Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 5019
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Bastards. | Aşağılık herifler. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| You fucker! | Amına koduğum seni! | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Get in, get in! | Bin bin bin. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Where are you running, huh? | Nereye kaçacaksın lan? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Welcome, | Hocam hoşgeldin. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| How are you? A bit better? Yes, fine. | Nasılsın? Toparlandın mı biraz? İyiyim daha iyiyim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I brought you some honey. Thanks. | Bal getirdim sana. Sağol hocam. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ljust made tea. Want some? Sure, comrade. | Çay demlemiştim içer misin? İçeriz içeriz yoldaş. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ourguys have identified the bastards. | Arkadaşlar tespit etti alçakları. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Touch a revolutionary and you've got it coming. | Devrimciye dokunanın elleri yanar. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Hey, that's beautiful. | Ne güzel olmuş bu böyle. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was Leyla's birthday. | Hocam Leyla arkadaşın doğum günüydü. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| We didn't have the money to buy her a present. | Biz de paramız yok diye alacak birşey bulamadık. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| So Abidin and I got thinking about what we could do. | Sonra Abidin ile beraber düşündük ne yapalım diye. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was Abidin who drew it. | Abidin çizdi bunu. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Then we got a cake as well. | Ya işte bir de pasta aldık. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was a little birthday surprise forher. | Öyle küçük bir süpriz yaptık. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Why are you embarrassed, Comrade Kemal? Can you have a revolution without love? | Neden utanıyorsun Kemal yoldaş? Aşk olmadan devrim olur mu sanıyorsun? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Have you everbeen in love? | Sen hiç aşık oldun mu hocam? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was 1977. | 1977'ydi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I was going to the Bakırköy People's House. | Bakırköy Halkevine gidiyorum. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| There was a girl called Ebru in the folk dance group. | Ebru diye bir kız var halk oyunları ekibinde. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ebru was just beautiful. | Su gibi güzeldi Ebru. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| We'd just look at one another in silence without saying a word. | Birbirimize hiçbir şey söylemeden öylece sessizce bakardık. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| We'd just look at one another in silence without saying a word. | Nihayetinde Halkevine gelen birine yan gözle bakmak da olmazdı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Besides, it was still early for love. | Aynca aşk için de erkendi zaten. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Every morning... | Her gün sabah... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...we'd take ourfreshly made tea to the window light ourcigarettes... | ...taze demlenmiş çaylarımızı alır, sigaralarımızı yakar, pencerenin kenarına ilişir... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...and watch in silence as the crowds hurried to work. | ...telaşla işe gitmeye çalışan kalabalığa öylece sessizce bakardık. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Before pouring the tea, I'd put on a tape of Guantanamera. | Ben çayları doldurmadan önce teybe Guantanamera'yı koyardım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Back then, revolutionaries idolized Che Guevara. And they loved that song. | O zaman Che Guevara hayrandı ya devrimciler çok severdi bu parçayı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| The first strong tea of the day, the first cigarette, and Guantanamera. | Her sabah ilk dem çay, ilk sigara ve Guantanamera. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Every morning was like a well worn ritual. | Her gün tekrarlanan bir ayin gibi bir şeydi bu. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| One day, the organization decided to send us to Fascist occupied... | Bir gün örgüt bir karar aldı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...areas to coverthe place in graffiti. The idea was to knock theirmorale. | Faşistlerin kurtanlmış bölgelerine gidip yazılama yapılacak moralleri bozulacak diye. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| At the time, there was a street nearthe People's House. | O zaman Halkevine yakın yeni mahallede bir sokak var. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was a no go forrevolutionaries. But I said I'd still go. | Devrimciler giremiyor oraya. Ben dedim gideceğim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I asked the organization for guns. They refused. | Örgütten silah istedik vermediler. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| They said no guns fora graffitijob. | Yazılama işi için silah olmaz dediler. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Anyway, I went off with two friends. And I hitched an iron barto my waist. | Neyse iki arkadaş aldım yanıma gittim. Demirçubuğu da taktım belime. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I had a can of paint and brush in one hand and set to work. | Bir elimde boya kutusu fırça başladım yazmaya. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I looked up at one point. Our lookout man was running. | Bir ara bir baktım bizim gözcü kaçıyor. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Before we knew it, hordes of fascists were laying into us... | Ne olduğunu anlamadan kalabalık bir faşist grubu çöktü üzerimize. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...with anything they could find. | Allah ne verdiyse vuruyorlar ama. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| So I grabbed my iron bar and hit whoever I could. But I was also running forit. | Ben de çektim demirçubuğu, kime denk geliyorsa vuruyorum bir yandan da kaçıyorum ha. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| My face was a wreck, of course. | Tabi ağzım yüzüm de dümdüz oldu. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Anyway I dashed to the People's House. | Neyse kendimi attım Halkevine. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| And there was Ebru in a dance rehearsal. | Ebru halkoyunları çalışıyor. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Poorgirl saw me... | Beni gördü... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...and went white as a sheet. | ...yüzü sapsarı oldu kızcağızın. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| She came right over, took off the scarf round her neck... | Hemen yanıma geldi. Boynundan yemenisini çıkardı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...and started wiping away the blood. | Kanları silmeye başladı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...and started wiping away the blood. | Ben tabi zafer kazanmış komutan edasındayım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I looked down at my shirt. All the buttons had come off. | Gömleğime baktı bütün düğmeleri kopmuş. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| "Take it off," she said. "I'll sew on some buttons. " | Çıkar gömleğini düğmelerini dikiyim dedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I was stunned. "I can't," I said. | Şaşırdım, olmaz dedim utanırım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| "I'm embarrassed. I'll be naked. " | Çıplak mı kalacam? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| "I'll do it with the shirt on then," she said. | O zaman üstünde dikiyim dedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I said nothing. She went to find a needle, thread and buttons, came back and set to work. | Sesimi çıkarmadım. Gitti iğne iplik düğme buldu geldi başladı dikmeye. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| When she snapped... | Düğmeleri ağzıyla... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...off the thread with herteeth I felt the warmth of her breath. | ...ipliklerini koparmaya başladığında sıcak nefesini hissettim... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I shivered. My heart started pounding. | ...ürperdim; kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| By the last two buttons I said, "Thanks, that'll do. " | Son iki düğmede yeter dedim. Bu kadar yeter sağol. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Anyway, I didn't sleep all night. Every time I closed my eyes... | Neyse o gece sabaha kadar uyuyamadım. Her gözümü kapattığımda... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...I felt Ebru's warm breath on me like a soft sea breeze. | Ebru'nun sıcak nefesi böyle bir deniz esintisi gibi hissediyordum. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Early next morning, I opened up the People's House... | Sabah erkenden Halkevini açtım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...poured the tea, put on Guantanamera and began to wait. | Çayları doldurdum, Guantenemarayı koydum, başladım beklemeye. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| An hourwent by, two, three, five hours. No Ebru. | Bir iki üç beş saat geçti Ebru gelmedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| She didn't come that day. | O gün gelmedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Northe next. | Ertesi gün yine gelmedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Aweek went by. Still no Ebru. | Hafta oldu, Ebru yine gelmedi. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| She had a friend called Fikriye. I asked herwhy Ebru wasn't coming. | Fikriye diye bir arkadaşı vardı ona sordum. Ebru niye halkevine gelmiyor diye? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Local goings on had scared herfamily so they sent herto an aunt in Üsküdar. | Ailesi mahallede olanlardan korktuğu için, Üsküdar'a teyzesinin yanına yollamış. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| It was like the blood drained out of me. | Bütün kanım çekildi sanki. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ebru had walked off with all the love I had inside. | Ebru bende ne kadar aşk varsa hepsini de alıp gitmişti birlikte. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Wherever I looked I started seeing Ebru. | Nereye baksam Ebru'yu görmeye başlamıştım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I thought about herall the time. She was the only thing on my mind. | Hep onu düşünüyordum. Aklımda başka hiçbir şey yoktu. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| From that day on I started having dreams about Ebru. | O günden sonra Ebru'yu rüyalarımda görmeye başladım. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| In every dream, she had a different face. | Her gördüğüm rüyamda başka bir yüzle gelmeye başlamıştı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Afterthat, I couldn't even remember which face was the real Ebru. | Sonrasında hangi yüzün gerçek Ebru'ya ait olduğunu bile unuttum. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I'd fallen in love with an illusion, young lad. | Ben bir düşe aşık olmuştum delikanlı. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| The illusion behind the white net curtain. | Beyaz bir tülün ardındaki düşe. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| So there you go, comrade. | Ya işte böyle hocam. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| As a poet say If you come together, it's romance... | Şairin dediği gibi, Kavuşursan meşk olur... | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| ...if you don't, it's love. | ...kavuşmasan aşk olur. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| We never got to come together. So I guess it was love. | Biz kavuşamadık aşk oldu galiba. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| How are you? I am fine. | Nasılsın? İyiyim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Come in. No I won't. | Girsene. Yok gelmeyeyim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ljust popped in that check you out. I am better. | Sana bir bakayım dedim nasıl oldun diye. Daha iyiyim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Come in five minutes. I prepared a breakfast I have meeting with Şirin Abla, I have to go. | Gel beş dakika, kahvaltı hazırlamıştım. Şirin abla ile randevum var. Gitmeliyim. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Do you need anything? No. | Bir şeye ihtiyacın var mı? Yok sağol. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Ok see you. | Tamam görüşürüz o zaman. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Leyla. | Leyla. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Thank you very much. Why? | Çok teşekkür ederim. Neden? | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| I dont know, you came and looked afterme. | Ne bileyim geldin benimle ilgilendin. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Is this Brother Yusuf? Yes. | Yusuf Abi'mi? Evet. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Mam and dad of Hikmet. | Hikmet'in annesi ve babası. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| When the party sent me and yusuf here, father of Hikmet was the first workerwe organized politically. | Örgüt Yusuf ile beni bu mahalleye gönderdiğinde, ilk örgütlediğimiz işçiydi Hikmetin babası. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| Later, he became a brave leader of the workers. | Sonrasında cesur bir işçi önderi oldu. | Ask ve devrim-1 | 2011 | |
| The best of us passed away the first | En iyilerimiz en önce gittiler. | Ask ve devrim-1 | 2011 |