Search
English Turkish Sentence Translations Page 1164
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Gery. | Gery. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Gery Leroy Franklin, number 2,598. | Gery Leroy Franklin, numara 2,598. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Richard. | Richard. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Number 2,601. | Numara 2,601. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic, I'll show you the way out. Let's get out of here. | Vic, yolu ben gösteririm. Gidelim buradan. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic. The Farm, immediately. | Vic. Çiftlik, derhal. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I'll show you the way out. All right, I'll show you the way out. | Ben sana yolu gösteririm. Tamam, yolu gösteririm. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Kenneth. Please, let's just get out of here. | Kenneth. Lütfen, gidelim buradan. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I'll take care of you and Blood. | Ben sana ve Blood'a bakarım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I'll do anything you want to do. | Ne istersen yaparım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic, remember in the boiler room? | Vic, kazanda olanları hatırlıyor musun? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Wrong attitude, failure to obey authority. | Yanlış tavırlar, otoriteye itaatsizlik. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| How say you one and all? | Herkes mutabık mı? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Aye. | Evet. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| First thing that boy's ever done. | Bu çocuğun hayatında işlediği ilk suç. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| A shame. | Utanç verici. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic, please, let's get out of here. | Vic, lütfen, buradan gidelim. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Same. Farm. Immediately. | Aynısı. Çiftlik. Hemen. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| And may God have mercy on your soul. | Tanrı ruhuna merhamet etsin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Heat the bacon fat reserved in the skillet. | Tavada kalan pastırma yağını ısıtın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Add the hash, and with a spatula, spread evenly... | Kıymaları ekleyerek ıspatulayla düzgünce dağıtın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Cook uncovered over moderate heat | Kapağı kapamadan orta ateşte 30 35 dakika pişirin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| scraping the pan occasionally to prevent the hash from sticking. | Etlerin birbirine yapışmaması için tavayı sık sık çevirin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| As it cooks, remove any excess fat | Yemek pişerken fazlalık yağları... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| from the top and sides of the pan with a spoon or bulb baster. | ...tavanın üstü ve kenarından kaşık veya damlalıkla temizleyin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Kill him! Oh, please, kill him! | Öldür onu! Lütfen, öldür! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic, kill him! | Vic, öldür onu! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Number two six aught one, and Gery Leroy Franklin... | Numara 2601, Gery Leroy Franklin... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Let's get on with it. Jack? | Asıl mevzuya dönelim. Jack? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Of the 35 proposed recipients, 10 have been serviced. | 35 hamile adayından 10 tanesi döllendi. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| We need another donor, of course. | Başka bir donöre ihtiyacımız var. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| What's wrong? Why don't you kill him, Vic? | Ne oldu? Neden onu öldürmüyorsun, Vic? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Put the search program back in effect. | Arama programını tekrar yürürlüğe koyun. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Scratch the boy's name. Concentrate on the rest of the list. | Elemanın adını çizin. Listedeki diğer isimlere odaklanın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Whichever one we pick, make sure we have better security. | Hangisini seçersek seçelim, bu kez güvenliği sıkı tutacağız. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Then place a large round platter over the skillet | Sonra tencerenin üstüne büyük yuvarlak bir tabak yerleştirin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| and, gripping platter and skillet firmly together... | Tabakla tencereyi sıkıca birleştirin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Stop him, Vic, stop him. | Durdur onu, Vic, durdur! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| If any of the hash sticks to the pan, lift it up with the spatula... | Et parçaları tavaya yapışırsa ıspatulayla kazıyın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Now, I've been talking and talking and talking about this, and... | Habire aynı şeyleri konuşup duruyorum.. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| and serve with poached eggs, if desired. | İsteğe göre haşlanmış yumurtayla servis edin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Come on! Come on, Vic, come on! | Hadi, hadi, Vic, hadi! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Let's... get another Michael out of the warehouse. | Depodan yeni bir Michael çıkartalım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| This time, make sure the engineering department | Mühendislere söyleyin bu seferkinde suratındaki gülümsemeyi kaldırsınlar. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Four tablespoons of finely chopped fresh parsley... | Dört servis kaşığı taze kıyılmış maydanoz... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| one quarter cup heavy cream, | ...çeyrek bardak krema... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| salt, | ...tuz... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| and freshly ground, black pepper. | ve taze kırmızı biber. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Blood? | Blood? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You kept me down there too long. | Senin yüzünden aşağıda gereğinden fazla oyalandım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Come on with me, let's go. | Gel benimle. Gidelim! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Over The Hill, that's where he went, and we need him. | Tepenin Ardı. Oraya gitmiştir. Ona ihtiyacımız var. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Well, let's catch up with him. | O zaman ona yetişelim. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I don't know where it is. | Yerini bilmiyorum ki. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic! | Vic! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Blood. | Blood. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Blood! Hello, partner. | Blood! Selam, ortak. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Blood, we made it back. 1 | Blood, sağ salim döndük. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Who's your new tailor, Albert? | Yeni terzin kim, Albert? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| How long's it been since you ate? | En son ne zaman yemek yedin? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I grabbed a lizard yesterday. | Dün bir kertenkele yakalamıştım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Maybe it was the day before. I can't seem to remember. | Yoksa önceki gün müydü? Hatırlayamıyorum. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Well, we got to leg it into town and get you something to eat fast. | Kasabaya gidip sana yiyecek bir şeyler bulmalıyız. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| No, Fellini's taken everything over. | Olmaz, Fellini her şeyi ele geçirdi. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Slaughtered every solo who wouldn't join him. | Ona katılmayan tüm tek gezenleri öldürdü. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You can't get any food there. | Orada yiyecek bulamazsın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You can't even go back at all. | Sağ salim geriye bile dönemezsiniz. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Okay, just take it easy. | Tamam, kendini yorma. İstesem de yoramam zaten. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You'd better just leave and find someplace you can stay alive. | Siz de gidip sağ kalabileceğiniz bir yer bulsanız iyi edersiniz. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| How about Over The Hill, Tiger? | Tepenin Ardı'na gitmeye ne dersin, kaplan? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I can't make it the way I am now. | Bu halimle o yolculuğu kaldıramam. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| But you might be able to. | Ama siz başarabilirsiniz. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| He needs food and he needs medicine. | Onun yiyecek ve tedaviye ihtiyacı var. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| We've got to get it fast, 'cause we can't make it without him. | Elimizi çabuk tutmalıyız. O olmadan yolu bulamayız. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| We're too late, darling. | Çok geç kaldık, hayatım. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| There's nothing we can do about it now. | Onun için artık elimizden bir şey gelmez. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Vic, we've got to get out of here. | Vic, buradan gitmemiz gerek. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| We're gonna be together. He'd want us to be together. | Orada birlikte olacağız. Blood da bunu isterdi. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Now, I love you. | Seni seviyorum. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| If you love me, you'll come on, too. | Sen de beni seviyorsan, benimle gelirsin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You haven't eaten a bite. | Bir lokma bile almadın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I'm not hungry. | Aç değilim. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I really appreciate this. | Bunun için gerçekten müteşekkirim. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Well, let's press on. | Neyse devam edelim. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Oh, yes, in the hospital. | Evet, hastanedeydin. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You know, if they'd just let you have your way with the blushing brides | Aslında seni makinaya bağlamak yerine... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| instead of hooking you up to a machine, | ...geleneksel yollarla yapmana izin verselerdi... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| You sure you had enough to eat? | Yeterince yediğine emin misin? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| I'm satiated. What? | Tıka basa doldum. Ne? | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Nothing, I said I'm full, but after we walk all day, | Hiç, midem doldu dedim. Ama epey yol yürüyeceğimize göre... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| you'll probably have to cook up what's left. | ...muhtemelen kalanları da pişirmek zorunda kalacaksın. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| She said she loved me. | Beni sevdiğini söylüyordu. | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| she picked me to get all wet brained over. | ...beni seçmesi benim suçum değildi ya? 1 | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Well, I'd say she certainly had marvelous judgment, Albert, | Hatun kimi seçmesi gerektiğini çok iyi biliyormuş kesinlikle, Albert... | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Particularly good! | Kesinlikle değil! | A Boy And His Dog-1 | 1975 | |
| Dude, you are never gonna believe this. | Kanka, buna asla inanmayacaksın. | A Case Of You-1 | 2013 | |
| A shrimp's heart is in its head. | Bir karidesin kalbi midesindeymiş. | A Case Of You-1 | 2013 | |
| This is fucking tripping me out. | Resmen içim dışıma çıktı. | A Case Of You-1 | 2013 | |
| Really, Cheech? 10:00 a. m.? | Gerçekten de sabahın 10'unda esrar mı içiyorsun? | A Case Of You-1 | 2013 | |
| Yeah. Oh, sorry. | Evet. Üzgünüm. | A Case Of You-1 | 2013 |