Search
English Turkish Sentence Translations Page 160668
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
he seems cooperative enough about getting us operable. | Bize istediklerimizi vererek yeterince işbirlikçi görünüyor. Bir kurt her zaman kurt kalır ... Gördüğümüz hiçbir şey mantığımıza uymuyor. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
A wolf remains a wolf... | Bir kurt, hep kurt olarak kalır... Hiç koyun yemese bile. Bir kurt her zaman kurt kalır ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
even if it has not eaten your sheep. | koyununu yemese bile. Doğru, Vincent. Çok şüpheli hareket ediyor. Hiç koyun yemese bile. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Correct, Vincent. The sooner we blast out of here, the better. | Doğru, Vincent. Yakında buradan ayrılacağız, daha iyi. Vincent sence işlerini nasıl yapıyorlar? Doğru, Vincent. Çok şüpheli hareket ediyor. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Whatever you say. Let's snap it up, Vincent. | Her ne dediysen. Hemen kaldıralım, Vincent. Bir bardak birayı, bir litre yapamam, Bay Pizer. Vincent sence işlerini nasıl yapıyorlar? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
A pint cannot hold a quart, Mr Pizer. | Yarım litre bir litreyi karşılamaz, bay Pizer. Ama sanırım onlar, Çok zor işleri başarıyorlar. Bir bardak birayı, bir litre yapamam, Bay Pizer. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
If it holds the pint, it's doing the best it can. | Şayet yarım litre yeterse, yapabileceğinin en iyisini yapar. Teşekkür ederim Vincent. Ama sanırım onlar, Çok zor işleri başarıyorlar. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Thank you, Vincent. | Teşekkürler, Vincent. Büyüleyici. Ancak uzaktan bakıldığında. Teşekkür ederim Vincent. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Fascinating. From a distance. | Harikulade görünüyor. Bu uzaklıktan. Kara Delik hiç ilginizi çekmiyor mu? Büyüleyici. Ancak uzaktan bakıldığında. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Are you interested in black holes? | Kara deliklerle ilgileniyor musunuz? Evrenin en ölümcül gücü nasıl ilgimizi çekmez? Kara Delik hiç ilginizi çekmiyor mu? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
How can one not be overwhelmed by the deadliest force in the universe? | Nasıl olurda evrenin en öldürücü gücü birşeyi yok edemez? Bence sadece uzun ve karanlık bir tünel. Evrenin en ölümcül gücü nasıl ilgimizi çekmez? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
That long, dark tunnel to nowhere. | O hiçbir yere çıkmayan uzun, karanlık bir tünel. Ya da bir çıkış kapısı. Bence sadece uzun ve karanlık bir tünel. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Or somewhere. | yada bir yerlere çıkan. Henüz keşfedilmeyi bekleyen bir sürü soru var. Ya da bir çıkış kapısı. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
These are exactly answers yet to be explored. | Bunlar yakında keşfedilerek yanıtlanmış olacak. Sizin Kara Deliğe karşı çekim teorilerinizi inceledik. Henüz keşfedilmeyi bekleyen bir sürü soru var. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
You've defined the power of the black hole with your antigravity calculations. | Antiyerçekimsel hesaplarla kara deliğin gücünü tanımlayacaksınız. Çok çarpıcı bir başarı, efendim. Sizin Kara Deliğe karşı çekim teorilerinizi inceledik. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
A stunning achievement, sir. | Olağanüstü bir başarı, efendim. Öyle mi düşünüyorsun? Evet. Öyle düşünüyorum. Çok çarpıcı bir başarı, efendim. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
You think so? Yes. I do. | Öyle mi düşünüyorsun? Evet, öyle. Teşekkür ederim. Öyle mi düşünüyorsun? Evet. Öyle düşünüyorum. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Thank you. | Teşekkürler. Ben, Dr Durant’ı düşünüyordum ... Teşekkür ederim. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I think, Dr Durant... | Sanırım, Dr Durant... Sanırım burayı keşfetmek için can atıyor ... Ben, Dr Durant’ı düşünüyordum ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
that you are a man who longs for a sense... | siz onun büyüklük duygusuna... baksanıza ... Sanırım burayı keşfetmek için can atıyor ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
of his own greatness... | imrenen bir adamsınız... Hala dönüş yolunu bulamadı. baksanıza ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
but has not yet found his true direction. | ama onun doğru yönünü henüz bulamadınız. Değil mi? Hala dönüş yolunu bulamadı. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Right? | Haklı mıyım? Belki ben onu bulabilirdim ... Değil mi? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Perhaps I could find it here... | Belki burada bulabilirdim... Eğer hemen geminizi terk etmemizi isterseniz... Belki ben onu bulabilirdim ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
if you're in no hurry for us to leave. | Eğer ayrılmamız için acele etmezseniz. Akşam yemeğinde görüşürüz bunları doktor. Eğer hemen geminizi terk etmemizi isterseniz... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Shall we discuss that over dinner? | Akşam yemeğinden sonra bunu tartışır mıyız? Sadece yemek yiyeceğiz. Bence o uçan örümceğe çok dikkat edin. Akşam yemeğinde görüşürüz bunları doktor. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
It's only dinner. "Said the spider to the fly." I should be with you. | Sadece yemekte. "Uçmaya dedi örümcek." Seninle olacağım. Evet, bence de Max’tan uzak durmak bizim yararımıza olur. Sadece yemek yiyeceğiz. Bence o uçan örümceğe çok dikkat edin. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Yeah, we'll be safer without you and Max trying to knock heads. | Evet, sensiz daha güvende oluruz ve Max kafana vurmayı dener. Bence onu halledebiliriz. Evet, bence de Max’tan uzak durmak bizim yararımıza olur. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I can handle that thing. | Üstesinden gelebilirim. Bence başa çıkılamayacak bir şey değil. Bence onu halledebiliriz. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Well, far be it from you to admit there isn't anything you can't handle. | Şey, ondan uzak dur, kabul et üstesinden gelemeyeceğin hiçbirşey yok. Üç temel tip insan vardır Bay Pizer. Dilerse,her işi başaran.. Bence başa çıkılamayacak bir şey değil. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
There are three basic types, Mr Pizer. The wills, the won'ts and the can'ts. | Üç temel çeşidi var, bay Pizer. İsteyenler, istemeyenler ve yapamayanlar. Her şeyi başaracağı halde başarmaya karşı olan... Üç temel tip insan vardır Bay Pizer. Dilerse,her işi başaran.. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
The wills accomplish everything, the won'ts oppose everything... | İstekliler herşeyi yaparlar, İsteksizler herşeye karşıdırlar... ve başarmak için hiçbir şey denemeyen. Her şeyi başaracağı halde başarmaya karşı olan... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
and the can'ts won't try anything. | ve yapamayanlar hiçbir şeyi denemezler. Tavsiyelerin için teşekkür ederim Vincent... ve başarmak için hiçbir şey denemeyen. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Well, do us all a favour, Vincent, and try to be a can't... | Şey, bize bir iyilik yap, Vincent, yapamayan olmaya çalış... özellikle de o canavar ilgili olanlara. Tavsiyelerin için teşekkür ederim Vincent... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
especially where that monster's concerned. | özellikle o canavarın olduğu yerde. Benim sana ihtiyacım var, bir tirbuşon’a değil. özellikle de o canavar ilgili olanlara. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
We need you, not another corkscrew. | Sana ihtiyacımız var, başka bir ezik bükük bir elemana değil. Hey, hey, hey. Şuna bak. Benim sana ihtiyacım var, bir tirbuşon’a değil. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Hey, hey, hey. Look at that. | Şuna bakın. Vincent, sende onlarla zaman geçirebilirsin. Hey, hey, hey. Şuna bak. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Vincent, you're gonna have the time of your life in there. | Vincent, orada uzun bir zamanın olacak Kendimi üstün görmek istemem ama, şirket robotlarından nefret ediyorum. Vincent, sende onlarla zaman geçirebilirsin. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I don't mean to sound superior, but I hate the company of robots. | Üstünlük taslamak açısından anlamayın, ama robotların arkadaşlığından nefret ederim. Çok çalıştın şimdi dinlen. Eğlen. Kendimi üstün görmek istemem ama, şirket robotlarından nefret ediyorum. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
So try and relax. Have some fun. | Gevşemeye çalış. Biraz eğlen. Bütün gün çalışanların hakkı değil mi bu? Çok çalıştın şimdi dinlen. Eğlen. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Remember what they say: "All work and no play"? | Ne derler hatırla: "Hep çalış oyun oynama"? "Fazla güneş, çöl yapar" Araplar böyle söyler. Bütün gün çalışanların hakkı değil mi bu? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
"All sunshine makes a desert," so the Arabs say. | "Gün ışığının tamamı çöl yapar," Buda Arapların dediği. Eğer sorun olmazsa sizinle gelebilir miyim Kaptan? "Fazla güneş, çöl yapar" Araplar böyle söyler. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
You'll alert me if you're in trouble, Captain? | Başınız belaya girerse beni uyarın, kaptan? Neyse şimdilik oraya gitsen daha iyi olacak Vincent. Eğer sorun olmazsa sizinle gelebilir miyim Kaptan? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Why don't you go on in there and have some laughs, Vincent. | Niye oraya gidip, biraz eğlenmiyorsun, Vincent. Biz, bu arada çevreyi keşfe çıkalım bakalım. Neyse şimdilik oraya gitsen daha iyi olacak Vincent. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
We've been in some scrapes before, and we're gonna get out of this one. | Sıkıntıya girmeden önce, bunlardan kurtulalım. Selam Dostum. Biz, bu arada çevreyi keşfe çıkalım bakalım. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
As you were. | Nasıl istersen. Kim bu gösterişli siyah kasklılar? S T A R. Selam Dostum. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Who's the flashy black hat? S T A R. | Gösterişli kara şapkalılarda kim? S T A R. Özel Silahlı Askeri Alay.. Kim bu gösterişli siyah kasklılar? S T A R. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Special Troops Arms Regiment. | Şeçkin Silahlı Askeri Alay. Reinhardt’ın düzenlediği Nöbetçi robot prototipleri. Özel Silahlı Askeri Alay.. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Reinhardt's prototype for the sentry robots. | Reinhardt'ın nöbetçi robot ön çalışması. Reinhardt onları geliştirince, Maximilian ve bunlar bir numara oldular. Reinhardt’ın düzenlediği Nöbetçi robot prototipleri. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
He was number one until Reinhardt built Maximilian. | Reinhardt Maximilian'ı yapana kadar bir numaraydılar. O iyi, ama biz daha iyiyiz. Onlara hiç karşı çıkan olmadı mı? Reinhardt onları geliştirince, Maximilian ve bunlar bir numara oldular. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
He's sharp, but we're sharper. Do you ever go up against him? | O zeki, ama biz daha zekiyiz. Ona karşı geldin mi hiç? Bir kez. Ne oldu? O iyi, ama biz daha iyiyiz. Onlara hiç karşı çıkan olmadı mı? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Once. What happened? | Bir kez. Ne oldu? Onu yendi. O yüzden çok acı çekti. Bir çok parçasını kaybetti. Bir kez. Ne oldu? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I beat him. He got so upset, he blew a fuse. | Onu yendim. O kadar üzüldü ki, bir sigortası attı. Yeniden aynı hareketi yapsak. Başımıza neler gelebileceğini düşünmek bile istemiyorum. Onu yendi. O yüzden çok acı çekti. Bir çok parçasını kaybetti. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
He had his revenge, though. He did things to me that I sure don't like to think about. | Gerçi, onun intikamını aldı. Bana düşünmek istemediğim şeyler yaptı. Cygnus gemisinde bir çok deney yaptık, baylar ... Yeniden aynı hareketi yapsak. Başımıza neler gelebileceğini düşünmek bile istemiyorum. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
A great many experiments are in progress aboard the Cygnus, gentlemen... | Cygnus'da bir çok büyük deney gerçekleştirmekteyiz, beyler... bunlardan bazıları çok tehlikeliydi, ama ilerleme kaydettik. Cygnus gemisinde bir çok deney yaptık, baylar ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
some of them dangerous. | Onların bir kısmı tehlikeli. Ancak kendi güvenliğiniz için ... bunlardan bazıları çok tehlikeliydi, ama ilerleme kaydettik. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I suggest in the interest of your own safety... | Kendi emniyetiniz için önerim... Gemimde kaldığınız sürece bazı yerlere girmemeniz gerekir. Ancak kendi güvenliğiniz için ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
that there are no more unescorted excursions for the duration of your stay. | burada bulunduğunuz sürece rehbersiz dolaşmamanızdır. Anlaştık mı? Tabii, tabii. Gemimde kaldığınız sürece bazı yerlere girmemeniz gerekir. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Agreed? Sure, sure. | Katılıyor musunuz? Elbette, elbette. İyi. Lütfen oturun. Anlaştık mı? Tabii, tabii. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Good. Please, sit down. | Güzel. Lütfen, oturun. Kaptan. İyi. Lütfen oturun. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Captain. | Kaptan. Evet, Bay Booth, Dünyada ne gibi yenilikler var? Kaptan. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Well, Mr Booth, what's new on Earth? | Evet, bay Booth, dünyada ne yenilikler var? Bıraktığınızdan beri değişen pek bir şey yok Doktor. Evet, Bay Booth, Dünyada ne gibi yenilikler var? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Well, I don't think it's changed very much since you left, Doctor. | Şey, ayrıldığınızdan beri çok şeyin değiştiğini düşünmüyorum, doktor. Bir çok şey, hiç değişmiyor. Bıraktığınızdan beri değişen pek bir şey yok Doktor. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Nothing much ever changes. | Bir çok şey, hiç değişmiyor. Aynı haber, ama farklı isimler. Bir çok şey, hiç değişmiyor. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Same news, different names. | Aynı haberler, farklı isimler. Hala gazetede yazıyor musun? Aynen. Aynı haber, ama farklı isimler. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
You still writing for the same paper? The same. | Hala aynı kağıda mı yazıyorsun? Aynı. Hala grevler var mı? Hala gazetede yazıyor musun? Aynen. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Still on strike? | Hala grev var mı? Ah, taze mantar çorbası. Hala grevler var mı? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Ah, fresh mushroom soup. | Ah, taze mantar çorbası. Benim kendi bahçemin ürünlerinden hazırlanmıştır. Ah, taze mantar çorbası. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Prepared from my own personal garden. | Kendi şahsi bahçemden hazırlandı. Geniş kitlelerin,uzayda yiyecek ihtiyacını karşılama.. Benim kendi bahçemin ürünlerinden hazırlanmıştır. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I remember writing about the extensive agricultural station. | Kapsamlı tarım istasyonları hakkında yazdığınızı hatırlıyorum. Üzerine bir yazınızı hatırlıyorum, öyle değil mi Doktor? Geniş kitlelerin,uzayda yiyecek ihtiyacını karşılama.. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Large enough to supply the needs of the entire crew, wasn't it, Doctor? | Tüm mürettabatın ihtiyaçlarını karşılamak için yeterince büyük, değil mi, doktor? Ancak burada ki küçük. Üzerine bir yazınızı hatırlıyorum, öyle değil mi Doktor? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
These days it's tiny. | Bu günlerde ufak kalıyor. Çünkü burada tek kişiydim. Ancak burada ki küçük. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Just enough for one person. | Bir kişi için yeterli. Ah. Doğal olarak. Çünkü burada tek kişiydim. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Ah. Naturally. | Ah. Doğal olarak. Kaptan yedek parçaları bulmuşsunuzdur umarım... Ah. Doğal olarak. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Our wine and our spare parts are vintage, Captain. | Şarabımız ve yedek parçalarımız kalitelidir, kaptan. Ayrıca şarabımız da güzeldir. Kaptan yedek parçaları bulmuşsunuzdur umarım... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I hope they're satisfactory. | Ümit ederim yeterince vardır. Gerekli parçaları bulduk Doktor... Ayrıca şarabımız da güzeldir. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
We've had to modify a few of the parts, Doctor... | Birkaç parçayı değiştirmek zorundayız, doktor... Değiştirmek fazla zamanımızı almaz. Gerekli parçaları bulduk Doktor... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
but, uh, that shouldn't take long. | ama ah, yani uzun sürmez. En kısa zamanda gemiden ayrılmaya hazır oluruz. Kendi adına konuş, Dan. Değiştirmek fazla zamanımızı almaz. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
We'll be ready to leave soon. Speak for yourself, Dan. | Yakında ayrılmaya hazır olacağız. Kendin için konuş, Dan. Ben, Dr Reinhardt’tan bir şeyler öğrenmek için can atıyorum. En kısa zamanda gemiden ayrılmaya hazır oluruz. Kendi adına konuş, Dan. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I, for one, believe I have a great deal to learn from Dr Reinhardt. | Ben, benim için, Dr Reinhardt'dan bir hayli öğreneceklerimiz olduğuna inanıyorum. Teşekkür ederim. Ben, Dr Reinhardt’tan bir şeyler öğrenmek için can atıyorum. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Thank you. | Teşekkürler. Bizim görevimiz bitti Alex. Teşekkür ederim. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Our mission's finished, Alex. | Görevimiz bitti, Alex. Kadehimi... Bizim görevimiz bitti Alex. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
A toast. | Kadeh kaldıralım. Size ve arkadaşlarınıza kaldırıyorum, Dr Durant’ı görmeme ... Kadehimi... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
To you and your companions, Dr Durant... | Size ve yoldaşlarınıza, Dr Durant... Ve Cygnus’u ziyaretinize vesile olduğu için. Size ve arkadaşlarınıza kaldırıyorum, Dr Durant’ı görmeme ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
on the occasion of your visit to the Cygnus. | Cygnus'a ziyaretinizin nedeniyle. Miss Kate aramıza hoş geldiniz. Ve Cygnus’u ziyaretinize vesile olduğu için. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Welcome aboard, Miss Kate. | Güverteye hoşgeldiniz, bayan Kate. Bu kadar süreden sonra insan görmek çok hoş. Miss Kate aramıza hoş geldiniz. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
The only Earth people to know of my existence. | Varlığımı bilen tek dünya insanları. Bende sizin görkemli başarılarınıza içiyorum Efendim. Bu kadar süreden sonra insan görmek çok hoş. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
And to you, sir, and your magnificent accomplishments. | Ve size, efendim, ve sizin olağanüstü yeteneğinize. Dostlarım Eşsiz bir uzay manzarasının ... Bende sizin görkemli başarılarınıza içiyorum Efendim. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Tonight, my friends... | Bu akşam, dostlarım... tam eşiğinde durduğumuz ... Dostlarım Eşsiz bir uzay manzarasının ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
we stand on the brink... | Uzayı keşfetmede eşsiz... şu anda demek isterim ki.. tam eşiğinde durduğumuz ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
of a feat unparalleled in space exploration. | bir başarının arifesinde bulunuyoruz. Sizler geminize döndüğünüzde ben tüm hesaplamalarını yaptığım... şu anda demek isterim ki.. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
If the data on my returning probe ship matches my computerized calculations... | Sondaların gönderdiği verilerin hesaplarına göre... Şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği yolculuğa çıkacağım. Sizler geminize döndüğünüzde ben tüm hesaplamalarını yaptığım... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
I will travel where no man has dared to go. | daha önce hiç bir insanın gitmeye cesaret edemediği yere gideceğim. Kara Deliğin içine mi? Şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği yolculuğa çıkacağım. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Into the black hole? | Kara deliğin içine mi? İçine ... Kara Deliğin içine mi? | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
In... | içine... tüneline... İçine ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
through... | içinden... ve ötesine. tüneline... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
and beyond. | ve ötesine. Neden? Bu delilik. ve ötesine. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Why, that's crazy. | Vay, çılgınca. Hah! İmkansız! Neden? Bu delilik. | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
Ha! Impossible! | İmkansız! "imkansız" sadece aptalların sözlüğünde ... Hah! İmkansız! | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |
The word "impossible," Mr Booth... | "imkansız," kelimesi bay Booth... ..olan bir kelimedir Bayım. "imkansız" sadece aptalların sözlüğünde ... | The Black Hole-1 | 1979 | ![]() |