Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7693
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Please, promise me that you won't ever tell anyone. | Lütfen kimseye söylemeyeceğine dair bana söz ver. | Black Box-1 | 2014 |  |
| You covered a lie by telling a truth you promised never to reveal. | Bir yalanı örtmek için tutmaya söz verdiğin bir sırrı açıkladın. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, what do you expect? I'm human. | Ne bekliyordun ki? Ben bir insanım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I thought you might help me. | Yardım edebileceğini düşünmüştüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| I thought you might understand. | Anlayabileceğini düşünmüştüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| What do you think will happen | Joshua ve Reagan sözünü bozduğunu öğrendiklerinde ne olacağını sanıyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| Honesty, integrity... These are not easy things, | Dürüstlük, doğruluk. | Black Box-1 | 2014 | |
| Something's got to change. | Bir şeylerin değişmesi lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I have an appointment with a psychiatrist, | Psikiyatrist Dr.Mahmoud'dan saat 10 da randevum var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Dean Norwood. | Dean Norwood. | Black Box-1 | 2014 | |
| I need your insurance information, Mr. Norwood. | Sigorta bilgilerinize ihtiyacım var Bay Norwood. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'll let Dr. Mahmoud know you're here. | Dr. Mahmoud'a geldiğinizi ileteyim. | Black Box-1 | 2014 | |
| My... my problem won't be listed anywhere on these forms. | Problemim bu listede yer almıyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| What is your problem, Mr. Norwood? | Probleminiz nedir Bay Norwood? | Black Box-1 | 2014 | |
| I think you'd find this intake a lot more comfortable, Dean, | Eğer ofisime geçersek, daha rahat olacağınızı düşünüyorum Dean. | Black Box-1 | 2014 | |
| I don't sit still. | Henüz oturamıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm a wanderer, a spirit that can't find rest. 1 | Ben bir göçebeyim, huzur bulamayan bir ruh. | Black Box-1 | 2014 | |
| What do you do for a living? | Ne iş yapıyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| I was a mechanical engineer until the accident. | Kazaya kadar makine mühendisiydim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Tell me about the accident. | Bana kazadan bahset. | Black Box-1 | 2014 | |
| I got a motorcycle. | Motorbisiklet almıştım. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's what guys do when their wives dump them. | Eşleri onları terk edince erkekler böyle şeyler yaparlar. | Black Box-1 | 2014 | |
| I ended up skidding out in a downpour. | Yağmur yüzünden kaydım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I crashed into the concrete median. | Bir beton yığınına çarptım. | Black Box-1 | 2014 | |
| And then I died. | Ve öldüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| She was referred from the E.D. for her headaches. | Acil servise baş ağrıları için başvurmuş. 1 | Black Box-1 | 2014 | |
| all of which are consistent with the flu. | Bunların hepsi grip olduğunu gösteriyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I recommended the mother take her home. | Annesine onu eve götürmesini önerdim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You recommended? You have a brutal day. | Önerdin mi? Gününüz çok yoğundu. | Black Box-1 | 2014 | |
| I didn't want to waste your time. | Vaktiniz boşa gitsin istemedim. | Black Box-1 | 2014 | |
| All she needs is fluids and rest. | Tek ihtiyacı olan sıvı tüketmek ve dinlenmek. | Black Box-1 | 2014 | |
| It keeps in mind that... | Sana onun bir vaka değil de bir insan olduğunu hatırlatır. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay. Hello. Hi. | Merhaba. Merhaba. | Black Box-1 | 2014 | |
| Hello, Lily. | Merhaba Lily. | Black Box-1 | 2014 | |
| Can you get a blanket, please? | Battaniye getirebilir misin lütfen? | Black Box-1 | 2014 | |
| So, tell me what's been going on. | Neler olduğunu anlatın bakalım. | Black Box-1 | 2014 | |
| She started complaining about headaches and muscle aches | Birkaç hafta önce kas ağrıları ve bulantıları başladı. | Black Box-1 | 2014 | |
| and... and then she started feeling sick to her stomach. | Daha sonra karnı ağrımaya başladı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Can I just see your fingers? | Parmaklarını görebilir miyim? | Black Box-1 | 2014 | |
| Vomiting or just nausea? | Kusuyor mu yoksa sadece bulantısı mı var? | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh, no, this morning was the first time she actually threw up. | Hayır, ilk defa bu sabah kustu. | Black Box-1 | 2014 | |
| But I I took her to the doctor a few times, | Onu birkaç kere doktora getirdim. | Black Box-1 | 2014 | |
| and he couldn't figure out what was wrong, | Ama sorunun ne olduğunu anlayamadılar. | Black Box-1 | 2014 | |
| and, well, she was getting worse, | Gittikçe kötüleşti. Bu yüzden onu acil servise getirdim. | Black Box-1 | 2014 | |
| It just, um... I don't know. | Bilmiyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| It just hurts really bad. | Gerçekten çok acı veriyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| Can you look up for me? | Benim için yukarıya bakar mısın? | Black Box-1 | 2014 | |
| That light make your headache worse? | Işık baş ağrını arttırıyor mu? | Black Box-1 | 2014 | |
| She had any fever or a stiff neck? | Ateşi ya da boyun tutulması oldu mu hiç? | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, the other day, yeah, she said it was... | Dün olduğunu söylemişti. Boynunu döndürmek çok zordu. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, I'd like to start her on some broad spectrum antibiotics. | Ona geniş spektrumlu antibiyotik yazıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| We're gonna need a lumbar puncture | Bel ponksiyonuna ve kan kültürü testlerine ihtiyacım var. | Black Box-1 | 2014 | |
| I thought she said she has the flu? | Grip olduğunu söylemişti? | Black Box-1 | 2014 | |
| You see when she winced at the light? | Işığa bakınca ne olduğunu gördünüz mü? | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh huh. That's called photophobia. | Işığa karşı hassasiyeti var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Could be a symptom of meningitis, | Menenjitin bir belirtisi olabilir ancak tedavisi var. | Black Box-1 | 2014 | |
| As long as we get it fast. | Hızlı olduğumuz sürece. | Black Box-1 | 2014 | |
| So it's a good job that you didn't go home and get into bed. | Bu yüzden eve gidip yatmaman iyi olmuş. | Black Box-1 | 2014 | |
| Let me just make something easier here. | Bazı şeyleri senin için kolaylaştırayım. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, we'll get the nurse in right away, okay? | Buraya hemen bir hemşire yolluyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Do I need to say this? | Söylememe gerek var mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm not a doctor. | Ben doktor değilim. Hastalara tanı koymamam gerekir. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, you suffered a moderate closed head injury | Yani devamlılığı olmayan hafif baş ağrılarınız var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Uh, Dean, can you wait here for just a moment, please? | Dean, biraz burada bekleyebilir misin lütfen? | Black Box-1 | 2014 | |
| Might not want to touch me. | Bana dokunmak istemeyebilirsiniz. | Black Box-1 | 2014 | |
| I understand that you have a real life Cotard's Syndrome? | Gördüğüm kadarıyla gerçek bir Cotard Sendromlu hastan var? | Black Box-1 | 2014 | |
| Is he textbook? | Bununla ilgili bilgin var mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| I'll have to do some research before I can make a definitive... | Biraz araştırmaya yapmalıyım ki tam bir... | Black Box-1 | 2014 | |
| I know everything you need to know about Cotard's... | Cotard başka bir deyişle yürüyen ölü sendromu ile ilgili her şeyi biliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Named by the French neurologist Jules Cotard in 1880. | 1880 de Fransız Nörolog Jules Cotard'ın ismi verildi. | Black Box-1 | 2014 | |
| The patient actually holds the delusional belief that they're dead, rotting, | Hastalar aslında ölü oldukları, çürüdükleri, kansızlık ve... | Black Box-1 | 2014 | |
| missing blood and internal organs. | ...organlarının eksik olması gibi halüsülasyonlar görürler. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's a nihilistic, hypochondriacal delusion. | Nihilistik ve melankolik bir yanılgı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Of course. This interests you. | Tabii ki bu da senin ilgini çekiyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| I... have been waiting my whole career for this. | Tüm kariyerim boyunca bunu bekledim. | Black Box-1 | 2014 | |
| Do you mind if I... | Sana katılmamın bir sakıncası var mı? Tabii ki yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, Lily's lumbar puncture results came out normal. | Lily'nin bel ponksiyonu sonuçları normal geldi. | Black Box-1 | 2014 | |
| There's no evidence of any known bacteria or virus. | Bilinen bir virüsün veya bakterinin izine rastlanmadı. | Black Box-1 | 2014 | |
| Well, what does that mean? | Bu anlama geliyor? | Black Box-1 | 2014 | |
| I if she doesn't have meningitis, | Eğer menenjit değilse... | Black Box-1 | 2014 | |
| then how come she's sicker now | ...sabah buraya geldiğimiz zamanki haline göre nasıl daha hasta olabilir? | Black Box-1 | 2014 | |
| Dr. Black will be in soon to speak with you. | Dr. Black birazdan sizinle konuşmaya gelir. | Black Box-1 | 2014 | |
| In the meantime, Lily needs to stay hydrated. | Bu arada Lily'nin susuz kalmaması gerekiyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| Honey, you need to have some water, okay? It's all right, honey. | Tatlım biraz su içmen gerekiyor, tamam mı? Sorun yok tatlım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Oh, it's all right, honey. | Sorun yok tatlım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Lily. It's just a little bit of water. | Lily. Sadece birazcık su. | Black Box-1 | 2014 | |
| She bit me! | Beni ısırdı! | Black Box-1 | 2014 | |
| What's happening to her?! | Ona neler oluyor?! | Black Box-1 | 2014 | |
| What's happening?! Someone help! | Ne oluyor?! Biri yardım etsin! | Black Box-1 | 2014 | |
| I haven't broken up with Will. | Will'den hala ayrılmadım. | Black Box-1 | 2014 | |
| So I need to make a decision. | Yani bir karar vermem gerekiyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| All right, I'll back off. | Tamam, geri çekilirim. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can see you're hurting. | İncindiğini görebiliyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I got to go talk to my patient's mother. | Hastamın annesiyle konuşmam lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Not the little girl who bit our ankle biter? | Asistanını ısıran şu küçük kız mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| Lily bit you? | Lily seni ısırdı mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| Yes, when I tried to give her some water. | Evet, ona su vermeye çalışıyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm sorry. I had no idea she was so much worse. | Üzgünüm. Bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Wait. She's afraid of water? | Sudan korkuyor mu? | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, and she was foaming at the mouth. | Ağzı da köpürüyordu. Sakinleştirici yapmak zorunda kaldım. | Black Box-1 | 2014 | |
