerden biri... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I am simply asking what you intend to do when Hitler is gone. | Size basit bir şekilde Hitler gittikten sonra ne yapacağınızı soruyorum. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
You don't really believe you can just walk into the Reich chancellary ... | Devlet binasına öylece girip... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And command the army to end the war? | ...orduyu savaşın sonuna kadar yöneteceğinizi düşünmüyorsunuzdur herhalde? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Yes, we do. | Evet, düşünüyoruz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
You are in the presence of men who would have been Hitler's inner circle. | Hitler'le samimi olan adamlara yakınsınız. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Instead we refused, Colonel. | Ama yine de reddettik, Albay. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The people know we put our principles above personal gain. | İnsanlar ilkelerimizin bizden önce geldiğini bilecek. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We have the respect of the people | İnsanlarımıza ve ordumuza Halkın ve ordunun saygısına sahip olacağız. Halkın ve ordunun saygısına sahip olacağız. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Then you don't need me. | O zaman bana ihtiyacınız yok. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Those men are confusing respect with popularity | Bu adamlar saygıyı, popülerlikle karıştırıyorlar. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The army swore an oath. An oath that won't just die with Hitler. | Ordu bir yemin etti. Hitler'le birlikte ölmeyecek bir yemin. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
How are we gonna deal with Goebbels, Himmler and the SS? | Goebbels'le, Himmler ve SS'le nasıl başa çıkacaksınız? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
They will wipe you out. It doesn't matter. | Sizi yok edecekler. Bunun önemi yok. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
It only matters that we act, now. Before we lose the war. | Tek önemli olan şu an harekete geçmemiz. Savaşı kaybetmeden. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Otherwise, this will always be Hitler's Germany. | Yoksa, bu hep Hitler'in Almanya'sı olarak hatırlanacak. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And we have to show the world... that not all of us were like him. | Ve dünyaya hepimizin onun gibi olmadığını göstermeliyiz. Dünya'ya hepimizin onun gibi olmadığını göstermiş olacağız. Dünya'ya hepimizin onun gibi olmadığını göstermiş olacağız. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
There has to be a chance of success. | Başarı şansı olmalı. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I thought we agreed I'd come see you in Bamberg. | Sizin Bamberg'te görmeye geleceğim konusunda anlaştığımızı sanıyordum. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The children couldn't wait. | Çocuklar bekleyemedi. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We've already considered Valkyrie, it isn't suitable. | Valkür'ü zaten tartıştık, ama uymuyor. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Not as it's currently written. But the Colonel has an idea, i think we should consider. | Şu anki haliyle uymuyor. Ama Albay'ın bir fikri var, bence bir gözden geçirmeliyiz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Excuse me, what is Valkyrie? Operation Valkyrie. | Affedersiniz, Valkür nedir? Operasyon Valkür. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The reserve army has thousands of men all over Berlin. | Yedek Ordunun Berlin'in her tarafında binlerce adamı var. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Valkyrie is Hitler's contingency plan, to mobilize those men during a national emergency. | Valkür Hitler'in acil durum planı... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The sole purpose of the order is to protect Hitler's government if he's cut off or killed. | Emrin tek amacı Hitler ölürse ya da iletişimi kesilirse, hükümetini korumak. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And what use is this to us? | Peki bunun bize ne faydası var. Peki bunun bize ne yararı olacak? Peki bunun bize ne yararı olacak? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Valkyrie is designed to contain civil unrest. | Valkür sivil kargaşasını bastırmak için hazırlandı. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
But what if the SS were staging a coup? | Ama ya SS bir darbe planlıyor olsaydı? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
State security is trying to overthrow Hitler, how would high command respond? | Devlet güvenliği Hitler'i devirmeye çalışıyor olsaydı... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We would have no choice, we would declare a military state of emergency. | Başka şansımız olmaz, askeri olağanüstü hâl ilan ederdik. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Exactly, and initiate Valkyrie. Hitler's own reserve army using Hitler's own plan. | Kesinlikle ve Valkür'ü başlatırdık. Hitler'in kendi yedek ordusu onun planını kullanıyor. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We'll have no choice but to seize power in Berlin | SS'lerin komutayı devralmasını engellemek için... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
To prevent the SS take over. | ...Berlin'de kontrolü ele geçirmekten başka şansımız yok. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
They'll think they're fightin for Hitler's government, not against it. | Hitler'in hükümetine karşı değil, onun için savaştıklarını zannedecekler. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
While we quietly put a new government in place. | Biz de bu sırada yeni bir hükümet kuracağız. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
But only if he's dead. | Ama tabii sadece o ölürse bunlar olabilir. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
That's what you're saying, isn't it? | Sizin de söylediğiniz o, değil mi? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
How else are you gonna convince people the SS are trying to seize power? | Yoksa nasıl insanları SS'in yönetimi ele geçirmeye çalıştığına inandıracaksınız ki? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We have to kill Hitler. I'm disappointed in you, Colonel. | Hitler'i öldürmemiz gerek. Beni hayal kırıklığına uğrattınız, Albay. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I thought a man of your background, would suggest a more honorable approach. | Sizin gibi geçmişi olan birinin, daha onurlu bir yaklaşım sergileyeceğini düşünmüştüm. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Your plan has a few minor obstacles, Colonel. | Planınızın birkaç aksak noktası var, Albay. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
First, Valkyrie would have to be re written, to exclude the SS. | İlk olarak, Valkür'ün SS'i dışarıda tutacak şekilde yeniden yazılması gerekli. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And I'll need your help to get a copy. | Onun bir kopyasına ulaşmak için yardımınıza ihtiyacım olacak. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Rewriting an order is one thing. | Emri baştan yazmak bir şey. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Distributing it is another. | Dağıtmak başka bir şey. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
In this case we'd be wilfully circulating written evidence of high treason. | Bu durumda, vatana ihanetin yazılı kanıtlarını dağıtıyor durumuna düşeceğiz. Bu durumda, vatan hainliğinin yazılı delilini dağıtıyor olacağız. Bu durumda, vatan hainliğinin yazılı delilini dağıtıyor olacağız. Bu durumda, vatana ihanetin yazılı kanıtlarını dağıtıyor durumuna düşeceğiz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Evidence requiring Hitler's signature. | Üstünde Hitler'in imzasının olması gereken kanıtlar... Hitler'in imzasının gerekli olduğu bir delil. Hitler'in imzasının gerekli olduğu bir delil. Üstünde Hitler'in imzasının olması gereken kanıtlar... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Well, we can all draw straws for the job. | Bu iş için çöp çekebiliriz. İş için çöp çekebiliriz. İş için çöp çekebiliriz. Bu iş için çöp çekebiliriz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And what about Fromm? Fromm, who is Fromm? | Peki ya Fromm'dan ne haber? Fromm mu? Fromm da kim? Peki ya Fromm? Fromm mu, o da kim? Peki ya Fromm? Fromm mu, o da kim? Peki ya Fromm'dan ne haber? Fromm mu? Fromm da kim? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
He's the commander of the reserve army. | İhtiyat kıtasının komutanı. Yedek Ordunun komutanı. Yedek Ordunun komutanı. İhtiyat kıtasının komutanı. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I can put the reserve troops on alert, but only Fromm can initiate Valkyrie. | İhtiyat kuvvetlerini alarm durumuna geçirebilirim... Yedek kuvvetleri alarm durumuna geçirebilirim... Yedek kuvvetleri alarm durumuna geçirebilirim... İhtiyat kuvvetlerini alarm durumuna geçirebilirim... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Can you get to him? | Onu ikna edebilir misin? Ona yanımıza çekebilir misiniz? Ona yanımıza çekebilir misiniz? Onu ikna edebilir misin? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We're running out of time, can you get to Fromm? | Zamanımız azalıyor, Fromm'u ikna edebilir misin? Zamanımız azalıyor, Fromm'u yanımıza çekebilir misiniz? Zamanımız azalıyor, Fromm'u yanımıza çekebilir misiniz? Zamanımız azalıyor, Fromm'u ikna edebilir misin? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
He's a carreerist pig. | Adam, kariyer düşkünü domuzun teki. O mevki düşkünü bir domuz. O mevki düşkünü bir domuz. Adam, kariyer düşkünü domuzun teki. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
But one who's gone as far as he could go in Hitler's army. | Hitler'in ordusunda yükselebileceği son noktaya kadar çıktı bile. Hitler'in ordusunda gidebileceği en yüksek noktada. Hitler'in ordusunda gidebileceği en yüksek noktada. Hitler'in ordusunda yükselebileceği son noktaya kadar çıktı bile. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
It's no secret he's not happy about it. | Bu durumdan memnun olmadığı da aşikâr. Bu konu hakkında pek mutlu olmadığı bir sır değil. Bu konu hakkında pek mutlu olmadığı bir sır değil. Bu durumdan memnun olmadığı da aşikâr. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Offer him a key position in the new regime. | Yeni yönetimde ona yetkili bir mevki öner. Yeni hükümette ona önemli bir yer teklif edin. Yeni hükümette ona önemli bir yer teklif edin. Yeni yönetimde ona yetkili bir mevki öner. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Make him see the light. | Işığı görmesini sağla. Işığı görmesini sağlayın. Işığı görmesini sağlayın. Işığı görmesini sağla. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Colonel Stauffenberg, sir. Welcome back. It's an honor, sir. | Albay Stauffenberg. Tekrar hoş geldiniz. Şeref verdiniz, efendim. Albay Stauffenberg, efendim. Hoş geldiniz. Bu bir onur, efendim. Albay Stauffenberg, efendim. Hoş geldiniz. Bu bir onur, efendim. Albay Stauffenberg. Tekrar hoş geldiniz. Şeref verdiniz, efendim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I 'd send you to the front, but i think you'd surrender just to be Montgomery's whore. | Aslında seni cepheye yollardım, ama sen... Seni cepheye yollardım, ama sadece... Seni cepheye yollardım, ama sadece... Aslında seni cepheye yollardım, ama sen... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The General will see you now. | General sizinle şimdi görüşecek. General şimdi sizi görecek. General şimdi sizi görecek. General sizinle şimdi görüşecek. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I wanted to introduce our new man, Colonel Stauffenberg. | Size yeni adamımız, Albay Stauffenberg'i tanıştırmak istemiştim. Yeni adamımız, Albay Stauffenberg'i size tanıtmak istedim. Yeni adamımız, Albay Stauffenberg'i size tanıtmak istedim. Size yeni adamımız, Albay Stauffenberg'i tanıştırmak istemiştim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Ah, from Africa. | Tabii ya, Afrika'daki. Afrika'dan gelen. Afrika'dan gelen. Tabii ya, Afrika'daki. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I'd offer you my hand, but I might not get it back. | Sana elimi verirdim, ama geri alamamaktan korkuyorum. Size elimi uzatırdım, ama geri alamayabilirim. Size elimi uzatırdım, ama geri alamayabilirim. Sana elimi verirdim, ama geri alamamaktan korkuyorum. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I'd say the General has lost more important things this morning. | Bence General bu sabah daha önemli şeylerini kaybetti. General'in bu sabah çok daha önemli şeyler kaybettiğini söyleyebilirim. General'in bu sabah çok daha önemli şeyler kaybettiğini söyleyebilirim. Bence General bu sabah daha önemli şeylerini kaybetti. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
It's about time they put somebody with balls into this office. | Cesaretli birinin bu ofise girmesinin vakti gelmişti. Cesareti olan birilerini bu büroya atamalarının zamanı gelmişti. Cesareti olan birilerini bu büroya atamalarının zamanı gelmişti. Yüreği olan birini bu ofise getirmeleri artık an meselesi. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Please sit down, Colonel. And you, Olbricht, if you must. | Lütfen oturun, Albay. Kalman gerekiyorsa sen de, Olbricht. Lütfen oturun, Albay. Çok lazımsa sen de otur, Olbricht. Lütfen oturun, Albay. Çok lazımsa sen de otur, Olbricht. Lütfen oturun, Albay. Kalman gerekiyorsa sen de, Olbricht. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
They tell me you're critical of the war, Colonel. Not that you don't seem to have good reason. | Bana savaşı eleştirdiğiniz söylendi, Albay. Bana sizin savaşı eleştirdiğinizi söylediler, Albay. İyi bir sebebiniz olduğundan değil. Bana sizin savaşı eleştirdiğinizi söylediler, Albay. İyi bir sebebiniz olduğundan değil. Bana savaşı eleştirdiğiniz söylendi, Albay. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I am critical of indecision, General. | Kararsızlığı eleştiriyorum, efendim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
So that's why you're here, i take it ... | Demek bu yüzden buradasın, yani... Demek bu yüzden buradasınız... Demek bu yüzden buradasınız... Demek bu yüzden buradasın, yani... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
To make decisions. I have already made my decision. | ...bir karara varmak için. Kararımı çoktan verdim. ...kararlar almak için. Ben kararımı çoktan verdim. ...kararlar almak için. Ben kararımı çoktan verdim. ...bir karara varmak için. Kararımı çoktan verdim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I'm here to help others make theirs. | Burada olma sebebim, diğerlerine karar vermelerinde yardımcı olmak. Başkalarının kararlarını vermesine yardım etmek için buradayım. Başkalarının kararlarını vermesine yardım etmek için buradayım. Burada olma sebebim, diğerlerine karar vermelerinde yardımcı olmak. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
They say when there's no clear option, the best thing is to do nothing. | Bariz bir seçenek yoksa, en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır derler. Derler ki, iyi bir seçenek olmadığında, yapılacak en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır. Derler ki, iyi bir seçenek olmadığında, yapılacak en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır. Bariz bir seçenek yoksa, en iyi şey hiçbir şey yapmamaktır derler. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
We're at war, we must act. | Savaştayız, harekete geçmemiz gerek. Savaştayız, harekete geçmeliyiz. Savaştayız, harekete geçmeliyiz. Savaştayız, harekete geçmemiz gerek. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
And what rash action did you have in mind, Colonel? | Peki aklınızdaki gözü kara hamle nedir, Albay? Aklınızdaki hızlı hareket nedir, Albay? Aklınızdaki hızlı hareket nedir, Albay? Peki aklınızdaki gözü kara hamle nedir, Albay? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
That would be a decision for the supreme military commander, sir. | Bu, Başkomutanın verebileceği bir karar olurdu, efendim. Bu Başkumandan'ın verebileceği bir karardır, efendim. Bu Başkumandan'ın verebileceği bir karardır, efendim. Bu, Başkomutanın verebileceği bir karar olurdu, efendim. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
The supreme commander? | Başkomutan mı? Başkumandanın mı? Başkumandanın mı? Başkomutan mı? | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Second only to the Chancellor. | Şansölyelikten sonraki en yüksek mevki. Başbakandan sonraki kişinin. Başbakandan sonraki kişinin. Şansölyelikten sonraki en yüksek mevki. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
If I were that man ... | O kişi ben olsaydım... Eğer o adam ben olsaydım... Eğer o adam ben olsaydım... O kişi ben olsaydım... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Tis war would be going quite differently. | ...bu savaşın gidişatı oldukça farklı olurdu. ...bu savaş şu an çok daha farklı bir durumda olurdu. ...bu savaş şu an çok daha farklı bir durumda olurdu. ...bu savaşın gidişatı oldukça farklı olurdu. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Well, we were thinking the same, really. | Açıkçası, aynı şeyleri düşünüyoruz. Aslında, biz de aynen öyle düşünüyoruz. Aslında, biz de aynen öyle düşünüyoruz. Açıkçası, aynı şeyleri düşünüyoruz. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
I don't need to remind you that we've all sworn an oath to the F�hrer. | Sizlere, hepimizin Führer'e... Hepimizin Führer'e bir yemin ettiğini size hatırlatmama gerek yok herhalde. Hepimizin Führer'e bir yemin ettiğini size hatırlatmama gerek yok herhalde. Sizlere, hepimizin Führer'e... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
Having said that, I'm going to forget this conversation ever took place. | Şunu belirtmiş olayım ki, bu konuşmayı yaptığımızı bile hatırlamak istemiyorum. Bunu söylemişken, bu konuşmayı hiç yaşanmamış olarak kabul edeceğim. Bunu söylemişken, bu konuşmayı hiç yaşanmamış olarak kabul edeceğim. Şunu belirtmiş olayım ki, bu konuşmayı yaptığımızı bile hatırlamak istemiyorum. | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |
In the strict understanding that such talk | Bir daha bu çatı altında böyle bir konuşmanın... Şunu iyice anlayın, böyle bir konuşma... Şunu iyice anlayın, böyle bir konuşma... Bir daha bu çatı altında böyle bir konuşmanın... | Valkyrie-2 | 2008 | ![]() |