Search
English Turkish Sentence Translations Page 2170
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| covered up in order to increase the earnings statement of the company. | ...şirketin kâr ve zarar cetvelindeki artışı ört bas etme amacında. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Adam ] Eye contact. | Göz teması. | Adam-1 | 2009 | |
| One way to get around the poor eye contact dilemma... | Göz teması ikilemini çözmenin bir yolu da... | Adam-1 | 2009 | |
| is to have the candidate look at the interviewer's forehead. | ...mülakatçının alnında bir mum olduğunu düşünmeniz. | Adam-1 | 2009 | |
| Practice is needed, however, because it will still require an effort... | Alına bakabilmek efor gerektirdiğinden... | Adam-1 | 2009 | |
| to remember to look at a forehead. | ...pratik yapmak gerekiyor. | Adam-1 | 2009 | |
| Beth? No! | Beth? Olmaz! | Adam-1 | 2009 | |
| Just once more, please. | Bir kere daha lütfen. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, can't you think about anyone but yourself, even for a minute? | Adam, bir saniye olsun kendini düşünmesen olmaz mı? | Adam-1 | 2009 | |
| I'm sorry. No. | Özür dilerim. Tamam. | Adam-1 | 2009 | |
| Okay. [ Sighs ] | Hadi. | Adam-1 | 2009 | |
| Tell me something about your previous work experience, Mr. Raki. | Önceki iş tecrübelerinizden bahsedin, Bay Raki. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Adam ] At your lastjob, how much of the work did you perform independently? | Önceki işinizde bireysel performansınız ve ekip performansınız... | Adam-1 | 2009 | |
| How much as a team? | ...ne düzeydeydi? | Adam-1 | 2009 | |
| Now, you've testified that your relationship with the Cooper family... | Cooper ailesiyle ilişkinizin hem şahsi hem de mesleki olduğunu onaylıyorsunuz, değil mi? | Adam-1 | 2009 | |
| Yes. Eric Cooper and I have been associated for over 30 years. | Evet. Eric Cooper'la 30 yıldır beraber çalışmaktayız. | Adam-1 | 2009 | |
| He's become a close friend. But that doesn't mean– | Kendisi yakın arkadaşımdır. Ancak bu | Adam-1 | 2009 | |
| Would you tell the court a little... | Mahkemeye biraz da Jennifer Cooper'la olan ilişkinizden bahseder misiniz? | Adam-1 | 2009 | |
| She's a wonderful young woman. | Kendisi harikulade genç bir bayandır. | Adam-1 | 2009 | |
| I've known her her– her whole life. | Doğduğundan beri tanırım. | Adam-1 | 2009 | |
| Isn't it true that you'd be eager to help Jennifer with any problem she was having? | Jennifer'a, sorunlarında yardımcı olmakta istekli olduğunuz doğru mu? | Adam-1 | 2009 | |
| Yes. Out of your affection for the family, of course. | Evet. Aile ile bağınız dolayısıyla herhâlde. | Adam-1 | 2009 | |
| Now, Mr. Buchwald, would you feel compelled to helpJennifer... | Bay Buchwald, Jennifer'a yardım etme sebebiniz itibarınızı korumak istemeniz miydi acaba? | Adam-1 | 2009 | |
| Did you have an affair with Ms. Cooper in 2001? | Bayan Cooper'la 2001 yılında ilişki yaşadınız mı? | Adam-1 | 2009 | |
| Objection, Your Honor. Mr. Buchwald opened the door, Your Honor. | İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç. Konuyu açan Bay Buchwald'tır, Sayın Yargıç. | Adam-1 | 2009 | |
| I understand the evidence, counselor. Overruled. | Şahidi dinlemek istiyorum. Reddedildi. | Adam-1 | 2009 | |
| Please answer the question. | Lütfen cevap verin. | Adam-1 | 2009 | |
| Yes. Briefly. | Özetle evet. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Attorney ] So,jennifer had every reason to believe... | Yani Jennifer, sorunlarına yardım edeceğinize inanmakta sonuna kadar haklı. | Adam-1 | 2009 | |
| That had noth– | Alakası olmayan | Adam-1 | 2009 | |
| The one had nothing to do with the other. | İki olay da birbiriyle alakasız. | Adam-1 | 2009 | |
| Nothing. | Alakasız. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Bailiff] All rise. | Herkes ayağa kalksın. | Adam-1 | 2009 | |
| [judge ] Be seated. | Oturun. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Man ] Mr. Raki.? K eep your picture? | Bay Raki. | Adam-1 | 2009 | |
| Hello. You must be Doug Breindel. I'm Adam Raki. | Merhaba. Siz Doug Breindel olmalısınız. Ben Adam Raki. | Adam-1 | 2009 | |
| Pleased to meet you. Come in. | Memnun oldum. Buyurun. | Adam-1 | 2009 | |
| Beth? [ Rebecca ] Adam, is Beth there? | Beth? Adam, Beth orada mı? | Adam-1 | 2009 | |
| No, she isn't. | Değil. | Adam-1 | 2009 | |
| Marty pled guilty. | Marty suçlu bulundu. | Adam-1 | 2009 | |
| There's some discretion in sentencing. | Ceza temyize gidebilirmiş. | Adam-1 | 2009 | |
| The–The hearing is tomorrow. | Yarın bir duruşma daha var. | Adam-1 | 2009 | |
| We may have to make statements, but she isn't answering her cell. | İfade vermemiz lazım ancak ulaşamıyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| I called the school, but they– she wasn't there. | Okulu aradım ama orada değilmiş. | Adam-1 | 2009 | |
| Do you know when she'll be home? | Eve ne zaman gelir? | Adam-1 | 2009 | |
| No. I thought– I was waiting for– | Bilmem. Ben de bekli | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, please. Can you check her calendars, see if there's anywhere I can reach her? | Adam, ajandasına falan bir bakar mısın? Bir şekilde ulaşmam lazım. | Adam-1 | 2009 | |
| Never mind. Marty's coming. I have to go. | Neyse. Marty geliyor. Kapatmalıyım. | Adam-1 | 2009 | |
| They're–They're keeping him overnight. Tell her to call me. | Bu gece tutacaklarmış. Aradığımı söylersin. | Adam-1 | 2009 | |
| Tell her to call me right away. | Hemen dönsün bana. | Adam-1 | 2009 | |
| I've been thinking about you all afternoon. How did it go? | Aklım sendeydi. Nasıl gitti? | Adam-1 | 2009 | |
| I forgot my phone. How did the interview go? | Telefonumu unutmuşum. Mülakat nasıldı? | Adam-1 | 2009 | |
| Okay, you're right. | Tamam, haklısın. | Adam-1 | 2009 | |
| Right? My father and I arranged for us to meet. | Haklı mıyım? Buluşmayı babamla ayarlamıştık. | Adam-1 | 2009 | |
| You arranged? | Ayarlamış mıydınız? | Adam-1 | 2009 | |
| I knew they were gonna be at the theater. | Onların da tiyatroda olacaklarını biliyordum. | Adam-1 | 2009 | |
| They really wanted to meet you. | Seninle tanışmayı çok istediler. | Adam-1 | 2009 | |
| Now, will you please tell me what happened? | Anlat artık hadi. | Adam-1 | 2009 | |
| You lied? | Yalan mı söyledin? | Adam-1 | 2009 | |
| Just a little. | Birazcık. | Adam-1 | 2009 | |
| Ha ha ha! Fooled you! | Kandırdım! | Adam-1 | 2009 | |
| Dumb Adam! Dumb, dumb, dumb, dumb, dumb, dumb! | Aptal Adam! Aptal, aptal, aptal! | Adam-1 | 2009 | |
| Dumb, dumb, dumb, dumb Adam.! | Aptal Adam! | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, I didn't– I– I'm sorry. I– | Adam, özür dilerim. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, please just calm down. No, I hate you! | Adam, sakin olur musun? Olamam! Senden nefret ediyorum! | Adam-1 | 2009 | |
| No! I hate you! I hope your father goes to jail forever. | Baban hapislerde çürüsün! | Adam-1 | 2009 | |
| I hate you! What? | Senden nefret ediyorum! Ne? | Adam-1 | 2009 | |
| He's guilty.! Your mother called. | Suçluymuş! Annen aradı! | Adam-1 | 2009 | |
| And he's a liar like you, and he's going to jail. I hate you! | O da senin gibi yalancının tekiymiş! Hapse girecekmiş! Senden nefret ediyorum! | Adam-1 | 2009 | |
| You're a child, Adam. Fuck Asperger's. You're a fucking child. | Çocuksun, Adam. Başlarım sendromundan... Aptal bir çocuksun. | Adam-1 | 2009 | |
| Liar! | Yalancı! | Adam-1 | 2009 | |
| A long time ago, when I told Grandpa Morris... | Uzun zaman önce dedem Morris'e evlenmek istediğimi söylediğimde... | Adam-1 | 2009 | |
| he said Marty was great... | ...Marty'nin harika biri olduğunu... | Adam-1 | 2009 | |
| but that he was an angles guy. | ...ancak biraz yanar döner olduğunu söylemişti. | Adam-1 | 2009 | |
| What does that mean? | Nasıl yani? | Adam-1 | 2009 | |
| That he was a guy who plays the angles... | İlişkilerinde de, işinde de... | Adam-1 | 2009 | |
| in business, love. | ...saman altından su yürüten cinsten biriymiş. | Adam-1 | 2009 | |
| He even said... | Hatta... | Adam-1 | 2009 | |
| he might wind up in jail someday. | ...yolunun bir gün hapse düşeceğini bile öngörmüştü. | Adam-1 | 2009 | |
| And I told him he didn't understand Marty... 1 | Ben de ona Marty'yi tanıyamadığını... | Adam-1 | 2009 | |
| and that even if he ended up in jail for life... | ...gün gelir de ölene kadar hapse düşse bile... | Adam-1 | 2009 | |
| I would never regret marrying him. | ...onunla evlenmekten pişmanlık duymayacağımı söylemiştim. | Adam-1 | 2009 | |
| And I don't. | Duymuyorum da. | Adam-1 | 2009 | |
| We have to help him now, Beth. | Ona yardım etmeliyiz, Beth. | Adam-1 | 2009 | |
| Tell the judge who your father is in your life... | Yargıca babanı anlat. | Adam-1 | 2009 | |
| who he's always been. | Hayatın boyunca tanıdığın babanı. | Adam-1 | 2009 | |
| Whatever... | Yaptığı kötü seçimlerin... | Adam-1 | 2009 | |
| bad decisions he's made. | ...önemi yok. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Sighs ] Okay, Mom. | Tamam, anne. | Adam-1 | 2009 | |
| Now, I read that planets are lined up across the sky... | 30.000 yıl sonra ilk kez... | Adam-1 | 2009 | |
| like they haven't been in 30,000 years. | ...gezegenlerin gökyüzünde yan yana dizildiğini okudum. | Adam-1 | 2009 | |
| You didn't get the job you were going for? | Kabul edilmedin mi o işe? | Adam-1 | 2009 | |
| That why you so down? | Moralin neden bozuk? | Adam-1 | 2009 | |
| Hell, I've lost morejobs than– No. | Ben senden daha çok iş teklifini Alakası yok. | Adam-1 | 2009 | |
| Beth and I broke up. Oh. | Beth'le ayrıldık. | Adam-1 | 2009 | |
| She lied. She lied, and I found out about it. | Yalan söyledi. Ben de yalanını öğrendim. | Adam-1 | 2009 | |
| I can't trust her anymore. | Artık ona güvenemem. | Adam-1 | 2009 | |
| These all seem fine. | Bunlarda bir sorun yok. | Adam-1 | 2009 | |
| Now, before I went into the service... | Askere gitmeden... | Adam-1 | 2009 | |
| I met a girl who made me a promise. | ...bana bazı sözler veren bir kızla tanışmıştım. | Adam-1 | 2009 |