Search
English Turkish Sentence Translations Page 183921
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Look who is here. | Bakın bakın. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
All of you very welcome! | Efendim cümleten hoş geldiniz. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Mother how are you? Fine Behram, fine. | Anacım nasılsın? Ne olsun Behram oğlum ne olsun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Take care of the shop. I'll be at home. | Dükkana göz kulak ol ben eve gidiyorum. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
OK, master. Get in agha, get in. | Olur usta. Geç ağam.Geç, geç hele ya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Sister, you do not know this rascal. We used to play "kındık" when we were kids. | Ya yenge sen bu namussuzu bilmezsin. Küçükken kındık oynardık... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
...he used to always cheat. He would cheat, and I'd beat him. | ...o hep hile yapardı. O hile yapardı, ben döverdim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You had done well. Well done. Brother here you are. | Eline sağlık. Kardeş buyur. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It had been clear even then what sort of person he is. | < Daha o zamandan bunun ne mal olduğu belliydi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Now, my peasants are worse than you at cheating. | Şimdi senin anlayacağın benim marabalar hilede seni de geçti. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Sometimes, I miss those days. | Bazen o günlerimizi arıyorum be. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
When we were kids. Now work, work, work without break. | Çocukluğumuzu yani, durmadan çalış, çalış, çalış. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
My blood brother, Istanbul is not easy. | < İnan be kan kardeş, bu İstanbul kolay değil. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I worked hard. There is my my bricks, my sweat in all the buildings around. | Buradaki her evde benim harcım, benim tuğlam vardır, ter vardır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
All my people have their own houses. Be careful! | Hemşerilerimin hepsi ev sahibidir. Yavaş ulan! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
He is not used to sit at the table. | Yer sofrasına alışkındır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
But at the end, I managed to provide for my both sons good good conditions. | Ama ne oldu, iki oğlumu da adam ettim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
One has the furniture shop. The has an electronics shop. | Mobilya dükkanı birinde, öbürü de AEG bayii, hayatları kurtuldu | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Now, it's my time. If we get together... | Şimdi sıra bende, ikimiz bir olduk mu... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
...Istanbul will see real men. | ...adam görsün İstanbul. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I hope these are not staying here long. | Bunlar hep burada kalacak değil inşallah. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
How can I know? He did not tell me before. | Ne bileyim ben, haberim mi vardı benim? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Mum, I'm full. | < Ana ben yemiyorum doydum. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Damn. What kind of city is this? | Ölmüşüm. Bu nasıl şehirdir yahu? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What is this, for God's sake? | Nedir bu halin Allah'ını seversen? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I lost my way twice. I was really afraid. | İki defa yolumu kaybettim. Korkudan ölüyordum. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Can you offer me a coffee? Run. | Ya bana bir kahve söyle. Koş lan. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Black, please do not forget to get some water too. | Sade olsun, suyu da unutma kurban. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
It's so crowded. It feels all are coming at me. | O ne kalabalıktır, insanın üstüne üstüne geliyorlar. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
If you walk in these clothes, this is what happens. | Bu kılıkta dolaşırsan, gelirler tabi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Even your people adopted to Istanbul. Who? | Seninkiler bile ayak uydurdu İstanbul’a Kimler? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Villagers from Haraptar, they opened a cafe. How can Istanbul not be so crowded? | Haraptarlılar, kahve bile açmışlar. İstanbul nasıl kalabalık olmasın? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Damn them. What are we going to do, Behram? | Canları cehenneme. Asıl biz nasıl yapacağız be Behram? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What? | Neyi napacağız? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I brought some money, I'd like to start some business with you. | Ya ben epeyi bir parayla geldim, diyorum ki ortak bir işe girelim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Brother, business here is not easy. It makes brothers enemies. | Vallahi ortaklık başa beladır. Kardeşi kardeşe bile düşürür. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
So, what should I do? At least give me some advise. | Peki ben napayım? Hiç olmazsa akıl ver. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I don't know anyone else. | Senden başka kimim vardır ki? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I do not know what to advise. | Vallahi ne desem? Bu işin aklı da olmaz ki. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Istanbul is a different world. Everybody has to stand on his own feet. | İstanbul bir alem, herkes kendi bacağından asılıyor. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Do not beat mum, please! Shut up! | Vurma anne, vurma. Sus diyorum sana sus! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I wish I could get rid of you both! | Allah ikinizin de canını alır inşallah | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Trouble makers! | Geberesiceler! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Thats enough! Don't intervene mum. | Eh yeter! Karışma anne, sen karışma. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What happened? What is all this mess? | Hayrola savaş mı çıktı? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The glass of the display has gone. Nothing happened to the kids right? | Vitrin camı gitti. Çocuklara bir şey olmadı ya sağlık olsun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
No worries then. | Sağlık olsun canım, sağlık olsun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
They eat, they do not do anything. | Yiyip içip yatıyorlar. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
The kids are monsters. I've never seen like this in my life. | Çocuklar bir canavar. Ben böyle çocuk görmedim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Should I tell my brother to go? I'm not going to be their servant! | Lan kan kardeşime git mi diyeyim? Bu yaştan sonra hizmetçi oldum hizmetçi! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I'll take care of it. | Lan bakacağız çaresine. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
He is the Agha. Indeed he is. | < Bu ağadır. < Vallahi ağadır. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha. | Ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You cannot run from Agha. I found you at the end, didn't I? | Ağadan kaçılmaz. Sonunda nasıl buldum sizi? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Now tell me, Should I call the gendarme? Or police? | Şimdi söyleyin, jandarmaya mı vereyim? Polis mi çağırayım? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Or, should I kill you myself? | Yoksa ben mi geberteyim sizi? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
How ever you wish Agha. We are all your servants Agha. | Nasıl emredersen ağam. Yoluna hepimiz kurbanız ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Shut up Hırpıt, you should have though before stealing my wheat. | Kes ulan Hırpıt, buğdayımı çalarken, ağa mağa dinlemediniz. [HAPŞIRIR] | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Live long! (=bless you!) You too Agha. | Çok yaşa. Sen de gör ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You are all thieves! Kekeş Salman made us do it. | Hepiniz hırsızsınız! O işi bize Kekeç Salman yaptırdı. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I swear he convinced us. Did he also tell you to run away? | He vallahi ona uyduk. Yapar deyyus, köyden de kaçın dedi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Indeed he said so. I don't care. The police is just outside, get together. | He öyle dedi deyyus. Ben anlamam polis dışarıda, geçin şuraya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What should I do with you, I wish find your trouble by God. | Ulan ben sizin neyiniz olayım be, hadi Allah'ınızdan bulun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
We already found it. Forgive us. | Zaten bulacağınızı bulmuşsunuz ya. Affetti bizi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, forgive us! Come everyone, kiss Agha's hand. | Ağam bizi affetti lan. Hadi öpün ağanızın elini. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Let me kiss Agha, thank you. Agha, thank you. | Öpeyim ağam, sağ ol ağam var ol. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Get a tea for our Agha. | Lan ağamıza bir çay yap. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Hırpıt, since when the peasants pay for the tee | Lan Hırpıt ne zamandan beri, ağanın olduğu... | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
...in the presence of Agha? | ...yerde, marabalar çay ısmarlar oldu. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Tea for everyone, from me. Sit down. | Herkese çay, benden. Oturun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Thank you agha. | Sağ ol ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha, did you really come here to find us? | Ağam bizi aramaya mı geldin sahiden? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
No, I came here to settle. We sold the village, thanks to you. | Hayır, yerleşmeye geldim. Köyü sattık, sayenizde. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
So, you'll become the Agha of Istanbul. | Desene şimdi İstanbul'un da ağası olacaksın. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
And the wrestler. | Hem de pehlivanı. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
No, no wrestling anymore. | Yok lan pehlivanlık yoktur, pehlivanlık bitti. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
First, I need to find a house. | Önce başımızı sokacak bir ev bulalım da. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Your wish is an order Agha. We'll find you one. | Emrin baş üstünedir ağam. Hemen arayalım. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
We'd spread around and find you one. Seriously? | Hepimiz dağıldık mıydı, tamam. Yok ya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Where were you agha? We are all waiting for you. | Nerede kaldın be ağa? Hepimiz seni bekliyoruz. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I did a lot of work. | Hiç sorma çok iş bitirdim. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I sent a telegram to Kahya for the furniture. | Kahyaya telgraf çektim eşyalarla gelsin diye. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Where are you going to store them? I got a house. | Nereye koyacaksın eşyaları. Evi de tuttum. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I shouldn't bother you long. | Ömür boyu kan kardeşe yük olacak değildik ya. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You should not worry about that agha. | Lafı mı olur be ağa? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
You know, this is Istanbul. Everybody has to stand on his own feet. | Öyle deme burası İstanbul’dur. Herkes kendi bacağından asılır | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Do not worry about me blood brother. | Sen beni kendine dert etme, kan kardeş. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Please leave it here. | Şuraya koyuver. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
No, not there, here. | Hayır oraya olmaz, şöyle koy. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
What is it to you, servant? | Sen ne karışıyorsun hizmetçi? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Kahya, you do not tell anything about our lands. | Kâhya, bizim oraları hiç anlatmıyorsun. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Better do not hear about it, Agha. We were cheated badly. | Oraları hiç duyma daha iyidir. Ne biçim bir kazık yedik ağam. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
They are building a dam nearby. Our land got very valuable. | Meğer baraj yapılacakmış bizim bölgeye. Topraklar acayip değerlendi. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
But, we've sold already. The politician knew it. | Ama çoktan satıldı. O partili biliyormuş. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
He bought more than 1000 donum. He bought all around. | Bin dönümden fazla yer kapattı. Ne var ne yok kapattı. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
I do not know for which company. It's a secret. | Bilmem hangi şirket içinmiş. Gizli tutulmuş. | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
God's will Kahya. | Kısmet bu kâhya… | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
That son of a bitch! | Vay puşt oğlu! | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Agha! What? | Ağam. Ne? | Zugurt Aga-1 | 1985 | |
Furniture is in place. So, well done. | Taşıdık eşyayı. Eee, aferin. | Zugurt Aga-1 | 1985 |