Search
English Turkish Sentence Translations Page 152343
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Now the future and the present are one. | Artık, şimdi ve gelecek birbirinin içine geçti. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Are they ready for it? | Bunun için hazırlar mı peki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They don't want to know anything! All they know is how to gobble! | Hiçbir şey bilmek istemiyorlar. Bildikleri tek şey tüketmek! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Gosh, how lucky you are! | Dostum, gerçekten de çok şanslıydın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
My goodness, now... You're going to live a hundred years! | Dostum, gerçekten de çok şanslıydın. Aman Tanrım, şimdi... Yüz yıl boyunca yaşayacaksın! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Like the eternal Jew. | Şu ölümsüz Yahudi gibi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You are probably a fine man. | Sen büyük ihtimalle, iyi bir adamsın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I almost didn't doubt it. | Neredeyse hiç şüpheye düşmedim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I can imagine what torture it was for you being in there. | Orada olmanın nasıl bir eziyet olduğunu tahmin ediyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
This pipe is a horrible place! The most horrible in the Zone! | Bu boru korkunç bir yer! Bölge'nin en korkunç yeri. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's called "the meat mincer", but it's much worse than any mincer. | Buraya "kıyma makinesi" denir. Ama bütün makinelerden kötüdür. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
So many people perished there! | Bir sürü insan burada mahvolmuştur! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Porcupine sent his brother to die there. | Kirpi kardeşini buraya getirmişti. Ölmesi için. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The boy was so delicate, very talented. | Harika bir çocuktu. Çok yetenekliydi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Here, listen to this. | Şunu bir dinleyin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
So summer is gone, Leaving no epitaph. | İşte yaz geçip gitti. Hiçbir iz bırakmadan. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's still warm in the sun, Only that's not enough. | Güneş hala ısıtıyor. Ama artık yetmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
All that true could have come, | Avucumun içine yerleşen... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Like a five fingered fluff, Folded into my palm, | ...yumuşacık beş parmak gibi her şey gerçek olabilir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Only that's not enough. | Ama artık yetmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No evil was slighted in the good aftermath, | Geriye güzellikler kaldı. Kötülük zayıfladı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
World was festively lighted, Only that's not enough. | Dünya şenlikle aydınlandı. Ama artık yetmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Life forever was tucking, Caring, making me laugh. | Hayat her zaman katmanlı. Endişeli, ve eğlenceli. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I was really lucky, Only that's not enough. | Ve ben gerçekten şanslıydım. Ama artık yetmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No leaves ever seared, No limbs broken rough. | Yapraklar daha sararmadı. Dallar fırtınayla kırılmadı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Day, like glass, washed all clear, Only that's not enough. | Gün, cam gibi, her şeyi yıkadı. Ama artık yetmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Good, aren't they? That's his verses. | Güzeller, değil mi? Bunlar onun dizeleri. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why do you fidget? Fussing all the time? | Neden rahat duramıyorsun? Neden her zaman telaşlısın? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm just... I get sick just looking at you! | Ben sadece... Seni görmeye bile katlanamıyorum! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm so happy! It's not often that everyone who goes makes it. | Çok mutluyum! Buraya gelen herkes, burayı geçmeyi başaramaz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You did everything right. You're good, kind, honest people. | Sen, her şeyi doğru yaptın. Siz iyi, nazik ve dürüst insanlarsınız. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm proud that I was right about you. | Sizin hakkınızda yanılmadığım için çok mutluyum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Look at him! He's happy that everything ended well! | Beyefendiye bakın! Her şey yolunda gittiği için mutluymuş! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Fate! Zone! I'm a fine man, he says! | Kader! Bölge! Benim iyi bir adam olduğumu da söylüyor! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You think I didn't see how you shoved the two long matches at me? | Bana iki uzun kibriti uzattığını görmediğimi mi sanıyorsun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No, you don't understand... Of course, how could l? | Hayır, bunu anlamıyorsun... Tabii, nasıl anlayabilirim ki zaten... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm sorry, Professor, no offense meant, | Kusura bakmayın Profesör, kişisel almayın ama... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
but this jerk has chosen you to be his favorite. | sanıyorum ki bu pislik sizi gözde adamı olarak seçeli çok oluyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Come on, it's unfair! | Yapma, bu haksızlık! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And me, a second rate creature, he shoves into that pipe! | Ve ben de ikinci sınıf bir yaratığım. O borunun içine gönderebileceği biri. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Meat mincer! To think of such a word! | Kıyma makinesi! Ne isim ama! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What right have you got to decide | Sana kimin yaşayacağını... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
who is to live and who is to go into the meat mincer? | ...kimin kıyma makinesine gireceğini belirleme hakkını veren şey nedir? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You've chosen it yourself! | ...kimin kıyma makinesine gireceğini belirleme hakkını veren şey nedir? Ama anlamıyorsun, sen bunu daha önceden, kendin seçmiştin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What? One long match out of the two long ones? | Nasıl? İki uzunun arasından uzun olanı çekerek mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The matches are nothing. | Kibritlerin bir önemi yok. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The Zone had let you through earlier, under the nut, | Bölge, daha önce de senin geçmene izin vermişti. Somunlar olmadığında. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
so it became clear that only you could go through the meat mincer. | Bu yüzden kıyma makinesini geçebilecek tek kişinin sen olduğun ortaya çıkmıştı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And we just followed you. | Biz arkandan geldik. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Well, it's too much... | Ama bu kadarı çok fazla! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You can't even imagine how dangerous it is to make a mistake here. | Bu noktada hata yapmanın ne kadar tehlikeli olduğunu tahmin edemezsin! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But someone had to be first! | Ama birinin önden gitmesi gerekiyordu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Yes? No, it's not a clinic! | Ama birinin önden gitmesi gerekiyordu. Evet? Hayır, burası bir klinik değil. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You see, someone has to go first! | Anlıyorum, birinin önden gitmesi gerekiyordu. Anlıyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Laboratory nine, please. | Laboratuvar dokuzu bağlayın lütfen. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Hello? I hope I'm not disturbing you. | Alo? Umarım seni rahatsız etmiyorumdur. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What do you want? Just a few words with you. | Ne istiyorsun? Birkaç şey söyleyeceğim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You've hidden it. I've found it. | Sen saklamıştın. Ben onu buldum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The old building. Bunker four. Do you hear me? | Eski binada. Dördüncü ambarda. Beni duyuyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm alerting the security immediately. | Hemen güvenliği harekete geçiriyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You may do it. You may inform on me, | Güvenliğe haber veriyorum hemen. Yapabilirsin. Benim adımı kötüye çıkarabilirsin, | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
you may set my colleagues against me, but it's too late. | İş arkadaşlarımı dolduruşa getirebilirsin ama artık çok geç kaldın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm now at a stone's throw from that place. | Şu anda oradan, sadece bir taş atımı mesafedeyim. Anlatabildim mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Do you realize that's the end of you as a scientist? | Bunun bir bilim adamı olarak kariyerini noktalayacağının farkında mısın? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Well, you may rejoice! | Keyfini çıkar! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Do you realize what will happen if you dare? | Bunu yapmaya cüret edersen, neler olacağının farkında mısın? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Trying to scare me again? | Yine göz dağı mı veriyorsun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
All my life I've been afraid of something. Even of you. | Hayatım boyunca durmadan bir şeylerden korktum. Hatta senden bile. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But now I'm not afraid of anything, I assure you. | Ama artık hiçbir şeyden korkmuyorum. Buna emin olabilirsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Oh God, you are not even a Herostratos. | Aman Tanrım, Herostratos kadar bile değilmişsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's just that you've always wanted to make my life unbearable | Bunu yapmanın sebebi sadece hayatımı katlanılmaz hale getirmek istemen. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
because twenty years ago I slept with your wife. | Çünkü yirmi yıl önce, senin karınla yattım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And now you're delighted that you've made even with me. | Ve şimdi ödeştiğimizi düşündüğün için kendini harika hissediyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Well, go and do your... vile thing. | Tamam, git ve o iğrenç şeyi yap bakalım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Don't you dare hang up on me! | Sakın telefonu suratıma kapatmaya kalkma! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Prison is not the worst thing expecting you. | Başına gelebilecek en kötü şey hapse girmek değil. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The worst is that you'll never be able to forgive yourself for this. | Olabilecek en kötü şey, bunun içi kendini asla affedememen. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I already see you hanging from your suspenders in your prison cell. | Hücrende kendini pantolon askılarından tavana asmış halin gözümün önüne geliyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What are you up to, Professor? | Neyin peşinde olduğunuzu söyler misiniz,Profesör? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Do you realize what will happen when everybody believes in the room? | Dünyadakiler bu Oda'nın varlığına inanırsa neler olacağını tahmin edebiliyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And all come rushing here? | Ve herkes aceleyle, koşarak buraya gelirse? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's only a question of time. | Ve bu sadece an meselesi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
If not today, then tomorrow! And not just tens of them, thousands! | Bugün değilse, yarın. Ve yüzlerce değil, binlercesi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Unfulfilled emperors, great inquisitors, fuhrers, | Bütün tatminsiz imparatorlar, büyük araştırmacılar, önderler,... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
self appointed benefactors of the human race! | ...insan ırkının kendini adamış hayır severlerinin hepsi! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And they'll come not for money or inspiration, but to change the world! | Buraya, para ya da ilham için değil dünyayı değiştirmek için gelecekler. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I never take here people like that. You think I don't understand it? | Buraya asla böyle insanları getirmem. Anlamaz mıyım sanıyorsun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What on earth can you understand? | Sen, dünya üzerinde olan neyi anlayabilirsin ki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You're not the only stalker on Earth. | Ama dünya üzerindeki tek iz sürücü sen değilsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No stalker can know | Hiçbir iz sürücü, önderlik ettiği kişilerin... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
what those you lead bring with them and what they take from here. | ...buraya ne getireceğini ve buradan neler götüreceğini bilemez. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the number of unmotivated crimes is on the rise! | Ve sebebi olmayan suçların sayısı her geçen gün artıyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Isn't that your doing? | Sen de bunu yapmıyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Take coups d'etat by the military, or the mafia penetrating governments, | Orduların yaptıkları askeri darbeler, ya da hükümetlerin içlerine sızmış mafya üyeleri. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
aren't they all your clients? | Bütün bunlar senin müşterin değil mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Or lasers and all those super bacteria, | Ya da o lazerler, o titizlikle korunan süper bakteriler? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
all that filth, kept for the time being in safes? | Bu kadar zamandır özenle güvende tutulan bütün o pislik. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Will you please stop this sociological diarrhea? | Lütfen şu sosyolojik ağız ishalini keser misin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Can you really believe in all those fairy tales? | Bütün bu hikayelere gerçekten inanıyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Not in the good ones, no! But in the bad ones, certainly! | İyi olanlarına inanmıyorum. Ama kötü olanlarına, kesinlikle evet! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |