Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179516
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Why? | Bebek mi? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Heavens! So the doctor can be warned. | Evet, ona göre doktor çağırırız. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
In that case in about four months, but I can't tell you exactly. | Bilmiyorum. Belki 4 ay sonra. Fakat emin değilim. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
She doesn't even know who the father was. | Babasının kim olduğundan bile emin değil aslında. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
She said that it was night and she couldn't even see his face. | Çok karanlık olduğunu söylüyordu... | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
The whole town doesn't need to know. | Herkesin bunu bilmesine gerek yok! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Shut up. You shouldn't speak like that in front of our holy protector, | Kapatın çenenizi! Kutsal koruyucumuzun önünde, | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
who is a well bred person. | daha saygılı ve edepli konuşun! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I'm very sorry for you. | Senin adına üzüldüm. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Have you any other children? | Başka çocuğun var mı? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
No, miss, it will be the first. | Hayır hanımefendi. Bu ilk. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
We're going to the village. With God's and your own permission. | Kasabaya iniyoruz. İzninizle tabii. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
They must bring me some potatoes, bacon and rice. | Biraz patates, domuz budu ve pirinç alın. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Take it and be careful not to be as late as you were yesterday. | Al. Dünkü gibi yolda oyalanmadan gelin ama. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Could they bring me some tobacco? | Tütün de alacak mısın? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Smoking makes him spit and feel ill. | Hayır hanımefendi. Tütün onu hasta ediyor. Her tarafa tükürüyor sonra. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
It's these filthy fag ends. | Yalancı! Tütünden değil, sigaradan oluyor. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I won't mention in this company what's upsetting you. | Beni neyin hasta ettiğini söyleyeyim; beni sen hasta ediyorsun. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Bring the tobacco and I'll distribute it. | Biraz tütün de al. Ben azar azar veririm. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Thank you, miss. | Teşekkürler hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Come over here and see the picture. | Hanımefendi, gelin tabloya bakın. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Come on! | Tamam, gidin. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Thank you, but it's missing something. | Teşekkürler. Ama bir gözü yok. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
That doesn't matter. I like it. | Önemi yok. Hoşuma gitti. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
How much is that? Fifteen yards. | Kaç metre? 15. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
That's fifteen by seven? | 7'ye 15 metre. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Good. | Evet. Tamam, güzel. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Thanks pal, see you later. | Çok teşekkürler. Görüşürüz. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Goodbye, if you ever need anything... | Emrinizdeyim. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
That animal can't take any more. | Bu köpek daha fazla böyle devam edemez. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Now that the wagon's empty, why don't you let him ride? | Onu yukarıya çıkarmalısın. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
It's for people! | Ama bu şekilde oturanları rahatsız etmiyor. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Then let him go and he'll follow you. | Çöz onu. Seni takip edecektir. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
And let him get run over by somebody else? | Peki ya araba onu ezerse? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I'll buy him. | O zaman onu bana sat. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
He's good at rabbiting and he knows it. | Güzel tavşan yakalar. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
If he doesn't hunt, he doesn't get fed. | Avladıklarını da yemez. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
How much do you want for him? | Ne kadar? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
If you want... I'll leave it to you. | Gönlünüzden ne koparsa. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
All right, untie him. | Tamam, çöz onu. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Thank you, and my God bless you. | Çok teşekkürler. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
And remember, the less he eats, the better he runs. | Ne kadar az yerse o kadar çok avlar. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
What's he called? Canelo! | Adı ne? Canelo. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Where are you going? Come here, Canelo! | Nereye gidiyorsun? Gel buraya Canelo. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Let's go, don't be afraid. | Haydi, korkma. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Have you thought of what you want planted yet? | Ne yetiştireceksiniz? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
The fields have been left so long, with a good manuring | Bu tarlalar bu kadar uzun süre nadasa yattıktan sonra... | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
anything will grow. | iyi bir gübreleme ile ne ekerseniz yetişir. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
It's land for wheat. And for maize sometimes. | Bu topraklarda güzel buğday ve mısır yetişir. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
And the orchards? That's good land. | Peki ya meyve bahçesi? Olur, toprak verimli. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
What a miracle, you let yourself be seen. | Bir hayalet! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Have you come to look at the work? | Kontrol etmeye mi geldin? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I've told you before I'm not interested in this. | Bu işlerden anlamam. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
The best thing my father left me was the land. | Bu toprakları seviyorum. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
You can see the result of the work on it. | Bütün buralar değişecek. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
And if you helped me it wouldn't take long to change it even more. | Ve eğer bana yardımcı olursan çok çabuk değişecek. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
What are you doing here? Get out. | Burada ne arıyorsun? Defol buradan! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
You won't get much done with those people. | Onlarla çok iş yapamazsın. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Those times are over! You ought to let me kick them out. | Bütün bunların hepsi geçmişte kaldı. Kurtul onlardan. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Do they worry you that much, then? | Seni rahatsız mı ediyorlar? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
They worry me a great deal. | Evet, hem de çok. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Especially because of you. | Özellikle de senin için üzülüyorum. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
There's no point in helping some of them when there are so many others. | Bu insanlar denizdeki bir damla sadece. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I know perfectly well how little I can do. | Ben gerçekçi bir insanım. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
What I want to do is give passing beggars a roof, | Bu zavallıların sığınıp korunabilecekleri bir düşkünler yurdu yaratmak istiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
some food and a bit of human warmth. | Uyuyacak, yemek yiyecek ve insan sıcaklığını görecek bir yerleri... | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Is that all you're going to devote your life to? | Ve senin hayatın bu olacak öyle mi? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I'm not sure yet. | Pek emin değilim. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I've had a shock recently, and I'm only beginning to get over it. | Büyük bir şoktan yeni çıkıyorum. Yeni yeni kendime gelmeye başladım. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Perhaps I'll go back to the convent one day. | Manastıra geri dönebilirdim. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Get out of here! | Uzak dur buradan! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Swine! | Hadi oradan hödük! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Why are they shouting at him? Have they no pity? | Senin hiç merhametin yok mu? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I don't know what's going on. Ask him. | Bilmiyorum. Git ona sor. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
These rascals are demons. They've tied a can to him. | Şeytanlar! Ondan iğreniyorlar. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
So they know when he's coming. | O yüzden arkasına o tenekeyi bağlamışlar, böylece onu kolayca farkedebiliyorlar. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
I told you where to go until you're cured. | İyileşene kadar olduğun yerde kal demiştim sana. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
The weather is wonderful, so I keep on walking and walking. | Hava çok güzel. Yürüyüşe çıkmıştım! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
How are you today? | Nasılsın? Otur hadi. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Things seem to be getting better. | Günden güne daha iyiyim. Ya da öyle geliyor bana. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
You can't hope to be cured quickly. You heard what the doctor said. | Doktor iyileşmenin uzun süreceğini söylemişti. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
But with the help of God, we'll pull through. | Ama tanrının da yardımıyla bu beladan kurtulacağız. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
It all started one unlucky day. | Hepsi rüzgarın yüzünden. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
A punishment from God because one windy day I was with a woman. | Rüzgarlı bir günde kadının biriyle yattım diye tanrı beni cezalandırdı. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
You're the first good woman I've seen. | Sen tanıdığım ilk azizesin. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Are your parents alive? | Ailen hala hayatta mı? | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Parents? Nobody cares a damn, what's the use of them! | Aileler işe yaramaz! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Don't say that. It's the truth. | Böyle konuşma. Ama bu gerçek. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Don't pay any attention, this man is no good. | Bu serseriyi dinlemeyin hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
He wants you to catch it too. | Hastalığını kapmanızı istiyor. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
At church, he puts his arm into the Holy Water | Kilisede kutsal su kabına kolunu sokup... | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
and says | şöyle dedi: | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
"May all those damn women get it!" | "Umarım hepsi bu hastalığı kapar, tüm kadınlar!" | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
The priest won't let him in. | O yüzden papaz bir daha onu içeri almadı. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Just you wait, liar! | Defol buradan pis yalancı! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Stop this! He's lying! | Kalkma! Pis yalancı! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Ask the priest. | Papaza sorabilirsiniz hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
Go join the others, and don't come back here. | Git buradan! Diğerlerinin yanına! Ve geri gelme! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
And you'll have to control your temper. | Ve sen de kinine yenilmemeyi öğrenmek zorundasın! | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |
This must have been my grandfather's. | Bu bana büyükbabamdan kaldı. | Viridiana-1 | 1961 | ![]() |