Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183408

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
I could never be with someone who likes Joni Mitchell.	Ben de Joni Mitchell dinleyen biriyle birlikte olmazdım.	You've Got Mail-6	1998
It's cloud's illusions I recall I really don't know clouds at all	Bulutların ilüzyonuydu hatırladığım Hiç bilmiyorum bulutları	You've Got Mail-6	1998
What does that mean? Is she a pilot?	Ne demek şimdi bu? Pilot muymuş?	You've Got Mail-6	1998
It must be a metaphor, but I don't know what it is.	Bir benzetme heralde, ama kimbilir ne.	You've Got Mail-6	1998
JOE: How's your book coming?	Kitabın nasıl gidiyor?	You've Got Mail-6	1998
KATHLEEN: There's this children's book editor I know.	Tanıdığım bir çocuk kitapları editörü var.	You've Got Mail-6	1998
She's excited to read it when I'm finished.	Bitirdiğimde okumak için sabırsızlanıyor.	You've Got Mail-6	1998
Who would ever have thought that I would write?	Yazacağımı kim düşünürdü?	You've Got Mail-6	1998
If I hadn't had all this time.... Uh huh.	Şimdi bu kadar zamanım olunca...	You've Got Mail-6	1998
The truth is he was the one who started me thinking about writing.	Bana yazmayı düşündüren de oydu.	You've Got Mail-6	1998
Mr. 152 Felony Indictments.	Bay 152 Sabıka.	You've Got Mail-6	1998
Mr. 152 Insights Into My Soul.	Bay Ruhumu Okuyan.	You've Got Mail-6	1998
No competing with that.	Bununla yarışamam.	You've Got Mail-6	1998
I keep on bumping into you.	Sürekli sana rastlayıp duruyorum.	You've Got Mail-6	1998
Hope your mango's ripe.	Umarım mangon olgundur.	You've Got Mail-6	1998
I think it is.	Öyle sanırım.	You've Got Mail-6	1998
You want to bump into me...	Cumartesi öğlen...	You've Got Mail-6	1998
...on Saturday around lunchtime?	...benimle rastlaşmak ister misin?	You've Got Mail-6	1998
Yeah. Over there?	Olur. Şurada?	You've Got Mail-6	1998
Uh huh. Good.	Güzel.	You've Got Mail-6	1998
JOE: How about meeting...	Cumartesi...	You've Got Mail-6	1998
...Saturday?	...buluşmaya ne dersin?	You've Got Mail-6	1998
Four o'clock.	Saat 4'te.	You've Got Mail-6	1998
There's a place in Riverside Park at 91st Street...	91. Sokak'taki Riverside Parkı'nda...	You've Got Mail-6	1998
...where the path curves and there's a garden.	...patikanın kıvrıldığı yerdeki bahçede.	You've Got Mail-6	1998
Brinkley and I will be waiting.	Brinkley ve ben bekliyor olacağız.	You've Got Mail-6	1998
Okay, let's do it.	Hadi gönderelim.	You've Got Mail-6	1998
Ready? And....	Hazır mısın? Ve...	You've Got Mail-6	1998
There it goes.	İşte gitti.	You've Got Mail-6	1998
Today? Today.	Bugün? Bugün.	You've Got Mail-6	1998
I know. In Riverside Park.	Evet. Riverside Parkı'nda.	You've Got Mail-6	1998
That would mean he's a Westsider.	Bu da demektir ki Batı Yakalı.	You've Got Mail-6	1998
Maybe I've seen him and don't even know it.	Belki de gördüm ve tanımadım bile.	You've Got Mail-6	1998
JOE: You could have seen him every day and not know it.	Her gün görmüş ve tanımamış olabilirsin.	You've Got Mail-6	1998
KATHLEEN: It's very possible.	Gayet mümkün.	You've Got Mail-6	1998
He could be anyone. He could be that guy.	Herkes olabilir. Şu adam olabilir.	You've Got Mail-6	1998
And those flowers are for you.	Ve çiçekler de sanadır.	You've Got Mail-6	1998
JOE: Could be the Zipper Man. Who's that?	Fermuarcı adam da olabilir. Kim o?	You've Got Mail-6	1998
The Zipper Man.	Fermuarcı Adam.	You've Got Mail-6	1998
He repairs zippers on Amsterdam Avenue.	Amsterdam Caddesi'nde, fermuar tamir ediyor.	You've Got Mail-6	1998
Will you cut it out? You'd never have to buy new luggage.	Keser misin? Hiç bavul almak zorunda kalmazdın.	You've Got Mail-6	1998
The timing here is everything. He's waited until you're primed.	Burada zamanlama çok önemli. Sen emin olana kadar bekledi.	You've Got Mail-6	1998
Until you are absolutely convinced that there's no other man...	Sen başka kimseyi sevemeyeceğinden	You've Got Mail-6	1998
...that you could possibly love.	...emin olana kadar.	You've Got Mail-6	1998
You know, sometimes I wonder.	Biliyor musun bazen merak ediyorum.	You've Got Mail-6	1998
If I hadn't been Fox Books...	Ben Fox olmasaydım...	You've Got Mail-6	1998
...and you and I had just met.	...ve öylece tanışsaydık.	You've Got Mail-6	1998
I know. Yeah. Yeah.	Biliyorum. Evet. Evet.	You've Got Mail-6	1998
I'd have asked for your number.	Numaranı isterdim.	You've Got Mail-6	1998
I wouldn't have been able to wait 24 hours before calling you and saying:	Şunu söylemek için 24 saat bekleyemezdim:	You've Got Mail-6	1998
"How about some coffee...	"Bir kahve...	You've Got Mail-6	1998
...or drinks or dinner...	...içecek bir şeyler, yemek...	You've Got Mail-6	1998
...for as long as we both shall live?"	...bütün bir ömür boyunca?"	You've Got Mail-6	1998
Joe	Joe...	You've Got Mail-6	1998
You and I would never have been at war.	Hiçbir zaman kavga etmezdik.	You've Got Mail-6	1998
The only thing we'd fight about would be which video to rent on a Saturday night.	Bir tek cumartesileri izleyeceğimiz film için tartışırdık.	You've Got Mail-6	1998
Who fights about that?	Bunun için kim kavga eder ki?	You've Got Mail-6	1998
We would never.	Biz asla etmezdik.	You've Got Mail-6	1998
If only.	Keşke böyle olsaydı.	You've Got Mail-6	1998
I gotta go. Let me ask you something.	Gitmeliyim. Bir şey sormak istiyorum.	You've Got Mail-6	1998
How can you forgive this guy for standing you up...	Bu adamı seni ektiği halde affedebiliyorsun da...	You've Got Mail-6	1998
...and not forgive me for this tiny little thing...	...seni işinden etmek gibi ufak bir şey için...	You've Got Mail-6	1998
...of putting you out of business?	...beni neden affedemiyorsun?	You've Got Mail-6	1998
How I wish you would.	Keşke edebilseydin.	You've Got Mail-6	1998
JOE: Brinkley!	Brinkley!	You've Got Mail-6	1998
Brinkley!	Brinkley!	You've Got Mail-6	1998
Don't cry, Shopgirl.	Ağlama Shopgirl.	You've Got Mail-6	1998
I wanted it to be you.	Sen olmasını istedim.	You've Got Mail-6	1998
I wanted it to be you so badly.	Sen olmasını çok istedim.	You've Got Mail-6	1998
l'm out of here. See you tonight.	Çıktım. Akşam görüşürüz.	You've Got Mail-8	1998
MALE AOL VOlCE: Welcome.	Hoşgeldiniz.	You've Got Mail-8	1998
But he chose to stay with me so he could spend 1 8 hours a day...	Ama o benimle kalmayı tercih etti ki böylece günde 18 saat boyunca...	You've Got Mail-8	1998
PATRlClA: I'm almost ready.	Neredeyse hazırım.	You've Got Mail-8	1998
PATRlClA: Did you push it? Yeah.	Düğmeye bastın mı? Evet.	You've Got Mail-8	1998
Yes, l pushed it.	Evet bastım.	You've Got Mail-8	1998
Ohh.... Can't l just give money instead?	Ohh... Gitmek yerine bağış filan yapsam	You've Got Mail-8	1998
PATRlClA: Ohh. Ohh.	Ohh. Ohh.	You've Got Mail-8	1998
Okay, l'll go. l'll go. You're late.	Tamam geliyorum, geliyorum. Geç kalıyorsun.	You've Got Mail-8	1998
MALE AOL VOlCE: Welcome. Welcome.	Hoşgeldiniz. Hoşgeldiniz.	You've Got Mail-8	1998
"What will NY1 52 say today?" I wonder.	"Bakalım bugün NY152 ne yazacak?" merak ediyorum.	You've Got Mail-8	1998
You're right. l wasn't.	Haklısın, dinlemiyordum.	You've Got Mail-8	1998
Engaged? KEVlN: Come on.	Nişan?	You've Got Mail-8	1998
I do. l do. l love Patricia. I love Patricia.	Hoşlanıyorum. Patricia'yı seviyorum. Patricia'yı seviyorum.	You've Got Mail-8	1998
DRIVER 1 : Idiot, what are you doing? DRIVER 2: I got the green light!	Salak herif, ne yapıyorsun? Bana yeşil yanıyor!	You've Got Mail-8	1998
You're in love. ln love? No.	Sen aşıksın. Aşık? Hayır.	You've Got Mail-8	1998
l mean cybersex. No.	Sanal seks yani. Hayır.	You've Got Mail-8	1998
We just e mail. lt's really nothing.	Sadece mailleşiyoruz. Hiçbir anlamı yok.	You've Got Mail-8	1998
Listen, l can't even remember.	Hatırlamıyorum bile.	You've Got Mail-8	1998
On my birthday, l wandered into the "over 30" room for a joke, sort of.	Doğum günümde, öylesine 30 yaş üstü chat odalarında dolaşıyordum	You've Got Mail-8	1998
We don't talk about anything personal, so l don't know his name...	Kişisel hiçbir şey konuşmadık, yani ismini bilmiyorum...	You've Got Mail-8	1998
...so it'll be easy for me to stop seeing him, because l'm not.	...dolayısıyla görüşmeyi kesmek zor olmayacak, çünkü görüşmüyorum.	You've Got Mail-8	1998
l know. CHRISTINA: He could be...	Biliyorum. Şey olabilir mesela...	You've Got Mail-8	1998
[WHlSPERS] ...George.	...George.	You've Got Mail-8	1998
GEORGE: As far as l'm concerned...	Bence internet...	You've Got Mail-8	1998
...the lnternet is just another way of being rejected by a woman.	...kadınlar tarafından reddedilmenin başka bir yolu.	You've Got Mail-8	1998
BlRDIE: Time to open up!	Açılma zamanı!	You've Got Mail-8	1998
Although Kevin and l are concerned about the neighborhood response.	Yine de Kevin ve ben çevredekilerin tepkisinden endişeliyiz.	You've Got Mail-8	1998
lts name is "Money." JOE: Oh.	İsmi "Para" Oh.	You've Got Mail-8	1998
Listen, l have a sad announcement to make.	Dinleyin, size üzücü bir haberim var.	You've Got Mail-8	1998
lt's been there forever. Cecilia's store.	Yıllardır orada. Cecilia'nın dükkanı.	You've Got Mail-8	1998