Search
English Turkish Sentence Translations Page 2218
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Have you told anyone else about this? | Bunu daha önce kimseye anlattın mı? | Adoration-1 | 2008 | |
| That l`m making it up? No. Why not? | Uydurduğum şeyi mi? Hayır. Neden? | Adoration-1 | 2008 | |
| If my friends found out it wasn`t true, it wouldn`t be the same. | Eğer arkadaşlarım doğru olmadığını anlasalardı, aynı şekilde olmazdı. | Adoration-1 | 2008 | |
| What wouldn`t be the same? | Ne aynı şekilde olmazdı? | Adoration-1 | 2008 | |
| The feeling I get when l`m performing. | Rol yaparken hissettiğim duygular. | Adoration-1 | 2008 | |
| I mean, some parts of it could almost be true, | Yani, bazı kısımları gerçek olabilirdi... | Adoration-1 | 2008 | |
| but in a different way. ln what way? | ...ama farklı bir şekilde. Ne şekilde? | Adoration-1 | 2008 | |
| Things about my family. | Ailem hakkındaki şeyler. | Adoration-1 | 2008 | |
| Stuff... Stuff I haven`t thought about for a while. | Hisler... Uzun süredir sahip olmadığım hisler. | Adoration-1 | 2008 | |
| So, your father planted a bomb on your mother? | Yani, baban annene bir bomba mı yerleştirdi? | Adoration-1 | 2008 | |
| Well, sort of. | Yani, bir bakıma öyle. | Adoration-1 | 2008 | |
| You live with your uncle? Yeah. | Dayınla mı yaşıyorsun? Evet. | Adoration-1 | 2008 | |
| Does he know about this project? | Bu proje hakkında bilgisi var mı? | Adoration-1 | 2008 | |
| Are you going to tell him? I don`t think he`d get it. | Ona söyleyecek misin? Onun anlayabileceğini sanmıyorum. | Adoration-1 | 2008 | |
| He wasn`t really raised to be tolerant about this sort of thing, | Bu şeylere karşı hoşgörülü olacak şekilde büyütülmemiş... | Adoration-1 | 2008 | |
| and his dad, my grandfather, he was... He was a bit of a hard ass. | ...ve onun babası, büyükbabam, o da... O da biraz aksiymiş. | Adoration-1 | 2008 | |
| That could change. He died last spring. | Bu her şeyi değiştirebilir. O geçen ilkbaharda öldü. | Adoration-1 | 2008 | |
| Your uncle. | Dayın. | Adoration-1 | 2008 | |
| He might be more open minded than you think. | Düşündüğünden daha açık fikirli olabilir. | Adoration-1 | 2008 | |
| I wouldn`t bet on that. | Bu konuda şüpheliyim. | Adoration-1 | 2008 | |
| Well, there is a way to find out. | Öğrenmenin bir yolu var aslında. | Adoration-1 | 2008 | |
| I came to apologize for yesterday. | Dün için özür dilemeye gelmiştim. | Adoration-1 | 2008 | |
| That was wrong of me, to embarrass a father in front of his son. | Bir babayı, oğlunun önünde utandırarak hata yaptım. | Adoration-1 | 2008 | |
| Is he here? Your boy? | O burada mı? Oğlunuz? | Adoration-1 | 2008 | |
| He`s in his bedroom doing his homework. | Odasından ödevini yapıyor. | Adoration-1 | 2008 | |
| I wanted to explain something I said yesterday. | Dün söylediğim bir şeyi açıklamak istiyordum. | Adoration-1 | 2008 | |
| It will only take a minute of your time. | Yalnızca birkaç dakikanızı alır. | Adoration-1 | 2008 | |
| All right. Why don`t you come in? | Pekala. Niçin içeri girmiyorsunuz? | Adoration-1 | 2008 | |
| So why did you come to this part of the city? | Neden şehrin bu tarafına geldiniz? | Adoration-1 | 2008 | |
| I was just driving around and I saw your decorations. | Öylece arabamla geziniyordum ve süslemelerinizi gördüm. | Adoration-1 | 2008 | |
| You were just driving around on your own? | Kendi başınıza mı araba kullanıyordunuz? | Adoration-1 | 2008 | |
| I do that sometimes. | Bazen kullanırım. | Adoration-1 | 2008 | |
| When I saw this public display of your faith, it touched me. | İnancınızı bu kadar açıkça yaşamanız, beni etkiledi. | Adoration-1 | 2008 | |
| I feel people staring at me all the time, | İnsanların her zaman bana baktıklarını hissediyorum... | Adoration-1 | 2008 | |
| wondering why I would make such a visible statement of my belief. | ...inancımı neden böyle görünür biçimde ifade ettiğimi merak ediyorlar. | Adoration-1 | 2008 | |
| Where I come from, it`s completely natural. | Geldiğim yerde, bu çok doğal bir durumdu. | Adoration-1 | 2008 | |
| Here, it threatens. | Burada, beni korkutuyor. | Adoration-1 | 2008 | |
| And that surprises you? | Peki şaşırtıyor mu? | Adoration-1 | 2008 | |
| Like a woman in a bikini wouldn`t threaten you people? | Bir kadının bikiniyle gezmesi sizin gibi insanları korkutmaz mıydı? | Adoration-1 | 2008 | |
| Us people? | Bizim gibi insanlar mı? | Adoration-1 | 2008 | |
| Maybe people really should stick to their own kind. | Yani, kendi inançlarına bağlı kalması gereken insanları. | Adoration-1 | 2008 | |
| That`s how you were raised? Yeah, I was. | Siz böyle mi yetiştirildiniz? Evet. | Adoration-1 | 2008 | |
| And you`re okay with that? Yeah, l`m just fine with it. | Bu durumdan memnun musunuz? Evet, ben böyle iyiyim. | Adoration-1 | 2008 | |
| Who is this? lt`s my sister. | Bu kim? Benim kız kardeşim. | Adoration-1 | 2008 | |
| She`s a musician? | Müzisyen miydi? | Adoration-1 | 2008 | |
| Yeah, she was. She died a few years ago. | Evet, öyleydi. Birkaç sene önce öldü. | Adoration-1 | 2008 | |
| I`m sorry. How did she die? | Üzüldüm. Nasıl öldü? | Adoration-1 | 2008 | |
| Car accident. | Trafik kazası. | Adoration-1 | 2008 | |
| Alone? | Yalnız mıydı? | Adoration-1 | 2008 | |
| Excuse me? Was she alone in the car? | Efendim? Arabada yalnız mıydı? | Adoration-1 | 2008 | |
| No. The driver died, too. | Hayır. Şoför de öldü. | Adoration-1 | 2008 | |
| Was he a friend? | O da arkadaşı mıydı? | Adoration-1 | 2008 | |
| Look, you said there was something you wanted to explain about yesterday. | Bakın, dünkü olayla ilgili bir şey açıklamak istediğinizi söylediniz. | Adoration-1 | 2008 | |
| lt was about your son. Well, he`s not my son. He`s my nephew. | Oğlunuzla ilgiliydi. O benim oğlum değil. Yeğenim. | Adoration-1 | 2008 | |
| I raised him after my sister died. | Kız kardeşim öldükten sonra, onu ben büyüttüm. | Adoration-1 | 2008 | |
| I`m sorry I used the word ``Jew`` yesterday. That`s not what I meant. | Dün "Musevi" sözcüğünü kullandığım için özür dilerim. Öyle demek istememiştim. | Adoration-1 | 2008 | |
| The problem is not with the Jews and Christ. | Sorun Museviler ya da İsa'yla ilgili değil. | Adoration-1 | 2008 | |
| It`s with the Zionists. | Siyonistlerle ilgili. | Adoration-1 | 2008 | |
| Thank you. Thank you for making that clear. | Sağ olun. Açıklık getirdiğiniz için teşekkür ederim. | Adoration-1 | 2008 | |
| Are you making fun of me? | Benimle dalga mı geçiyorsunuz? | Adoration-1 | 2008 | |
| Listen, your issues with Jews or Zionists or whoever you happen to hate, | Museviler, Siyonistler veya nefret ettiğiniz diğer kişilerle olan meseleniz... | Adoration-1 | 2008 | |
| they have nothing to do with my life or Simon`s. | ...beni ya da Simon'ı hiç ilgilendirmez. | Adoration-1 | 2008 | |
| That`s how you were raised. Yes. That`s exactly how I was raised. | İşte siz bu şekilde yetiştirilmişsiniz. Evet. Tam da bu şekilde yetiştirildim. | Adoration-1 | 2008 | |
| What must have been going through my mother`s mind as she sat in that room? | Annem o odada oturuyorken, aklından neler geçiyor olabilirdi ki? | Adoration-1 | 2008 | |
| And at that point, she couldn`t have been aware of the monstrosity of the betrayal, | Ve o noktada, ihanetin gaddarlığını ya da gaddarlık olarak... | Adoration-1 | 2008 | |
| or what has come to be perceived as a monstrosity. | ...algılanabilecek şeyin farkında değildi. | Adoration-1 | 2008 | |
| You know, when he first found out what had happened, | Babam, annemin bana hamile olduğunu öğrendiğinde... | Adoration-1 | 2008 | |
| that she was pregnant with me, he didn`t want anything to do with it. | ...bu konuda bir şey yapmak istememiş. | Adoration-1 | 2008 | |
| He tried to convince her to abort me. | Kürtaj için onu ikna etmeye çalışmış. | Adoration-1 | 2008 | |
| My mother must have been crushed by this. | Annem böyle bir durumda çok üzülmüş olmalı. | Adoration-1 | 2008 | |
| But then, a few weeks later, he showed up to declare his love for her. | Ama daha sonra, birkaç hafta sonra, babam ona olan aşkını ilan etti. | Adoration-1 | 2008 | |
| Rachel, I told you before. I`ll be there in a few days, | Rachel, daha önce de söyledim. Birkaç gün içinde orada olacağım... | Adoration-1 | 2008 | |
| and my family will meet you there. They`ll be upset. | ...ailem seni karşılayacak. Onlar üzülecek. | Adoration-1 | 2008 | |
| Why? l`m pregnant. | Neden? Ben hamileyim. | Adoration-1 | 2008 | |
| No, no. No. | Hayır, hayır. Hayır. | Adoration-1 | 2008 | |
| A child is cause for great celebration and joy. | Bir bebek, coşku ve neşe getirir. | Adoration-1 | 2008 | |
| They`ll love you even more. | Seni daha da çok sevecekler. | Adoration-1 | 2008 | |
| I can feel sorry for him, but I can`t feel any amount of respect or... | O adam için üzülebilirim ama yaptığı şey için en ufak bir saygı duyamam... | Adoration-1 | 2008 | |
| Yeah. ...try to humanize anything he did. | Evet. ...ya da insancıl göstermeye çalışamam. | Adoration-1 | 2008 | |
| I can only say, ``Wow! That kind of sucks that he was raised | Sadece şöyle diyebilirim: "Vay be! Yetiştirildiği ortam berbattı... | Adoration-1 | 2008 | |
| ``and he grew up and he thought that he had to do this | "...büyüdüğünde de, olayların iç yüzünü anlamak için böyle bir şey yapması... | Adoration-1 | 2008 | |
| ``to be enlightened. `` Exactly. It`s been | "...gerektiğini düşündü." Kesinlikle. Başlangıçtan beri... | Adoration-1 | 2008 | |
| implanted in his mind since the beginning. Or whatever he was thinking. | kafasında kurguladığı şey buydu. Ya da düşündüğü her neyse. | Adoration-1 | 2008 | |
| So that`s the only way he knows to live. | Yani, yaşamak için bilmesi gereken şey buydu. | Adoration-1 | 2008 | |
| So many things have been implanted into all of our minds. | Biz de kafamızda birçok şeyi kurgularız. | Adoration-1 | 2008 | |
| You know? Like, where did I buy this? | Bilirsiniz. Mesela, "Bu şeyi nereden almıştım?" gibi. | Adoration-1 | 2008 | |
| It`s implanted in my mind to, like, go get a good deal at, like, Nike and... | Ben de kafamda bazı şeyleri kurgularım, gidip Nike'la iyi bir anlaşma yapmak gibi... | Adoration-1 | 2008 | |
| Exactly, which is our culture, yeah, and that`s... | Kesinlikle bu bizim kültürümüz, evet ve bu... | Adoration-1 | 2008 | |
| I`m not trying to defend myself. | Kendimi savunmak istemiyorum. | Adoration-1 | 2008 | |
| I`m saying that that stuff is ingrained in our brain, | Sadece diyorum ki, bu tarz şeyler beynimizde sabitlenir... | Adoration-1 | 2008 | |
| just like, you know, blowing up stuff is ingrained in their brain. | ...tıpkı, bilirsiniz işte, bu bombalama olayı da onların beyninde sabitlenmiş. | Adoration-1 | 2008 | |
| Exactly, but when it hurts other people... And it does hurt other people. | Ama diğer insanlara zarar verdiğinde... Tabi ki diğer insanlara zarar verir. | Adoration-1 | 2008 | |
| ...I mean, but to a far higher degree. | ...ben daha da yüksek bir dereceden bahsediyorum. | Adoration-1 | 2008 | |
| Is that something that our culture does? | Bu, bizim kültürümüzde olan bir şey mi? | Adoration-1 | 2008 | |
| Yeah. So, to a far less degree, we`re harming someone, I suppose. | Evet. Yani, daha alçak bir derecede birisine zarar vermiş oluyoruz sanırım. | Adoration-1 | 2008 | |
| No. Because we`re doing it in... | Hayır. Çünkü biz bunu... | Adoration-1 | 2008 | |
| Why are we talking about capitalism versus terrorism? | Niçin kapitalizmle terörizmi karşı karşıya getiriyoruz? | Adoration-1 | 2008 | |
| I don`t know. Well, it`s just like... | Bilmiyorum. Şey, bu sanki... | Adoration-1 | 2008 | |
| I`m just saying that our minds are ingrained with different values | Demek istediğim şey, beyinlerimiz farklı değerlerle sabitlenir... | Adoration-1 | 2008 | |
| that also may be wrong values, even though you don`t even realize it. | ...ve sen farkına varamasan da, bunlar yanlış değerler de olabilir. | Adoration-1 | 2008 |