Search
English Turkish Sentence Translations Page 152347
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I just had a drink though. | Sadece bir içki içtim. Sadece bir kadeh içtim. Sadece bir içki içtim. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Damn it, what a mess here. | Kahretsin, bu ne dağınıklık böyle! Kahretsin, bu ne pislik böyle. Kahretsin, bu ne dağınıklık böyle! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Go on, drink. We've got time. | Devam et, iç. Zamanımız var. İçmeye devam et. Daha zamanımız var. Devam et, iç. Zamanımız var. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
How about a glass for the road? | Yol için bir kadehe ne dersin? Yol için bir bardak içmeye ne dersin? Yol için bir kadehe ne dersin? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Take it away. | Uzak tut onu. Bunu al. Uzak tut onu. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
I see. Dry law. Alcoholism is a scourge of mankind. | Anlıyorum. Kuru hukuk. Alkolizm insanlığın baş belasıdır. Anlıyorum. Kuru hukuk. Alkolizm, insanlığın baş belasıdır. Anlıyorum. Kuru hukuk. Alkolizm insanlığın baş belasıdır. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Is he with us? | O bizimle mi? O da bizimle mi? O bizimle mi? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Never mind, he'll sober up. He needs to go there, too. | Boşver, ayılacaktır. Onun da oraya gitmeye ihtiyacı var. Boş ver, ayılacaktır. Onun da oraya gitmeye ihtiyacı var. Boşver, ayılacaktır. Onun da oraya gitmeye ihtiyacı var. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Are you really a professor? | Siz gerçekten profesör müsünüz? Siz gerçekten bir profesör müsünüz? Siz gerçekten profesör müsünüz? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Then let me introduce myself. My name is... | O zaman kendimi tanıtmama izin verin. Adım... O zaman kendimi tanıtmama izin verin. Benim adım... O zaman kendimi tanıtmama izin verin. Adım... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Your name is Writer. | Adınız, Yazar. Adın Yazar. Adınız, Yazar. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Well. And what is my name? | Evet. Benim adım ne? Peki, benim adım ne? Evet. Benim adım ne? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Yours? Professor. | Sizinki? Profesör. Sizin adınız mı? Sizin adınız Profesör. Sizinki? Profesör. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
I see. I'm a writer, | Anlıyorum. Ben bir yazarım. Anlıyorum. Ben bir yazarım... Anlıyorum. Ben bir yazarım. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
so, naturally, everyone calls me Writer for some reason. | Yani, doğal olarak herkes beni bir nedenle Yazar diye çağırıyor. ...o yüzden, doğal olarak, herkes bir nedenle beni ' Yazar ' diye çağırıyor. Yani, doğal olarak herkes beni bir nedenle Yazar diye çağırıyor. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Obviously, there's nothing else one should write about. | Açıkçası, hakkında yazılacak bir başkası yok. Açıkçası, hakkında yazılacak başka bir şey yok. Açıkçası, hakkında yazılacak bir başkası yok. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
One should write about nothing at all. | En azından biri hiçlik hakkında yazmalı. En azından birileri hiçbir şey hakkında yazmalı. En azından biri hiçlik hakkında yazmalı. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
And what are you? A chemist? | Siz nesiniz? Bir kimyacı? Peki siz ne iş yaparsınız? Bir kimyager misiniz? Siz nesiniz? Bir kimyacı? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
That must be boring, too. Searching for the truth. | Bu da sıkıcı olmalı, gerçeği araştırmak. Bu çok sıkıcı olmalı. Gerçeği aramak. Bu da sıkıcı olmalı, gerçeği araştırmak. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
It's hiding and you keep searching for it. | O saklanıyor ve siz onu aramayı sürdürüyorsunuz. O gizleniyor ve siz de onu aramaya devam ediyorsunuz. O saklanıyor ve siz onu aramayı sürdürüyorsunuz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You dig in one place eureka! The nucleus is made of protons. | Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You dig in another great! | Diğerini kazarsınız harika! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Triangle ABC equals Triangle A prim, B prim, C prim. | ABC üçgeni, A kenarı, B kenarı ve C kenarına eşittir. ABC üçgeni A, B ve C kenarının toplamına eşittir. ABC üçgeni, A kenarı, B kenarı ve C kenarına eşittir. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
With me it's quite different. | Bana göre biraz farklı. Benim için durum biraz farklı. Bana göre biraz farklı. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
While I am digging for the truth, so much happens to it | Bir yeri kazarken, gerçeği keşfedeceğim yerde... Gerçeği ararken, gerçeği keşfedeceğime,... Bir yeri kazarken, gerçeği keşfedeceğim yerde... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
that instead of discovering the truth | ...gerçeğin çok değiştiğini görürüm. ...onun değiştiğini görüyorum. ...gerçeğin çok değiştiğini görürüm. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
I dig up a heap of, pardon... I'd better not name it. | Epey kazdım, özür dilerim... En iyisi adlandırmamak. Çok derine daldım, özür dilerim. En iyisi adlandırmamak. Epey kazdım, özür dilerim... En iyisi adlandırmamak. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You're lucky! | Şanslısınız! Şanslısınız. Şanslısınız! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
But imagine some antique pot displayed in a museum. | Ama müzede sergilenen antika bir çömleği düşünün. Ama müzede sergilenen antik bir vazoyu düşünün. Ama müzede sergilenen antika bir çömleği düşünün. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
It was used at its time as a receptacle of food leftovers, | Zamanında yiyecek artıklarını saklamak için kullanılıyordu. Zamanında, yiyecek artıklarını saklamak için kullanılıyordu... Zamanında yiyecek artıklarını saklamak için kullanılıyordu. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
but now it's an object of universal admiration | Ama şimdi evrensel hayranlığın bir nesnesi. ...ama şimdi anlamlı deseni ve eşsiz biçimiyle... Ama şimdi evrensel hayranlığın bir nesnesi. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
for its laconic pattern and unique form. | Özlü örüntüsü ve biricik biçimiyle... ...evrensel hayranlığın bir simgesi. Özlü örüntüsü ve biricik biçimiyle... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Everyone goes oh! and ah! | ...herkes oh'larla ah'larla izliyor! Herkes 'Oh!' ve ' Ah!' diyor. ...herkes oh'larla ah'larla izliyor! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
And suddenly it turns out that it's not antique at all, | ve birdenbire hiç de antik olmadığı anlaşılıyor. Ve birdenbire, hiç de antik olmadığı... ve birdenbire hiç de antik olmadığı anlaşılıyor. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
that some joker has palmed it off on the archeologists | Dalgacı biri onu arkeologlara yutturmuş. ...dalgacı birinin arkeologları kandırdığı anlaşılıyor. Dalgacı biri onu arkeologlara yutturmuş. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
just for fun. | Sadece eğlence için. Sadece eğlenmek için. Sadece eğlence için. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Strange as it may seem, the admiration dies off. Those connoisseurs... | Görüldüğü gibi tuhaf, hayranlık ölüyor. Şu çok bilenler... Tuhaf, görüldüğü gibi hayranlık bitiyor. Şu uzmanlar... Görüldüğü gibi tuhaf, hayranlık ölüyor. Şu çok bilenler... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Is it what you think about all the time? | Onca zaman düşündüğünüz bu muydu? Bu kadar zamandır bunu mu düşünüyordunuz? Onca zaman düşündüğünüz bu muydu? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
In fact, I don't think much. It's not good for me. | Gerçekte, çok düşünmüyorum. Bu benim için iyi değil. Aslında, çok fazla düşünmüyorum. Bu benim için iyi değil. Gerçekte, çok düşünmüyorum. Bu benim için iyi değil. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
It's impossible to write, thinking all the time of success or failure. | Durmadan başarıyı ve yenilgiyi düşünerek yazmak imkansız. Sürekli, başarıyı ve yenilgiyi düşünerek yazmak imkansız. Durmadan başarıyı ve yenilgiyi düşünerek yazmak imkansız. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Naturlich! But if no one is going to read me in one hundred years, | Doğaldır. Ama hiç kimse beni bir yüz yıl içinde okumayacaksa... Kesinlikle, ama yüzyıl içinde kimse beni okumayacaksa... Doğaldır. Ama hiç kimse beni bir yüz yıl içinde okumayacaksa... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
why the hell should I write at all? | ...neden yazayım ki o zaman? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Tell me, Professor, why did you let yourself be mixed up in all this? | Anlat bana Profesör, neden bütün bunların arasında kaybolmanıza izin veriyorsunuz. Söyleyin bana Profesör, neden bütün bunlarla kafanızın karışmasına izin veriyorsunuz? Anlat bana Profesör, neden bütün bunların arasında kaybolmanıza izin veriyorsunuz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
What do you need the Zone for? | Bölge'ye ne için ihtiyacınız var? Bölge'ye neden ihtiyacınız var? Bölge'ye ne için ihtiyacınız var? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
I'm a scientist in some sense. | Ben bir anlamda bilim adamıyım. Ben, bir anlamda bilim adamıyım. Ben bir anlamda bilim adamıyım. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
But what do you need it for? | Fakat asıl sizin ona neden ihtiyacınız var? Peki, ona neden ihtiyacınız var? Fakat asıl sizin ona neden ihtiyacınız var? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You're an "in" writer. | Siz bir "iç" yazarsınız. Siz popüler bir yazarsınız. Siz bir "iç" yazarsınız. ve güçlüler ve her özgür adam, | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Women must be running after you in flocks. | Sürüyle kadın peşinizden koşuyor olmalı. Birçok kadın peşinizden koşuyor olmalı. Sürüyle kadın peşinizden koşuyor olmalı. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
My inspiration has been lost, Professor. I go begging for it. | Benim esinim kayboldu profesör. Bunun için yalvarıyorum. İlham kaynağım kayboldu Profesör. Bu bulmaya gidiyorum. Benim esinim kayboldu profesör. Bunun için yalvarıyorum. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
What? Yes, I guess, in a way. | Ne? Evet, sanırım, bir şekilde. Ne? Evet, sanırım bir şekilde. Ne? Evet, sanırım, bir şekilde. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Do you hear it? Our train. | Duyuyor musunuz? Trenimiz. Duyuyor musunuz? Bu trenimiz. Duyuyor musunuz? Trenimiz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Luger, if I don't come back, call on my wife. | Luger, geri dönmezsem karıma uğra. Luger, eğer geri dönmezsem, karımı ara. Luger, geri dönmezsem karıma uğra. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Damn it, I forgot to buy cigarettes. | Kahretsin, sigara almayı unutmuşum. Kahretsin, sigara almayı unuttum. Kahretsin, sigara almayı unutmuşum. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Don't go back. | Geri dönmeyin! Oraya geri dönme sakın. Geri dönmeyin! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Why? You must not. | Neden? Dönmemelisiniz. Neden? Dönmemelisin. Neden? Dönmemelisiniz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Believing such nonsense. | Bu tip saçma sapan şeylere inanıyorsunuz. Hep bu saçmalıklara inanıyorsunuz. Bu tip saçma sapan şeylere inanıyorsunuz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Well, I'd better leave it for a rainy day. | Bunu yağmurlu bir güne bıraksam iyi olacak. Şey, bunu yağmurlu bir güne bıraksam iyi olacak. Bunu yağmurlu bir güne bıraksam iyi olacak. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Are you really a scientist? | Siz gerçekten bilimadamı mısınız? Siz gerçekten bir bilim adamı mısınız? Siz gerçekten bilimadamı mısınız? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Down! | Aşağı! Eğilin! Aşağı! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Go and look, is there anyone there? | Git ve bak, orada biri var mı? Gidip orada biri olup olmadığına bak! Git ve bak, orada biri var mı? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
There's no one there. | Kimse yok burada. Burada kimse yok. Kimse yok burada. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Where on earth did you look, Writer? | Nereye baktın allah aşkına Yazar? Nereye baktın Allah aşkına, Yazar? Nereye baktın allah aşkına Yazar? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You didn't forget the jerry can? No. It's full. | Benzin bidonunu unutmadın değil mi? Hayır, dolu. Bidonu unutmadın değil mi? Hayır. Bidon dolu. Benzin bidonunu unutmadın değil mi? Hayır, dolu. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Everything I told you before... | Daha önce size anlattığım her şey... Daha önce size anlattığım... Daha önce size anlattığım her şey... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
is a lie. I don't give a damn about inspiration. | ...bir yalandı. Esin falan umrumda değil. ...her şey yalandı. İlham falan umurumda değil. ...bir yalandı. Esin falan umurumda değil. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
How would I know that actually I don't want what I want? | İstediğim şeyi gerçekte istemediğimi nasıl bilebilirim? İstediğim şeyi, aslında istemediğimi nasıl bilebilirim? İstediğim şeyi gerçekte istemediğimi nasıl bilebilirim? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Or that I actually don't want what I don't want? | Ya da, istemediğim şeyi gerçekte istediğimi nasıl bilebilirim? Ya da istemediğim şeyi istemediğimi? Ya da, istemediğim şeyi gerçekte istediğimi nasıl bilebilirim? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
the moment we name them, their meaning disappears, | Onları adlandırdığımız an, anlamları kaybolur... Onları adlandırdığımız an, güneşte kalan bir deniz anası gibi... Onları adlandırdığımız an, anlamları kaybolur... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
melts, dissolves like a jellyfish in the sun. | ...erir, çözülür, güneşte kalan bir denizanası gibi. ...erir, çözülür, ve anlamları kaybolur. ...erir, çözülür, güneşte kalan bir denizanası gibi. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
My conscience wants vegetarianism to win over the world. | Bilincim vejeteryanlık istiyor, dünyayı ikna etmek için. Bilincim,dünyayı kendi tarafına çekmek için vejeteryan olmak istiyor. Bilincim vejeteryanlık istiyor, dünyayı ikna etmek için. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
And my subconscious is yearning for a piece of juicy meat. | Ama bilinçdışım, bir parça kanlı et için çıldırıyor. Ve bilinçaltım bir parça et için çıldırıyor. Ama bilinçdışım, bir parça kanlı et için çıldırıyor. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
But what do I want? | Ne istiyorum? Peki ben ne istiyorum? Ne istiyorum? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
World domination. | Dünya egemenliği. Dünya egemenliği mi? Dünya egemenliği. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Why a diesel locomotive in the Zone? | Bölge'de dizel bir lokomotifin işi ne? Bölgede dizel lokomotifin işi ne? Bölge'de dizel bir lokomotifin işi ne? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
They don't like going there. | Oraya gideceğe benzemiyorlar. Oraya gidecek gibi görünmüyor. Oraya gideceğe benzemiyorlar. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
The guards have arrived. Tell them to turn the TV off. | Muhafızlar geldi. Söyle televizyonu kapasınlar. Muhafızlar geldi. Televizyonu kapatmalarını söyle. Muhafızlar geldi. Söyle televizyonu kapasınlar. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Go look if there's a trolley on the tracks. | Git bir bak, raylarda araç var mı? Rayların üzerinde bir lokomotif olup olmadığına bak. Git bir bak, raylarda araç var mı? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
What trolley? | Ne aracı? Ne lokomotifi? Ne aracı? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Go back, I'll do it. | Geri dön, ben bakarım! Geri dön. Ben giderim. Geri dön, ben bakarım! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
The jerry can! | Benzin bidonu! Bidonu al! Benzin bidonu! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Give it to me! | Ver onu bana! Onu bana ver! Ver onu bana! | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Get rid of your knapsack, it's hampering you. | Sırt çantandan kurtul, sana engel oluyor. Sırt çantandan kurtul, seni hantallaştırıyor. Sırt çantandan kurtul, sana engel oluyor. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
You may travel light, if you wish, as if going for a stroll. | Hafif bir şekilde seyahat edebilirsin, gezintiye çıkmış gibi. İstersen sen, bir gezintideymişiz gibi hafif gezebilirsin. Hafif bir şekilde seyahat edebilirsin, gezintiye çıkmış gibi. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
If someone gets hit, don't shout or rush about. | Eğer biri yaralanırsa, bağırmayın ya da paniğe kapılmayın. Eğer biri vurulursa, acele etmeyin ve bağırmayın. Eğer biri yaralanırsa, bağırmayın ya da paniğe kapılmayın. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
When everything settles down, crawl back to the outpost. | Her yer sakinleştiğinde yavaşça ileri karakola gidin. Ortalık durulduktan sonra, sessizce geri dönün. Her yer sakinleştiğinde yavaşça ileri karakola gidin. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
They'll pick you up in the morning. | Sabah sizi oradan alırlar. Sabah sizi alırlar. Sabah sizi oradan alırlar. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Can they catch up with us? | Bize yetişebilecekler mi? Bizi yakalayabilirler mi? Bize yetişebilecekler mi? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
They fear it like the plague. | Ondan veba gibi korkuyorlar. Bundan, vebadan korkar gibi korkuyorlar. Ondan veba gibi korkuyorlar. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Fear what? | Korktukları ne? Neden korkuyorlar? Korktukları ne? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Here we are... home, at last. | İşte sonunda evdeyiz. Sonunda! Evdeyiz! İşte sonunda evdeyiz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
This is the quietest place in the world. You'll see for yourselves. | Burası dünyadaki en sessiz yerdir. Kendiniz de göreceksiniz. Burası dünyanın en sessiz yeridir. Siz de göreceksiniz. Burası dünyadaki en sessiz yerdir. Kendiniz de göreceksiniz. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
So beautiful here. Not a single soul here. | Çok güzel burası. Tek bir kişi bile yok. Ne kadar güzel. Tek bir ruh bile yok. Çok güzel burası. Tek bir kişi bile yok. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
What about us? | Ya biz? Peki biz neyiz? Ya biz? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Three men can't spoil the place in one day. | Üç adam bu yerin değerini bir günde düşüremez. Üç kişi, bir günde bir yeri kirletemez. Üç adam bu yerin değerini bir günde düşüremez. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Why? They can. | Neden? Düşürebilirler. Kesinlikle kirletebilir. Neden? Düşürebilirler. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
It's strange that flowers don't smell. Or have l... | Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... Çiçeklerin kokusu olmaması çok garip. Ya da ben... Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
Do you feel anything? | Bir şey hissediyor musun? Bir şey hissediyor musunuz? Bir şey hissediyor musun? | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
I feel the stench of the bog. | Bataklık kokusu alıyorum. Bataklığın pis kokusunu alıyorum. Bataklık kokusu alıyorum. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
No, that's the river. There's a river here. | Hayır, nehrin kokusu o. Burada bir nehir var. Hayır, o nehrin kokusu. Burada bir nehir var. Hayır, nehrin kokusu o. Burada bir nehir var. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |
There was a flower bed nearby, but Porcupine had trampled it down. | Yakınlarda bir çiçek yatağı vardı, ama Porcupine onu çiğnedi. Buralarda bir çiçek tarlası vardı. Ama Kirpi onları ezip, geçti. Yakınlarda bir çiçek yatağı vardı, ama Porcupine onu çiğnedi. | Stalker-3 | 1979 | ![]() |