Search
English Turkish Sentence Translations Page 152344
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Come on! | Haydi ama, yapma! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
A human being is not capable of such hatred or love... | Gerçekten de tek bir insanın, bütün insanlığı etkisi altına alabilecek kadar... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that would extend over the whole of mankind. | ...bir sevgi ya da nefret hissedebileceğine inanıyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Well, money, a woman, maybe a desire for revenge, | Para, ya da kadın, belki de alınmak istenen bir intikam. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Let my boss be overrun by a car, that I can understand. | Patronumun üzerinden araba geçmesini istemek,bunları anlayabilirim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But ruling over the world! A just society! | Ama dünyayı yönetmek istemek! Adil bir toplum kurmak! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
God's kingdom on earth! | Tanrı'nın yeryüzündeki krallığı! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
These are not just wishes, this is ideology, action, concepts. | Ama bunlar sadece basit dilekler değiller. Bu ideolojidir, eylemdir, konseptlerdir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Unconscious compassion is not ready for realization yet. | Bilinçdışı merhamet, henüz hayata geçmeye hazır değil. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
As a regular instinctive impulse. | Normal, içgüdüsel bir tepki olarak. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
There cannot be happiness at someone else's expense. | Başka birisinin insana vermesiyle insan mutlu olamaz ki. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I can see quite clearly now | Artık açıkça görüyorum ki,... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that you plan to overwhelm mankind with good deeds. | ...sizin planınız insanlığı iyi eylemlerle nefessiz bırakmak. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
As for me, I'm not a bit worried about you or myself, | Bana sorarsanız, ben kendim ve sizin için zerre kadar endişeli değilim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and least of all about mankind. | Ve insanlığın geri kalan kısmı için de. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Because you're not going to achieve anything. | Çünkü bence sen, hiçbir şeyi başaramayacaksın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
At best you'll get your Nobel Prize. | En iyi ihtimalle şu Nobel Ödülü'nü alırsın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Or rather you'll get something absolutely incongruous, | Hatta belki de tamamen bambaşka bir şey olur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
something you don't even think about. Something like this telephone... | Aklından bile geçirmediğin bir şey. Mesela, şu telefon gibi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You dream of one thing, but you get quite another. | Bir şey hayal edersin, ve bambaşka bir şey olur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Look, very good sleeping pills. | Bak, bunlar çok iyi uyku hapları. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They don't make ones like that any longer. Why so many of them here? | Artık bu kadar iyilerini yapmıyorlar. Burada onlardan çok var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Maybe we'd better be going? | Belki de geri dönmeliyiz? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It will be dark soon, difficult to come back. | Yakında hava kararacak. Geri dönmek zor olur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
By the way, it's absolutely clear to me | Bu arada, artık eminim ki,... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that all this poem reciting and making detours | ...bütün bu şiir okumalar, ve dolambaçlı yollardan geçmeler... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
is just a form of apologizing. | ...sana göre bir özür dileme biçimi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I can understand you. Difficult childhood, bad environment... | Seni anlayabiliyorum. Zor bir çocukluk, kötü bir çevre. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But don't have any illusions, I'm not going to forgive you. | Ama yanlış fikirlere kapılma, seni affetmeyeceğim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Will you please stop it, do me a favor. | Bana bir iyilik yap. Kes şunu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Professor, come here, please. | Profesör! Buraya gelin lütfen! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Wait a minute. Don't be in a hurry. | Bir dakika bekleyin. Acele etmeyin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm in no hurry whatsoever. | Acele ettiğim filan yok zaten. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I know, you're going to get mad. | Bana çok kızacağınızı biliyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Anyway, I must tell you... | Her neyse, size söylemek zorundayım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
We are now... on the threshold... | Şu anda biz tam eşikteyiz.. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
This is the most important moment in your life. | Bu sizin bütün hayatınızın en önemli anı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You must know that... | Şunu bilmeniz gerekiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Your innermost wishes will be made real here. | Burada en içteki istekleriniz gerçeğe dönüştürülecek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Your most sincere wish! Born of suffering! | En içten dilediğiniz şeyler. Acılarınızdan doğmuş olanlar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No need to say anything. | Söylenecek çok bir şey yok. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You just have to... | Yapmanız gereken şey... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
concentrate and try to recall your whole life. | ...konsantre olup bütün hayatınızı gözden geçirmek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
When a man thinks of the past, he becomes kinder. | İnsan kendi geçmişini düşündüğünde, daha nazik olur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You have to believe! | İnanın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Now you can go. | Şimdi gidebilirsiniz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Who wants to be the first? | İlk kim girmek istiyor? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Maybe, you? | Belki de sen? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Me? No, I don't want to. | Ben mi? Hayır, ben istemiyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I understand, it's not easy, but it will pass. | Anlıyorum, bu kolay değildir. Ama bu his biraz sonra geçecek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I doubt... | Ben bunun... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that it will pass. | ...geçeceğinden şüpheliyim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
If I begin recalling my life, | Eğer hayatımı gözden geçirmeye başlarsam... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
it's very unlikely I'll get any kinder. | ...daha kibar olacağımı hiç sanmam. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Besides, don't you feel how shameful the whole thing is? | Ayrıca, bunun ne kadar utanç verici bir durum olduğunu görmüyor musunuz? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Humiliating yourself, sniveling, praying? | Kendini aşağılayıp, sızlanıp, dua ediyorsun! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What's so bad in praying? | Dua etmenin neresi kötü? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's just your pride speaking. | Senin bir papaz gibi konuşuyor olman. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Calm down, you're not ready yet. It happens quite often. | Sakin ol. Daha hazır değilsin. Bu sık sık olur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Maybe, you first? | Belki sen girersin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Yes, me. | Evet. Ben. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
We see before us Professor's new invention! | İşte! Huzurlarınızda profesörün yepyeni icadı! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
An appliance exploring human souls! Soulmeter! | İnsan ruhunu inceleyen bir alet! Bir ruhölçer! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's only a bomb. | Bu sadece bir bomba. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You must be kidding. | Bu, şaka olmalı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No, it's just a bomb. Twenty kilotons. | Hayır. Bu bir bomba. Yirmi kilotonluk. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
We had it assembled with my friends. | Bunu arkadaşlarımla birlikte yaptık. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
With my former colleagues. | Eski iş arkadaşlarımla. Birlikte. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
This place will never bring any happiness to anyone. | Burası hiç kimsenin hayatına, hiçbir zaman mutluluk getirmeyecek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But if this thing gets into the wrong hands... | Ama eğer bu yanlış ellere geçerse... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Though, I'm not sure any more. | Aslında artık çok da emin değilim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
We came to the conclusion then... | Sonuca gelecek olursak... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that we shouldn't destroy the Zone after all. | ...sanırım Bölge'yi patlatmamamız gerekiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Even if it's some miracle, it's still part of nature, | Eğer bu, bir çeşit mucizeyse de, yine de doğanın bir parçası. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and therefore, a hope in a sense. | Bu yüzden de içinde umut barındırıyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They had hidden that bomb, and I've found it. | Onlar bu bombayı saklamıştı. Ben buldum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The old building, bunker four. | Eski bina, dördüncü ambar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I guess there must be a principle... | Bence insanın şöyle bir prensibi olmalı... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Never do anything that can't be undone. | Asla geri döndüremeyeceğin hiçbir şey yapma. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I understand everything, I'm not some maniac. | Her şeyi anlıyorum. Ben manyak filan değilim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But as long as this plague lies in the open, accessible to any scum, | Ama bu musibet ortalıkta, her serserinin ulaşabileceği gibi durduğu sürece... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I can get no peace, no sleep. | Bana huzur ve uyku yok. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Or maybe, my innermost won't let me do it? | Ya de belki içimdeki istekler bunu yapmama engel olur? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Poor man, some problem he's invented for himself. | Zavallı adam. Kendi kendine problem yaratmış. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You're a civilized man, aren't you? | Sen medeni bir insansın, değil mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why? What's the matter with you? You, lousy hypocrite... | Neden? Senin neyin var böyle? Seni zavallı iki yüzlü! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why? What have I done... to you? | Neden? Ben sana ne yaptım ki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
He wants to destroy your hope! | Senin elindeki umudu yok etmek istiyor! Anlamıyor musun bunu? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
That's all people have got left on this earth! | Bu dünyada, insanların elinde kalan tek şey bu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's the only place they can come to, | Artık hiç umutları kalmadığında... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
if there�s no hope left for them. | ...gelebilecekleri tek yer burası. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You yourself have come here! | Baksana, sen de buraya geldin! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why destroy hope then? | Buraya kendiniz geldiniz! O zaman neden umudu yok etmek istiyorsun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I can see through you! | Senin içini görebiliyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You don't give a damn about people! | İnsanlara hiç değer vermiyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You just make money, using our... anguish! | Sadece bizim acılarımızı kullanarak para kazanıyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's not even the money. | Mesele para bile değil. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You're enjoying yourself here. You're like God Almighty here. | Burada kendi kendini eğlendiriyorsun. Burada Yüce Tanrı gibi bir şeysin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You, a hypocritical louse, decide who is to live and who is to die. | İki yüzlü bir zavallıları kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veriyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
He deliberates! | O düşünüyor! Kafa yoruyor! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |