Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7692
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, how could you? | Nasıl anlayabilirdin ki? | Black Box-1 | 2014 |  |
| You've never been here. | Hiç burada bulunmadın. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine, I just... | Catherine, ben sadece... | Black Box-1 | 2014 | |
| It always came first... even before you and Josh, | Müzik her zaman öncelikliydi. Senden ve Joshua'dan bile. | Black Box-1 | 2014 | |
| and that... that's just... that's... that's the truth. | Ve gerçek bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| And that made it impossible | Bu, benim herhangi bir baba olmamı imkansız hale getirdi. | Black Box-1 | 2014 | |
| And I I know it hurt you both. | Bu durumun ikinizi de incittiğini biliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| you asked for an apology. | Bir özür istemiştin. | Black Box-1 | 2014 | |
| And I am so, so sorry. | Çok üzgünüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| I was really proud of you today. | Bugün seninle gerçekten gurur duydum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, I was proud of you. | Bende seninle gurur duydum. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know, we're having a family dinner | Pazar günü Joshua'da aile yemeği yiyeceğiz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Will you come | Evleneceğin adam ile birlikte gelir misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| I would love to meet him. | Onunla tanışmayı çok isterim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, I'll come. | Evet, gelirim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Hey, Will. | Will. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're gonna be my uncle soon, right? | Yakında eniştem olacaksın değil mi? | Black Box-1 | 2014 | |
| That's the plan. | Planımız bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| Then can I ask you a favor? Of course. | O zaman senden bir şey isteyebilir miyim? Elbette. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, I'm 16 now, | Artık 16 yaşındayım ve yarı zamanlı bir iş bulmak istiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know, something just on the weekends. | Sadece hafta sonları olacak bir şey. | Black Box-1 | 2014 | |
| And mom and dad said that it's okay. | Annem ve babam izin verdiler. | Black Box-1 | 2014 | |
| You can totally say no. | Kesinlikle olmaz diyeceksin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Of course. Come on. | Elbette. Hadi. | Black Box-1 | 2014 | |
| We could always use a bright, young person like you at the restaurant. | Senin gibi pırıl pırıl, genç bir hanım restoranda her zaman işimize yarar. | Black Box-1 | 2014 | |
| You can, uh, bus tables, | Bulaşıkları yıkarsın, minimum maaş ile çalışırsın, bahşiş alırsın. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know, learn the ropes. | İşin yapılışını öğrenirsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Here's my cell. | İşte cep numaram. | Black Box-1 | 2014 | |
| Thank you so much, Uncle Will. | Çok teşekkür ederim Will enişte. | Black Box-1 | 2014 | |
| I got it. Thank you. | Ben aldım. Teşekkürler. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, the Hotel Mirabella. | Hotel Mirabella. | Black Box-1 | 2014 | |
| I know that place. You do? | Orayı biliyorum. Biliyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, Aunt Kate and I ran into | Evet. Kate teyzem ve ben orada... | Black Box-1 | 2014 | |
| I think he's a surgeon. | Sanırım cerrahdı. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't... I don't mean... I don't mean to be rude, | Kabalaşmak istemem ama çalmayı kesebilir... | Black Box-1 | 2014 | |
| That's what happens when I leave you alone for 30 years. | Sizi 30 yıl yalnız bırakınca böyle oluyor işte. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's horrible. Horrible. | Korkunçtu bu. Korkunç. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine, here. Remember this one? | Catherine al. Bunu unutma? | Black Box-1 | 2014 | |
| Come on, Will. | Hadi Will. | Black Box-1 | 2014 | |
| The right note is in there somewhere. | Doğru nota buralarda bir yerde. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's in there. You're close. | Buralarda. Yaklaştın. | Black Box-1 | 2014 | |
| All right, I'm out of here. | Pekala, buradan gidiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| No, hey. Are you serious? No, no. | Hayır. Ciddi misin. | Black Box-1 | 2014 | |
| No, no, no, no. No! | Hayır, hayır! | Black Box-1 | 2014 | |
| Don't take... She's gonna take offense. | Alındı. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's not a musician. | Müzisyen değilsin ki. | Black Box-1 | 2014 | |
| Know that new hostess at the restaurant? I slept with her. | Resorandaki yeni garsonu biliyor musun? Onunla yattım. | Black Box-1 | 2014 | |
| See, if you fire her after you nail her, she can sue. | Eğer onunla yattıktan sonra onu kovarsan, seni dava edebilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| This dream of yours... | Kurduğun hayaller... | Black Box-1 | 2014 | |
| I have to make a decision. 1 | Bir karar vermem gerekiyor. 1 | Black Box-1 | 2014 | |
| You can have both of us. | İkimize birden sahip olabilirsin. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can handle anything... anything but lies. | Her şeyla baş edebilirim. Ama yalanlar... | Black Box-1 | 2014 | |
| The Hotel Mirabella. | Otel Mirabella. | Black Box-1 | 2014 | |
| Aunt Kate and I ran into one of her doctor friends there... | Kate teyzemle beraber onun doktor arkadaşlarından birine rastlamıştık orada. | Black Box-1 | 2014 | |
| Thank you for seeing me so early. I... | Benimle böyle erken bir saatte görüştüğün için teşekkür ederim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You said you're in crisis. | Zor durumda olduğunu söyledin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, I just... | Ben... | Black Box-1 | 2014 | |
| I did something... impulsive, | Çok düşüncesizce bir şey yaptım ve... | Black Box-1 | 2014 | |
| and I I think it might be very wrong. | ...hata yapmış olabileceğimi düşünüyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| We just got back from Joshua and Reagan's. | Joshua ve Reagan'nın evinden yeni dönmüştük. | Black Box-1 | 2014 | |
| I was getting ready for bed and... | Yatmak için hazırlanıyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Do you want to tell me about this? | Bana bunu açıklamak ister misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| Don't try to play me, Catherine. | Benimle oynamaya çalışma Catherine. | Black Box-1 | 2014 | |
| I know Bickman hangs out at the Mirabella. | Bickman'ın Mirabella'de kaldığını biliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Esme told me. | Esme söyledi. | Black Box-1 | 2014 | |
| Is this where you were the night you told me you lost your phone? | Bana telefonunu kaybettiğini söylediğin gece orada mıydın? | Black Box-1 | 2014 | |
| What? Don't lie to me. | Ne? Bana yalan söyleme. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, this is absurd. | Pekala, bu çok saçma. | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, the pen could be Bickman's. | Kalem Bickman'ın olabilir. Olması mümkün. | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, I could've picked it up at work. | İş yerinde almış olabilirim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're keeping something from me. | Benden bir şey saklıyorsun. | Black Box-1 | 2014 | |
| Tell me what it is, or I'll leave. | Ya ne olduğunu söyle ya da giderim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You'll leave? | Gider misin? | Black Box-1 | 2014 | |
| No, wait! Will, don't go. | Hayır, bekle! Will gitme. | Black Box-1 | 2014 | |
| I have kept something from you. I... | Senden bir şey saklıyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Tell me now. | Hemen söyle. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm Esme's mother. | Ben, Esme'nin annesiyim. | Black Box-1 | 2014 | |
| It just happened. | Bir anda oldu. | Black Box-1 | 2014 | |
| It just happened? | Bir anda mı oldu? | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, I was gonna have to tell him anyway, right? | Nasıl olsa ona söyleyecektim, değil mi? | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, if we're planning on spending the rest of our lives together... | Eğer hayatımızı beraber geçirmeyi planlıyorsak... | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, are you planning to spend the rest of your life with Will? | Peki hayatının geri kalanını Will ile geçirmek istiyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| He listened to you with love, | Seni sevgi, anlayış ve şefkat ile mi dinledi. | Black Box-1 | 2014 | |
| I was 16. I started drinking. | 16 yaşındaydım. İçmeye başlamıştım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I got pregnant, and the mood swings got worse. | Hamile kaldım ve tavırlarım daha da kötüleşti. | Black Box-1 | 2014 | |
| The hormones... | Hormonlar yüzünden. | Black Box-1 | 2014 | |
| I cycled into my first manic episode. | İlk mani atağımı yaşadım. | Black Box-1 | 2014 | |
| What about her father? | Babasına ne oldu? | Black Box-1 | 2014 | |
| Johnny was long gone. | Johnny uzun zaman önce gitti. | Black Box-1 | 2014 | |
| I was an inpatient on a psych ward when she was born. | Doğum yaptığımda akıl hastanesinde yatıyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, I couldn't even take care of myself. | Kendime bile bakamıyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| You never saw him again? | Johhny'i bir daha görmedin mi? | Black Box-1 | 2014 | |
| Joshua and Reagan had only been dating a few months. | Joshua ve Reagan sadece bir kaç aydır çıkıyorlardı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Reagan always knew she couldn't have children, | Reagan'ın çocuğu olamayacağını biliyordu ve... | Black Box-1 | 2014 | |
| and she really wanted her on one condition... | ...bebeği tek bir şartla kabul etti. | Black Box-1 | 2014 | |
| that I would never tell anybody that she was mine. | Bebeğin benim olduğunu kimseye söylemem şartıyla. | Black Box-1 | 2014 | |
| She doesn't know? | Esme bilmiyor mu? | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, they may tell her one day, | Yani bir gün ona söyleyebilirler ama bu onlara kalmış. | Black Box-1 | 2014 | |
| I mean, this is the most important promise | Hayatım boyunca verdiğim en büyük söz buydu ve ben bozdum. | Black Box-1 | 2014 | |
| You have to promise me... | Bana söz vermelisin... | Black Box-1 | 2014 | |
