Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7695
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| In Thailand, tissue culture or purified duck embryo vaccines | Tayland'da doku kültürü ya da arıtılmış ördek embriyosu aşıları... | Black Box-1 | 2014 |  |
| were effective in certain category II post exposures. | ...temas sonrası 2.evrede ciddi iyilşme sağlamış. | Black Box-1 | 2014 | |
| She's way beyond category II. | O, 2.evreyi çoktan geçti. | Black Box-1 | 2014 | |
| Look for anomalies. | Anormallikleri araştırın. | Black Box-1 | 2014 | |
| Got to think out of the box here. | Sıra dışı düşünmeniz lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| What is the longest anyone's survived without treatment? | Bir kişi tedavi olmadan en fazla kaç gün hayatta kalabilir? | Black Box-1 | 2014 | |
| Where does she get her energy? | Nasıl bu kadar enerjik olabiliyor? | Black Box-1 | 2014 | |
| What is the longest anyone's survived without treatment | Belirtiler başladığında bir kişi tedavi olmadan en fazla kaç gün hayatta kalabilir? | Black Box-1 | 2014 | |
| since the symptoms started? What? I'm looking. | Ne? Bakıyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, not in there. | Burada değil. | Black Box-1 | 2014 | |
| What the hell's wrong with you both? | İkinizin sorunu ne? | Black Box-1 | 2014 | |
| You guys, you should know this. | Bunu biliyor olmanız lazım. | Black Box-1 | 2014 | |
| Three days? Two hours? | Üç gün? İki saat? | Black Box-1 | 2014 | |
| Huh? A year? | Bir yıl? | Black Box-1 | 2014 | |
| No. Seven days. | Hayır. Yedi gün. | Black Box-1 | 2014 | |
| That's how long we've got. | O kadar süremiz var. | Black Box-1 | 2014 | |
| There's a young girl in there, | Orada genç bir kız ve onun hayatı var. | Black Box-1 | 2014 | |
| Seven days... that's one week. | Yedi gün. Bu bir hafta eder. | Black Box-1 | 2014 | |
| All right, one week. One week. | Pekala. Bir hafta, bir hafta. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm still dead. | Hala ölüyüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| I couldn't kill myself because I'm already dead. | Kendimi öldüremedim çünkü zaten ölüyüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| No. No. No, no. | Hayır, hayır, hayır, hayır. | Black Box-1 | 2014 | |
| You're alive because Dr. Bickman saved you. | Hayattasın çünkü Dr. Bickman seni kurtardı. | Black Box-1 | 2014 | |
| He... he found you in time. | Seni tam zamanında buldu. | Black Box-1 | 2014 | |
| No, he didn't. | Hayır, bulmadı. Ben cehennemdeyim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You have to give the medications time to work. | İlaçların işe yaraması için zaman vermelisin. | Black Box-1 | 2014 | |
| It takes four weeks. | Bu 4 hafta sürecek. O kadar uzun bekleyemem. | Black Box-1 | 2014 | |
| I didn't realize you were in such... in such agony. | Bu kadar çok acı çektiğini fark edemedim. | Black Box-1 | 2014 | |
| You didn't care. | Umursamadın. Ölümün nasıl bir şey olduğunu bilmek istedin. | Black Box-1 | 2014 | |
| You thought it was interesting. | İlginç olduğunu düşündün. Ölüm berbat. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's putrid, painful... | İğrenç, acı verici. | Black Box-1 | 2014 | |
| sad... | Üzücü. | Black Box-1 | 2014 | |
| boring and pointless. | Sıkıcı ve amaçsız. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm gonna find something that work more quickly. | Daha hızlı etki edecek bir şey bulacağım. | Black Box-1 | 2014 | |
| You've been in here all night. | Tüm gece burada mıydın? | Black Box-1 | 2014 | |
| It's obscure, but it worked. | Pek bilinmiyor ama işe yaramış. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's risky. Read it. | Biraz riskli. Oku. | Black Box-1 | 2014 | |
| In clinical studies? | Klinik araştırmalar mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| No, read it. | Hayır, oku. | Black Box-1 | 2014 | |
| How much coffee you had? | Kaç tane kahve içtin sen? | Black Box-1 | 2014 | |
| Read it! | Oku! | Black Box-1 | 2014 | |
| All right, the Milwaukee Protocol... | Tamam. Milwaukee Protokolü'nün varsaydığına göre... | Black Box-1 | 2014 | |
| "rabies kills by abnormal excitation of neurons." | "Kuduz virüsleri, sinirlerin aşırı uyarımıyla öldürülebilirler." | Black Box-1 | 2014 | |
| "Not by permanently damaging the neurons, | "Bu yöntem, sinirlere kalıcı bir hasar vermiyor... | Black Box-1 | 2014 | |
| "which has been the conventional thinking, | "...ancak alışılageldiği gibi... | Black Box-1 | 2014 | |
| but by over stimulating them." | ...onları aşırı uyararak yapılıyor." | Black Box-1 | 2014 | |
| All right, so what we do is, | Yapacağımız şey bu. | Black Box-1 | 2014 | |
| we subdue all the neural activity, | Tüm sinirsel aktiviteleri yavaşlatacağız ve sonra... | Black Box-1 | 2014 | |
| and then we administer antiviral drugs. | ...virüs önleyici ilacı vereceğiz. | Black Box-1 | 2014 | |
| Is Owen in? | Duygusuz Bickman. Hayır, haklı. Owen geldi mi? Evet, yeni geldi. | Black Box-1 | 2014 | |
| Okay, good. | Tamam. | Black Box-1 | 2014 | |
| So, they shut down the patient's brain, | Hastanın beyin fonksiyonlarını durdurmuşlar... | Black Box-1 | 2014 | |
| put her into a coma in order to gain enough time | ...virüs önleyici ilacın işini yapabileceği... | Black Box-1 | 2014 | |
| to let the antiviral medication do its thing. | ...gerekli zamanı kazanmak için hastayı komaya sokmuşlar. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's too dangerous | Bir çocuğu ilaçla başlatılmış komaya sokmak çok tehlikeli. | Black Box-1 | 2014 | |
| You got a better idea? | Daha iyi bir fikrin var mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| You did say that this procedure's been tried before? | Bu yöntemin daha önce uygulandığını mı söylemiştin? | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, four times. | Evet, dört defa. | Black Box-1 | 2014 | |
| Twice it worked. Twice it failed. | İki kere iş yaramış. İki kere başarısız olmuş. | Black Box-1 | 2014 | |
| I need better odds than that, Catherine. | Bundan daha kuvvetli ihtimallere ihtiyacım var Catherine. | Black Box-1 | 2014 | |
| To get you better odds. | Sana daha iyi ihtimaller bulmaya. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's like she's on speed or something. | Hızlandırılmış falan gibi. | Black Box-1 | 2014 | |
| I believe she is on some kind of medication. | Bir ilacın etkisinde olabileceğini düşünüyorum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Observation. | Gözlemleme. | Black Box-1 | 2014 | |
| Look, she may have used modafinil | Tüm gece ayakta kalmak için modafinil içmiş olabilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| The point is, it doesn't matter how she got there. | Önemli olan nasıl yaptığı değil. | Black Box-1 | 2014 | |
| She's on to something. | Bir şeyler buldu. | Black Box-1 | 2014 | |
| What are those? They look like torture devices. | Onlar nedir? İşkence aletlerine benziyorlar. | Black Box-1 | 2014 | |
| We use electrodes to pass a current through your brain | Beynine akım vermek için elektrotları kullanacağız. | Black Box-1 | 2014 | |
| in order to induce a tonic clonic seizure. | Böylece tonik klonik bir nöbet başlatacağız. | Black Box-1 | 2014 | |
| Now, you won't feel a thing. | Hiçbir şey hissetmeyeceksin. | Black Box-1 | 2014 | |
| Your whole body will be paralyzed except for your foot. | Ayakların hariç tüm vücudun felç olacak. | Black Box-1 | 2014 | |
| You know why we do that? | Bunu neden yaptığımızı biliyor musun? | Black Box-1 | 2014 | |
| To verify that he's actually having a seizure. | Gerçekten nöbet geçirdiğini doğrulamak için. | Black Box-1 | 2014 | |
| Exactly. Now, I have to inform you | Aynen. Ancak seni uyarmam lazım ki... | Black Box-1 | 2014 | |
| that there can be memory loss with this procedure. | ...bu yöntem hafıza kaybına sebep olabilir. | Black Box-1 | 2014 | |
| Let's do it. | Hadi yapın. | Black Box-1 | 2014 | |
| Hi, it's Catherine. | Merhaba ben Catherine. | Black Box-1 | 2014 | |
| I can't make my appointment today. | Bugünkü randevuma gelemeyeceğim. Üzgünüm. | Black Box-1 | 2014 | |
| I, uh... I got to come up with a cure for rabies. | Kuduz için bir tedavi buldum. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine, there's no cure for rabies. | Catherine, kuduzun bir tedavisi yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| Yeah, well, there will be soon. | Evet ama yakında olacak. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine, let me make sure I understand you. | Catherine, seni doğru anladığımdan emin olmalıyım. | Black Box-1 | 2014 | |
| "Hedison, harkness, hepatitis, You are saying you are going to find... | Hedison, Harkness, hepatit. Kuduzun tedavisini bulacağını mı söylüyorsun? | Black Box-1 | 2014 | |
| X, I, I... | X, I, I. | Black Box-1 | 2014 | |
| Have you stopped taking your medication? | İlaçlarını almayı bıraktın mı? | Black Box-1 | 2014 | |
| No. I'm great. | Hayır. Harikayım. | Black Box-1 | 2014 | |
| I'm totally great. You don't need to worry about me. | Çok iyiyim. Benim için endişelenmene gerek yok. | Black Box-1 | 2014 | |
| I, I... | I, I. | Black Box-1 | 2014 | |
| Take your medication. Right now. | Hemen ilaçlarını iç. Çok geç olmadan önce. | Black Box-1 | 2014 | |
| Isbin, ischemia. J, J, Jason, jaundice. | Isbin, İskemi. J, J, Jason, Sarılık. | Black Box-1 | 2014 | |
| Are you in your office? | Ofisinde misin sen? | Black Box-1 | 2014 | |
| Kim... keloid. | Kim... keloid. | Black Box-1 | 2014 | |
| Catherine? K, K, K... | Catherine? K, K, K. | Black Box-1 | 2014 | |
| K, ketamine. | Ketamin. | Black Box-1 | 2014 | |
| It antagonizes the NMDA, countering the neural excitotoxicity. | Anlamsız aracılıklı yıkımı ters çeviriyor. Sinirsel eksitotoksisitese karşı koyuyor. | Black Box-1 | 2014 | |
| You want to use ketamine instead of barbiturates to induce a coma. | Komayı başlatmak için ketamin kullanmak istiyorsun. | Black Box-1 | 2014 | |
| Special K? It's a dissociative agent. | Ketamin mi? O çözülmeli bir madde. Bir halusinojen. | Black Box-1 | 2014 | |
| It's not used to induce comas. | Komayı başlatmak için kullanılmaz. | Black Box-1 | 2014 | |
| What does it do to rabies? | Peki kuduz virüsüne ne yapar? | Black Box-1 | 2014 | |
