Search
English Turkish Sentence Translations Page 179022
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
l accept | Kabul ediyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
The bus that left from Lahore met with an accident before it reached lndia | Lahore'dan ayrılan otobüs, Hindistan'a varmadan önce kaza geçirdi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Nobody survived | Herkes öldü | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
My name was also on the passenger list | Yolcu listesinde benim de adım vardı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l was happy that Maati and Bauji would hear about my death | Mutluydum... Bauji ve Maati ölüm haberimi almıştı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lf they got the news that l was missing... | Kayıp haberi alınsaydı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
then they wouldn't have been able to live or die in peace | ..ne mutlu yaşayabilirlerdi, ne de huzurlu ölebilirlerdi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Now in lndia Veer Rratap Singh was dead and in Rakistan... | Hindistan'da Veer ölü biriydi Pakistanda ise... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
there was no sign of Veer Singh left | Veer'in kimliğinden geriye birşey kalmamıştı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Now his only identity was... | Şimdi yalnız tek bir kimliği vardı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
prisoner number seven eighty six | Mahkum numarası 786... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rrisoner... number, | makhum... numarası... 786... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
My country owes you, twenty two years of your life | Ülkem size hayatınızın 22 yılını borçlu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l can't bring back these twenty two years | 22 yılınızı size geri veremem | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But l take a vow... | Ama yemin ediyorum... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
that l won't put flowers on my father's grave until... | ..babamın mezarına tek bir çiçek dahi koymayacağım... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Veer Rratap Singh doesn't get his name, his identity and his country back | ..ta ki Veer Pratap Singh'i adına, kimliğine ve ülkesine kavuşturana dek | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
So Miss Saamiya Siddiqui, this is your first case? | Demek Saamiya Siddiqui Hanım, bu sizin ilk davanız? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Yes. Congratulations | Evet Tebrik ederim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Thank you sir | Teşekkür ederim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And you're Defence Counsel on behalf of the Human Rights Commission...? | Ve İnsan Hakları Kurulu adına savunma makamını mı temsil ediyorsunuz?? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That's right sir. Good that's good | Bu doğru, efendim İyi, bu iyi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
No one representing the Rrosecution? Well Sir they should be coming. | Ceza makamını temsilen kimse gelmiyor mu? Efendim, gelmek üzeredirler | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
May l come in sir? | Gelebilir miyim efendim? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Oh it's you Mr Zakir... | Zakir Bey, demek sizsiniz... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Good morning sir. Morning. Come in, take a seat | Günaydın, efendim Günaydın. Buyrun, oturun | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That's Mr Zakir Ahmed | Bu Bay Zakir Ahmed | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l know. l know him very well | Biliyorum. Onu çok iyi tanıyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Sorry Your Honour, you know the traffic of Lahore... | Üzgünüm, Sayın Yargıç... Lahore'daki trafiği bilirsiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zakir sa'ab, are you presenting the case on behalf of the Government of Rakistan? | Zakir Bey, Pakistan Hükumeti tarafını siz mi temsil edeceksiniz? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Yes Sir. Actually, l've not been to court since many days | Efet efendim. Bir davaya çıkmayalı uzun zaman olmuştu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Reople may be thinking that Zakir Ahmed has forgotten how to fight a case | İnsanlar Zakir Ahmed'in bir davada nasıl mücadele edildiğini unuttuğunu düşünüyordur | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And anyway, l think this case is very interesting | Herneyse, bence bu davanın konusu çok ilginç | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What do you think Saamiya? | Sen ne düşünüyorsun, Saamiya? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
So you both know one another? | Siz birbirinizi tanıyor musunuz? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Of course ! Saamiya was working for us earlier | Elbette!.. Saamiya daha önceden bizim için çalışırdı, ama.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But perhaps she didn't approve of the way we worked... | ..bizim çalışma şeklimizden hoşlanmadı ve.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
so she went over to the Human Rights camp | ..İnsan Hakları'nın Kamp'ına gitti | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
She's a very capable lady, it'll be fun to fight the case opposite her | Çok yetenekli biridir. Mahkemede onun karşısında olmak çok eğlenceli olacak | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There was a special purpose for calling both of you here | Bakın, sizi buraya çağırıp görüşmemin özel bir sebebi var | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt would be better if both the parties can have an out of court settlement | Eğer iki taraf da mahkeme tarihi için bir uzlaşmaya giderse | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But yes, if the case does not start day after tomorrow... | Ama, eğer bir uzlaşma olmazsa | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
then the next date could be after six months or maybe even a year | ..verilecek bir sonraki tarih, bundan altı ay, belki de bir yıl sonrasına olur | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
We're ready Sir. But if the Defence needs more time then... | Biz hazırız, efendim. Ama eğer savunmanın zamana ihtiyacı varsa... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Defence is ready Sir. But Saamiya... | Savunma hazır, efendim Ama Saamiya... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Sir you can fix it for day after tomorrow. My client has waited... | Efendim tarihi öbür gün olarak belirleyin lütfen Müvekkilim adalet için 22 yıldır bekliyor | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Okay then that's fixed | Tamam öyleyse, karar verilmiştir | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l thank you both for coming here | Buraya geldiğiniz için teşekkür ederim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Good day. Good day, Sir | Allahaısmarladık Allahaısmarladık, efendim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Okay Saamiya l'll see you in court. Good day | Tamam, Saamiya, mahkemede görüşürüz... Allahaısmarladık | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
This was an impossible case right from the start | Bu dava başından beri imkansızdı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And now with Zakir Ahmed's arrival there's absolutely no chance | Ve şimdi Zakir Ahmed'in gelişiyle, hiç bir şansımız kalmadı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But this case is too small for his portfolio...l don't know why | Ama bu dava onun kıdemi için çok ufak... Neden bilmiyorum... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l can't understand anything. Listen, just make any excuse and drop this case | Hiç bir şey anlamıyorum. Bak, bir bahane bul ve bu davayı bırak | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
This is your first case and the way Zakir Ahmed insults the opposition... | Bu senin ilk davan. Ve Zakir Ahmed savunma makamını aşağılayarak... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
he'll ruin your career. That's exactly what he wants | ..kariyerini mahfedecek Onun istediği de bu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What do you mean? Saahil, do one thing, | Ne demek istiyorsun? Saahil, benim için bir şey yap | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
you go back to the office & make a list of the witnesses | Ofise geri dön ve tanıkların bir listesini hazırla | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l'll be there in a while... | Birazdan gelirim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But where're you going? To meet Zakir Ahmed | Sen nereye gidiyorsun? Zakir Ahmed ile görüşmeye | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Miss Saamiya Siddiqui you'd sworn that you'd never step into my office | Bayan Saamiya Siddiqui, ofisime bir daha adım atmayacağınıza dair yemin etmiştiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Then how could you bear to come here today? | Peki bu gün buraya gelmeye nasıl katlanabildiniz? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There's nothing like that Sir, just my principles differed from yours | Öyle bir şey değil, efendim... Sadece sizin ve benim çalışma ilkelerimiz faklıydı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And l thought that if l could not respect working by your principles... | Ve düşündüm ki, eğer sizin çalışma ilkelerinize ayak uyduramıyorsam | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
then it's better that l leave. lnteresting, very interesting | ..ayrılmam daha iyi olurdu Etkileyici, çok etkileyici... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You've developed great principles at a young age | Bu kadar küçükken, o kadar büyük ilkelere sahip olmak... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
My principles have been passed on to me as my father's legacy | Benim ilkelerim, babamdan bana kalan mirastır, efendim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Do you know that you're the first person, Saamiya... | Biliyor musun Saamiya, sen Zakir Ahmed'in teklif ettiği davayı kabul etmeyen ilk kişisin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Here people wait for years in the hope of getting their first case | Burada insanlar ilk davalarını almak için yıllarca bekler | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But l recognised your capability, l chose you... | Ama ben, senin yeteneğini farkettmiştim ve seni seçmiştim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l ignored your age, your inexperience... | Yaşını, deneyimsizliğini ve hatta bunlardan da önce... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
and even the fact that you're a woman. And what did you do inspite of that? | ..bir kadın olduğun gerçeğini görmezden gelmiştim Peki bunun karşılığında sen ne yaptın? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You threw the case back in my face. lt would've set a criminal free, Sir | Dava dosyasını yüzüme fırlattın O dava bir suçluyu serbest bıracaktı, efendim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And according to me that would've been wrong | Ve benim nazarımda bu yanlıştır | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt's not a lawyer's job to decide what's right or wrong. lt's the court's job | Neyin yanlış neyin doğru olduğuna karar vermek avukatların işi değildir, mahkemenin işidir | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
A lawyer's duty is to win the case under any circumstance. Nothing else | Bir avukatın işi her ne olursa olsun davasını kazanmaktır. Başka bir şey değil! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Well, that's the difference between you and me, Sir | İşte bu sizle benim aramdaki fark, efendim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Your principle is to fight to win and my principle is to fight for the truth | Sizin ilkeniz kazanmak için savaşmak, benim ilkem ise doğruluk için savaşmak... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lnteresting, very interesting! So now you're giving me lessons in law | Etkileyici, çok etkileyici... Şimdi de bana avukatlık dersi veriyorsun | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
This was all that was left for me to experience | Bu ders, senden göreceğim son şeydi... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Let's forget the past, otherwise we'll keep opening up old wounds | Hadi boşverelim bunları... Eski anıları hatırlayıp yaraları taze tutmanın bir manası yok | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lf you've taken the trouble to come all the way here... | Eğer zahmet edip buraya kadar geldiysen, mutlaka önemli bir şey olmalı... Otur | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Look Sir, being my first case it's obvious that... | Bakın, efendim... Bu benim ilk davam Ve şu çok açık ki, bazı hatalar yapacağım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
and now that you're the opposition the problems will increase | ...ve şimdi karşımdaki siz olduğunuz için, sorun daha da büyüdü | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Because of some trifle on my part... | Benim yapacağım herhangi bir aptallık yüzünden.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l don't want that lndian prisoner's freedom to be revoked. Because... | ..o Hindistanlı mahkumun özgürlüğünün yeniden elinden alınmasını istemiyorum... Çünkü gerçek şu ki | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
he's completely innocent. That's true. A great injustice... | ..O tamamen suçsuz. Ona çok büyük bir haksızlık yapıldı, efendim. O özgürlüğü gerçekten hakediyor | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Finally you've stooped down to our level | En sonunda seviyemize düştün Sonunda sen de düştün bizim seviyemize. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Basically you've come asking for help to win your first case, right? | Kısaca, buraya, davanı kazanmak için yardım istemeye geldin, öyle mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Defeating Zakir Ahmed takes your career off to a flying start ! No...? | Zakir Ahmed'i yenerek, kariyerine müthiş bir başlangıç yapacaktın, değil mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Have you forgotten that Zakir Ahmed has never lost a case as yet? | Zakir Ahmed'in bu güne kadar hiçbir davayı kaybetmediğini unuttun mu? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And now it's very important for me to win this case... | Ve şimdi bu davayı kazanmak benim için çok önemli.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
because l want to teach a lesson to headstrong youngsters like yourself... | ..çünkü senin gibi dikbaşlı gençlerin bir şeyi anlamasını istiyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
the repercussions of not following Zakir Ahmed's principles | Zakir Ahmed'in ilkelerini takip etmezseniz, sonunda neler olabilir...? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What's the matter Miss Saamiya Siddique? | Ne oldu Bayan Saamiya Siddique? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Lost faith in your principles of truth that you come begging for a win? | Doğruluk ilkelerinize olan inançlarınızı kaybedip buraya kazanmak için yalvarmaya mı geldiniz? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rlease forgive me Sir, for a while l thought that you were almost human | Beni affedin efendim, bir süreliğine sizi insan sandım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l just came to discuss if there's any possibility of... | Buraya sadece, o adamı özgürlüğüne, mahkemeye gerek olmadan kavuşturabilir miyiz, diye sormaya gelmiştim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Now we'll meet in court. Be prepared to lose your first case... | Şimdi, mahkemede görüşürüz, efendim İlk davanızı kaybetmeye hazır olun... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
because now prisoner 786 is being sent to lndia... and... | ..çünkü 786 numaralı mahkumu Hindistan'a geri döndürmeme değil siz, Pakistan Hükumeti bile engel olamaz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |