Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8681
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Do you know what your son says after getting drunk? | Oğlun sarhoş olunca ne söylüyor biliyo musun? | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
Getting drunk? | Sarhoş mu? | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
He abuses wildly. | Çok feci küfrediyor | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
Okay, my son is using bad words for me. | Tamam, Oğlum beni kötüler. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
I committed mistake, he abused me. | Hata yaptım, bu yüzden küfreder. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
Will that make him a bad man? | Bu onu kötü biri yapmaya yeterli mi? | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
As a son when he can't respect his own father, | Oğul olarak, babasına saygı duymazsa, | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
how can he respect his wife as her husband? | Eşine nasıl saygı duyacak? | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
He will... l'm confident. | Duyacak... Eminim. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
If you want i'll send him to your house for 7 days, | İsterseniz 7 günlüğüne sizde kalsın. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
if you still say no, i'll accept. | Ben kabul ederim. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
Are you stuck there? Is that the girl's house? | Sıkıştın mı 2 arada? Kızın evi burası mı? | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
Whatever it is your father did the right thing. | Baban her ne yapıyorsa doğru olanı yapıyor. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
You proved yourself to be a good son, | İyi bir evlat olduğunu gösterdin, | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
prove yourself to be a good lover too. | ...iyi bir aşık olduğunu da göster. | Bommarillu-1 | 2006 | ![]() |
They got books. Well, shake 'em out. | Kitapları var. Salla o zaman. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
See if money comes out the pages. | Sayfaların arasından para düşecek mi görürürüz. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
It won't be in the table of contents. | İçindekiler kısmında yazmaz herhalde. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Save them jokes that nobody likes for the campfire. | Şu kimsenin beğenmediği esprilerini ateşin başına oturacağımız vakte sakla. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You didn't cut him deep enough. | Yeterince derinden kesmemişsin herifi. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
He had a lot of blood. An unusual amount. | Kanı çok akmıştı, her zamankinden çok daha fazla. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
He has the same as every other. 1 | Diğerleriyle aynı akmış. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Help me up. | Yardım et de kalkayım. 1 | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
There are 16 major veins in the neck | Boyun bölgesinde on altı tane önemli damar bulunur... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
and you have to cut through 'em all. | ...ve senin, hepsini birden kesmen gerekir. On altı tane yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
My uncle had an acquaintance with | Amcamın, eskiden doktor olan bir tanıdığı vardı, adam böyle demişti. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Now you get on with the task. | Şimdi işine dön. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Worthless. | Beş kuruş yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Don't throw no Bibles in there. | İncil'i ateşe atma öyle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I know it's bad luck. | Biliyorum, kötü şans getirir. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Besides you can always sell them to some idiot. | Ayrıca aptalın tekine satma ihtimalimiz de var hep. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Buddy... | Buddy, at sesi duyuyorum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Are you certain? | Emin misin? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Positively. | Kesinlikle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Damn! It was that gun shot. | Lanet olsun! Şu silah sesi yüzünden oldu. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
A bat in China could've heard that. | Çin'deki yarasalar bile duymuştur o sesi. Dörtnala geliyorlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We're gonna have to get up there in them rocks and hide. | Şu kayalıklara çıkıp saklanmamız gerek. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Fifteen minutes 'til they get there. | On beş dakikaya burada olurlar. Acele et. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You hear that? | Duydun mu şunu? Rüzgârın sesi o. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
That's a real musical gust. | Bayağı nağmeli rüzgârmış. Yani? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
It's ominous. | Hayra alamet değil. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
This is not the time for womanly imaginings. | Karı gibi hayaller kurmanın vakti değil. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Go. | Git haydi. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
What's that? A wolf? | Ne bu? Kurt mu? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Bear, looks like. | Ayı gibi duruyor. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Is this some kind of sign? "Keep Out" or something. | Bu, bir tür işaret falan mı? "Girilmez" gibisinden. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We got permission. | İznimiz var elimizde. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Was that us? | Bizden mi çıkıyor o ses? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I thought the sun was in the other direction. | Güneş öbür tarafta sanıyordum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, it's here now. | Artık bu tarafta işte. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Get. | İlerle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
That's where we're goin'. | Şuraya gidiyoruz. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Straight through this place and deeper in. | Dümdüz ilerleyip derinlere gireceğiz. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Maybe we shouldn't be going some place | Mezarlığa benzeyen bir yerden geçmesek daha iyi olur sanki. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
To a bunch of godless savages. | Tanrıtanımaz vahşilerin mezarlığı sonuçta. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Ain't no concern of the civilized man. | Çağdaş insanlar için sıkıntı olmaz bunlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
A jail on fire is safer than a place like this. | Alevler içinde bir mapus bile böyle bir yerden güvenli olur. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
It's better than sittin' in that damn gulch, | O çukurda beklemekten yeğdir... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
riders comin' in from one way and savages the other. | ...bir taraftan atlılar gelecek, öteki taraftan vahşiler. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You want to go back there, go. | Dönmek istiyorsan dön geri. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
If that was a gust, then it learned an instrument! | Bu da rüzgârsa, enstrüman çalmayı öğrenmiş demektir! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Listen clear! | İyi dinleyin! İsteseniz de, istemeseniz de geçeceğiz buradan! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Buddy! | Buddy! Tanrım! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Would you like some coffee? | Kahve ister miydin? Uyanık kalmaya gerek yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
More sleeping I do, quicker Autumn'll get here. | Ne kadar çok uyursam sonbahar o denli çabuk gelir. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Arthur O'Dwyer! | Arthur O'Dwyer! Kızınca çok güzel oluyorsun! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Do you intend to sit and sulk for the next 12 weeks? | Önümüzdeki on iki hafta boyunca orada oturup surat asmak niyetinde misin? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, what do you want me to do? | Ne yapmamı istiyorsun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I advised you not to work on the roof during the storm, | Fırtına esnasında çatıya çıkmaman konusunda uyarmıştım... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
but you went up regardless, | ...ama beni dinlemeyip "işleri halletme isteği içinde" olduğunu söylemiştin. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
So is this your intention? | Niyetin bu mu yani? Neymiş niyetim? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
To sulk for 12 weeks? | On iki hafta boyu surat mı asacaksın? Surat asmıyorum, keyfim yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Don't dodge. What do you want me to say? | Sorumu geçiştirme. Ne dememi bekliyorsun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I moved beeves all over the map, with all sorts of crews | Şu anki konumuma gelebilmek için kötüyle daha kötü arasında... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
from terrible to worse to get this position. | ...gidip gelen her türlü ekiple oradan oraya hayvan taşıdım. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You know all that I've done. | Yaptığım onca işi sen de biliyorsun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
This was the big payoff and now I'm stuck. | Büyük ödülüm bu olacaktı ama olduğum yerde sıkışıp kaldım. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I understand how disappointing this is. | Bunun seni ne kadar hayal kırıklığına uğrattığını biliyorum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Lot of guys never get to be a foreman. | Çoğu adam, ustabaşı olamaz hiç. Ben olunca da, olanlara bak. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
They'll be gone until autumn. And you're here | Sonbahara kadar gelmeyecekler, sen de burada kaldın... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I know my situation. | Durumumdan haberdarım. Burada benimle kaldın. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You're here with me for a longer duration | Evlendiğimizden beri, en fazla bu kadar birlikte olduk. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Can't you see it's not all bad? | O kadar da kötü olmadığını göremiyor musun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Of course I can. | Görüyorum tabii. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
And not just 'cause you're prettier than most cows. | İneklerin çoğundan güzel olduğun için söylemiyorum bunu. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Most? | Çoğu mu? Jessica'yı görmedin tabii. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Why so quiet? | Niye bu kadar sessiz burası? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
They rode out the beeves yesterday. | Dün büyükbaşları sürdüler, dün de dediğim gibi. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Nobody left here but | Karıları, çocukları ve sefiller hariç... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
and dead enders. | ...kimse kalmadı buralarda. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Good evening, Mr. Brooder. | İyi akşamlar Bay Brooder. İyi akşamlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
It's like a church in here | Kilise gibi olmuş burası, dindar kadınlar olmasa da. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, why don't you patronage the man | Şu piyanonun başındaki adamı... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
over there by the pianoforte? | ...uyandırmaya ne dersiniz? Ortalık neşelenmiş olur hem. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Pardon me. | Afedersin. İyi akşamlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
If one song costs three cents, why do three songs cost a dime? | Madem tek şarkı üç sent ediyor, niye üç şarkı on sent oluyor? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
That's the rate. | Fiyatımız böyle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Shouldn't the price per song get cheaper | Daha çok şarkı istendiğinde fiyatın düşmesi gerekmez mi? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, I get tired after two, so | İkinciden sonra yoruluyorum, o yüzden üçüncü daha pahalı. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Do four songs cost a dollar? | Dört şarkıya da bir dolar istiyor musun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |