Search
English Turkish Sentence Translations Page 202
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
The Turkish Colonel, what a gig. | Türk albay, zıpkın gibi. | 1915-1 | 2015 | |
I mean, it's... it's the role of a lifetime. | Demek istediğim, bu... Bu rol ömürboyu sürecek türden. | 1915-1 | 2015 | |
At first, I wanted to play the role, but Simon | İlk başta, bu rolü oynamak istedim; fakat Simon bu rolün benim için çok tehlikeli olduğunu düşündü. | 1915-1 | 2015 | |
What are you saying, Tony? | Tony, ne demeye çalışıyorsun? | 1915-1 | 2015 | |
This isn't an ordinary performance, James. | Bu sıradan bir oyun değil, James. | 1915-1 | 2015 | |
Like Simon said, we're dealing with a real tragedy here... | Simon'un dediği gibi; burada gerçek hatıralarla beraber... | 1915-1 | 2015 | |
with actual memories. | gerçek bir trajediyle uğraşıyoruz. | 1915-1 | 2015 | |
You know, the ghosts of 1915, they're here today. | Bilirsin, 1915'in hayaletleri, bugün buradalar. | 1915-1 | 2015 | |
They're all around us. | Etrafımızdalar. | 1915-1 | 2015 | |
Such a lovely song. | Ne kadar hoş bir şarkı. | 1915-1 | 2015 | |
I think of Armen every time I sing it. | Armen'i düşündüğüm her an bu şarkıyı söylerim. | 1915-1 | 2015 | |
Before we were married, he would whistle it outside my window. | Biz evlenmeden önce, penceremin önünde ıslık çalardı. | 1915-1 | 2015 | |
It was our little secret. | Bu bizim küçük bir sırrımızdı. | 1915-1 | 2015 | |
That sweater is a little small for Garo, don't you think? | Bu süveter Garo için sanki biraz küçük oldu, ne dersin? | 1915-1 | 2015 | |
It's not for Garo. | Garo için değil, bu. | 1915-1 | 2015 | |
Oh, my dear girl. | Oh, benim sevgili kızım. | 1915-1 | 2015 | |
I wish Armen could be here. | Armen'in buraya dönmesini diliyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Well, he'll come back. The war can't last forever. | O hâlde, o dönecek. Savaş sonsuza dek sürmez. | 1915-1 | 2015 | |
Did you hear something? | Bir şey duydun mu? | 1915-1 | 2015 | |
What is it, Mo... | Bu ne, An... | 1915-1 | 2015 | |
What is the meaning of this? | Bu ne demek oluyor? | 1915-1 | 2015 | |
Look! On the door! It's that awful Colonel. | Bak! Kapının önünde! İşte bu çirkin albay. | 1915-1 | 2015 | |
What does it say, Ani? | Ne yazıyor, Ani? | 1915-1 | 2015 | |
It says... | Şey yazıyor... | 1915-1 | 2015 | |
"An order of temporary relocation." | "Tehcire dair kanun emri" | 1915-1 | 2015 | |
But that can't be. | Fakat bu olamaz. | 1915-1 | 2015 | |
That can't be right. | Bu doğru değil. | 1915-1 | 2015 | |
Lights! Lights, please! | Lütfen ışıklar! Işıklar! | 1915-1 | 2015 | |
You gave me the chills. I don't know how you do it, Angela. | Kanımı dondurdunuz. Angela, bunu nasıl yaptığını bilmiyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Don't touch her! | Ona sakın dokunma! | 1915-1 | 2015 | |
Not again. | Bir daha olmasın. | 1915-1 | 2015 | |
Simon! | Simon! | 1915-1 | 2015 | |
How was my voice? | Sesim nasıldı? | 1915-1 | 2015 | |
Angela, come to me. | Angela, bana gel. | 1915-1 | 2015 | |
Angela? Angela, where are you? | Angela? Angela, neredesin? | 1915-1 | 2015 | |
Angela. Come to me, Angela. Angela, I'm right up the stairs. | Angela. bana gel, Angela. Angela, merdivenin başındayım. | 1915-1 | 2015 | |
My darling. | Sevgilim. | 1915-1 | 2015 | |
Did I do it right? Was I good? | Güzel oynadım mı? İyi miydim? | 1915-1 | 2015 | |
You were perfect. | Harikaydın. | 1915-1 | 2015 | |
Put some in your boots, it'll activate your senses... | Postallarına biraz dök, çöl hissi uyandırıp... | 1915-1 | 2015 | |
give you that desert feeling. | algını harekete geçirecektir. | 1915-1 | 2015 | |
Come on, live a little. | Hadi, biraz yaşa. | 1915-1 | 2015 | |
You know, I think I'm just gonna pretend. | Bilirsin, bence sadece rol yapıyorum. | 1915-1 | 2015 | |
Anyway, I'm going to head home for a couple hours. | Her neyse, birkaç saatliğine eve gidiyorum. | 1915-1 | 2015 | |
I always take a meditation bath before show time, so... | Gösteriden önce meditasyon için banyo yaparım, böylece... | 1915-1 | 2015 | |
Hold on, Tony, don't go yet. Sit down. | Sakin ol, Tony, hemen gitme. Otur şuraya. | 1915-1 | 2015 | |
Let's have a bite. | Hadi bir lokma bir şey ye. | 1915-1 | 2015 | |
You're close with Simon, right? | Simon'la yakınsın, doğru mu? | 1915-1 | 2015 | |
He's my brother. | O benim kardeşim. | 1915-1 | 2015 | |
Technically second cousin, but... | Teknik olarak ikinci kuzen, fakat... | 1915-1 | 2015 | |
Right, so you could tell me what's... | Doğru, yani bana burada neyin döndüğünü anlatabilirsin. | 1915-1 | 2015 | |
what's going on... | Neyin döndüğünü... | 1915-1 | 2015 | |
Oh, you mean Angela... | Oh, Angela'yı kastediyorsun... | 1915-1 | 2015 | |
well, she hasn't really been herself lately. | Evet, oyun sırasında kendinden geçti. | 1915-1 | 2015 | |
Why hasn't she acted in seven years? | Neden yedi yıldır hiç oynamadı? | 1915-1 | 2015 | |
Well, it's not that simple, James. | Evet, her şey o kadar da basit değil, James. | 1915-1 | 2015 | |
Maybe you're just pretending up there. | Belki sadece burada rol yaptığın içindir. | 1915-1 | 2015 | |
Angela... she's actually living 1915. | Angela... O gerçekten 1915'i yaşıyor. | 1915-1 | 2015 | |
So this is just... method acting thing? | Yani bu sadece... bir çeşit oyunculuk yöntemi mi? | 1915-1 | 2015 | |
Well, it's Simon's own method. It's kind of like hypnotism. | Tabii, Simon'un kendi yöntemi. Bir çeşit hipnoz. | 1915-1 | 2015 | |
Hypnotism? | Hipnoz mu? | 1915-1 | 2015 | |
It is night. One hour before the big premiere. | Gece oldu. Gösterime bir saat kaldı. | 1915-1 | 2015 | |
The secret... You're supposed to be in your room. | Sır... Farzet ki odandasın. | 1915-1 | 2015 | |
Is in the memory. | Hafızanda. | 1915-1 | 2015 | |
But I can't find you. | Fakat seni bulamıyorum. | 1915-1 | 2015 | |
The point is you have to find your own connection to the past. | Gerçek şu ki; geçmişle bir bağlantı kurmaya çalış. | 1915-1 | 2015 | |
So you build a bridge between your memory and your character's memory. | Yani hafızanla ve oynadığın rolün hafızasıyla bir köprü kur... | 1915-1 | 2015 | |
And then, very carefully, you cross the bridge. | ve sonra, çok dikkatlice, bu köprüden geç. | 1915-1 | 2015 | |
You're at the top of the stairs. | Merdivenin başındasın, daha. | 1915-1 | 2015 | |
You're walking down the stairs, Angela. Do you remember? | Merdivenden aşağı yürüyorsun, Angela. Hatırlıyor musun? | 1915-1 | 2015 | |
You're entering the past. You are becoming Ani. | Geçmişe gidiyorsun... Ani oluyorsun... | 1915-1 | 2015 | |
You actually become your character! | Gerçekten oynadığın role bürünürsün! | 1915-1 | 2015 | |
So that's what Angela's doing. | Yani Angela'nın yaptığı tam da bu. | 1915-1 | 2015 | |
She's crossing the bridge. | Köprüden geçiyor. | 1915-1 | 2015 | |
What if the bridge collapses? | Ya köprü çökerse? | 1915-1 | 2015 | |
Recognition, Reparations, Restitution. | Eylemci (Radyodan) Ermenice) Çanaçum (Kabul Et), Veranorogum (Düzelt), Verakangnum (Öde). | 1915-1 | 2015 | |
Today is the day of our redemption! | Baş eylemci (Radyodan) Bugün bizim kefaret günümüz! | 1915-1 | 2015 | |
Today Turkey faces the truth! Recognition, reparations, restitution! | Bugün Türkiye gerçekle yüzleşecek! Kabul et, düzelt, öde! | 1915-1 | 2015 | |
The cries for justice continue here in Los Angeles... | Sunucu (Radyodan) Los Angeles'ta adalet talebini dile getirmek üzere bulunan... | 1915-1 | 2015 | |
as tens of thousands of Armenians march from the Turkish Consulate to City Hall. | on binlerce Ermeni Türkiye Konsolosluğu'ndan Belediye binasına doğru yürüyorlar. | 1915-1 | 2015 | |
Where will they go next? | Sonraki durakları neresi olacak? | 1915-1 | 2015 | |
You are a traitor to your race, Simon. | (Telefondaki ses) Simon, ırkına ihanet eden bir hainsin. | 1915-1 | 2015 | |
You will lose everything! | Her şeyini kaybedeceksin! | 1915-1 | 2015 | |
This is Jeffrey Laufton from the Los Angeles... what? | Bu, Los Angeles'tan Jeffrey Laufton... Ne? | 1915-1 | 2015 | |
Protests? You can't protest the Los Angeles Theatre! | Protesto mu? Los Angeles Tiyatrosunu protesto edemezsiniz! | 1915-1 | 2015 | |
What the... do you know who... hung up. | N'oluyor?... Kim olduğunu... Kapat. | 1915-1 | 2015 | |
Who was that? | Bu da kimdi? | 1915-1 | 2015 | |
I don't know. Turks, Armenians, I can't tell the difference anymore. | Bilmiyorum. Türkler, Ermeniler, Artık birbirlerinden ayıramıyorum. | 1915-1 | 2015 | |
They're all boycotting my theater! | Hepsi benim tiyatromu protesto ediyorlar! | 1915-1 | 2015 | |
I mean, why on earth are the Armenians against us, I thought they love you? | Demek istediğim, neden dünyadaki Ermeniler bize karşı? Sanırım sevdiklerinden. | 1915-1 | 2015 | |
Do you know what these are? | Ne diye gönderildiklerini biliyor musun? | 1915-1 | 2015 | |
They're death threats, death threats, Simon. | Hepsi ölüm tehdidi, ölüm tehditleri, Simon. | 1915-1 | 2015 | |
Free speech. | İfade özgürlüğü. | 1915-1 | 2015 | |
Yeah, free speech... let me tell you something about free speech. | Evet, ifade özgürlüğü... gel de bunu bana anlat. | 1915-1 | 2015 | |
Right left, Turks Armenians... | Sağ sol, Türkler Ermeniler... | 1915-1 | 2015 | |
Navajo Apache, you name it. These so called... | Navaho Apaçi, adını sen koy. Bunlar kendilerine... | 1915-1 | 2015 | |
Please be careful with that, that's a family heirloom. | Ona dikkat et, aile yadigarıdır. | 1915-1 | 2015 | |
These so called "communities," they only care about free speech... | Kendilerine "komiteler" diyorlar önemsedikleri tek şey ifade özgürlüğü... | 1915-1 | 2015 | |
when it's speech that they agree with. Hm? | ama kendilerinin kabul ettikleri şeyi konuşunca. Hm? | 1915-1 | 2015 | |
Which is why I'm suggesting that we turn the tables on them. | Bu yüzden bunlara engel olmayı tavsiye ediyorum. | 1915-1 | 2015 |