Search
English Turkish Sentence Translations Page 1892
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| As a kid I played football | Çocukken futbol oynadım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| With my friends | Arkadaşlarımla. | Aankhen-1 | 2002 | |
| No more football, no friends either | Artık ne futbol, ne de arkadaşlar var. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Because I've lost my sight | Çünkü artık göremiyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| After my parents died, I was brought up by my uncle | Annem ve babam öldükten sonra, amcamın yanına verildim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| But I had to grow up all by myself | Ama kendim büyümek zorundaydım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| When I was a child... | Ben çocukken... | Aankhen-1 | 2002 | |
| my uncle's blind son And I was blinded | ... amcamın oğlu kördü. Sonra ben kör oldum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| In the annals of history, no worse a betrayal, I suppose | Sanırım tarih sayfalarında daha kötü bir ihanet yoktur. | Aankhen-1 | 2002 | |
| But someday I will see.. | Ama bir gün... | Aankhen-1 | 2002 | |
| to see what makes your world more beautiful than mine | ... sizin dünyanızın neden benimkinden daha güzel olduğunu göreceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| That's my biggest... | Bu benim en büyük... | Aankhen-1 | 2002 | |
| ambition | ... isteğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I don't care! I want to know... llyas. Your second student | Umurumda değil! Bilmek istiyorum... İlyas. Senin ikinci öğrencin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| This is a first class compartment | Burası birinci sınıf bölüm. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I told you, this is first class. My song is first class too | Sana söyledim, burası birinci sınıf. Benim şarkım da birinci sınıf. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You think you're clever? Are the blind stupid? | Sen zeki olduğunu mu sanıyorsun? Sen kör bir aptal mısın? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Get lost | Kaybol. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Don't you shove me! You belong in third class | Sakın beni ittirme! Sen üçüncü sınıfsın. | Aankhen-1 | 2002 | |
| May you get cancer! And may you die of AIDS | Umarım kanser olursun! Umarım AIDS'den ölürsün! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Train's gone, llyas. Stop screaming | Tren gitti, İlyas. Bağırmayı kes. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Got him scared | Korktu. | Aankhen-1 | 2002 | |
| He's going straight to hospital... | Doğrudan hastaneye gidip... | Aankhen-1 | 2002 | |
| for a cancer check up | ... kanser taraması yaptıracaktır. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Stop wasting your time and buy a lottery ticket | Zamanını boşa harcamayı bırak da bir piyango bileti al. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Try it out, for a change of luck. Luck will change only when... | Bir dene, şansın değişir. Benim şansım... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I get a nice dress, with pockets in pants and money in pockets | ... güzel elbiselerim, ve pantolonumun cepleri para dolduğu zaman değişir. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Cash | Nakit. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come what may, you got to make money in life | Ne olursa olsun, hayatta paran olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Essential. Just let me come into the cash | Çok önemli. Önce bir param olsun. | Aankhen-1 | 2002 | |
| By Allah, I'll buy air tickets. I'll buy me a first class suit | Vallahi, uçak bileti alacağım. Kendime birinci sınıf bir takım elbise alacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| And I'll sing English songs to beg for a living | Ve hayatımı kazanmak için İngilizce şarkılar söyleyeceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| That Michael Jackson song | Michael Jackson şarkılarından. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Third and last. And most interesting | Üçüncü ve son. Ve en ilginç olanı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Most dangerous too, maybe | Belki de en tehlikeli olanı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Vishwas Prajapati. Very interesting tale. 3 years ago, he could see | Vishwas Prajapati. Çok ilginç bir hikaye. 3 yıl önce, görebiliyordu. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "There are sins" | Günahlar var. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "There are passions" | Tutkular var. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "There's ecstasy" | Coşkular var. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Take what you want" | Her istediğini elde edebilirsin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Forget everything" | Her şeyi unut. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Break this silence" | Bu sessizliği boz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "The pulsating heartbeat" | Kalbim küt küt atıyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "That fiery breath" | Nefesim alev alev. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Give me that love" | Bana aşkını ver. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Give in to passion" | Tutkuyla teslim ol. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "My love... " | Aşkım... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Here's sin, passion, ecstasy" | Günah var, tutku var, coşku var. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Wayward desire... " | Asi arzularla dolu bir kalp... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "I'm afraid... " | Korkuyorum... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "am I in heaven?" | ... yoksa cennette miyim ben? | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Take me in your arms... " | Beni kollarına al... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "and never stop" | ... ve sakın durma. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Break down the walls" | Duvarları yık artık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Swing the seasons" | Mevsimleri salla. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Let go, to drown my love" | Hadi, aşkıma ver kendini. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "In your embrace... " | Kucağında... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "some realizations, some ardour... " | ... biraz farkındalık, biraz şevk... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "some fire, some burning... " | ... biraz alev, biraz yangın... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "some faltering steps" | ... biraz tutuk adımlar. | Aankhen-1 | 2002 | |
| God, that lowliest of merchants traded my sight for a unique gift | Tanrım, o aşağılık tüccarlar benim eşsiz hediyem olan gözümle ticaret yaptılar. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Sixth sense | Altıncı his. | Aankhen-1 | 2002 | |
| My sixth sense warns that... | Benim altıncı hissime göre... | Aankhen-1 | 2002 | |
| your advertisement isn't a mere workshop | ... ilanın işe yaramakla kalmadı... | Aankhen-1 | 2002 | |
| There's more to it | ... hatta daha fazlasını getirdi. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Something sinister | Uğursuz bir şey. | Aankhen-1 | 2002 | |
| That's why I am drawn | Bu yüzden de ben çekiliyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Whether you invite me or not... | Sen beni davet etsen de etmesen de... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm coming | ... ben geliyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| The three of them | İşte üçü. | Aankhen-1 | 2002 | |
| They're coming to see you tomorrow. Look... | Yarın seni görmeye geliyorlar. Bak... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I will look. To see how you prepare the three of them to execute... | Bakacağım. Sen bu üçünü en büyük banka soygunu için... | Aankhen-1 | 2002 | |
| the biggest bank heist | ... nasıl hazırladığını görmek için bakacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I look forward to see how you'll make my dream come true | Senin bir hayali nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü görmek için bakacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| But I will only be a passive observer | Ve ben sadece pasif bir gözlemci olacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Never, under no circumstance they are to know who pulls the strings | Asla, hiçbir şart altında ipin kimin elinde olduğunu bilmemeleri gerekiyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You start training them tomorrow | Yarın eğitimleri başlıyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You're deranged! I'm no part of this insanity | Sen dengesizsin! Ben bu çılgınlığın bir parçası olamam. Beni öldür daha iyi! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Didi (Sister) Save me | Abla. Kurtar beni! | Aankhen-1 | 2002 | |
| What are you doing? Tomorrow morning. Nine | Ne yapıyorsun? Yarın sabah. Dokuzda. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Let me see Aahul, please! For once... | Rahul'u görmeme izin ver, lütfen! Bir kere... | Aankhen-1 | 2002 | |
| Take me out of here | Beni buradan çıkar. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Anyone in? | Biri mi var? | Aankhen-1 | 2002 | |
| That's all the English I can manage. Spare the cuss words. Talk business | Söyleyebildiğim İngilizce kelimeler. Kelimelerini özenle seç. İş konuş. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Pay before the sweat is dried. What's the money like? | Teri kurumadan ödeme yap. Para gibisi var mı? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Money? Pay me what you like | Para? Bana istediğin kadar verebilirsin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Asking to get paid? By a beggar? Clever! Are you a politician? | Benden para mı isteniyor? Hem de bir dilenci tarafından mı? Zekice! Sen politikacı falan mısın? | Aankhen-1 | 2002 | |
| What are you saying? I go singing for supper | Ne diyorsun sen? Ben akşam yemeği için şarkı söylüyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| It's a harmonium, no talisman. Fuck your mother | Bu bir harmoni, tılsım değil. Canın cehenneme! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Insolence! You know I can't see. You're blind too? | Seni küstah! Sen benim kör olduğumu göremiyor musun? Sen de mi körsün? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Then who's doing the workshop? | O halde atölye ile ne işin var? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Listen... this is a misunderstanding | Dinle... bir yanlış anlama oldu. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Misunderstanding...? I'm here for the training too | Yanlış anlaşılma mı? Ben de eğitim için buradayım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| So we've been taking each other literally? Are you as blind as I am? | Yani birbirimizle dalga geçiyoruz. Kör olan sen misin yoksa ben mi? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Wonderful! Come and sit here | Harika. Gel buraya otur. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where? Here | Nerede? İşte. | Aankhen-1 | 2002 | |
| First class. I'm sitting bro | Birinci sınıf. Ben oturuyorum kardeşim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Sorry to be late. Are you blind too? | Geç kaldığım için üzgünüm. Sen de mi körsün? | Aankhen-1 | 2002 | |
| No... Then you're the trainer. Talk | Hayır... O halde sen eğitmensin. Konuş. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I advertised | Ben reklamda... | Aankhen-1 | 2002 |