Search
English Turkish Sentence Translations Page 179019
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Then can you say for sure that Rapa would give up his life for you? | O zaman, babamın senin için hayatını verebileceğinden emin misin? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Shabbo give me some lime my hands have become sticky | Shabbo, bana ordan limon suyu ver, ellerim yapış yapış olmaya başladı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That means, you're not sure? | Demek ki, senin için canını verebileceğinden emin değilsin, değil mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Listen baby, between a woman's love and a man's love there's a huge difference | Bak kızım, bir kadının aşkı ile bir erkeğin aşkı arasında büyük fark vardır | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
A woman loves with all her heart and soul | Bir kadın herşeyi ile, tüm kalbi ile sever | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Men do not have the strength to love like that. l know why... | Erkeklerin onlar kadar sevmek için güçleri yoktur. Biliyorum.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
you're asking me this question. But don't expect this from Raza | ..bu soruyu bana neden soruyorsun Ama Raza'dan böyle bir şeyi ümid etme | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Just give him your heart and soul and fulfill your duties | Sen sadece yapman gerekenleri yap, görevlerini yerine getir yeter | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And l am very sure that he will fulfill his duties too | Ve eminim ki, o da kendi görevlerini yerine getirecektir | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But he won't give up his life for me, no...? | Ama benim için canını veremez, değil mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You're talking nonsense | Ne saçmalıyorsun sen?! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Here Shabbo, you put it. This girl is going to drive me mad | Gel Shabbo, sen devam et! Bu kız beni delirtecek | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
There's a man across the border who will give his life for you'' | ''Sınırların ötesinde, senin için canını verebilecek birisi var'' | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But l know someone who will willingly give up his life for me | Ama ben birini tanıyorum anne, benim için canını seve seve verebilecek birisini | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
A person whose eyes are honest and whose words have honour... | Gözleri daima doğruyu söyleyen birisi, sözleri onurlu birisi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
a man who can forsake everything for a woman's love... | bir kadının sevgisi için herşeyini feda edebilecek birisi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
a person to whom it makes no difference that l'm a Rakistani and he's an lndian | Öyle birisi ki onun için hiç farketmiyor, ne benim Pakistanlı olduğum... Ne de onun bir Hindistanlı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Who're you talking about? What've you been up to? | Kimden bahsediyorsun sen?! Ne yaptın söyle? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Tell me the truth... swear on me! | Gerçekleri söyle, yemin et!.. | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
He hasn't even touched me Ma, but l have lost my heart and soul to him | O bana dokunmadı bile, anne ama ben ona herşeyimi verdim... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Don't you know your father? Till now he's not talking to you | Sen babanı tanımıyor musun? Şimdiye kadar seninle konuşmadı bile | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lf he finds out about this he'll kill you! Don't you realise? | Eğer bunu öğrenirse seni öldürür! Anlamıyor musun? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You're getting engaged today! You're going to be married soon | Bu gün nişanlanıyorsun! Yakında nikahın kıyılacak! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Now it's wrong to think of anything else Zaara | Şimdi başka şeyler düşünmek büyük hata olur, Zaara | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Oh Stupid girl, love is only found in books, and poetry ! Not in life | Deli!... Aşk dediğin kitaplarda olur, şiirlerde olur! Gerçek hayatta olmaz! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That's what l thought until now... until now... | Ben de şimdiye kadar öyle düşünürdüm... Şimdiye kadar... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Shabbo please put some sense into her, otherwise a storm will hit this house | Shabbo ona biraz akıl ver yoksa bu evde kimbilir ne fırtınalar kopacak! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Just understand one thing Zaara. Your future is with Raza | Şunu iyice anla, Zaara Senin kaderin Raza ile beraber yazıldı | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Now neither you can change this, nor God | Şimdi bunu ne sen değiştirebilirsin, ne de tanrın | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
What's all this Zaara...? | Zaara, neler oluyor..? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt's love Shabbo | Aşk... Shabbo | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt doesn't come with reason | ..nedensiz geliyor | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Since you're my only child l've given you a lot of freedom | Benim tek çocuğum olduğun için çok özgür ve nazlı büyütüldün | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You've been brought up more like a son than a daughter | Bir kız evlattan çok, bir erkek evlat gibi yetiştin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Normally a mother explains a daughter's duties to her | Normalde, görevlerini kızına bir anne anlatır | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But since l think of you as my son, l myself shall do the honours | Ama seni oğlum olarak gördüğüme göre, sanırım bunu yapmayı kendi görevim olarak görmeliyim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
You're aware... | Biliyorsun ki deden Pakistan'ın en saygıdeğer politikacılarından biriydi | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But he died just a few days before he could reach the pinnacle of his success | Ama başarılarının zirvesine erişemeden bir kaç gün önce vefat etti | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Ever since... | O günden bu güne kadar, onun varisi olarak... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l've been unsuccessful so far. But now thanks to Raza's father... | Ama şu ana kadar başaramamıştım... Şimdi Raza'nın babası sayesinde | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
success seems near | ..başarı gözlerimin önünde duruyor | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
ln a few days you'll be going to their house, taking my honour with you. | Bir kaç gün sonra, yanında onurumu da götürüp onların evine gideceksin | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
...to spread happiness in good times and bad... | İyi zamanda da, kötü zamanda da etrafına mutluluk saç | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
to strengthen the bonds of every relationship | ..aradaki akrabalık bağını güçlendir | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And no matter what, safeguard their honour as well as ours | Ve ne olursa olsun, onların onurunu da kendi onurumuzu koruduğun gibi koru | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Any small mistake on your part can destroy everything | Senin yapacağın en ufak bir aptallık, uğruna çabaladığım her şeyi mahfeder | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l hope you understand what l'm saying | Şimdi sana ne söylemek istediğimi anladın mı? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Do you have anything to say? | Bir şey söylemek istiyor musun? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Then would you please come here? | Öyleyse buraya gel | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
lt's been a long time since l've seen the dimples of your cheeks | Yüzünde gülücüklerinin bıraktığı gamzeleri görmeyeli uzun zaman oldu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l hope you haven't left them in lndia | Umarım onları Hindistan'da bırakmamışsındır... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
That's my girl | İşte benim kızım... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Dearest behold...'' | Canım, bak... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''The distances have gone'' | Kayboldu uzaklıklar... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am here, here, here and here'' | Ben burdayım, burdayım, burdayım, burda... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Beyond all borders and encumbrances'' | Hangi sınırlar...? Hangi mecburiyetler...? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am here, here, here and here'' | Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am the secret you can never hide'' | Asla saklayamayacağın o sırlar Ben'im | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am the gesture you can never forget'' | Asla unutamayacağın o hisler Ben'im | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Why are you surprised at these vibrations'' | Kalbinde yankılandığım zaman neden şaşırıyorsun? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Because l am the sound of your heart'' | Ben senin kalbindeki O sesim | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l'm here, here, here and here'' | Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''here, here and here'' | ..buradayım, buradayım, burada | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l and only l am now in your thoughts'' | Ben, yalnız ben varım şimdi hayallerinde... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am in all your questions and your answers'' | Cevaplarında ben varım, sorularında ben varım... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l occupy all your dreams'' | Gördüğün her rüyanın içinde ben varım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''l am in the radiance of your sight'' | Ben senin bakışlarındaki ışıltıdayım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''You can see me wherever your vision goes'' | Gördüğün şey, Ben'im... Nereye bakarsan bak | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''the distances have gone'' | Kayboldu uzaklıklar | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
''Beyond all borders and encumbrances l am here, here, here and here'' | Hangi sınırlar?.. Hangi mecburiyetler...? Ben buradayım, buradayım, buradayım, burada... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Tell him to get out of my sight! l see him everywhere | Söyle ona gözümün önünden gitsin, Shabbo Neden bilmiyorum, heryerde o var | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
He's embedded in my soul Shabbo! Ask him to leave | O benim ruhuma girdi Shabbo, söyle ona gitsin! | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rlease tell him Shabbo ... please tell him | Lütfen söyle ona gitsin... Söyle gitsin.... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Yes, Squadron Leader Veer Rratap Singh | Evet, Hava Filosu Komutanı Veer Pratap Singh | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Hello, Captain Veer Singh? l'm Shabbo speaking... | Merhaba, Kaptan Veer Singh? Ben Shabbo... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Shabbo...? l'm sorry l can't place you | Shabbo...? Özür dilerim, sizi tanıyamadım | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l'm calling from Zaara's house | Ben Zaara'nın evinden arıyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
An unknown girl whom l'd never met before, was giving me... | Hiç tanımadığım bir kız, hiç karşılaşmadığım hiç görmediğim biri... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
the biggest news of my life. She very simply told me that... | Bana hayatımda aldığım en büyük haberi verdi Herşeyi açıkça anlattı ve dedi ki... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Zaara is in love with you and she's about to get married | Zaara size aşık Nikahı kıyılmak üzere | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Come to Lahore, take Zaara away | Lahore'a gelin ve Zaara'yı buradan götürün | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
She'll never be able to take this step all by herself | O böyle bir şeyi yalnız başına yapamaz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
She says that you can give your life for her | O dedi ki, onun için canınızı verebilirmişsiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
And then she asked me one last question | Ve bana son bir soru sordu | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
How much do you love Zaara? | Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz?... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
How much do you love Zaara? | Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l didn't have an answer to that question then | Bu sorunun cevabını o zaman bilmiyordum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Neither do l have one now | Şimdi de bilmiyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
How much do l love Zaara | Ben Zaara'yı ne kadar seviyorum?... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
l know | Ben biliyorum... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
An lndian Air Force Rilot is not permitted to come to Rakistan | Bir Hindistan Hava Kuvvetleri Pilotu'nun Pakistan'a giriş izni yoktur | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
So l know that the minute you got this news... | Biliyorum, bu haberi alır almaz ..Herşeyden önce, istifanızı verdiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
you resigned knowing fully well that you will never be able to rejoin | Tekrar orduya katılamayacağınızı biliyor olmalıydınız | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Then without telling anyone you left for Lahore... | Ve sonra kimseye bir şey söylemeden, Lahore'a gittiniz | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
not knowing the outcome of the journey. Would you reach on time? | Bu yolculuğun sonunda ne olacağını bilmeden... Oraya vaktinde yetişebilecek miydiniz?.... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Would you meet Zaara? Would Zaara come back with you? | Zaara'yı görebilecek miydiniz? Zaara sizinle gelebilecek miydi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Or would you yourself be able to return ... you didn't know anything | Ya da siz geri dönebilecek miydiniz? Hiçbir şey bilmiyordunuz... | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
But you still left? | Ama yine de gittiniz mi? | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
Rerhaps you don't know, but l know... | Belki siz bilmiyorsunuz... Ama ben biliyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |
how much you love Zaara, l know | Zaara'yı ne kadar seviyorsunuz... Ben biliyorum | Veer-Zaara-2 | 2004 | ![]() |