Search
English Turkish Sentence Translations Page 183967
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I can picture myself on the veranda, watching the farm workers... | Kendimi verandada hayal ediyorum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...working for us. | Bizim için tarlada çalışan işçileri görüyorum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I didn't say anything about farm workers. | Ama bizim tarlada çalışan işçilerimiz yok ki. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I must explain all this to you. | Hepsini anlatmalıyım sana. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
In our Hunsr�ck dialect... | Biz Hunsrück'te... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...we don't mean what you understand by 'estate'... | ...'gayrimenkul' derken senin anladığını kast etmiyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...it doesn't mean anything big. | Öyle çok büyük şeyler değil. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We haven't big words. Know what I mean? | Burada öyle büyük yerler yoktur. Anlatabildim mi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I'll show you. | Ben sana göstereceğim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We'll drive around the district. | Tüm bölgeyi dolaşırız arabayla. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
But now we should get going or we won't get home till dark. | Ama şimdi yola çıksak iyi olur yoksa hava kararana kadar eve varamayacağız. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We Hunsr�ck people are very proud... | Biz Hunsrücklüler dünyanın dört bir yanına yayılmışız. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...that our people are all over the world, even in Brazil... | Brezilya'da, Avustralya'da... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...and in Australia, and the Ruhr, and in America, too. | Ruhr'da, Amerika'da bile varız. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Stop, Lucie, I must show you something. | Burada duralım Lucie. Sana bir şey göstereceğim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
It all started here, Lucie. | Her şey burada başladı Lucie. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Gold. Where did you find it? | Altın bu. Nereden buldun? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I don't know if it's gold. I washed it out of the brook. | Altın mı bilmiyorum. Dereden çıkartmıştım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Up to my knees in water, not knowing I had a high temperature. | Ateşler içinde yanarken, dizlerime kadar suyun içindeydim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Without that, I'd never have come to Berlin and met you. | Bu olmasa, ne Berlin'e gelebilir ne de seninle tanışabilirdim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And we wouldn't be here. | Şimdi burada da olamazdım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I wanted to show you things before we drive into the village. | Köye girmeden önce sana göstermek istediğim birkaç şey daha var. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
How about these for your mother? Maybe. | Bunları annene götürelim mi, ne dersin? Olur. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
My home ground, Lucie. | Burası bizim oyun alanımızdı, Lucie. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Here we used to play cops and robbers. | Hırsız polis oynardık burada. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We built huts with branches and old potato sacks. | Yanında sonsuza dek yolculuk yapabilirim. Dallardan ve patates çuvallarından küçük kulübeler yapardık. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Over there, where it's so dark in the bushes. | Şurada, dalların gölgelediği yerde. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Know what's growing on these trees? | Bu ağaçlarda ne yetişiyor biliyor musun? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Those are wild cherries. | Bunlar yabani kiraz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
They turn jet black. | Yeni kızarmışlar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You've never tasted real cherries until you taste them. | Bunları tatmadan, kiraz yedim diyemezsin. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
All those are sloe bushes. | Bunlar da yaban eriği çalıları. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Sloes are so sharp, you can't eat them. | Çok acıdır, yenmez. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We call them Hunsr�ck grapes, because it's so cold here. | Biz bunlara Hunsrück üzümü deriz. Çünkü burası çok soğuk olur. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
See Baldenau tower? | Baldenau Kulesi'ni görüyor musun? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
My grandfather hacked at it for twenty years, to get inside. | Büyük babam buranın içine girebilmek için 20 yıl uğraşmış. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Walls five metres thick. | Duvarları beş metre kalınlığında. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
He wanted to find the Schinderhannes' treasure. | Schinderhannes'in hazinesini arıyormuş. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Guess what he found, a staircase that goes to the very top. | Tahmin et ne buldu? Dolanarak tepeye kadar giden bir merdiven. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And here I heard the wireless, at Baldenau. | Tam burada bir radyo sinyali bulmuştuk. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
With my brother Paul, only we don't know where he is now. | Erkek kardeşim Paul ile. Şimdi onun nerede olduğunu bile bilmiyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Lucie, I know every stone here. | Lucie, buradaki her taşı her toprağı çok iyi bilirim ben. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Eduard, I love your home. | Eduard, memleketini çok beğendim. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Lucie, the woods. | Lucie, tarlaya bak. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You're Anton, aren't you? | Sen Anton'sun, değil mi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Lucie picked the flowers for you, in the meadow near Baldenau. | Lucie senin için Baldenau yakınındaki çayırdan çiçek topladı anne. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The journey must have tired you. | Uzun yolculuk sizi yormuş olmalı. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You can't buy such bread at the baker's. | Bak, fırından aldığımız ekmeklere benzemez bu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Mother makes it. We have a bake house opposite. | Annem yapmış. Evin altında küçük bir fırınımız var. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
How nice Mother looks. | Çok güzel giyinmişsin anne. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Normally, she only wears that dress to church. | Her zaman o kilise elbisesini giyerdin. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Maria, your Anton is growing up. | Maria, Anton kocaman adam olmuş. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Curd, Lucie. Mother makes it herself. | Çökeleğin tadına bak Lucie. Annem kendi elleriyle yapıyor bunu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The earthenware bowl. | Toprak kabın içinde. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
She makes it in that. | Bak işte bunun. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The car outside, is it yours? | Robert, dışarıdaki araba sizin mi? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You're doing well, you and Pauline? | İyi kazanıyorsunuz herhalde. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Robert, I'm really glad. | Çok sevindim Robert. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Lucie and I, we so looked forward to seeing you... | Lucie ile, sizi görebilmek için sabırsızlanıyorduk. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...all the way from Berlin. | Berlin'den buraya zor geldik. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Didn't we, Lucie? | Öyle değil mi, Lucie? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Just be quiet, Eduard, and sit down. | Dinlen biraz Eduard, otur. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Mathias, they're here. | Mathias. Geldiler. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We've seen the Berlin car. Hurry home. | Berlin plakalı bir otomobil gördük. Koş eve. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We'll go ahead. | Biz gidiyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Three months ago, we wouldn't have thought it possible. | Üç ay önce, hayal bile edemezdik bunu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
A new era has begun. | Artık devir değişti. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We can see it and we're doing it all with our own strength. | Şimdi gözümüzün önünde duruyor. Bunu kendimiz üretiyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I'm from Schabbach, so is he, and his wife, too. | Benimki Schabbach plakalı. Bu da. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Wilfried, take note, I must tell Eduard... | Wilfried, not al. Arabasına Schabbach... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...to get his car Schabbach number plates. | ...plakası taktırmasını hatırlatayım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
By the way, on Friday week... | Bu arada... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...it's Adolf Hitler's first birthday as Chancellor. | ...cuma günü Adolf Hitler'in doğum günü. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Remember that. | Sakın unutmayın. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
The scar goes from back to front. | Gel böyle Maria. Gel şuraya otur. Ameliyat izi şuradan başlıyor. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
On 20th April, there will be celebrations here... | 20 Nisan'da burada çok büyük kutlamalar olacak. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...like never before. | Eşi benzeri görülmemiş kutlamalar. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
It's one thing after another. | Tabii. Biri biter biri başlar zaten. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
I'm offering flags so cheap... | Çok ucuza bayraklar satıyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...it will be dearer to make your own. | Tabii istersen kendin de dikebilirsin. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Hindenburg's own personal physician... | Hindenburg'un şahsi doktoru yanıma gelip elimi sıktı ve... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
..."Death was in this room, but we two have beaten him." | "Bu oda ölüm kokuyordu. Ama onu yendik" demişti. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And you're better, Eduard? Well, look at me. | Artık iyisin değil mi Eduard? Bak bakalım, nasılım. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Your wife is a beauty. I must admit. | Karın çok güzel. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
And from the best circles, remember that. | Çok da elit bir çevresi var. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Then tell us about it. | Anlatsana o zaman. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Actually, you read about it more. | Aslında daha çok gazetelerden okuyoruz. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You didn't see the F�hrer? | Führer'i görmedin mi hiç? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Not personally, no. | Görmedim, hayır. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You didn't see the national revolution? | Nasyonal devrimden de mi haberin yok? | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Well, yes, on 30th January... | Evet. 30 Ocak gecesi... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...it was suddenly very light in my room. | ...odam birden parıltılarla doldu. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
That must have been the torchlight procession. | Meşaleler ile geçit töreni yapıyorlardı. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
But then I slept. | Ama ben önem vermedim, yatıp uyudum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
So, you slept. | Uyudun demek. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
Not really asleep, but I was tired. | Uykuya dalamadım ama gerçekten yorgundum. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
You can't get out of Berlin easily. | Berlin'den çıkmak pek kolay olmuyor. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
They have checkpoints... | İster trene bin, ister bizim gibi araba ile seyahat et... | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
...whether you're on a train, or in a car, like us. | ...her yerde kontrol noktaları var. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 | |
We were checked. | Bizi de kontrol ettiler. | Zwischen uns die Berge-4 | 1956 |