Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 983
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Hi. | Merhaba | 90210-1 | 2008 | |
| It's Oscar Wilde. | Oscar Wilde (Şair'e atıfta bulunuyor) | 90210-1 | 2008 | |
| Had a really good time | Geçen gece seninle birlikte | 90210-1 | 2008 | |
| the other night with you. | çok hoş vakit geçirdim | 90210-1 | 2008 | |
| Stargazing. | Gökyüzü, yıldızlar... | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, me, too. | Evet bende | 90210-1 | 2008 | |
| You got any plans after school? | Okuldan sonrası için planların varmı? | 90210-1 | 2008 | |
| Thought I'd hit Chinatown. | Belki Chinatown'a gideriz diye düşünmüştüm | 90210-1 | 2008 | |
| There's this dim sum place, | Çocukken amcamın beni götürdüğü, | 90210-1 | 2008 | |
| my uncle used to take me there as a kid. | çok güzel loş bir mekan var | 90210-1 | 2008 | |
| I'd just really like to get back there, you know? | Oraya gitmeyi gerçekten çok isterim, yani | 90210-1 | 2008 | |
| In his memory. | Hiç değilse O'nun anısına | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, um, sure. Sure, I will come with you. | Evet, tabi Tabi, neden olmasın gelirim | 90210-1 | 2008 | |
| Trust me, this is the best meeting. | İnan bana, harika bir buluşma olacak | 90210-1 | 2008 | |
| There are a lot of celebrities. | O mekana bir sürü ünlü insan gelir | 90210-1 | 2008 | |
| Can't really tell you who they are | Onların kim olduğunu size söyleyemem | 90210-1 | 2008 | |
| because, well, it's anonymous, but let's just say | çünkü, gerçekte bilinmiyor, ama şu kadarını söyliyim | 90210-1 | 2008 | |
| say last time I was here, | oraya en son gittiğimde, | 90210-1 | 2008 | |
| there was someone that rhymes with Ritney Rears. | ismi kafiye gibi söylenen birisi vardı, Ritney Rears | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, and they also have the best donuts. | ve aynı zamanda en iyi çörekler onlarınkisidir | 90210-1 | 2008 | |
| None of that powdered sugar business. | Hiçbir tanesi pudra şekerine bulanmamıştır | 90210-1 | 2008 | |
| I've seen actual fritters. | Burada çok güzel turtalar gördüm | 90210-1 | 2008 | |
| But listen, today is about you | Bugünkü konumuz ise siz ve sizin | 90210-1 | 2008 | |
| and your accomplishments. | başarılarınızla ilgili | 90210-1 | 2008 | |
| I mean, six months sober, | Demek istediğim, altı ay ayık kalabilmek, | 90210-1 | 2008 | |
| that's a big deal. Thank you so much | bu çok önemli bir başarı Desteğinizi esirgemediğiniz için | 90210-1 | 2008 | |
| for coming to support, guys. It means so much. | çok teşekkürler arkadaşlar Bizim için anlamı çok büyük | 90210-1 | 2008 | |
| Of course. We would not miss it for the world. | Tabiki o günleri özlemiycez | 90210-1 | 2008 | |
| Now let's go get some fritters that Navid's been talking up. | Şimdi, Navidin bahsettiği şu turtalardan bir kaç tane alalım | 90210-1 | 2008 | |
| No, no, no, you stay. I'm gonna go. | Hayır hayır, sen kal Ben alırım | 90210-1 | 2008 | |
| Just in case you need muscle | Ben sadece söylüyorum sıranın önüne geçmek için | 90210-1 | 2008 | |
| to get to the front of the line. Okay. | bir korumaya ihtiyacın olabilir Tamam | 90210-1 | 2008 | |
| You know how proud I am of you, right? | Seninle ne kadar çok gurur duyduğumu biliyorsun değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| Yes, I do. | Biliyorum | 90210-1 | 2008 | |
| He's so sweet, right? | Çok tatlı değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, he is. | Evet | 90210-1 | 2008 | |
| You're really lucky to have such a great boyfriend. | Böyle harika bir erkek arkadaşa sahip olduğun için çok şanslısın | 90210-1 | 2008 | |
| I know. I am. | Biliyorum, öyleyim | 90210-1 | 2008 | |
| Really lucky. | Gerçekten şanslı!!! | 90210-1 | 2008 | |
| I agree. | Katılıyorum | 90210-1 | 2008 | |
| Here you go. | İşte geldi | 90210-1 | 2008 | |
| One apple, one pear. | Bir elma turtası, bir armut turtası | 90210-1 | 2008 | |
| Thank you, sweetie. | Teşekkür ederim hayatım | 90210-1 | 2008 | |
| All right, I'm gonna | Peki, ben oturmaya | 90210-1 | 2008 | |
| find us some seats, okay? | sandalye bakıcam tamammı? | 90210-1 | 2008 | |
| I have I have to go. Why? | Benim, benim gitmem lazım Neden? | 90210-1 | 2008 | |
| I'm sorry. I'll call you later, okay? | Üzgünüm, sizi sonra ararım tamammı? | 90210-1 | 2008 | |
| What happened? Who is that woman? | N'oldu şimdi? Şu kadın kim? | 90210-1 | 2008 | |
| Jackie. | Jackie | 90210-1 | 2008 | |
| Silver's mom. | Silver'ın annesi | 90210-1 | 2008 | |
| Silver? | Silver? | 90210-1 | 2008 | |
| Hey. | Heyyy | 90210-1 | 2008 | |
| Go away and don't come back. | Git başımdan ve bir daha geri gelme | 90210-1 | 2008 | |
| Wait. Whoa, whoa, whoa. Wait, wait. Why? | Dur, dur, dur bir saniye Neden? | 90210-1 | 2008 | |
| Because you're a junior in high school, that's why! | Çünkü sen lise ikinci sınıf öğrencisisin, işte bu yüzden! | 90210-1 | 2008 | |
| How...? | Sen nas...? | 90210-1 | 2008 | |
| How did you...? | Nasıl olurda...? | 90210-1 | 2008 | |
| Look, Sasha, I can explain. | Sasha bekle açıklayabilirim | 90210-1 | 2008 | |
| Explain what? That you're not 17? | Neyi açıklıycaksın? 17 yaşında olmadığınımı? | 90210-1 | 2008 | |
| No. I mean, I am, but... | Hayır, diyorumki ben, yani... | 90210-1 | 2008 | |
| But what? | Yani ne? | 90210-1 | 2008 | |
| Uh! I feel like such a fool. | Kendimi tam bir budala gibi hissediyorum | 90210-1 | 2008 | |
| I cannot believe I was actually falling | Lise öğrencisi bir çocuğa, | 90210-1 | 2008 | |
| for a high school kid. Sasha... | gerçekten aşık olabileceğime inanamıyorum Sasha... | 90210-1 | 2008 | |
| No, stay away from me. | Hayır, uzak dur benden | 90210-1 | 2008 | |
| I'm serious. Just stay away. | Çok ciddiyim, git burdan | 90210-1 | 2008 | |
| <font color="ffff00">Sync by honeybunny</font> <font color="ffff00">www.addic7ed.com</font> | <font color="ffff00">Çeviri; HappyturK</font> <font color="ffff00">İyi Seyirler...</font> | 90210-1 | 2008 | |
| (chuckles) You forgot your fritter. | Turtanı unuttun | 90210-1 | 2008 | |
| Come on in. Thanks. | Gelsene Teşekkürler | 90210-1 | 2008 | |
| I'm sorry I left the meeting. | Salonu terkettiğim için üzgünüm | 90210-1 | 2008 | |
| I... I just couldn't deal. | Sadece O'nunla karşılaşmak istemedim | 90210-1 | 2008 | |
| No, I totally get it. | Önemli değil anlıyorum | 90210-1 | 2008 | |
| You know, your mom got a chip tonight. | Annen bu gece ayık kalma "marka"sı alacak, biliyorsun değilmi? | 90210-1 | 2008 | |
| 30 days sober. | Evet. Teddy ve Silver çıkmaya başladıklarından beri.. 30 gündür içmiyormuş | 90210-1 | 2008 | |
| Good for her. | Ne mutlu O'na | 90210-1 | 2008 | |
| She talked to me after. | Sen gittikten sonra benimle konuştu | 90210-1 | 2008 | |
| Said she really wants to see you. | Seni görmeyi çok istediğini söyledi | 90210-1 | 2008 | |
| She said she's changed. | Aynı zamanda değiştiğini de söyledi | 90210-1 | 2008 | |
| Like I haven't heard that before. | Sanki bunları daha önce hiç duymadım | 90210-1 | 2008 | |
| No, I know. I'm just saying, | Biliyorum, ben sadece söylüyorum, | 90210-1 | 2008 | |
| she, um, she seems really different. | Biraz çalışmak için.. gerçekten farklı görünüyordu | 90210-1 | 2008 | |
| She's an addict. | O bir bağımlı | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, and once addicts sober up, they become different people. | Evet,bağımlı bir insan,bir kere bile olsa ayık kalabildiği zaman, hemen de farklı birisi olur zaten ...konuşarak ızdırap çektiriyordur.. | 90210-1 | 2008 | |
| When I think about what I used to be like: | Eskiden nasıl birisi olduğumu düşünmeye başladığım zaman: | 90210-1 | 2008 | |
| so sneaky, | ne kadar sinsi, | 90210-1 | 2008 | |
| manipulative, a liar... | manipülasyoncu, yalancı... | 90210-1 | 2008 | |
| And you changed? | Peki sen değiştinmi? | 90210-1 | 2008 | |
| Really? | Gerçekten ama? | 90210-1 | 2008 | |
| What's that supposed to mean? | Bu da ne demek oluyor? | 90210-1 | 2008 | |
| Nothing. Just forget it. | Boşver. Unut gitsin | 90210-1 | 2008 | |
| No, you obviously meant something by that. | Hayır hayır, belli ki sen bununla birşey kasteddin | 90210-1 | 2008 | |
| What is it? | Neymiş o? | 90210-1 | 2008 | |
| I saw you kiss Teddy at the Beach Club. | Sahil Klübünde seni Teddy'i öperken gördüm | 90210-1 | 2008 | |
| Look, I, um... | Bak, ben... | 90210-1 | 2008 | |
| I made a mistake. | Ben bir hata yaptım | 90210-1 | 2008 | |
| Please don't tell Navid. | Lütfen Navid'e söyleme | 90210-1 | 2008 | |
| I'm not going to, okay? But you should. | Ben söylemiycem, ama sen söylemelisin | 90210-1 | 2008 | |
| Look, these things, | Nasılsın? Eh. Bak böyle şeyler, | 90210-1 | 2008 | |
| they don't just go away. | Kararım yeterince açık değil mi öylece unutulup gitmez | 90210-1 | 2008 | |
| You think that they will, | unutulucağını düşünürsün, | 90210-1 | 2008 |