Search

English Turkish Sentence Translations Page 152282

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Detective choo? I heard it's important?	Dedektif Choo? Önemli olduğunu duydum.	Sseom-1	2004
I'll come find you now, where are you?	Seni gelip alacağım, neredesin?	Sseom-1	2004
I'm busy. I'll see you at the photo club meeting.	Meşgulüm. Seninle fotoğraf kulübü toplantısında buluşuruz.	Sseom-1	2004
I'm going to the investigation room,	Soruşturma odasına gidiyorum...	Sseom-1	2004
Hello? Let me call you back.	Alo. Ben seni sonra ararım.	Sseom-1	2004
i knew you'd call.	Arayacağını biliyordum.	Sseom-1	2004
You aren't the type to betray your friends.	Arkadaşlarına ihanet edecek birine benzemiyorsun.	Sseom-1	2004
Ou're being chased too, right?	Sen de takip edildin, değil mi?	Sseom-1	2004
I'm kang sung joo from gangnam station.	Ben KANG Sung joo, Gangnam Karakolu'ndan.	Sseom-1	2004
If you want to live, come see me.	Yaşamak istiyorsan gelip beni gör.	Sseom-1	2004
Turn right here. Traffic's bad due to construction.	Buradan sağa dön. Yapım çalışmaları yüzünden trafik kötü.	Sseom-2	2004
This monitor doesn't tell you that, does it?	Bu monitör sana bunu söylemiyor değil mi?	Sseom-2	2004
That thing you stole is worth $10 million.	Şu çaldığın şey 10 milyon $ değerinde.	Sseom-2	2004
You didn't even know. No word from chul woo yet?	Bunu bile bilmiyorsun. Chul woo hala konuşmadı mı?	Sseom-2	2004
You risked your lives to steal it, why are they after you?	Çalmak için hayatlarınızı riske ettiniz, niçin hala peşindeler?	Sseom-2	2004
Someone intercepted it.	Birisi araya girdi.	Sseom-2	2004
Then find him.	Öyleyse bul onu.	Sseom-2	2004
We did the transaction on our site.	İşlemi kendi web sitemizde yaptık.	Sseom-2	2004
His id was in our name.	Rumuzu bizim isimlerimizdi.	Sseom-2	2004
Kwon jeong min?	KWON Jeong min mi?	Sseom-2	2004
He wrote kwon jeong min?	KWON Jeong min diye mi kayıtlıydı?	Sseom-2	2004
So that's who the pigs are looking for.	Demek bu yüzden domuzlar onu arıyor.	Sseom-2	2004
You don't know who did it?	Kimin yaptığını bilmiyor musun?	Sseom-2	2004
It's a cop, i'm sure.	Bir polis, bundan eminim.	Sseom-2	2004
He killed dark horseman, and found hermi.	Karanlık Süvari'yi öldürdü ve Hermi'yi buldu.	Sseom-2	2004
He even knows we have a photo.	Bir fotoğrafı olduğunu bile biliyor.	Sseom-2	2004
We need to restore the site.	Siteyi eski haline getirmeliyiz.	Sseom-2	2004
Wow, this weather is really strange.	Hava gerçekten çok tuhaf.	Sseom-2	2004
Rain's pouring down over there like a fountain.	Yağmur, bardaktan boşanırcasına yağıyor.	Sseom-2	2004
And over there,	Ve şu karşısı...	Sseom-2	2004
it's like the rainy season.	...yağmur mevsimi gelmiş gibi.	Sseom-2	2004
What are you thinking so hard about?	Kara kara ne düşünüyorsun?	Sseom-2	2004
I feel like i've lived this day already.	Bugünü daha önce yaşamış gibi hissediyorum.	Sseom-2	2004
I guess we have met before.	Sanırım biz daha önce karşılaştık.	Sseom-2	2004
Hearing you say that...	Böyle dediğine göre...	Sseom-2	2004
it seems so.	...herhalde haklısındır.	Sseom-2	2004
Detective kang, did you have lunch?	Dedektif Kang, yemek yediniz mi?	Sseom-2	2004
No photos, please.	Fotoğraf çekmeyin lütfen.	Sseom-2	2004
after this morning, you're at it again?	Bu sabahki olaydan sonra, hala devam mı ediyorsun?	Sseom-2	2004
That could get you in trouble someday.	Bu bir gün başına dert açabilir.	Sseom-2	2004
Oh, detective kang! Did you have lunch?	Dedektif Kang, yemek yediniz mi?	Sseom-2	2004
Kwon jeong min... come on...	KWON Jeong min... Haydi...	Sseom-2	2004
did you find him? Who looks most familiar?	Teşhis edebildin mi? Hangileri benziyor?	Sseom-2	2004
Why'd you pick so many?	Bunların hepsini mi benzettin?	Sseom-2	2004
Tell me, do you think these two people look similar?	Söyle bakalım, sence bu ikisi birbirine benziyor mu?	Sseom-2	2004
Look, they're totally different.	Bak, tamamen farklı tipte adamlar.	Sseom-2	2004
You can't just stare leisurely at a madman with a knife.	Bıçaklı manyak bir adama rahat bir şekilde bakamazsın tamam mı?	Sseom-2	2004
Man, you're no help at all.	Adamım, bize hiç yardımcı olmuyorsun.	Sseom-2	2004
Drag in all these guys, and tell them we have a witness.	Bu adamların hepsini toplayın ve onlara bir tanığımız olduğunu söyleyin.	Sseom-2	2004
Wait! All right.	Bekle! Tamam.	Sseom-2	2004
I'll look again, okay?	Tekrar bakacağım tamam mı?	Sseom-2	2004
They all look the same...	Hepsi aynı görünüyor...	Sseom-2	2004
why's it such a problem?	Niçin sorun yapıyorsun ki?	Sseom-2	2004
Just show it to me!	Yalnızca göster onu bana!	Sseom-2	2004
The prosecutor's decided to investigate anyway.	Savcı nasıl olsa soruşturmaya karar verdi.	Sseom-2	2004
Why can't i see the records?	Kayıtları neden göremiyorum?	Sseom-2	2004
What's with you?	Size ne bundan?	Sseom-2	2004
You shithead. Are you a detective?	Seni bok kafalı. Sen dedektif misin?	Sseom-2	2004
Why should a lying journalist see those records?	Yalancı bir gazeteci niçin görecekmiş ki kayıtları?	Sseom-2	2004
Why are you taking his side?	Neden onun tarafındasın?	Sseom-2	2004
Are you trying to hide something?	Bir şey gizlemeye mi çalışıyorsun?	Sseom-2	2004
You hit me? You hit me?	Bana vurdun! Bana vurdun!	Sseom-2	2004
You hit a journalist?	Bir gazeteciye vurdun sen!	Sseom-2	2004
Undercover? Give me a break.	Gizli mi? Haydi oradan!	Sseom-2	2004
So it's true you're just a bunch of thugs!	Demek ki hepinizin gangster olduğu doğru!	Sseom-2	2004
He's like a father to me.	Benim için bir baba gibidir.	Sseom-2	2004
That's section chief oh, right?	İçeride odadaki Bölüm Şefi Oh'tu, değil mi?	Sseom-2	2004
After we write up a report, you can go.	Bir rapor yazdıktan sonra gidebilirsin.	Sseom-2	2004
You gave us good information, so i'll buy you coffee.	Bize yararlı bilgiler verdin, sana kahve ısmarlayayım.	Sseom-2	2004
You have to hit it.	Vurmayınca çalışmıyor.	Sseom-2	2004
The coffee tastes best now.	Kahvenin tadının en güzel olduğu an.	Sseom-2	2004
Right after they change it.	Değiştirdikten hemen sonra tadı güzelleşti.	Sseom-2	2004
The coffee tastes best now. The coffee tastes best now.	Kahvenin tadının en güzel olduğu an. Kahvenin tadının en güzel olduğu an.	Sseom-2	2004
I think i've been here before.	Sanırım daha önce buraya geldim.	Sseom-2	2004
I remember hearing those words.	Bu kelimeleri duyduğumu hatırlıyorum.	Sseom-2	2004
Exactly what you said now.	Aynen biraz önce söylediklerini.	Sseom-2	2004
We're both having pretty bizarre days.	İkimiz de oldukça tuhaf bir gün geçiriyoruz.	Sseom-2	2004
You know how you just feel anxious some days?	Bilirsin, bazı günler insan kendini çok tedirgin hisseder.	Sseom-2	2004
That's how it is for me today.	Bugün de benim için böyle.	Sseom-2	2004
It's not just a vague feeling.	Belirsiz bir his değil.	Sseom-2	2004
Section chief oh is important to you, right?	Bölüm Şefi Oh senin için önemli birisi, haksız mıyım?	Sseom-2	2004
Please undo the handcuffs, just until we get there.	Oraya gidene kadar, lütfen kelepçelerimi çöz.	Sseom-2	2004
I heard a gunshot.	Bir silah sesi duydum.	Sseom-2	2004
Yu jin, tell me what kind of feeling you had.	Yu jin, ne tür şeyler hissettiğini bana anlat.	Sseom-2	2004
If i go to a certain place, then i remember.	Belirli yerlere gittiğim zaman, hatırlıyorum.	Sseom-2	2004
2pm, gangnam police station!	14:00, Gangnam Polis Karakolu!	Sseom-2	2004
Like i've been there before.	Daha önce de oradaymışım gibi.	Sseom-2	2004
Like i've experienced it.	Daha önce de bunları yaşamışım gibi.	Sseom-2	2004
Hye jung!	Hye jung!	Sseom-2	2004
Even if the situation's a bit different...	Sanki durum biraz farklı gibi oluyor...	Sseom-2	2004
Each time, it's correct.	Her defasında, doğru çıkıyor.	Sseom-2	2004
Detective kang! Have you had lunch?	Dedektif Kang, yemek yediniz mi?	Sseom-2	2004
This day is inside my memory.	Bugün, hafızamın içinde kayıtlı.	Sseom-2	2004
You asked me about my hand?	Elimi sormuştun değil mi?	Sseom-2	2004
That old man, he'll grab a knife at the slightest chance.	Bizim yaşlı adam, ufacık bir fırsatta eline bir bıçak aldı.	Sseom-2	2004
I got this trying to stop him.	Bu, onu durdurmaya çalışırken oldu.	Sseom-2	2004
He's done it often.	Bunu sıklıkla yapar.	Sseom-2	2004
So even if you hadn't told me,	Yani eğer bana söylemeseydin bile...	Sseom-2	2004
What i mean is...	Demek istediğim...	Sseom-2	2004
the gunshot and the blood was your imagination.	Silah sesi ve kan senin hayal gücünün eseriydi.	Sseom-2	2004