Search
English Turkish Sentence Translations Page 1312
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah, it's impressive. Yeah. | Evet, bu çok etkileyici, gerçekten. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Listen, the deal was $300,000, and I brought the money. | Herneyse, anlaşmamız 300,000 dolardı, ve ben de parayı getirmiş bulunuyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You know, it astounds me | Bir tamircinin 300.000 doları olması | A Good Man-1 | 2014 | |
| How did you get so much? | Bu parayı nasıl kazandınız? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Well, that's kind of none of your business, | Aslında, bu sizi hiç ilgilendirmez | A Good Man-1 | 2014 | |
| but the fact of the matter is I got it, | ve gerçek olan şu ki, | A Good Man-1 | 2014 | |
| and we have a deal... | sizle bir anlaşma yaptık... | A Good Man-1 | 2014 | |
| $300,000 for Mya. | Mya için 300,000 dolar. | A Good Man-1 | 2014 | |
| She's right there. | Kız da zaten burada. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm here to take you home. | Seni eve götürmeye geldim, kızım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Oh, about that... | Oh, bu konuda... | A Good Man-1 | 2014 | |
| I changed my mind. | Ben fikrimi değiştirmiş bulunuyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I thought you were a man of honor. | Ben sizin onurlu bir insan olduğunuzu zannetmiştim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I thought you were gonna keep your word. | Sözünüzde duracağınızı sanmıştım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I thought we had a deal. | Sizinle bir anlaşma yapmıştık. | A Good Man-1 | 2014 | |
| No, no, no, no, no, we had business... not yet a deal. | Yo, hayır, sizle bir iş konuşması yapmış fakat, anlaşmaya varmamıştık. | A Good Man-1 | 2014 | |
| But it's time to make a deal. | Ama, şimdi tam da anlaşma yapma zamanı. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I already told you she's for another buyer, | Size daha önce de söylemiştim, kızın bir başka alıcısı daha var, | A Good Man-1 | 2014 | |
| but her sister, however... | ama onun bir kızkardeşi var, | A Good Man-1 | 2014 | |
| how much would you pay for her? | o kız için ne kadar önerebilirsiniz? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Let's say 300,000 maybe? | 300,000 diyebilir miyiz | A Good Man-1 | 2014 | |
| But you see, the deal was for Mya. | Ancak, bizim anlaşmamız Mya içindi. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Then I guess we have no deal. | Öyleyse, aramızda bir anlaşma söz konusu değil. | A Good Man-1 | 2014 | |
| What you want me to do with all this money? | Bütün bu parayla ne yapmamı isterdiniz? | A Good Man-1 | 2014 | |
| $300,000, all right here. | 300,000 doların tamamı burada. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You know, may I say | Biliyor musunuz, size şunu söylemeliyim ki, | A Good Man-1 | 2014 | |
| either you are very brave | buraya gelmekle siz ya çok düşünceli biri olduğunuzu, ya da, | A Good Man-1 | 2014 | |
| It'd be stupid for us | Åu parayı alıp | A Good Man-1 | 2014 | |
| just not to take that money and kill you. | sizi öldürmemiş olmamız da, bizim için büyük aptallık olurdu. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm gonna give you one last chance | Sözünüzde durmanız için | A Good Man-1 | 2014 | |
| to keep your word. | size son bir şans vereceğim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You're gonna give me one last chance? | Bana son bir şans mı vereceksiniz? | A Good Man-1 | 2014 | |
| That's what I said. In my house? | Evet, öyle söyledim. Üstelik de, benim evimde, öyle mi? | A Good Man-1 | 2014 | |
| With my people and my guns? | Bütün bu silahlı adamlarımın huzurunda, ha? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yeah. | Aynen öyle. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I lied, but that's what I do. | Size yalan söyledim, bunu hep yaparım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I lie for a living. | Para kazanmak için, yalan söylerim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I got some bad news for you. | Öyleyse, size kötü haberlerim olacak. | A Good Man-1 | 2014 | |
| See, I lie for a living, too. | Biliyor musunuz, ekmek parası için, ben de, yalan söylerim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| And guess what? | Bilin bakalım, ben kimim? | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm not a handyman. | Ben tamirci falan değilim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm a professional killer. | Ben profesyonel bir katilim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I came here to kill you. | Sizi öldürmek için buradayım. Ben, Gwai Lo'yum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You're Gwai Lo? | Sen, Gwai Lo musun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| That's the way it is. | Evet, aynen öyle. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Is this how you wanna go out? | Dışarıya bu şekilde mi çıkmak istiyorsun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| A man of war? | Onurlu bir savaşçı, | A Good Man-1 | 2014 | |
| A son of Guan Gong? | Guan Gong'un bir oğlu, | A Good Man-1 | 2014 | |
| Like this? | Böyle mi olur? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Killing a child? This is not you. | Ufacık bir çocuğun arkasına sığınıyor. Bu sen olamazsın | A Good Man-1 | 2014 | |
| You look at the total summation | Bütün bu hayatın boyunca yaptıklarına | A Good Man-1 | 2014 | |
| of your whole life... | şöyle bir bak ve | A Good Man-1 | 2014 | |
| and see your last breath. | son nefesinde bunu gör. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Is this it? | İstediğin bu mu? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Well said. | Güzel söyledin. | A Good Man-1 | 2014 | |
| All my life, I try to take care of my han dais, | Hayatım boyunca han dailerimi kontrol altında tutup, | A Good Man-1 | 2014 | |
| honor Guan Gong, | Guan Gong'u onurlandırmaya çalıştım, | A Good Man-1 | 2014 | |
| amassed wealth and power, | muazzam bir güce ve servete kavuştum, | A Good Man-1 | 2014 | |
| but no one close would tell me | ama, yakınımda olan hiç kimse bana bunların | A Good Man-1 | 2014 | |
| it's by trickery and deceit. | hile ve aldatmayla elde edildiğini söylemedi. | A Good Man-1 | 2014 | |
| It took an adversary | Åimdi ise hayatın ve ölümün | A Good Man-1 | 2014 | |
| to show me the significance of life and death. | anlamını bana can düşmanım öğretiyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| If we can resolve this | Bu işin içinden | A Good Man-1 | 2014 | |
| by the code of Gong... | Gong'un yöntemleriyle çıkacaksak... | A Good Man-1 | 2014 | |
| as han dai... | bir han dai... | A Good Man-1 | 2014 | |
| men of honor... | onurlu bir insan gibi, | A Good Man-1 | 2014 | |
| by the sword... | kılıçla... | A Good Man-1 | 2014 | |
| would you? | Sen yapar mısın? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Come here, come here. Mya, Mya, get over here. | Gel buraya, Mya, bu tarafa gel. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Come here. | Gel, canım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Now I can die in peace... | Åİmdi, huzur içinde ölebilirim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Come here. | Gel bakalım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Are you okay? Yeah. | Sen, iyi misin? Evet. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Are you sure this is what you want? | İstediğinin bu olduğuna emin misin? | A Good Man-1 | 2014 | |
| There's nothing here for her anymore. | Burada onun için önemli bir şey kalmadı artık. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I don't want to lose you again. | Seni bir daha kaybetmek istemiyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I don't want to lose you either, squirt. | Ben de seni kaybetmek istemiyorum, tatlım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm gonna give you this dog. | Bu köpeği size veriyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| He's a good dope dog. That's where I got him. | Çok iyi bir uyuşturucu bulma köpeğidir. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Are you sure you don't wanna come with? | Bizimle gelmek istemediğinden emin misin? | A Good Man-1 | 2014 | |
| And if you're retired, you're gonna need some company. | Emekli olduysan, arkadaşa ihtiyacın olacaktır. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You got any ideas? | Herhangi bir fikrin var mı? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yes. | Evet, var. | A Good Man-1 | 2014 | |
| It's finally over. Hear me, kiddo? | Sonunda herşey bitti, tamam mı, ufaklık? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Don't forget to call me, yes? | Beni aramayı unutma, anlaştık mı? | A Good Man-1 | 2014 | |
| It's good to see you. Take care, okay? | Seni görmek çok güzel. Kendine iyi bak, tamam mı? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Mm hmm. Talk to you soon. | Mm hmm. Görüşürüz. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Thanks for coming home. Of course. | Eve döndüğün için, sağol. Elbette. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Oh, let me give this to you. | Oh, bunu sana vermeliyim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| It's good luck... from Mya. | Sana bol şans getirmesi için... Mya'dan. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Never leave home without it. | Bunu takmadan asla dışarıya çıkma. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Okay. Thank you. | Peki, teşekkür ederim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Help me walk him. | Bana yardım et bakalım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Buckle up. | Tasmasını tak. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I fled him down the nights and down the days. | Günlerce, gecelerce ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I fled him down the arches of the years. | Yıllar boyunca ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| I fled him down the labyrinthine ways of my own mind. | Aklımın dolambaçlı yollarında ondan kaçtım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| And in the mist of tears, I hid from him, and under | Buğulu gözyaşlarımın içinde kahkahalar atarak... | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Running laughter. | ...ondan saklandım. | A Good Marriage-1 | 2014 | |
| Come on Darcy! | Hadi Darcy! Hadi bebeğim, katıl bana! | A Good Marriage-1 | 2014 |