Search
English Turkish Sentence Translations Page 2165
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Come out with me. I wanna show you something. | Benimle gel. Sana bir şey göstermek istiyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, the park's closed. J Just a little bit further. | Adam, park kapalı. Birazcık daha ileride. | Adam-1 | 2009 | |
| I wanna go back! I'm not– Shh shh shh. Over here. | Geri dönmek istiyorum! Kendimi Hemen şurada. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, I– Shh shh shh! | Adam, ben | Adam-1 | 2009 | |
| Raccoon in Central Park? | Central Park'ta rakun mu? | Adam-1 | 2009 | |
| That was so cool. | Çok güzeldi. | Adam-1 | 2009 | |
| What are they doing here? | Burada ne yapıyorlar? | Adam-1 | 2009 | |
| Foraging. | Yiyecek arıyorlar. | Adam-1 | 2009 | |
| How did you know where they'd be? They live here. | Burada olduklarını nereden biliyordun? Burada yaşıyorlar. | Adam-1 | 2009 | |
| I used to come and watch them a lot. | Sık sık buraya gelip onları izlerim. | Adam-1 | 2009 | |
| It's quiet. | Çok sessiz oluyor. | Adam-1 | 2009 | |
| They don't really belong here, you know, but here they are. | Aslında buraya ait değiller ama bir şekilde buradalar işte. | Adam-1 | 2009 | |
| They're coming back around in a little while. You wanna wait? | Bir süre sonra geri gelecekler. Beklemek ister misin? | Adam-1 | 2009 | |
| [ Gasps ] Oh. Mr. Klieber. | Bay Klieber. | Adam-1 | 2009 | |
| Yes. That's all right. I startled you. | Benim, korkma. Ürküttüm seni. | Adam-1 | 2009 | |
| I just wanted to tell you what a good job you've done for us the last year and a half. | Geçtiğimiz bir buçuk sene boyunca bizim için çok başarılı bir iş çıkardığını söylemek isterim. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, that's good. | Ne güzel. | Adam-1 | 2009 | |
| When your father explained your– | Baban senin... | Adam-1 | 2009 | |
| When he explained your... things... | Baban durumunu açıkladığında... | Adam-1 | 2009 | |
| well, I had my– my doubts, but, uh, he was right. | ...bazı şüphelerim vardı ama o haklıydı. | Adam-1 | 2009 | |
| A man of your background at the salary you're getting has been a value to this company. | Senin titrinde bir adama göre aldığın maaş bu şirketin tamamen yararına olmuştur. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, that's good. Yes. | Ne güzel. Evet. | Adam-1 | 2009 | |
| But the world is changing. You can't be the corner candy store anymore. | Ama dünya değişiyor. Köşedeki şekerci dükkânı olamazsın artık. | Adam-1 | 2009 | |
| You've got to compete. Candy store? | Rekabete girmen gerek. Şekerci dükkânı mı? | Adam-1 | 2009 | |
| 5,000 at a hundred, not five at a thousand. | 100 dolardan 5000 tane satmak istiyoruz; 1000 dolardan 5 tane değil. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, I've got to let you go. | Adam, işine son vermem gerekiyor. | Adam-1 | 2009 | |
| But I will write you a recommendation that will knock your socks off. | Ama sana muhteşem bir tavsiye mektubu yazacağım. | Adam-1 | 2009 | |
| L Let me go? I'm truly sorry. | İşime son mu veriyorsunuz? Çok üzgünüm. | Adam-1 | 2009 | |
| Yeah, but I– I don't wanna go. I haven't finished. | Ama ben gitmek istemiyorum. Daha tamamlamadım. | Adam-1 | 2009 | |
| I have a bid, Adam. It's done. | Teklif aldım, Adam. Bitti artık. | Adam-1 | 2009 | |
| You found a better chip? Not better. | Daha mı iyi bir çip buldunuz? Daha iyi değil. | Adam-1 | 2009 | |
| Cheaper. | Daha ucuz. | Adam-1 | 2009 | |
| Look, go home. | Bak, evine git... | Adam-1 | 2009 | |
| Talk it over with your dad. | ...ve bu konuyu babanla konuş. | Adam-1 | 2009 | |
| I'm sure he'll find you another job. No, my dad– | Sana başka bir iş bulacağından eminim. Hayır, babam | Adam-1 | 2009 | |
| Kelli has your severance. It's been a pleasure working with you. | Kelli tazminatını ödeyecek. Seninle çalışmak bir zevkti. | Adam-1 | 2009 | |
| And I mean that sincerely. Good bye, Adam. | Bunu içtenlikle söylüyorum. Güle güle, Adam. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Lulu ] Good bye, Mr. Klieber. | Güle güle, Bay Klieber. | Adam-1 | 2009 | |
| Adam, dude. Sorry about that, man. | Adam, kanka. Çok üzüldüm. | Adam-1 | 2009 | |
| Don't think about it, bro. Something will come up, man. I promise. | Kafana takma, abiciğim. Her şey yoluna girecektir. İnan bana. | Adam-1 | 2009 | |
| I'm so sorry, Adam. | Çok üzüldüm, Adam. | Adam-1 | 2009 | |
| See you around, okay? | Görüşelim, tamam mı? | Adam-1 | 2009 | |
| Excuse me, sir. What are you doing there? | Affedersiniz, bayım. Burada ne yapıyorsunuz? | Adam-1 | 2009 | |
| I said, what you doin'? Watching the children. | Ne yapıyorsunuz dedim. Çocukları izliyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| I I I was looking at the children. | Çocuklara bakıyordum. | Adam-1 | 2009 | |
| Sir, turn around. Put your hands on the fence, please. | Bayım, arkanızı dönüp ellerinizi parmaklıklara dayayın lütfen. | Adam-1 | 2009 | |
| Why–Why are you doing this? Lean forward, put your hands on the fence, please. | Bunu neden yapıyorsunuz? Öne doğru eğilip ellerinizi parmaklıklara dayayın lütfen. | Adam-1 | 2009 | |
| Turn around! | Arkanızı dönün! | Adam-1 | 2009 | |
| Hands on the fence. | Ellerinizi parmaklıklara yaslayın! | Adam-1 | 2009 | |
| What–What are you doing? | Ne yapıyorsunuz? | Adam-1 | 2009 | |
| I'm taking your wallet out of your back pocket to check your identification, sir. | Kimliğinize bakmak için arka cebinizdeki cüzdanınızı alıyorum, bayım. | Adam-1 | 2009 | |
| 1 5 Adam to Central K, I need a name check. Adam Raki. Let's go. | Merkez, bir ismi kontrol ettirmek istiyorum. Adam Raki. | Adam-1 | 2009 | |
| Is this the man you reported? I wasn't the one who saw him. | Şikâyet ettiğiniz adam bu mu? Onu gören ben değildim. | Adam-1 | 2009 | |
| Where do you live, sir? | Nerede oturuyorsunuz, bayım? | Adam-1 | 2009 | |
| Please stay where you are. | Olduğunuz yerde kalın lütfen! | Adam-1 | 2009 | |
| Do you live or do you have business in this neighborhood, sir? | Bu civarda mı oturuyorsunuz yoksa bu civarda mı çalışıyorsunuz, bayım? | Adam-1 | 2009 | |
| Everything's fine. Go on back inside. | Her şey yolunda. Siz içeri girin. | Adam-1 | 2009 | |
| Are you the one who reported this? Adam. | Bu adamı şikâyet eden sen miydin? Adam! | Adam-1 | 2009 | |
| What's going on? [ Officer ] You know this man? | Neler oluyor? Bu adamı tanıyor musunuz? | Adam-1 | 2009 | |
| Yeah, he's my neighbor. What happened? | Evet, komşum olur. Ne oldu? | Adam-1 | 2009 | |
| I– [ Radio: Dispatcher ] 1 5 Adam. Raki– R A K I. No hits. | Ben... Merkezden bildiriyorum. Raki... R A K I. Bir sabıkası yok. | Adam-1 | 2009 | |
| He's clean. All right. Sorry about that. | Temizmiş. Pekâlâ. Bu durum için özür dileriz. | Adam-1 | 2009 | |
| Can't be too careful with kids, right? | Çocuklar söz konusu olunca çok dikkatli olmalıyız, değil mi? | Adam-1 | 2009 | |
| You can go. | Gidebilirsiniz. | Adam-1 | 2009 | |
| Enough with the presents, okay? | Bu kadar hediye yeter, tamam mı? | Adam-1 | 2009 | |
| Well, that was kind of awful, wasn't it? | Çok kötü bir durumdu, değil mi? | Adam-1 | 2009 | |
| I mean, God, you just stopped by to watch the kids. I do that for a living. | Çocukları seyretmek için durmuşsun sadece. Ben bunu geçimimi sağlamak için yapıyorum. | Adam-1 | 2009 | |
| Police freak me out too. Okay? Do you wanna come in? | Polisler beni de çıldırtır. İçeri girmek ister misin? | Adam-1 | 2009 | |
| So, you live alone? | Yalnız mı yaşıyorsun? | Adam-1 | 2009 | |
| I mean, it's– it's big for one person. | Ev bir kişi için büyük de, ondan sordum. | Adam-1 | 2009 | |
| For the city. | Şehir için de... | Adam-1 | 2009 | |
| Well, my father lived here too. | Babamla birlikte yaşıyorduk. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh! Where is he now? | Şimdi nerede? | Adam-1 | 2009 | |
| Queens. Queens. | Queens'te. Queens'te mi? | Adam-1 | 2009 | |
| He died six weeks ago. | Altı hafta önce öldü. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, God. I'm so sorry. | Tanrım! Çok üzüldüm. | Adam-1 | 2009 | |
| My friend Harlan says Queens is where everybody goes to die... | Arkadaşım Harlan ölenlerin Queens'e gittiğini söyler... | Adam-1 | 2009 | |
| because they can't tell the difference. | ...çünkü ölümle arasında bir fark yokmuş. | Adam-1 | 2009 | |
| That's–That's awful. | Bu... bu korkunç bir şey. | Adam-1 | 2009 | |
| Harlan said it was a joke. | Harlan espri olduğunu söylemişti. | Adam-1 | 2009 | |
| Oh, I meant about your father. | Babanı kastettim. | Adam-1 | 2009 | |
| What about your mother? She died when I was eight. | Annen nerede peki? Ben sekiz yaşındayken öldü. | Adam-1 | 2009 | |
| I'm so sorry. | Çok üzüldüm. | Adam-1 | 2009 | |
| I had a really nice time last night in the park. | Dün gece parkta çok iyi vakit geçirdim. | Adam-1 | 2009 | |
| Were you excited? | Heyecanlandın mı? | Adam-1 | 2009 | |
| What? Sexually, when we were in the park. | Ne? Cinsel bakımdan, biz parktayken. | Adam-1 | 2009 | |
| Well, I ask because I was, and I wondered if you were too. | Soruyorum çünkü ben heyecanlandım ve senin de heyecanlanıp heyecanlanmadığını merak ettim. | Adam-1 | 2009 | |
| Thank you so much for the glass of water. | Su için çok teşekkür ederim. | Adam-1 | 2009 | |
| I– I should– I should be going now. | Artık... gitsem iyi olacak. | Adam-1 | 2009 | |
| Because I said that thing about being sexually excited? | Cinsel bakımdan heyecanlandım dedim diye mi? | Adam-1 | 2009 | |
| No! No, no. I just– | Hayır! Hayır, sadece... | Adam-1 | 2009 | |
| Uh, sometimes i i it's hard for me to, um– | Bazen benim için zor oluyor... | Adam-1 | 2009 | |
| I have this thing that makes it hard to, um– to a– | Bunu benim için zor kılan bir sorunum var... | Adam-1 | 2009 | |
| It's called Asperger's syndrome. | Adı Asperger sendromu. | Adam-1 | 2009 | |
| One thing about it is not knowing what people are thinking. | Etkilerinden biri de karşıdaki kişinin ne düşündüğünü anlamamak. | Adam-1 | 2009 | |
| Like right now. Oh. Right. | Şu anda olduğu gibi mesela. Tabii ya. | Adam-1 | 2009 | |
| I guess I was wondering what that feels like for you. | Bu sana nasıl hissettiriyordur acaba diye düşünüyordum sanırım. | Adam-1 | 2009 | |
| [ Stammering ] It doesn't feel like anything. I Itjust is. | Hiçbir şey hissettirmiyor. Böyle bir etkisi var işte. | Adam-1 | 2009 | |
| N.T.'s? | N.T. derken? | Adam-1 | 2009 | |
| Neurotypicals. | Nörotipiklerin. | Adam-1 | 2009 |