Search
English Turkish Sentence Translations Page 183848
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Give it to me... come on... let go. | Ver onu bana. Haydi, ver. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l want the bag... Even l want it... | Çantayı istiyorum. Ben de... | Zokkomon-1 | 2011 | |
Get lost... you scoundrels. | Kaybolun. Sizi hergeleler! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Got scared! | Korktun mu? | Zokkomon-1 | 2011 | |
l'm not afraid of anyone. | Ben hiç kimseden korkmam. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Good. You're as strong as you believe you are. | Güzel. Ne kadar inanırsan, o kadar güçlüsün. | Zokkomon-1 | 2011 | |
You're as strong as... you believe you are. | Ne kadar inanırsan... O kadar güçlüsün. | Zokkomon-1 | 2011 | |
My mother taught me that. | Bunu bana annem öğretmişti. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Oh! Same to same. Teached the truth. | Doğruya doğru. Gerçeği öğretmiş. | Zokkomon-1 | 2011 | |
What's a kid like you doing in a place like this? | Senin gibi bir çocuk böyle bir yerde ne yapıyor? | Zokkomon-1 | 2011 | |
l came here with my uncle. He took me to the theme park... | Buraya amcamla gelmiştik. Beni parka götürdü. | Zokkomon-1 | 2011 | |
... and there l got lost. | Ve sonra onu kaybettim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Give me your address, l'll take you home. | Bana adresini ver, seni eve götüreyim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
lt's very far away... in the hills... | Çok, çok uzakta. Tepelerde. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l'll tell you what. Tonight, stay with me. | Bak, ne diyeceğim? Bu gece benimle kal. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Tomorrow morning, we'll go find your uncle. | Yarın sabah amcanı bulmaya gideriz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
No, it's okay, l'll manage. | Gerek yok, ben başımın çaresine bakarım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Your wish! Great house... | Nasıl istersen! Büyük bir ev... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... and lovely neighbours. Good night! | ve sevimli komşular vardı. İyi geceler! | Zokkomon-1 | 2011 | |
What happened? Nothing... | Ne oldu? Hiçbir şey. | Zokkomon-1 | 2011 | |
You should not be alone so late at night. l'll come with you. | Gecenin bu vaktinde yalnız kalmamalısın. Seninle geliyorum. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Getting lost is not such a bad thing. | Kaybolmak kötü bir şey değildir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Sometimes we have to lose ourselves to find ourselves. | Bazen kendimizi bulmak için kaybolmak zorunda kalırız. | Zokkomon-1 | 2011 | |
By the way, my name's Kitu. Kunal! | Bu arada, benim ismim Kitu. Kunal. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kitu Didi! | Kitu Didi! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Come! Kitu Didi! | Gel! Kitu Didi! | Zokkomon-1 | 2011 | |
This is a warehouse, costumes and props from films are kept here. | Bir depo, filmler için kostüm ve malzemeleri burada tutuyorlar. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Why did we enter through a window? | Neden pencereden girdik? | Zokkomon-1 | 2011 | |
What difference does it make? My dear! | Ne fark eder? Ah canım! | Zokkomon-1 | 2011 | |
When people shut the doors of their hearts, we enter through the window. | İnsanlar kalplerinin kapısını kapattığı zaman, pencereden gireriz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Does this place belong to you? | Burası sana mı ait? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal, for an artist the whole world is her home. | Kunal, bir sanatçı için bütün dünya onun evidir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
During the day, l draw people's portraits... | Gün boyunca, insanların portresini çiziyorum... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... and at night, this becomes my home. | ...ve geceleri, burası benim evim oluyor. | Zokkomon-1 | 2011 | |
lsn't it wrong to live in someone else's place? | Başkasına ait bir yerde yaşamak yanlış değil mi? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Now you listen, old man... | Şimdi beni dinle koca adam. | Zokkomon-1 | 2011 | |
it's wrong for humans to sleep on pavements | Yanlış olan, zengin çocukları arabayla onları ezerken... | Zokkomon-1 | 2011 | |
where rich kids drive over them. Nothing's wrong with living here. | ...insanların kaldırımlarda uyumasıdır. Burada yaşamanın yanlış bir tarafı yok. | Zokkomon-1 | 2011 | |
You live alone? Yes. | Yalnız mı yaşıyorsun? Evet. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kitu Didi, don't you have a family? | Kitu Didi, bir ailen yok mu? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Forget it. Life is very cruel, you'll not understand. | Boşver. Yaşam çok acımasız, anlayamazsın. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l may be small but l know how cruel life is. | Küçük olabilirim ama yaşamın ne kadar acımasız olduğunu biliyorum. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Tell everybody the truth. | Herkese gerçeği anlatın. | Zokkomon-1 | 2011 | |
What happened on that day! | O gün neler oldu! | Zokkomon-1 | 2011 | |
what happened that day? Tell us.. | O gün ne oldu? Anlatın bize. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Go on, son... tell them what happened that day. | Haydi, oğlum. Onlara, o gün ne olduğunu anlatın. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal entered the haunted house. | Kunal, lanetli eve girdi. | Zokkomon-1 | 2011 | |
We warned him not to enter. | Onu girmemesi için uyardık. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l told him bad things happen to people who go in. | Oraya giren insanlara kötü şeyler olduğunu söyledim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Who can avoid destiny! | Kimse kaderinin önüne geçemez! | Zokkomon-1 | 2011 | |
His death was pre ordained. | Ölümü önceden belirlenmiş. | Zokkomon-1 | 2011 | |
His death was the wrath of the ghosts. | Ölümü, hayaletlerin öfkesiydi. | Zokkomon-1 | 2011 | |
lt's the revenge of the ghosts! | Hayaletlerin intikamı! | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal, where are your mom and dad? | Kunal, annen ve baban nerede? | Zokkomon-1 | 2011 | |
My mom and dad... on a mountaineering trip... | Annem ve babam, bir dağcılık gezisinde... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... they had an accident. | ...kaza geçirdiler. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kunal, do you know that after good people die... | Kunal, iyi insanların öldükten sonra yıldıza... | Zokkomon-1 | 2011 | |
... they become stars. Come let's find your mom and dad in the sky. | ...dönüştüklerini biliyor muydun? Gel, annenle babanı gökyüzünde bulalım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Kitu Didi! Yes. | Kitu Didi! Evet. | Zokkomon-1 | 2011 | |
When there were no human beings on earth, there were still stars. | Yeryüzünde hiç insan yokken de yıldızlar vardı. | Zokkomon-1 | 2011 | |
There is no connection between people dying and stars. | Ölen insanlarla yıldızlar arasında hiçbir bağ yoktur. | Zokkomon-1 | 2011 | |
l may be small but l know the truth. | Küçük olabilirim ama gerçeği biliyorum. | Zokkomon-1 | 2011 | |
You talk like a wise man, but you've not understood one thing. | Bilge bir adam gibi konuşuyorsun, ama bir şeyi anlamıyorsun. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Sometimes we have to look at the .. | Bazen dünyaya aklımızla değil... | Zokkomon-1 | 2011 | |
.. world not with our minds, but with our hearts. | ...kalbimizle bakmamız gerekir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
What good will that do? | Bu ne işe yarayacak? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Stars leap out of our science books and become our friends. | Yıldızlar, bilimsel kitaplardan çıkar ve dostumuz olurlar. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The moon becomes more than the earth's satellite. | Ay, dünyanın uydusu olmaktan daha fazla bir şey olur. | Zokkomon-1 | 2011 | |
He becomes your pal. Understand? | O dostun olur. Anladın mı? | Zokkomon-1 | 2011 | |
Wait, l'll make you understand. | Bekle o zaman, sana anlatacağım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
No matter what, always smile | Ne olursa olsun, hep gülümse. | Zokkomon-1 | 2011 | |
All that happens, let it go | Ne olursa olsun, bırak gitsin. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The world may be upside down | Dünya alt üst olabilir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
But there's one truth my heart knows | Ama kalbimin bildiği bir gerçek var ki, | Zokkomon-1 | 2011 | |
Where joy abounds, that's real life | Gerçek yaşam, sevincin olduğu yerdedir. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Take that worry off your face | Çıkartıp at yüzünden kaygıyı, | Zokkomon-1 | 2011 | |
Just as you dust off your coat | Tıpkı ceketinin tozunu alır gibi. | Zokkomon-1 | 2011 | |
May sorrow never reside ln your heart that's pure inside | Acılar, saf kalbinin içine asla yuva kurmasın. | Zokkomon-1 | 2011 | |
All that happens why | Her şey olacağına varır çünkü. | Zokkomon-1 | 2011 | |
it does no one knows | Kimse bilmez. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Why some lose, why some win | Neden bazen kaybeder, bazen kazanırız? | Zokkomon-1 | 2011 | |
no one knows | Kimse bilmez. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Look at this circus called life | Yaşam denilen şu sirke bak, | Zokkomon-1 | 2011 | |
People walk the never ending streets | İnsanlar yürüyor hiç durmadan caddelerde. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Everyone with hope in their eyes | Herkesin umut var gözlerinde. | Zokkomon-1 | 2011 | |
They stumble and fall They know not what's going on | Tökezleyip düşüyorlar, Bilmiyorlar ne olduğunu. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Argument and fights galore They scream, their voices sore | Bolca tartışıp kavga ediyorlar, Çığlıklar atıyorlar, seslerindeki acıyla. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Get it, got it? Did you? | Anlıyor musun? Anladın, değil mi? | Zokkomon-1 | 2011 | |
it does no one knows | Kimse bilmiyor. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Every day troubles grow We still love the world so | Her gün büyüyor sıkıntılar, Ve biz dünyayı öyle seviyoruz ki. | Zokkomon-1 | 2011 | |
After all it is our home | Sonuçta burası, bizim evimiz. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Let's nurture it Appreciate it | Onu takdir edelim, değerini bilelim. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Let flowers bloom | Çiçekler açtıralım. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Love each other Nurture love | Birbirimizi severek büyütelim aşkı. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Make friends Sing songs of happiness | Mutluluk şarkıları söyleyen arkadaşlarımız olsun. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Deshrajji, please stay calm. | Deshraji, lütfen sakin ol. | Zokkomon-1 | 2011 | |
His face was so smashed. | Yüzü paramparça olmuş. | Zokkomon-1 | 2011 | |
The ghosts have claimed Kunal. | Hayaletler Kunal'ı aldı. | Zokkomon-1 | 2011 | |
May the gods give you and your family strength. | Tanrılar, sana ve ailene güç versin. | Zokkomon-1 | 2011 | |
Please give us a private moment with Kunal. | Lütfen Kunal'la bu özel anı paylaşmamıza izin verin. | Zokkomon-1 | 2011 |